savunmahavacılıkteknolojipolitikaanalizmevduatkriptosağlıkkoronavirüsenflasyonemeklilikötvdövizakpchpmhp
DOLAR
34,4746
EURO
36,4066
ALTIN
2.957,53
BIST
9.356,86
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Ankara
Hafif Yağmurlu
17°C
Ankara
17°C
Hafif Yağmurlu
Cuma Hafif Yağmurlu
17°C
Cumartesi Karla Karışık Yağmurlu
2°C
Pazar Karla Karışık Yağmurlu
2°C
Pazartesi Az Bulutlu
2°C

YASSIADA DURUŞMALARI SONRASI İDAMLAR

YASSIADA DURUŞMALARI SONRASI İDAMLAR
A+
A-

 

YASSIADA DURUŞMALARI SONRASI İDAMLAR

YAZI DİZİSİ – 5

 

Yazan: V. Murat Tulga

Komite, Yüksek Adalet Divanı kararları öncesinde, idam kararı çıkabileceği düşüncesiyle bazı kişi ve makamlarla istişareler yapmak lüzumu hissetmişti.

Komite bu yolda, Bakanlar Kurulu, Genelkurmay Başkanı, Kuvvet Komutanları, ayrıca her üç ordudan, deniz ve hava kuvvetlerinden gelen general, amiral, üst rütbeli subaylardan kurulu heyetlerle istişarelerde bulundu.

Bakanlar Kurulundan gelen tavsiye, idam kararları çıkması durumunda bu cezaların müebbede çevrilmesi yönündeydi. 

Genelkurmay Başkanı ve Kuvvet Komutanları, “… Alınacak kararların infazı gerekir ancak MBK’nin vicdani kanaatlerini kullanarak en adil kararı vereceğine inanıyoruz…” demişlerdir.

Her üç ordudan, deniz ve hava kuvvetlerinden gelen general, amiral, üst rütbeli subaylar ile yapılan istişarelerde idam kararı çıkması durumunda uygulanması yönünde telkinde bulunuldu.

Komite’ye ayrıca Almanlar, İngilizler, Pakistanlılar, İranlılar, İspanyollar ve Amerikalılar olası idamların infaz edilmemesi yönünde talepte bulundular.

Yüksek Adalet Divanı, 15 Eylül 1961 günü, Yassıada’da kararını verdi. İçlerinde Bayar, Menderes, Polatkan, Zorlu ve Erdelhun’un da bulunduğu bir grup sanık için idam kararı çıkmıştı.

Şevket Süreyya Aydemir, Yassıada kararları ile ilgili şu saptamada bulunmaktadır.[1]

“…Yüksek Soruşturma Kurulu, 47 sanık için idam cezası istemişti. Fakat Başsavcılığın idam talebi 113 kişi için olmuştu. …Yüksek Adalet Divanı ise, savcılığın taleplerinden indirmeler yaparak, 15 idam ve 43 müebbet ağır hapis cezasına hükmetti. Bundan başka dört kişi 15 yıla ve geri kalan çoğunluk ise dört yıla mahkûm ediliyordu. Ayrıca beraat edenler de vardı…”

Yüksek Adalet Divanı hükümlerinden ölüm cezalarının Milli Birlik Komitesince onaylanması gerekiyordu.   Mahkemenin idam cezaları hariç diğer hükümleri kesinleşmişti.

İlgili dosyalar derhal ve uçakla Ankara’ya, MBK Başkanlığına sunuldu.

Komite derhal toplandı. Toplantı gizli olarak cereyan etti, zabıt tutulmadı.

Milli Birlik Komitesi bu kararları onay toplantısına girerken kendi aralarında tam kesin bir karara varamamıştı fakat genel eğilim yüce mahkemenin ittifakla alacağı idam kararlarının onaylanacağı yönündeydi. 

İsmet İnönü’nün idamların infaz edilmemesi için yazmış olduğu mektup[2], komitede okunmadı, masa üzerine bırakılarak kim isterse okusun şeklinde davranıldı. Bu davranış, bir kısım Komite üyelerinin kendilerini tesir altına sokmama girişimiydi.

Cemal Gürsel, önce idam kararlarının infaz edilip edilmeyeceğini oya koydu. Oy sonucunda idam kararlarının infaz edileceği anlaşılmıştı. Bundan sonra oylama sonucunda 9 aleyhte oya karşı 13 oy ile Celal Bayar, Adnan Menderes, Fatin Rüştü Zorlu ve Hasan Polatkan’ın idam kararlarının infazı kesinleşti. Celal Bayar’ın infazı yaş haddi nedeniyle müebbede çevrildi. Diğer idam kararları da müebbet hapse çevrildi.

