Libyalılar!
Kaddafi’yi Öldürmenin Bedelini Ödeyeceksiniz!
Yazar: Marilyn Stern, Middle East Forum Radio, 31 Aralık 2019
Çeviren: Ercan Caner, Sun Savunma Net, 01 Ocak 2020
Yazar: Marilyn Stern, Middle East Forum Radio, 31 Aralık 2019
Çeviren: Ercan Caner, Sun Savunma Net, 01 Ocak 2020
Middle East Forum Radio’dan Gregg Roman, 18 Aralık 2019 tarihinde, Avrupa & Amerika Çalışmaları Araştırma Enstitüsü üst düzey danışmanlarından Aya Burweila ile Libya’da sürmekte olan iç savaşla ilgili bir röportaj gerçekleştirmiştir.
Benghazi’de doğan ve ülke dışında yetişen Burweila, Albay Muammar al-Gaddafi yönetimi altındaki Libya’yı, eğitimin ve kadın haklarının gelişmesi gibi olumlu birçok sosyal değişimlerin başladığı dönem olarak tarif etmektedir. Bununla birlikte, iktidarın tek bir kişide olduğu birçok durumda olduğu gibi işler bir zaman sonra kötüye gitmiş, Gaddafi çok daha totaliter bir kimliğe dönüşmüştür.
Gaddafi’nin iktidardan uzaklaştırılmasını hızlandıran 2011 yılındaki NATO müdahalesi sonrasında yapılması gerekenler için bir plan öngörmediğinden ülke, özellikle 2012 yılında Birleşik Devletler Büyükelçisi J. Christopher Stevens’in öldürülmesi ve ABD’nin ülkeden çekilmesi sonrasında bir kargaşanın içine gömülmüştür. Şiddet eğilimli İslamcı gruplar tarafından kullanılan gençlerin radikalleşmesiyle Libya; Ansar al-Sharia (Şeriat yasalarının uygulanmasını savunan Selefi İslamcı grup), al Qaeda (El Kaide) ve ISIS (İslami Devlet Terör Örgütü) gibi terörist oluşumlar için güvenli bir limana dönüşmüştür.
Libya’da Birleşmiş Milletler (BM) gözetiminde yapılan seçimler sonrasında yeni oluşturulan Temsilciler Meclisinde (HoR-House of Representatives) sandalyelerin çoğunluğunu ezici bir çoğunlukla ılımlı ve laik adayların kazanması sonrasında bir ümit ışığı doğmuştur. Uluslararası toplum seçim sonuçlarını tanımasına rağmen İslamcılar seçim sonuçlarını reddetmişlerdir. Türkiye, Katar ve Müslüman Kardeşler tarafından desteklenen İslamcı militanlar Tripoli kentinin kontrolünü ele geçirmiş ve Temsilciler Meclisini, ülkenin doğusundaki Tobruk kentine gitmesini zorlayarak kendi hükümetlerini kurmuşlardır. Militanlar birbirleriyle savaşırken İslami Devlet terör örgütü ve diğer yabancı cihatçı gruplar giderek güçlenmiştir. 2015 yılında Temsilciler Meclisi General Khalifa Haftar’ı, bütün devlet dışı aktörlerle savaşması ve ülke dışına çıkarması maksadıyla Libya Ulusal Ordusunun (LNA-Libyan National Army) başına getirmiştir.
Birleşmiş Milletler gecikmesizin duruma müdahale etmiş ve sorunun çözümü için yanlış tasarlanmış bir plan önermiştir.
Birleşmiş Milletler 2015 yılının sonlarına doğru, birbirlerinden tamamen farklı militanları birleştirmeyi hedefleyen Ulusal Mutabakat Hükümetinin (GNA- Government of National Accord) kurulmasıyla sonuçlanan Libya Siyasi Anlaşmasının imzalanmasında arabuluculuk yapmıştır. Burweila’nın burada dikkat çektiği nokta; Batılı güçlerin, ‘‘seçilmiş hükümeti destekleyeceğiz’’ söylemi yerine kaybedenlerin de içinde yer aldığı bir birlik hükümeti için baskı yapmalarıdır. İslami Devlet terör örgütünün güç kazanmasından endişelenen Batılı güçler sürece aceleyle müdahale etmiş ve bugün Libya’da yaşanmakta olan olaylara zemin hazırlayan yanlış bir çözüm önerisi ileri sürmüştür.
