savunmahavacılıkteknolojipolitikaanalizmevduatkriptosağlıkkoronavirüsenflasyonemeklilikötvdövizakpchpmhp
DOLAR
34,5208
EURO
36,1539
ALTIN
2.981,29
BIST
9.367,77
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Ankara
Yağmurlu
15°C
Ankara
15°C
Yağmurlu
Cumartesi Karla Karışık Yağmurlu
1°C
Pazar Kar Yağışlı
0°C
Pazartesi Çok Bulutlu
1°C
Salı Çok Bulutlu
2°C

YASSIADA DURUŞMALARI VE SONUÇLARI

YASSIADA DURUŞMALARI VE SONUÇLARI
A+
A-

 

YASSIADA DURUŞMALARI VE SONUÇLARI

YAZI DİZİSİ – 5

Yazan: V. Murat Tulga

 

İhtilal sonrası Demokrat Parti iktidarının mensupları başta Cumhurbaşkanı Celal Bayar ve Başbakan Adnan Menderes olmak üzere tutuklanarak önce Kara Harp Okulu’na, daha sonra Yassıada’ya sevk edilmiştir.

               Sanıkların yargılamaları Yassıada’da yapılmıştır.

               Milli Birlik Komitesi tarafından çıkarılan yasalar ile önce Yüksek Soruşturma Kurulları kurulmuş, sanıkların sorgulamaları yapılmış, daha sonra Yüksek Adalet Divanı kurulmuş ve bu divan Yassıada’da sanıklara atfedilen 19 davaya bakmıştır.  

               Mahkeme, suç unsurlarını başlıca şu şekilde tasnif etmiştir:

  1. Anayasayı ihlal,
  2. Yolsuzluk,
  3. Anayasa ihlalinin maddi vakıalarını teşkil eden suçlar.

Bu konuda Yassıada Komutanı Tarık Güryay şu bilgiyi veriyor:

               “Yassıada davaları 14 Ekim 1960’dan karar günü olan 15 Eylül 1961‘e kadar 11 ay 1 gün sürmüş, bu müddet içerisinde 203 gün davalara bakılmıştır. 203 günde 287 celse yapılmış bu celseler 1033 saat tutmuştur.

               Yassıada’da 19 davaya bakılmış, bunlardan Değirmen davası zamanaşımı ile düşmüş, davalardan 17’si de Anayasa’yı ihlal davası ile birleştirilmiştir. Davaların duruşmasına göre 287 celse şöyle tasnif edilebilir: Anayasa davası 53, Köpek davası 4, 6–7 Eylül davası 20, Bebek Davası 7, Vinileyks davası 5, Zimmet – İrtikâp 5, Arsa Davası 3, Değirmen davası 5, Barbara Davası 6, Örtülü ödenek davası 13, Radyo Davası 6, Topkapı olayları davası 24, Çanakkale davası 11, Kayseri olayları 13, Demokrat İzmir 16, Ankara ve İstanbul olayları 52, Vatan Cephesi 16 ve İstimlâk davası 13 celse.

               Duruşmalarda 5 gizli celse yapılmıştır. İlk gizli celse 6–7 Eylül olayları davasında ve 25 Ekim 1960 tarihindedir. Bu gizli celse de MİT mensupları dinlenilmiştir[1].”

               Şevket Süreyya Aydemir, köpek ve bebek davalarının kamuoyunda çok basit algılandığını belirterek:

               “…Yassıada Mahkemeleri başlayacak ve bu mahkemeler gerek gazeteler, gerek radyolar kanalından, halk arasında büyük ilgiyle izlenecektir. Fakat ele alınan ilk konuların, köpek davası, bebek davası gibi yadırganıcı ve galiba adi Mahkemelere dahi aksetmemesi gereken meseleler oluşu, İhtilalin ve ihtilali yapanların halk nazarında itibar kayıplarına müessir olmuştur.[2] demektedir.

               Orhan Erkanlı, Yassıada Duruşmalarında yargılanan sanıklara atılan suçlamalara ilişkin şu şekilde kendilerini savunuyor:

               “Yassıada sanıkları başlıca iki suçtan yargılandılar: siyasi suçlar, adi suçlar. Hukuki tarif ve tasnif bakımından adi suç sayılan bazı suçların devletin en yüksek kademelerinde senelerce hizmet görmüş kişiler tarafından işlenmiş olması halinde önemli siyasi ve ahlaki neticeler doğurması, halkoyunda etki yapması tabiidir…

               Davaların hukuki değerinden ziyade halk üzerinde meydana getireceği etkiler ön plana alınmıştır.

