ABD Başkanlık Seçimine Katılım Oranı % 50’ye Kadar Düştü – Halk Neden Oy Kullanmıyor?

ABD Başkanlık Seçimine Katılım Oranı % 50’ye Kadar Düştü – Halk Neden Oy Kullanmıyor?

Yazar Ercan Caner

                       % 47.56 – 60.278.606 oy                                               % 47.27 – 59.907.356

İlk sonuçlara göre, ABD başkanını belirlemek için yapılan seçimlere Amerikalıların ilgisi çok düşük olmuş, ülke ve dünyanın kaderiyle ilgili bu önemli seçime katılım oranı yaklaşık olarak % 50 seviyesinde kalmıştır.

Nüfusu yaklaşık olarak 241 milyon olan Amerika’da son seçimde oy kullanmak için kayıt yaptıran seçmenlerin sayısı 200 milyonda kalmıştır. Seçim sonucunda başkanlık için gereken 270 delege sayısına ulaşan Donald Trump  ABD’nin 45’inci başkanı olmuştur.

Kesin sonuçlarda küçük deeğişiklikler olsa da, son başkanlık seçiminde oy veren Amerikalı seçmen sayısı 124 milyon civarında kalmıştır. Seçime katılım oranı beklenenden düşük olmuştur, 2012 başkanlık seçimlerinde oy kullanan seçmen sayısının 129.1 milyon ve seçime katılım oranının % 53.6 olduğu göz önüne alındığında, seçmenin sandıktan iyice soğutulduğu ortaya çıkmıştır. Obama’nın iktidara geldiği 2008 yılı seçimlerinde kullanılan 131.3 milyon hariç, ABD seçmeninin 1970 yılından günümüze kadar sandığa gitme oranı çok düşük seviyelerde kalmış ve neredeyse % 50 oranına takılıp kalmıştır.

Katılım oranı böylesine garip olan seçimin, adaylar tarafından alınan oy sayısı  dikkate alındığında sonucu da oldukça gariptir. Oyların 59.907.356’sını alan Donald Trump % 47.27 oy oranıyla, seçmenlerden % 47.56 oy oranı ile 60.278.606’sının oyunu alan Hillary Clinton’u geçerek başkan seçilmiştir.

Aşağıda insanların neden oy kullanmadıklarıyla ilgili bazı nedenlerden örnekler sunulmuştur. Bu nedenlerin sadece ABD için değil, Türkiye dahil bütün ülkeler için geçerli oldukları göz önünde tutulmalıdır.

Birçok insan oyunun işe  yaramadığını düşünmektedir. Aksine her oyun bir değeri vardır ve seçim sistemi tarafından değiştirilmediği ve çalınmadığı sürece verilen her oy işe yarar. Değiştirme ve çalınmaları önlemek için oylamada kağıt sistemi  tercih edilmelidir.

Oyunuz Değerlidir.

Birçok insanın oy vermek için çok meşgul olduğuna dair mazereti vardır. Aile, iş ve diğer faaliyetler insanların oy vermelerini engellemektedir. Posta ile oy kullanılabilen ABD’de bu mazeretin kabullenilmesi zor görülmektedir. Oy verme işlemi bir hesap ödemek kadar kolaydır, toplam iki dakikada bitirilebilir. Oy vermek bir görevdir, ihmal edilecek bir ayrıcalık veya opsiyon değildir.

Herkesin oy kullanabilmesi için seçim gününü resmi tatil yapmalıyız.

Oy vermek için kayıt olmak insanları korkutmaktadır. Oysa oy vermek için yapılacak kayıt işlemi bir kimlik kartı almak kadar kolaydır, sadece basit bir formun doldurulmasını gerektirmektedir. Bu işlem posta veya online olarak da yapılabilmektedir. İnsanlar her taşındıklarında kayıt işlemini yenilemelidir. Şüphesiz bazı yerlerde önde gelen parti veya diğeri kayıt işlemini zorlaştırabilir. Fakat bu sizi durdurmamalı, aksine oy vermek için her şeye rağmen daha kararlı yapmalıdır.

