Bu Bir Soykırımdır!
Tarladaki ürünün arasına gizlenmiş yabani otları tek tek toplayamazsınız, onların hepsinden kurtulabilmeniz için kimyasal ilaç kullanmanız gerekmektedir.
Ercan Caner, Sun Savunma Net, 24 Ocak 2021
Birleşik Devletler Dışişleri Bakanı Mike Pompeo tarafından, 19 Ocak 2021 tarihinde yapılan ve Dışişleri Bakanlığı web sitesinde paylaşılan ‘‘Dışişleri Bakanının Sincan’daki Zulümle ilgili Kararlılığı’’ başlıklı, Uygur Türkleri ve Çin zulmü hakkında yapılan resmi açıklamayı aşağıda okuyabilirsiniz.
Amerika Birleşik Devletleri bugüne kadar en iğrenç insan hakları ihlallerinin faillerini sorumlu tutmakta dünyaya liderlik etmiştir. Nuremberg Duruşmalarından 1948 yılında Soykırım Sözleşmesinin oluşturulmasına, İslami Devlet terör örgütünün Irak ve Suriye’de yaşayan Yezidilere, Hıristiyanlara ve diğer dini azınlıklara yönelik soykırım ilanına kadar Amerikalılar şeytanlar tarafından susturulanların sesi olmuş ve gerçek, hukukun üstünlüğü ve adalete ihtiyaç duyanların daima yanında olmuştur. Bütün bunları, herhangi uluslararası bir mahkeme, çok taraflı bir kuruluş veya iç politik kaygılarla harekete geçmeye zorlandığımız için yapmıyoruz. Bütün bunları doğru olduğu için yapıyoruz.
Geçtiğimiz dört yıl boyunca ABD yönetimi, Çin Komünist Partisinin gerçek yüzünü ortaya çıkarmış ve uzun süredir acı çeken Çin halkına beyin yıkama ve kaba kuvvet yoluyla güç uygulayan Marksist ve Leninci bir rejim olduğunu dile getirmiştir. Çin Komünist Partisinin, büyük ölçüde Çin’in batısındaki Sincan Uygur Özerk Bölgesi’nde yaşayan Müslüman bir azınlık grup olan Uygur halkına yönelik muamelesine özellikle dikkat ettik. Çin Komünist Partisi bütün inançlı insanlara her zaman derin bir düşmanlık sergilemiş olsa da, Parti’nin Uygurlara ve diğer etnik ve dini azınlık gruplarına karşı giderek artan baskıcı tutumunu büyüyen bir endişeyle takip ettik.
Çin Komünist Partisinin, Sincan Özerk Bölgesindeki faaliyetlerine yönelik hazırladığımız kapsamlı belgeler; en azından Mart 2017’den bu yana yerel makamların Uygur Müslümanları ve etnik Kazaklar ve Kırgızlar dâhil diğer azınlık gruplarına karşı onlarca yıldır sürdürdüğü baskı kampanyasını önemli ölçüde tırmandırdığını açık bir şekilde ortaya koymaktadır.
Ahlaki açıdan tiksindirici olan büyük çaplı politikaları, uygulamaları ve tacizleri, özgün bir demografik ve etnik grup olan Uygurların seyahat, göç etme ve okullara gitme özgürlüklerini kısıtlamak ve toplanma, ifade ve ibadet gibi diğer temel insan haklarından mahrum bırakmak maksadıyla sistematik bir şekilde tasarlanmıştır. Çin Komünist Partisi yetkilileri Uygurlu kadınlara zorla kısırlaştırma ve kürtaj uygulamakta, onları Uygur olmayanlarla evlenmeye zorlamakta ve Uygurlu çocukları ailelerinden ayırmaktadır.
Çin Komünist Partisinin sadık üyeleri, uluslararası gözlemcilerin Sincan Bölgesine engelsiz girişlerini önlemiş, bölgede giderek kötüleşen durum hakkındaki güvenilir raporları kınamış ve bunun yerine eğitim, terörle mücadele, kadınların güçlendirilmesi ve yoksulluğu azaltma projelerine katılan mutlu Uygurların fantastik ve tamamen hayal ürünü hikâyelerini pompalamıştır.
