Davasının ümitsizliğini gören Atefeh, yargılama esnasında hâkim efendiye bağırır ve peçesini çıkararak ona fırlatır. Hırsını alamayan zavallı kız, ayakkabılarını da çıkarıp hâkim efendiye atar. Bu öfke ve ümitsizlik patlaması zavallı kızın sonu olur. Atefeh asılarak ölüme mahkûm edilirken, erkek şeriat hâkimi, tecavüzcü ve evli çocuklu eski devrim muhafızı Darabi’yi ise sadece 95 kırbaç ile cezalandırmıştır.
Levent Kağan, Sun Savunma Net, 29 Nisan 2020
21 Eylül 1987 tarihinde İran’ın Neka kasabasında doğan Atefeh, 15 Ağustos 2004 tarihinde, zina ve iffet suçu işlediği iddiasıyla ölüme mahkûm edildikten sadece bir hafta sonra İran İslam Cumhuriyeti devlet mekanizması tarafından asılarak öldürülmüştür.
Atefeh, henüz beş yaşındayken annesini bir araba kazasında kaybetmiş ve annesinin ölümünden kısa bir süre sonra da küçük erkek kardeşi bir nehirde boğularak ölmüştür. Babası uyuşturucu bağımlısı olan küçük kız seksenlik büyük anne ve babasına bakmaya zorlanmış, onların ihtiyaçlarını gidermesine rağmen sürekli olarak ihmal edilmiştir. Kısa ömrünü İran’ın Neka kasabasında yaşayan Atefeh herkes tarafından zeki ve hayat dolu bir çocuk olarak tanımlanmaktadır.
Bir partiye katıldığı ve arabada bir erkek çocukla aynı arabaya bindiği için, sadece 13 yaşındayken tutuklanan Atefeh aleyhinde verilen ilk mahkûmiyet kararı, iffet suçu işlediği gerekçesiyle 100 kırbaç darbesi yemek olur. Cezaevinde kısa bir süre hapis yatan Atefeh serbest bırakıldığında, yakınlarına sadece 100 kırbaç yemekle kalmadığını ahlak polisi tarafından defalarca tecavüze uğradığını da anlatır.
Serbest bırakılmasından kısa bir süre sonra, kendisinden üç kat daha büyük, evli ve çocuklu eski bir devrim muhafızı olan Ala Darabi’nin üç yıldan fazla bir süre tecavüzüne uğrar. Bu olayı hem yakınlarından hem de yetkililerden gizler.
Sonra yerel polisin iddiasına göre; kasaba sakinlerinin dilekçesi üzerine tutuklanır. Dilekçede ahlaksızlık kaynağı ve kasabanın diğer kızlarına kötü örnek olduğu iddialarına yer verilmektedir. Fakat dilekçenin üzerinde, onu tutuklayan ahlak polislerinin haricinde hiçbir kasaba sakinin imzası bulunmamaktadır.
Cezaevindeyken gardiyanların da işkence ve tecavüzlerine maruz kalır, kendisini ziyarete gelen büyükannesine olanları anlatmış ve çektiği acı nedeniyle sadece emekleyerek yürüyebildiğini söylemiştir.
Atefeh, tutuklandıktan sadece üç gün sonra şeriat yasalarına göre yargılandığı bir mahkemede kendisini hâkimin karşısında bulur. Davayla ilgili hiçbir kayıt artık ortada yoktur, fakat yargılama esnasında zavallı küçük kızın Ali Darabi tarafından kendisine uygulanan cinsel tacizi söylediği bilinmektedir. Fakat ne yazık ki şeriat yasalarına göre; evli olmak kaydıyla kızlar için cinsel rıza yaşı sadece dokuzdur ve tecavüzün de İran mahkemelerinde kanıtlanması çok zordur. Şeriat yasalarına göre erkeklerin sözü daha fazla kabul edilmektedir ve tecavüz iddiasıyla yargılanan erkekler tecavüz ettikleri masumlar tarafından tahrik edildiklerini ve onların uygun giyinmediklerini gerekçe göstererek kolaylıkla ceza almaktan kurtulmaktadır.