Oy Kullanmak için Kayıt Yaptırın

İlgisizlik oy vermemenin en büyük nedenidir. İnsanlar genellikle adayların çekişme ve kavgalarından veya birbirlerine çamur atmalarından hoşlanmadıkları için oy kullanmamaktadırlar. İnsanlar politikanın kirli bir iş olduğuna inanmakta ve bununla ilgili hiç bir şey yapmak istememektedirler. Çamur atmalar yüzünden bir çok insan politika ile ilgilenmemekte hatta politikayı dikkate dahi almamaktadır. Oysa oy vermek çok basit bir iştir. Oy kullanmayanın şikayet etme hakkı da yoktur.

Politikacıların kavgalarına dünyanın her yerinde rastlanılmaktadır-TBMM’den

Bazı insanlar oy verme sırası uzun diye oy kullanmıyorlar. Bununla beraber, oy kullanma hakkı olmayan ve oy kullanmak için can atan insanlar açısından bakıldığında, oy verme kuyruğunda birkaç saat beklemek aslında ödenmesi gereken küçük bir bedeldir. ABD’de ise oyların evden de kullanılabildiği göz önüne alındığında bu asla geçerli bir mazeret olamaz.

Oy verme sırasında insanlar demokrasi görevlerini yerine getirmek için beklerken

Bazı insanlar her gün aynı iki insanı haberlerde görmekten hoşlanmadıkları için oy kullanmadıklarını söylüyorlar. Birçok insanın anlamadığı şey aslında birçok adayın olduğudur ve seçenek sayısı sadece her gün ekranlarda görülen iki aday ile sınırlı değildir. Eğer TV programlarında size dayatılan ilk iki adayı beğenmiyorsanız başka partilerin adaylarına yönelebilirsiniz. Örneğim kampanyalarına hiç bir kurum ve organizasyondan ya da şirketlerden bağış kabul etmeyen partiler seçilebilir. Bunlar genellikle medya tarafından sizin önünüze getirilmeyen adaylardır. Medya tarafından öne çıkarılan iki kötü adaya oy vermek, onların arasında bir tercih yapmak zorunda olmak diye bir şey söz konusu olamaz, her zaman başka bir alternatif mevcuttur. İki kötü adaydan hoşlanılmıyor ise daha iyi olan üçüncü adaya, size umut ve gelecek vaat eden adaya yönlenilmelidir.

2016 ABD başkanlık seçimine katılan adaylardan ikisi Clinton ve Trump

Bazı insanlar oy verme yerine gidemediklerini öne sürmektedirler. Bu mazeret eğer insan hasta, engelli veya ulaşım aracı yoksa geçerli bir neden olabilir. Ama günümüzde erken oy kullanmak mümkündür, posta ile oy kullanılabilir veya güvenilen birine verilen vekalet yoluyla bir başkası sizin yerinize oy kullanabilir. Bu kadar çok alternatif varken oy mutlaka kullanılmalıdır. Tatilde veya askeri personel iseniz görevde olabilirsiniz. Fakat erkenden, posta ile veya güvenilen birisine vekalet verilerek oy kullanmak yine de mümkündür.

Demokrasi görevini yerine getiren bir engelli

Bazı insanlar seyahat ettikleri gerekçesiyle oy verme yerine gidemediklerini öne sürmektedirler. Seyahat oy vermemek için bir mazeret olabilir, fakat yine de yukarıda bahsedilen yöntemler oy kullanmak maksadıyla kullanılabilir. Erkenden ve posta ile oy kullanılabilir veya oy verme işlemi esnasında bulunacağınız  yerdeki sandığa kayıt yaptırılıp oy kullanılabilir.