               Bebek davasıyla; kendisine Müslümanlığın hamisi sıfatı verilen, peygamberliğinden bahsedilen, evli, üç çocuk babası bir başbakanın altmış yaşındaki aşk maceraları, gayri meşru çocukları, hususi hayatına alet ettiği devlet memurlarının ve devlet imkânlarının ibret verici sahneleri ortaya konacaktı.

               Köpek Davası ile de; eli açık, sevap ve yardım seven bir kişi sanılan Bayar’ın kendisine hediye edilen bir köpeği sattırarak elde edilen parayla, sanki kendi şahsi parası imiş gibi, kendi adına çeşme yaptırması, on yıl içinde devlet başkanlığı makamına gelen hediyelerin ne olduğu meydana çıkarılacaktı…

               Ayrıca bugüne kadar açıklanmayan bir sebepte bu davaların açılmasını icap ettirmiştir.                Sanıklardan bazılarının ve özellikle Bayar ve Menderes’in; ilk celsede Yüksek Adalet Divanı’nı yetkisiz ilan etmeleri, cevap vermekten imtina etmeleri ihtimali vardı. Sorgulamalarda ki tutumları ve bazı özel konuşmaların bize intikali bu şüpheyi doğurmuştu. Aslında yapacakları tek şey de bu idi. Yapamadılar; bu dirayeti ve cesareti gösteremediler. Bu ihtimalin gerçekleşmesi halinde Yassıada Yargılamaları başlamadan biter ve korkunç bir skandal olurdu.

               Bir an için Bayar ve Menderes’in ve onları takiben diğerlerinin (ki çoğu Bayar ve Menderes’in mahkemede takınacakları tavra göre kendilerini ayarlamak kararında idiler, bunu tespit etmiştik): Biz bu mahkemeyi tanımıyor ve kabul etmiyoruz. Milletin oylarıyla iktidara gelmiş bir partiyi, hükümet ve meclis grubu olarak yargılayamazsınız. Silah zoruyla bizi iktidardan indirenler hakkımızdaki kararlarını versinler, kendimiz savunmuyoruz vs. dediklerini farz edelim, durum ne olurdu?…

               Bayar ve Menderes bizim korktuğumuzu başımıza getirememekle çok büyük bir fırsat kaçırmışlardır…

               Dava dosyaları o derecede çirkin ve haysiyet kırıcı ithamlar ihtiva ediyordu ki, Bayar ve Menderes mutlaka bu ithamları cevaplandıracaklar, kendilerini savunmak ihtiyaç ve mecburiyetinde duyacaklardı. Bir defa muhakemeyi kabul edip, konuşmaya başladıktan sonra artık geri dönemeyecekler ve devam edeceklerdi. Nitekim böyle oldu. Dosyalar, sanıklar üzerinde beklenen tesiri, psikolojik baskıyı yaptı; konuşmaya başladılar, korktuğumuz tehlike gerçekleşmedi[3].”

               Bayar ve Menderes’e isnat ettirilen suçlamalar mesnetsiz miydi?

               Menderes’in gayrimeşru bir ilişkisi olduğu duruşmalarda özel hayata girilerek tescillendi. 

               Kendisinin dost hayatı yaşadığı opera sanatçısı Ayhan Aydan, Yassıada Duruşmalarında tanık olarak dinlendi. Bu ilişki kendisi Başbakan iken      de kamuoyunda dedikodu şeklinde kulaktan kulağa dolanıyordu.

               Yassıada sanıklarından Samet Ağaoğlu bu tanıklık anını;

               “Aydan, salona girerken gözleri Menderes’in yüzünde dolaştı. Sonra çevik adımlarla mikrofona yürüdü. Konuşurken kelimelerini de ustaca seçiyordu. Eski başvekili” ondan bir çocuğum olmasını istiyordum” diyerek nasıl sevmiş olduğunu anlatmıyor, canlandırıyordu.” şeklinde anlatıyor[4]. Tabii ki çocuğun öldürülmesi gibi bir şey söz konusu değildi. Nitekim Yüksek Adalet Divanı bu davada Menderes’i beraat ettirmiştir[5]. Menderes yalnız bu davada beraat etmiştir.