Ulusal Mutabakat Hükümeti (GNA), oluşumu şeffaf olmadığından ve liderleri seçilmek yerine atamayla belirlendiğinden, kabileler arasında ve ideolojik açıdan keskin ayrılıklar ile bölünen ülkeyi bir araya getirebilecek meşruiyetten yoksun kalmıştır. Libya Siyasi Anlaşması gereği Temsilciler Meclisi tarafından hiçbir zaman onaylanmamış ve görev tanımı sona ermiştir. Burweila’ya göre Ulusal Mutabakat Hükümetinin günümüzdeki statüsü; onaylanmamış, süresi dolmuş ve seçilmemiş bir hükümet olduğu yönündedir. Burweila’ya göre ülkede çok büyük bir meşruiyet krizi yaşanmaktadır.
Geçtiğimiz yıllarda Ulusal Mutabakat Hükümeti (GNA), General Haftar karşısında sürekli olarak zemin kaybederken meşruiyeti iyice zayıflamış, bunun karşılığında da İslamcı militanlar ve bunların Türk ve Katarlı destekçileriyle bağları giderek güçlenmiştir. Sadece ülkenin başkenti ve kıyı şeridinde bazı yerleri kontrolü altında tutuyor olmasına rağmen Ulusal Mutabakat Hükümeti halen Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi tarafından ülkenin resmi hükümeti olarak tanınmayı sürdürmektedir.
Burweila uluslararası toplumu, meşru silahlı kuvvetler olan General Haftar’ın Libya Ulusal Ordusunu militanları silahtan arındırma ve ülke dışına atma konusunda desteklemeleri ve ülkede güvenliğin tesis edilmesi, kurumların oluşturulması, yolsuzluk olaylarının önlenmesiyle adli yargı ve finansal sistemin kurulmasına yardım etmeleri için acil olarak yardıma çağırmaktadır.
Burweila’ya göre demokrasiye giden yol; silahların olmadığı, militanların halka zulüm etmesinin engellendiği güvenli ve tehlikelerin olmadığı bir Libya ile başlamalıdır. Ülke güvenli bir yer haline geldiğinde ve vatandaşlar özgürce oy verebilecek hale geldiğinde derhal bir seçim yapılması gerektiğini ve bunun birinci öncelik olması gerektiğini vurgulamaktadır.
Çevirenin Notları: Marilyn Stern tarafından kaleme alınan yazıdaki iddialar ve ileri sürülen düşünceler yazar ve yayıncı kuruluşa aittir. Yazının çevrilerek paylaşılması Sun Savunma Net sitesi ve çevirenin yazıda iddia edilen görüşleri paylaştığı anlamına gelmemektedir.
Yazının orijinal metnine aşağıdaki link üzerinden erişebilirsiniz.
https://www.meforum.org/60190/aya-burweila-on-libya-crisis-of-legitimacy
Türkiye’nin Birleşmiş Milletler tarafından tanınan Trablus merkezli Ulusal Mutabakat Hükümeti’ne (UMH) destek vermek üzere Libya’ya asker gönderilmesinin önünü açan tezkerenin TBMM’de kabul edilmesinin ardından General Halife Hafter’in komuta ettiği Libya Ulusal Ordusu’ndan Türkiye karşıtı bir açıklama geldi.
Libya Ulusal Ordusu tarafından Twitter’dan yapılan açıklamada “anavatanı korumanın halkın görevi” olduğu belirtilerek, sivillere Türk birliklerine karşı silahlanma çağrısı yapıldı.
Libya’ya asker gönderilmesine ilişkin Cumhurbaşkanlığı tezkeresi dün akşam saatlerinde 184 aleyhte oya karşı 325 oyla TBMM’den geçmişti.