Davasının ümitsizliğini gören Atefeh yargılama esnasında hâkim efendiye bağırır ve peçesini çıkararak şeriat hâkimine fırlatır. Hırsını alamayan zavallı kız ayakkabılarını da çıkarıp hâkim efendiye fırlatır. Bu öfke ve ümitsizlik patlaması zavallı kızın sonu olur. Atefeh asılarak ölüme mahkûm edilirken, erkek şeriat hâkimi, tecavüzcü ve evli çocuklu eski devrim muhafızı Darabi’yi ise sadece 95 kırbaç ile cezalandırmıştır.
İnfazdan kısa bir süre önce ailesinin haberi dahi olmadan yargıtaya (nihai temyiz mahkemesi) gönderilen belgelerde Atefeh’in yaşı 22 olarak görülmektedir. Babasına göre ne mahkeme ne de kızının İran yetkilileri tarafından atanan avukatı onun gerçek yaşının ortaya çıkarılması için hiçbir şey yapmamıştır. Bir tanığın ifadesine göre; hâkim efendi zavallı kızın bedenine bakarak gelişmiş fiziği nedeniyle onun 22 yaşında olduğuna hükmünü vermiştir.
Zavallı kızın belgelerini nihai temyiz mahkemesine götüren, Atefeh’in bağırdığı ve peçesini yüzüne fırlattığı şeriat hâkimi Haji Rezai efendidir. Karar onanır ve hemen ertesi gün sabah saat altıda, İran’ın namuslu Neka kasabası sakinlerinin gözleri önünde bir vince bağlı olan ilmek zavallı kızın boynuna geçirilir.
Acı ve Ölüm
Zavallı kızın hikâyesini belgesel film yapan ekip hâkim Haji Rezai ile temas kurar, fakat hâkim efendi bu konuyla ilgili konuşmayı reddeder. İnsan hakları organizasyonu Amnesty International (Uluslararası Af Örgütü), tamamen devrimin değerlerine geri dönüşü savunan Cumhurbaşkanı Mahmoud Ahmedinajad döneminde idamlardan endişe duyduğu açıklamasını yapar. İran yargısı ise zavallı kızın davasında hiçbir hata yapılmadığı yönünde ısrarcıdır. Kızına veda dahi edemeyen baba ise ölen kızının biricik sevdiği olduğu ve onun için elinden gelen her şeyi yaptığını iddia eder.
Uluslararası Af Örgütü ve diğer organizasyonlar zavallı kızın dava öncesi ve esnasında psikolojik rahatsız çektiğini iddia ederler. Neka kasabası halkının gözleri önünde, 15 Ağustos 2004 günü zavallı kız bir vince asılarak ölene kadar boğulur. Doğrulanmayan iddialara göre zavallı kızın boynuna kemendi bizzat hâkim Haji Rezai ‘‘Bu sana itaat etmemeyi öğretecek’’ sözleriyle içindeki bütün kini adeta kusarak geçirmiştir.
Uluslararası Af Örgütü ve diğer insan hakları koruyucu organizasyonlar kızın öldürülmesinin insanlığa ve dünya çocuklarına karşı işlenmiş bir suç olduğunu ilan eder. Atefeh’in infazı sonrasında İran medyasında hâkim Rezai ve Yüzbaşı Zabihi ve Yüzbaşı Molai dâhil birkaç kişinin tutuklandığına dair haberler yer alır. Zavallı kızın infazında bazı tartışmalı hususlar bulunmaktadır, çünkü İran İslam Cumhuriyeti Uluslararası Kişisel ve Siyasi Haklar Sözleşmesine imza koyarak 18 yaşın altında hiç kimseyi idam etmeyeceğini kabul etmiştir.
Atefeh’in babası kızının doğum belgesini sivil yetkililer, avukatlar, gazeteciler ve hâkim Rezai efendiye vermiştir. Kızın ailesinin ısrarlı şikâyetleri ve ağır uluslararası baskılar nedeniyle İran Anayasa Mahkemesi Atefeh’in affedilmesi yönünde bir karar verir.
İnsanların asılarak öldürülmesi dünyanın en eski fakat hâlâ yaygın olarak kullanılan bir infaz yöntemidir. 2018 yılında Afganistan, Botsvana, Mısır, İran, Irak, Japonya, Pakistan, Singapur, Sudan ve Suriye’de en az 412 erkek ve 7 kadın asılarak idam edilmiştir.
.