Yazar: Alican Türk, Sun Savunma Net, 3 Aralık 2017
Soruşturma süreci ile birlikte 5,5 yılını dolduran 28 Şubat Davası’nda önemli bir aşamaya gelindi: 08 Aralık 2017 tarihinde yapılacak 92’nci duruşmada savcılığın esas hakkında mütalâasını sunması bekleniyor.
Peki, savcı mütalâasında neler söyleyebilir, dava ve sanıklar hakkında hangi taleplerde bulunabilir?
Bunu bir başka yazıya saklayıp, önce bu kadar zamandır devam eden davaya ilişkin bazı temel ve sayısal bilgiler verelim:
28 Şubat Soruşturması, Hacı Yunus AKYOL adındaki bir avukatın Nisan 2011’de Ankara Cumhuriyet Savcısı Mustafa BİLGİLİ’ye yaptığı suç duyurusuyla başlar.
Aralık 2011’de, Çorlu’da yaşayan Tamer TATAR adında ordudan atılma bir tabip binbaşı, soruşturmayı yürüten Savcı Mustafa BİLGİLİ’ye 28 Şubat’a ilişkin bir klasör ve iki CD’den oluşan bilgi – belgeler gönderir. Böylece soruşturma derinleşir. (Bu “vatansever binbaşı”nın (!) TSK’dan atıldıktan sonra doktorluk mesleğini icra ederken bir “cemaatin” organize ettiği faaliyetler kapsamında Afrika’daki hastanelerde yüzden fazla ücretsiz göz ameliyatı yaptığı tespit edildi. Aaa, çok ilginç!)
Savcı Mustafa BİLGİLİ 12 Nisan 2012’de aralarında 28 Şubat döneminin Genelkurmay 2’nci Başkanı Çevik BİR’in de bulunduğu 31 sanık hakkında ilk gözaltı ve tutuklamaları başlatır. (Mustafa BİLGİLİ adlı “savcı”, aynı zamanda kamuoyunda KOZMİK ODA SORUŞTURMASI olarak bilinen olayın da savcısıdır. 15 Temmuz ihanet kalkışmasından sonra sırra kadem bastı, 4 ay sonra sahte kimlikle yakalandı, meslekten atıldı. Halen Fethullahçı terörist olduğu iddiasıyla cezaevinde. Hayret vallahi!)
12 Nisan 2012 – 06 Mart 2013 tarihleri arasında sürdürülen irili ufaklı 12 gözaltı dalgası neticesinde, 102’si asker 103 kişi o dönemki REFAHYOL Hükümetini devirerek darbe yapmak suçlamasıyla sanık sandalyesine oturtulur. Bunlardan 76’sı tutuklanır; emekliler (65 kişi) Sincan 1 No’lu F Tipi Cezaevine, muvazzaflar (11 kişi) Mamak Askeri Cezaevine konur.
Davanın 1 numaralı sanığı dönemin Genelkurmay Başkanı (E) Org. İsmail Hakkı KARADAYI’dır. (Karadayı Paşa 1 No’lu sanık olmasına ve bütün asker kökenli sanıkların “komutanı” olmasına rağmen tutuklanmaz.)
Aralarında Kuvvet Komutanlığı yapmış ve yaşı 80’i geçmiş orgenerallerin de bulunduğu toplam 102 asker sanığın son rütbelerine göre dağılımı şöyledir: 14 Org./ Ora., 17 Korg./ Kora., 15 Tümg. / Tüma., 15 Tuğg. / Tuğa., 37 Alb., 1 Bnb., 3 Astsb. .
Davanın tek sivil ve tutuklu sanığı ise eski YÖK Başkanı Prof.Dr. Kemal GÜRÜZ’dür.
Sanıklardan 5’i (Org. Çetin DOĞAN, Org. Şükrü SARIIŞIK, Korg. Engin ALAN, Korg. Metin Yavuz YALÇIN ve Korg. Doğan TEMEL) aynı zamanda Balyoz Davasından da yargılanıp hüküm giyen komutanlardır.
