savunmahavacılıkteknolojipolitikaanalizmevduatkriptosağlıkkoronavirüsenflasyonemeklilikötvdövizakpchpmhp
DOLAR
34,5208
EURO
36,1539
ALTIN
2.981,29
BIST
9.367,77
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Ankara
Hafif Yağmurlu
17°C
Ankara
17°C
Hafif Yağmurlu
Cuma Hafif Yağmurlu
16°C
Cumartesi Karla Karışık Yağmurlu
2°C
Pazar Karla Karışık Yağmurlu
2°C
Pazartesi Karla Karışık Yağmurlu
2°C

Hukuk Tarihimizdeki Diğer Ayıplar da Düzeltilecek mi?

Hukuk Tarihimizdeki Diğer Ayıplar da Düzeltilecek mi?

Yalçın Akdoğan’ın, “Milli Ordu’ya kumpas kurulmuştur.”, Erdoğan’ın, “Kandırıldık. Rabb’im ve milletimiz affetsin.” sözleri orta yerde dururken neden o infaz timlerinin kararları yok sayılmadı da yeniden yargılama yapıldı?

Hukuk Tarihimizdeki Diğer Ayıplar da Düzeltilecek mi?

 

Hukuk Tarihimizdeki Diğer Ayıplar da Düzeltilecek mi?

Müyesser Yıldız, Sincan 3 Nolu L Tipi Cezaevi 28 HAZİRAN 2020

 

 

Hafta içinde TBMM Başkanı Mustafa Şentop’un teklifi üzerine tüm milletvekillerinin desteği ile 60 yıl önce Adnan Menderes ile çalışma arkadaşları Fatin Rüştü Zorlu ve Hasan Polatkan’ın idamıyla sonuçlanan Yassıada yargılamaları geçersiz sayıldı.

Karardan sonra Başkan Mustafa Şentop, Abdulkadir Selvi’ye şu açıklamaları yaptı:

“Bu düzenleme ile hukuk tarihimizdeki bir ayıbı düzelten bir adım attık.”

“Yassıada’da önceden verilmiş bir kararın yerine getirilmesi için sözde bir mahkeme kurulmuş. Tabiri caizse bir ‘infaz timi’ oluşturulmuş. Biz bunun bir mahkeme olmadığının tespitini yaptık ve bunu kuran hukuki düzenlemenin 27 Mayıs 1960 tarihi itibarıyla yürürlükten kaldırılmasını sağladık. Bu düzenleme hukuk tarihindeki, hukuk âlemindeki bir ayıbı, kötü hatırayı bir şekilde eldeki imkânlar çerçevesinde düzeltmek için atılmış bir adım oldu. Ayrıca Meclis’in bu anlamda tavrını da, yasama iradesiyle o tavrı da net olarak tekrar ortaya koymuş olduk.”

Şentop, yasanın oybirliği ile kabulünün darbelere karşı bir tavır olduğunu belirtip bu duruşun devamlı olmasını da diledi.

AKP Grup Başkanvekili Özlem Zengin ise, “Bugün 60 yıl geçmiş, bir yarayı ancak bizler toparlayabiliyoruz. Ne diyelim, o yarayı onarmak da tam mümkün değil belki ama onun karşısında yapılabilecek ne varsa bütün imkânlarımızla yapmak istediklerimizi, yapılabilecekleri tüketmek istiyoruz.”dedi.

AKP Sözcüsü Ömer Çelik de Erdoğan liderliğinde siyasi hayatı demokrasi ve meşruiyet temeline oturtma hamlelerinin kesintisiz sürdüğünü vurgulayarak şunları söyledi:

“Bir katliam rejimi olan ‘Yassıada rejimi’nin tüm sembolleri yok hükmünde sayılmaya devam ediliyor. Türk demokrasi tarihine kara leke olarak geçen, milletimizin vicdanında derin yaralar açan Yassıada kararlarını ‘yok hükmünde’ sayan kanun teklifi TBMM Genel Kurulu’nda kabul edildi. Yüce Meclis ‘katliam rejimi’ni mahkûm eden güçlü bir karara imza attı.”

“Demokrasi tarihimizdeki bu meşum hadisenin hukuken mahkûm edilmesinde emeği geçen Gazi Meclis’imizin değerli milletvekilleri dünya demokrasi tarihine geçen bir örnek ortaya koydular.”

Bir demokrasi ve hukuk ayıbı temizlenecek, tüm Meclis’in desteği istenecek; ama teklif AKP ve MHP dışındaki partilerin, hatta DP lideri Gültekin Uysal’ın dahi imzasına açılmayacak.