Orhan Erkanlı infazlara ilişkin şunları söylüyor[3]:

“Ölüme mahkûm edilen Fatin Rüştü Zorlu ve Hasan Polatkan’ın cezaları 16 Eylül 1961, Adnan Menderes’in cezası ise 17 Eylül 1961 tarihinde İmralıada’da infaz edilmiştir…

İnfazlar büyük bir hata olmuştur. Yıllardır Türkiye’nin bunalımdan bunalıma sürüklenmesinde, Yassıada kararlarının Komite tarafından memleketin gelecekteki siyasi hayatı düşünülmeden hesaplanmadan yerine getirilmiş olması sebeplerdir. Bayar yaşadı ne oldu? Menderes yaşasaydı ne değişirdi?”

İdamların icra tarihleri dikkatinizi çekmiştir. Menderes’in infazı diğer infazlardan bir gün sonra yapılmıştır. Neden? Çünkü Menderes, karar açıklanmadan önce intihar girişiminde bulunmuş, kararın yüzüne okunması bu sebeple gerçekleşememişti. Genç bir nöbetçi subayın dikkati sayesinde hayata dönmüş, iyileştirilmiş, fakat birkaç gün sonra karara yönelik kader kendisi için yine tecelli etmişti.

Bilmiyorum ama bu durum bana gerçekten çok acımasızca geldi.

William Hale, infazların gerçekleştirilmesinin nedenini şu iki maddeye sıkıştırıyor:[4]

  • Eğer Menderes idam edilmeseydi, Orduda, Silahlı Kuvvetler Birliği’nin (14’lerin tasfiyesi sonrası İkinci Milli Birlik Komitesi) orta rütbeli subayları arasında ciddi bir huzursuzluk tehlikesi ortaya çıkacaktı. (Talat Aydemir’in etkisi ve baskısı gözle görünür hale gelmişti.)
  • Menderes’in siyaset sahnesine muzaffer bir dönüş yapma olasılığıydı. 27 Mayıs’ın meşruluğu bu durumda ölümüne aşınmış olacaktı…

Gerek Yassıada’da duruşmalar boyunca yaşananlar, gerek duruşmalar sonucunda ortaya çıkan karar ile üç siyasetçinin idamı, Türk Kamuoyunun vicdanında derin bir sarsıntı yaratmıştır. 

                 Bu durum; TBMM Meclis Araştırması Komisyonu Raporunda şu şekilde belirtilmiştir:

               “27 Mayıs darbesi, kardeş kavgasını önlemek ve DP diktatörlüğüne son vermek iddiasıyla ve tam bir tarafsızlık söylemiyle gerçekleştirilmiştir. Ancak darbe ertesi yaşananlar bu iddiayı zedelemiştir[5].

               Özellikle, yaşananların Yassıada ile ilgili olanları.

               Yassıada’da yaşananlar, 27 Mayıs 1960 sonrası devrim sayılacak birçok reformu gölgelemiştir.

               Yassıada Duruşmaları ve sonrası verilen idam hükümleri sonucu üç siyasetçinin asılması 27 Mayıs’ın en büyük hatası olmuştur.

               William HALE, idamların hâsılasını nefret tohumu ekilmesi olarak tanımladıktan sonra; “TSK, bundan sonra yapacağı darbelerde hiyerarşik komuta yapısını dikkate alacak ve darbeleri böyle yapacaktı.” diyerek ilerdeki yıllarda hiyerarşik komuta yapısı içerisinde yapılan müteakip darbeleri vurgulamıştır.

               Yarın yazı dizimizi sonuçlandırıyoruz…

 

 

[1] Menderes’in Dramı, Şevket Süreyya Aydemir

[2] Bu mektubun detayı, “İkinci Adam, Şevket Süreyya Aydemir” kitabında bulunmaktadır.

[3] Anılar, Sorular, Sorumlular, Orhan Erkanlı

[4] 1789’dan Günümüze Türkiye’de Ordu Ve Siyaset, William Hale

[5] TBMM Ülkemizde Demokrasiye Müdahale Eden Tüm Darbe Ve Muhtıralar İle Demokrasiyi İşlevsiz Kılan Diğer Bütün Girişim Ve Süreçlerin Tüm Boyutları İle Araştırılarak Alınması Gereken Önlemlerin Belirlenmesi Amacıyla Kurulan Meclis Araştırması Komisyonu Raporu, Cilt 1, Kasım 2012

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.