               Bunun yanında, Menderes hakkında örtülü ödenek konusunda açılan davada, Menderes’in evvelce devlet işlerinde bulunmamasından gelen formalite dikkatsizlikleri önemli bir yer tutmaktaydı.

               “Mesela, 10 yılda 25 Milyon liraya varan örtülü ödenek sarfiyatında ciddi aksaklıklar ve usulsüzlükler, onu müşkül duruma düşürüyordu. En geniş müsamahalarla çıkarılan hesap sonucunda gene 5 Milyon liraya yakın bir paranın sarf gerekçesi yok, ya da usulsüzdü…

               Demokrat gazetelerde halkın sevgi ve fedakârlığının delilleri gibi gösterilen ve yollarda kesilen kurbanlar için gene bu ödenekten 18.000 lira ödenmiş olması bir dikkatsizlikti…[6]

               Menderes bu dava sonucunda da hüküm giyecek, 11 sene 8 ay ağır hapsine ve zimmetine geçirdiği öne sürülen 4.870.780 Türk Lirasının ödettirilmesi kararı ile karşı karşıya kalacaktı.

               Menderes toplamda, üç ayrı davadan 22 sene 6 ay ağır hapse ve ağır para cezası ödemeye, ayrıca Anayasayı ihlal maddesinden de idam cezasına mahkûm ediliyordu. Bebek davasında ise beraatına karar verilmişti.

               Bayar’ın köpek davasına geçelim.

               MBK Üyesi Orhan Erkanlı, Bayar’ın durumunu ise şöyle anlatıyor:

               “Bayar’ın utanç ve ıstıraptan kararmış yüzünü, parçalarcasına sıktığı elindeki şapkasını, dişleriyle yanaklarını içten kemirdiğini, sık sık;  “Reis Bey bütün suçu kabul ediyorum, rica ederim, bu işi uzatmayalım.”  tarzında konuştuğunu, o gün Yassıada’da bulunanlar hatırlayacaklardır…

               Netice itibariyle Köpek ve Bebek Davalarının Yassıada’da görülmesinin doğru ya da yanlış bir hareket olup olmadığı herkesin kendi ahlak ölçüleri içinde ve devlet adamlarında aradıkları nitelikler açısından değerlendireceği bir konudur[7].” demektedir.

               Samet Ağaoğlu ise, bu davayla ilgili,

               “Bayar köpek davasının üzerinde durmadı bile. Hediye edilmiş bir köpeği parasıyla bir köye çeşme yaptırmak için Ziraat Bakanlığına bağlı orman çiftliğine satmıştı. “İrtikâp” diyorlardı buna. …

               Bayar, bu davada kendisini “Bir hayır işlemek istedim. Günah, suç varsa hepsi benim.“ diyerek savunmuştur[8].

               Bayar bu davada hüküm giydi. İlk mahkûmiyet kararı köpek davasının sonunda 21 Ekim 1960’da verilmiştir[9].

               Yassıada Duruşmalarına damgasını vuran “Köpek ve Bebek Davaları” şimdi neden bu kadar önemli anlaşılmıştır sanırım.

               Kısaca; ağır ithamlar karşısında Devrik Cumhurbaşkanı ve Başbakanın buna seyirci kalamayarak kendilerini savunma mecburiyetinde kalmaları ve bu durum sonucunda bütün sanıkların bir İhtilal Mahkemesinin meşruiyetini tanımaları ile sonuçlanmıştır…

              

 

[1] Bir İktidar Yargılanıyor, Tarık GÜRYAY

[2] İhtilalin Mantığı ve 27 Mayıs İhtilali, Şevket Süreyya AYDEMİR

[3] Anılar, Sorunlar, Sorumlular, Orhan ERKANLI

 

[4] Marmara’da Bir Ada, Samet AĞAOĞLU

[5] Bir İktidar Yargılanıyor, Tarık GÜRYAY

[6] Menderes’in Dramı? , Şevket Süreyya AYDEMİR

[7] Anılar, Sorunlar, Sorumlular, Orhan ERKANLI

[8] Marmara’da Bir Ada, Samet AĞAOĞLU

[9] Bir İktidar Yargılanıyor, Tarık GÜRYAY

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.