Bu tabloya göre söz konusu adım ilkesel mi siyasal mı, takdirlerinize…

Asıl meseleye gelip şu ifadelerin altını çizelim.

Yassıada’da önceden verilmiş bir kararın yerine getirildiği… Mahkeme değil infaz timi kurulduğu… Bir hukuk ayıbı, demokrasi tarihinin kara lekesi ve katliam rejimi olduğu…

Peki, “hukuk tarihimizdeki tek ayıp” Yassıada kararları mıdır?

60 yıl öncesine gitmek kolay. Sadece son 10 yılda yaşanan ve yaşanmaya devam eden hukuk ayıpları ne olacak?

Silivri’de de önceden verilmiş kararlar yerine getirilmedi mi? Mahkeme değil infaz timleri oluşturulmadı mı? Tabiri caizse Türk Ordusu katliama, seri darbelere maruz bırakılmadı mı?

Yalçın Akdoğan’ın, “Milli Ordu’ya kumpas kurulmuştur.”, Erdoğan’ın, “Kandırıldık. Rabb’im ve milletimiz affetsin.” sözleri orta yerde dururken neden o infaz timlerinin kararları yok sayılmadı da yeniden yargılama yapıldı?

28 Şubat davası dahi “FETÖ” kumpası değil miydi? Soruşturma savcıları, hâkimlerin büyük bölümü, ihbarcılar “FETÖ”cü; deliller sahte çıkmadı mı?

Hal bu iken neden davayı yok sayma veya yeniden yargılama yapılmadı da İstinaf’ın kararı onaması alkışlandı?

Sahi, Balyoz Kumpası kararlarında altı asker için yapılan itiraz dört yıldır neden Yargıtay’da bekletiliyor?

Diyeceğim; “siyasi hayatı demokrasi ve meşruiyet temeline oturtma” iddiasında olanlar niye kendi söküklerini de dikmek için adım atmıyor?

İki Yıl Önce İdam İsteyenler

İdamı da konuşalım. “FETÖ”nün siyasi ayağına ilişkin bazı sözlerinden dolayı hakkında dava açılan 26. Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ, daha geçen haftalarda, “İdam cezası kalkmasaydı aranızda olmayabilirdim” demedi mi?

15 Temmuz’dan sonra iki yıl boyunca idam cezası hakkında, “Parlamentodan geçtiği anda benim için onaylamamak diye bir şey yoktur, onaylarım.” diyen, meydanları coşturan kimdi?

“FETÖ”cü ve “darbeci” oldukları iddiası ile tutuklananlara daha yargılama başlamadan mahkeme salonlarının önünde ip attırmak neyin nesiydi?

Ne oldu? Davaların %50’sine yakını tahliye veya beraatla sonuçlanmadı mı? Umalım da merhum Menderes ve arkadaşları ile ilgili karar, Meclis’in idam cezasını geri getirmeyeceğinin işareti olsun.

Hukuk Devletinden Devlet Bey’in Hukukuna

Cezaevindeki üçüncü günümde TRT FM’de Erdoğan’ın İstanbul Havalimanı pist açılışındaki konuşmasını yakaladım.

18 yıl önce millete, ülkemizi dört sütun üzerinde yükseltme sözü verdiklerini, bunların “eğitim, sağlık, adalet, emniyet” olduğunu belirten Erdoğan, “Hamdolsun bugün geriye dönüp baktığımızda bu dört alanın üzerine enerjiden tarıma, sanayiden ticarete kadar ulaşım dâhil pek çok ilave hizmeti de ekleyerek verdiğimiz sözü tuttuğumuzu görüyoruz.”diyordu.

Diğerlerine girmeyeyim; ama şayet “adalet” sütunu yükseldiyse, yıllardır yer gök niye “adalet” diye inliyor?

Daha birkaç gün önce bizatihi Cumhur ittifakının ortağı MHP lideri Devlet Bahçeli’nin, “ülkücü şehidin ağabeyi” olduğu için Mümtazer Türköne’nin “adil ve hakkaniyetli” yargılanmasını istemesi de gelinen nokta ve gidişat açısından çok ağır bir şamar değil midir?

“Üstünlerin hukuku değil, hukukun üstünlüğü” diye diye gelinen nokta, “Devlet Bey’in hukuku” mu olacaktı?

Mesele şudur;

Hukuk tarihimizdeki tüm ayıplar düzeltilsin…

Sadece askeri darbelere değil, hukuk ve demokrasiyi hedef alan her türlü darbeye karşı çıkılsın…

Var mısınız?!..

Sincan’dan Silivri’deki Barış Pehlivan’a, Hülya Kılınç’a, Murat Ağırel’e ve açık cezaevindeki tüm dostlara kucak dolusu sevgiler…

 

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.