Davanın iddianamesi ilk tutuklamalardan 13,5 ay sonra (Mayıs 2013 sonunda) çıkar. Ankara Cumhuriyet Savcısı Mustafa BİLGİLİ imzasıyla yayınlanan ve “BÇG – 28 ŞUBAT” adını taşıyan iddianame 1309 sayfa ve 355 Ek Klasörden oluşmaktadır.
İddianamenin en ilginç taraflarından biri, sanıklar lehinde hiçbir belgenin iddianameye alınmamasıdır. Adı “28 ŞUBAT” olan bir davada örneğin 28 Şubat MGK Kararları, Bakanlar Kurulu tutanakları, Başbakanlık direktifleri, Bakanlıkların genelgeleri, MİT ve Emniyet’in binlerce sayfalık raporları, Erbakan’ın istifa dilekçesi, Cumhurbaşkanı Demirel’in ifadeleri vs. hep görmezden gelinmiştir; bunlardan iddianamede tek kelime ile bile söz edilmez. İşin kötüsü, Savcı BİLGİLİ’nin sanıkları suçlu göstermek için bilgi ve belgelerde tahrifat yaptığı, bilgileri çarpıttığı, hatta düzmece bilgi ve belgeler kullandığı fark edilir.
İlk duruşmalar 02 Eylül 2013 tarihinde başlar.
Duruşmaların ilk üç ayında sanıkların tamamı peyderpey tahliye olur. (E) Org. Çevik BİR ve (E) Tuğg. İdris Koralp, soruşturma kapsamında yaklaşık 21 aylık tutukluluk süresiyle cezaevinde en uzun kalan komutanlar olurlar.
Aynı süreçte toplam 4 sanık – E.Org.Teoman KOMAN, E.Korg.Tevfik ÖZKILIÇ, E.Alb. Salih ERYİĞİT ve E.Alb.Eser ŞAHAN – yaşamını yitirir. (Ayrıca tutuklu sanıklardan Alb. Mehmet HAŞİMOĞLU iddianame hazırlanmadan vefat ettiği için adı iddianamede yer almaz. Yani aslında davada hayatını kaybeden kişilerin toplamı 5’tir.) Böylece halen dava 99 sanıklı olarak yürütülmektedir.
Duruşmalar sırasında 28 Şubat sürecinde başbakanlık, bakanlık ya da üst düzey bürokratlık görevi yapan Tansu ÇİLLER, Mesut YILMAZ, Meral AKŞENER, Şevket KAZAN, Turhan TAYAN, Hasan EKİNCİ, Köksal TOPTAN, Hasan Celal GÜZEL, İlhan AKÜZÜM, Edip Safter GAYDALI, Yekta Güngör ÖZDEN, Mehmet BİCAN, Bülent ORAKOĞLU, Hüseyin KOCABIYIK ve daha başka birçok isim dinlenir.
Duruşmalar boyunca üç kez hâkim, üç kez de savcı değişir. Duruşmanın ilk 65 celsesine Hâkim Tayyar KÖKSAL’ın başkanlığındaki 13’üncü Ağır Ceza Mahkemesi bakar (Savcısı Kemal ÇETİN), ancak 66’ncı celseden itibaren (Haziran 2014) dava Hâkim Fevzi ŞİNGAR‘ın başkanlığındaki 5’inci Ağır Ceza Mahkemesi‘ne devredilir (Savcısı Levent SAVAŞ); 87’nci duruşmadan itibaren ise (Şubat 2017) Mahkeme Başkanlığı’na Hâkim Mustafa YİĞİTSOY atanır.
Mustafa BİLGİLİ’nin yardımcısı olup ilk 65 davada savcılık yapan Kemal ÇETİN’in yerine verilen Savcı Levent SAVAŞ da 87’nci duruşmanın sonunda başka bir göreve atanır, yerine 23 Mayıs 2017’deki 88’nci duruşma ile birlikte yeni savcı Mehmet Hanefi YILDIRIM getirilir.
Yani, 08 Aralık’ta 92’nci celsesi yapılacak olan duruşma, Hâkim Mustafa YİĞİTSOY’un 6’ncı, mütalâayı verecek savcı Mehmet Hanifi YILDIRIM’ın ise 5’inci duruşması olacaktır.