Çin Komünist Partisi yetkilileri bu arada kendi halklarına; Uygurları ‘‘habis tümörler’’ olarak tasvir eden, dini inançlarını ‘‘bulaşıcı bir veba’’ ile karşılaştıran ve Partinin sadık köpeklerine; ‘‘tarladaki ürünlerin arasına gizlenmiş yabani otları tek tek toplayamazsınız, onların hepsini öldürebilmeniz için kimyasal ilaç kullanmanız gerek’’ diye seslenerek ezici bir darbeye teşvik eden çok daha karanlık mesajlar vermeyi sürdürmektedir.
Müttefik güçler Nazi toplama kamplarındaki dehşeti gözler önüne serdikten sonra, ‘‘BİR DAHA ASLA!’’ ifadesi uygar dünya için bir düstur haline gelmiştir. Bir vahşetin sadece geçmişte yaşayıp gördüklerimizden farklı şekilde işlenmesi, kesinlikle onu daha az vahşet haline getirmez. Bu nedenle bugün aşağıdaki tespitleri ortaya koyuyorum:
Amerika Birleşik Devletleri, Çin Halk Cumhuriyeti’ne; keyfi tutukladığı insanları derhal serbest bırakma, uygulamakta olduğu enterne etme, gözaltı kampları, ev hapsi ve zorla çalıştırma sistemini yürürlükten kaldırma, zorla kısırlaştırma, zorla kürtaj, zorla doğum kontrolü ve çocukların ailelerinden koparılması dâhil bütün baskıcı eylemlerini sonlandırma, gözaltı kamplarındaki bütün işkence ve tacizlerini sonlandırma, Sincan ve Çin’in diğer bölgelerindeki Uygurlar ile diğer dini ve etnik azınlık gruplarına yönelik zulmü sona erdirme ve son olarak da Uygurlar ve diğer zulüm uyguladığı azınlık gruplara seyahat ve göç izni vermesi çağrısında bulunmaktadır.
Ayrıca, bütün çok taraflı ve ilgili yargı organlarını, bu zulümlerden sorumlu olanların yargı önünde hesap verebilirliğini sağlama gayretlerimizde Amerika Birleşik Devletleri ile birlikte harekete etmeye çağırıyoruz. ABD Dışişleri Bakanlığı’na, Sincan Özerk Bölgesinde sürmekte olan zulümle ilgili bilgileri soruşturma ve toplamaları ve elde ettikleri kanıtları da yasaların izin verdiği ölçüde uygun yetkililer ve uluslararası toplumla paylaşmaları talimatını verdim. Birleşik Devletler, kendi adına söylenmesi gerekenleri dile getirmiş ve Sincan Özerk Bölgesinde baskı mimarisini finanse eden üst düzey Çin Halk Cumhuriyeti yöneticileri ve devlet kontrolündeki işletmelere bir dizi yaptırım uygulamıştır.
Amerika Birleşik Devletleri, Komünist Parti ve Genel Sekreter Xi Jinping’in gizleme, propaganda ve baskı yoluyla saklamak istediklerini gün ışığına çıkarmak maksadıyla kapsamlı bir şekilde çalışmıştır. Pekin yönetiminin, Sincan Özerk Bölgesinde uyguladığı zulüm ve vahşet; Uygurlara, Çin halkına ve dünyanın her yerindeki uygar insanlara aleni bir hakarettir. Çin Komünist Partisinin, kendi halkına karşı soykırım ve insanlığa karşı suç işlemesine izin verilmeye devam edilmesi durumunda, çok da uzak olmayan bir gelecekte özgür dünyaya neler yapabilme cesaretini göstereceğini hayal edin.
Çevirenin Notları: Yazı aslına sadık kalınarak çevrilmiştir, orijinal metne aşağıdaki link üzerinden erişebilirsiniz.