Tatil esnasında da oyunuzu kullanabilirsiniz

Oy vermemenin bir para cezası yoktur. Avustralya’da oy vermemek için mazeretler öne sürmek  işe yaramamaktadır. Bu ülkede herkes oyunu kullanmak zorundadır. Oy kullanmamanın cezası 50 dolardır. Bu ceza 500 dolara çıkarılabilir. Avustralya da demokratik ve özgür bir ülkedir ve vatandaşlar oy kullanmanın ne kadar önemli olduğunun bilincindedir. Onlar demokrasi ve özgürlüğü bir sorumluluk olarak algılamaktadırlar, bir yük olarak değil. Özgürlük bedava değildir. Oy verme işlemi kolay olmayabilir fakat özgürlük tutkunu bir ülkede oy vermek etik açıdan bir  görev ve sorumluluktur. ABD’de herkesin oy vermek zorunda olması durumunda birçok şeyin değişeceği kesindir.

Oy vermek zorunlu olmalı ve kullanmayanlara para cezası verilmelidir

Bazı insanlar üçüncü partilere oy vermemekte, bu partililere verecekleri oyların boşa gittiğini iddia etmektedirler. Bazı insanlar üçüncü bir partiye oy verildiğinde iki büyük aday açısından oylarının boşa gittiğini öne sürmektedirler. Bu propaganda bizzat iki büyük parti tarafından sürdürülen ve sosyal, zihinsel ve duygusal baskılar yoluyla insanları etkileme hedefini güden yanlış  bir yönlendirmedir. Asla akıldan çıkarılmamalıdır ki özgür bir ülkede herkes istediği adaya oy verme özgürlüğüne sahiptir. Başkaları gibi oy verilmediğinde demokrasiye kötülük edileceğine dair düşünce tamamen yanlıştır, aslında oy verilmediğinde demokrasiye en büyük kötülük yapılmaktadır.

Şişirilen ilk iki adaya diğer adayların etkileri

Bazı insanlar oy vermenin önemli olmadığını verdikleri ‘‘BİR’’ oyun değeri olmadığını söylemektedirler. Asla unutulmamalıdır ki bazı yerlerde seçimin sonucunu sadece birkaç oy belirlemektedir. Burada unutulmaması gereken şudur; birçok insan aynı şekilde düşünmektedir, bu nedenle problem sadece bir insanın oy kullanmaması değildir, milyonlarca insan bu şekilde düşünmekte ve hareket etmektedir. Milyonlarca insanın oyları seçim sonuçlarında çok büyük farklar ortaya çıkarabilir. Sizin oy kullanmanızı istemeyenler evlerinizde kalmanızı istemektedirler, bunun nedeni şirketler tarafından desteklenen adayların seçimi  kazanma şansları siz evde oturduğunuzda çok daha fazla artmaktadır. Bunları engellemek için yapılması gereken tek şey sandığa  giderek veya  diğer yöntemlerle oy vermektir.

Fırsat eşitliğine karşı sımsıkı kapanmış  kapıyı sadece siz açabilirsiniz – Oyunuz

Bazı insanlar oy vermeyi özgür irade olmadığı için bıraktıklarını söylemektedirler. Özellikle yerel kampanyalarda üçüncü  partiler dahi kolaylıkla seçimi kazanabilirler. Yerel seçimlerde bütün kayıtlı seçmenlerin oy kullanması durumunda bu mümkün olabilir. İnsanlar genellikle oylarının bir işe yaramadığını düşündükleri için oy kullanmamaktadırlar. Bunun sonucunda ise korkuları gerçekleşmekte ve oyları hiçbir işe yaramamaktadır. Her seçim sonunda da insanlar hayal kırıklığına uğramakta, öfkelenmekte ve giderek sandıktan uzaklaşmaktadırlar.

Aptalları düzeltemezsiniz. Ama oyunuzla iktidardan uzaklaşmalarını sağlayabilirsiniz.