Lakin işin en ilginç ve vahim tarafı şu: 28 Şubat soruşturmasının başında sanıkların ilk ifadelerini alan savcılar, tutuklamalara karar veren hâkimler, “vatansever tabip binbaşı”nın teslim ettiği CD’leri inceleyen TÜBİTAK’çı bilirkişiler, davanın iddianamesini hazırlayan savcılar… yani bu süreçte “hukuki pozisyon” anlamında aklınıza kim gelirse neredeyse tamamı 15 Temmuz olayından sonra FETÖ’cülük iddiasıyla görevlerinden alınıp tutuklanmalarına ve hâlâ büyük bir kısmının tutuklu olmasına rağmen, dava aynı iddianameyle sürmektedir.
Peki, mütalâaya ilişkin olasılıklar neler olabilir? Savcı neler söyleyebilir?
Bunu da gelecek yazımıza saklayalım.
Ha, unutmadan… Sayın Cumhurbaşkanımızın 28 Şubat döneminde henüz 16 yaşında olan büyük kızı Esra ile 12 yaşındaki küçük kızı Sümeyye de davanın müştekileri arasında… Türkiye’de siyasetin yargı üzerindeki etkisinden herkes şikâyetçiyken, Sayın Cumhurbaşkanı’nın kızlarının bu davada müşteki olmasının mahkeme üzerinde bir baskı oluşturup oluşturmayacağını takdirlerinize bırakıyorum.
Amerika’da Neler Oluyor? Anaokulu Öğretmeninden – ‘‘Birkaç Yahudi Öldürün’’ ‘‘Soykırımda ne kadar Yahudi öldü? Yeteri kadar değil… HAHAHAHA.’’ Çeviren: Ercan Caner, Ankara-Türkiye, 24 Şubat 2017 Nancy Salem (Foto: Facebook) Texas, Children Courtyard’da çalışan anaokulu öğretmeni Nancy Salem attığı ‘‘Birkaç Yahudi öldürün’’ Twitter mesajı sonrasında açığa alındı. The Algemeiner tarafından bildirildiğine...
Kiralık Değil, Gerçek Tarihçiden Lozan Dersi Prof. Dr. YUSUF HALAÇOĞLU Düzenleme: Ercan Caner, Sun Savunma Net, 18 Eylül 2020 Osmanlı Devleti, bugün 12 Adalar olarak bilinen adaları İtalya’ya bırakıyor. Sene 1912, Uşi (Ouchy) Antlaşması’dır (İtalyancası Trattato di Losanna) bu gördüğünüz anlaşma. Ouchy, İsviçre’nin Lausanne (Lozan) kentinde bir semtin adıdır....
Yazarımız MEB Kongresinde Yazarımız BİTES Savunma Proje Yöneticisi ve Havacılık Projeleri Alan Uzmanı Ercan Caner , MEB Kongresinde ”Artırılmış Gerçeklik Teknolojisinin Teknik ve Mesleki Eğitimdeki Önemi ve Kullanım Alanları” konulu bildiri ile katıldı. BİTES, Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) tarafından, 24-25 Ekim tarihlerinde Antalya’da düzenlenen 2’nci Eğitim Kongresine katıldı. ‘‘Eğitimden Üretime Sektörle İş...
Uber ile Rekabet Edemeyen Taksi Sürücüsünün İntiharı New York kentinde son zamanlarda meydana gelen intihar olayları, dikkatleri Uber ile rekabet eden taksi sürücülerinin yaşadığı ekonomik sıkntılara çekti. Yazar: Emma G. Fitzsimmons, The New York Times, 1 Mayıs 2018 Çeviren: Ercan Caner, Sun Savunma Net, 31 Mayıs 2018 Bay Ochisor, neredeyse...
Zina İttifakı!.. Cumhur İttifakı’nın ortağı Yeniden Refah Partisi Genel Başkanı Fatih Erbakan’ın, “Zinanın suç sayılması için Milli Görüş Meclis’e” diyerek seçmenlerden oy istemesi çok ses getirdi. Öncelikle şunu belirtelim; Yeniden Refah Partisi’nin programında böyle bir hedef yok; ama Cumhur İttifakı’nın diğer ortağı HÜDA-PAR’ın programında net olarak şunlar savunuluyor: “Toplumda yerleşik olan ve ayrıca toplumun inancı ile de...