Tek bir  parti  tarafından yönetilmek istemiyorsanız sandığa gitmelisiniz. Hiç akıldan çıkarılmamalıdır ki, Komünist Çin’de sadece tek bir parti  vardır ve insanların seçme şansları yoktur. Sadece seçme şansları mı? Hayır, Çinlilerin hakları, farklı düşünceleri, özgürlükleri de yoktur. Özgür bir basın yoktur. Eğer ülkenizde de her şeyin Çin’deki  gibi olmasını istemiyorsanız sandığa gidip oyunuzu kullanmalısınız. Çin’de hükümete karşı çıkarsanız hapishaneye gönderilir veya aniden ortadan kaybedilirsiniz. Yıllar önce hükümeti protesto eden genç göstericilerin üzerine ateş açılmış ve  tanklarla ezilmişlerdir.

1989 Tiananmen Meydanı katliamı

Bazı insanlar bütün politikacıların şirketler tarafından satın alındığını ve oy vermenin gereksiz olduğunu öne sürmektedirler. Bu inançta olan insanlar aslında haklıdırlar. Fakat oy vermek için yine de birçok neden vardır. İki partili sistem şirketler tarafından ortaya çıkarılmıştır ve desteklenmektedir. Bu  sisteme karşı çıkmanın ve mücadele  etmenin yöntemi kesinlikle oy kullanmamak değildir.

Kötü politikacılar oy vermeyen iyi insanlar tarafından seçilirler

Sistem hilelidir bu nedenle oy vermek gereksizdir. İki partili sistem o kadar hileli  ve kokuşmuştur ki kaybedenler arasından kazananları çıkarabilir. Barışçıl bir devrim zamanı gelmiştir. Sandığa gidilerek akıllıca oy verilmeli ve en kokuşmuş partiler sizlerin desteğini almamalıdırlar. Oy verirken şirketlerin esiri ve oyuncağı olmayan adaylara oy verilmelidir.

Hileli  ve kokuşmuş bir sistem. Nereden mi biliyorum? Oluşmasına katkıda bulundum da ondan.

Oy vermemek için ve benim yerime karar versin diye bir kral tarafından yönetilmeyi tercih ederdim. Unutmayın ki krallara verilen ilahi hak onların her şeye karar vermeleridir. Her şeyi ve herkesin kaderini onlar belirler. Bir insan oy kullanmıyor ise, bu aslında bir kral  veya diktatör tarafından yönetilmek istediği anlamına gelmektedir.

Tarihten katil kral ve diktatör örnekleri

Bazı insanlar kokuşmuş hükümetlere bir yasallık kazandırmamak için oy kullanmamaktadırlar. Oy vermek aslında sözleşmesel bir antlaşmadır. Oy kullananlar kendi adlarına karar vermeleri için politikacılara bir hak  vermektedirler. Hükümet herkesin hükümetidir, sadece kendisini destekleyenlerin değil.

Rüşvet Endeksi. Foto: NPR

Türkiye açısından seçime katılım oranlarına bakıldığında, bütün seçim sonuçlarına bakmak yerine, muhalefetin yanlış aday çıkardığı yönünde tartışmaların hala sürdüğü ve başkanlık sistemine zemin hazırlayan, 2014 yılındaki ilk cumhurbaşkanlığı seçimlerinin katılım bilgilerine bakmanın yeterli olduğunu değerlendiriyorum.

Böylesine önemli olan seçime katılım oranı % 75’e yaklaşmış,  kayıtlı 55.702.000 seçmenden sadece 40.264.000’i sandığa giderek tercihi yönünde oy kullanmıştır. Sandığa gitmeyen yaklaşık olarak 15 milyon seçmenin oy kullanmama nedenlerinin yukarıda sayılanlardan pek farkı yoktur.

Halk seçim havasına giremedi, muhalefeti destekleyenler adayı beğenmedi, rekabet yoktu,  kazanacak olan zaten baştan belliydi, tatil zamanıydı ve muhalefet adayını destekleyenler tatildeydiler gibi mazeretler ne yazık ki sonucu değiştirmemektedir. Böylesine önemli  bir seçime halkın ilgisi % 75 civarında kalmış, yaklaşık 15 milyon insan sandığa  dahi  gitmemiştir.