Nörolog ve psikolog Abigail Marsh’a göre bütün psikopat şahıslar; acımasızlık, vicdansızlık, başkalarını sevememe ve zarar görme olasılığına karşı duyarsızlık gibi dört belirleyici özelliğe sahiptirler.
Yazar: Julia Naftulin, INSIDER, 19 Kasım 2021
Çeviren: Ercan Caner, Sun Savunma Net, 29 Kasım 2021
Bazı insanlar psikopat şahısların travmatik çocukluk ve bozuk bir ev ortamının eseri olduğunu sanabilirler, ancak 15 yıllık beyin araştırması deneyimine sahip bir sinirbilimci, bulgularının durumun hiç de öyle olmadığını gösterdiğini ifade etmektedir.
Georgetown Üniversitesi’nde psikoloji profesörü ve sinirbilimci olan Abigail Marsh[i], eğlence endüstrisini bilim profesyonelleri ile bir araya getiren bir kuruluş olan Science & Entertainment Exchange[ii] tarafından düzenlenen bir sanal seminerde, psikopat şahısların hastalıklarının kökeninin, genellikle beyin gelişimi olduğunu ifade etmiştir.
Seminerde yaptığı açıklamada Marsh, bu özelliklerin ciddiyetinin, çocuklukta erken yaşta başlayan ve daha sonra bir şekilde ilerleme gösteren karakteristik beyin anormallikleri ile bağlantılı olduğunu ifade etmiştir.
Jack Nicholson, Stanley Kubrick’in Stephen King’in aynı adlı romanından beyaz perdeye uyarladığı 1980 yılı yapımı ‘‘The Shining – Cinnet’’[iii] adlı filmin bir sahnesinde görülürken. Kaynak: jack-nicholson.info
Marsh, psikopatinin[iv] hafiften şiddetliye doğru uzanan geniş bir yelpazede var olduğunu ve bazı insanların diğerlerinden çok daha manipülatif[v], risk alan ve tehditkâr olduklarını dile getirerek, yine de bütün psikopat şahısların; acımasızlık, vicdansızlık, başkalarını sevmeme ve zarar görme olasılığına karşı duyarsızlık özelliklerini paylaştığının altını çizmiştir.
Psikopatlar başkalarına karşı çok az acıma duyarlar
Marsh, ilk olarak psikopati spektrumunda yer alan insanların acıma duygusundan yoksun olduklarını ve diğer insanlara acıma duymakta zorlandıklarını ifade etmektedir.
Psikopatlık sınırına yakın şahıslar, asla hissetmedikleri bir duygu olduğundan, kendilerini üzgün veya korkmuş hissettiklerinde bu duygularını anlama ve yorumlama kabiliyetinde değildirler.
Marsh bu ruh haline örnek olarak; okullarına yönelik terörist saldırı olduğunu düşündükleri bir olaya tepki verirken, öğretmenleri ve sınıf arkadaşlarının çığlık atmalarını, ağlamalarını ve okuldan kaçışlarını videoya kaydeden, üzerinde çalıştığı ilkokul çağındaki bir çocuğu örnek göstermektedir.
Marsh, benzer şekilde, psikopatisi olan şahısların başkalarına zihinsel, duygusal veya fiziksel olarak zarar verdiklerinde de çok az pişmanlık duyduklarını veya hiç pişmanlık duymadıklarını ifade etmektedir.
Psikopatlar kurban rolünü oynar, empatiden yoksundur, ruh hallerinde değişimler olur, bir başkasıymış gibi davranırlar, hatalı olduklarını nadiren kabullenirler, problemlerini başkalarına yansıtırlar, geçmişlerinden sizi uzak tutmaya çalışırlar, artık ihtiyaçları kalmadığında sizi terk edebilirler, sürekli yalan söylerler ve diğer insanları kontrolleri altına almaya çalışırlar. Kaynak: Intelligence
Öğretmenleri tarafından okuldan atılan ve çok sık uzaklaştırılan bir çocuk üzerinde çalıştığını, annesinin ona bakmak için işini kaybettiğini ve çocuğun daha sonra stres nedeniyle bir akıl sağlığı tesisine yerleştirildiğini anlatan Marsh, çocuğa kendisini nasıl hissettiğini sorduğunda aldığı yanıtın; olanların kendisini hiç etkilemediği olduğunu söylemiştir.
Çocuk, yaptığı şeylerin annesini etkilediğinin farkında olduğunu, ama annenin ne kadar etkilendiğini söylememesi nedeniyle, kendisi üzerinde hiçbir etkisi olmadığını ifade etmektedir. Yani temel olarak, davranışlarından dolayı meydana gelen bütün olumsuz etkiler için tamamen pişmanlık duymaması nedeniyle annesini suçlamaktadır.
Oedipus Kompleksi’nin[vi] işlendiği Alfred Hitchcock imzalı ‘‘Psycho – Sapık’’ filminde; babasının ölümünün ardından annesine aşık olan, onu aşırı sahiplenen Norman (Anthony Perkins), annesinin bir erkek arkadaş edinmesi nedeniyle kıskançlık krizine girerek ikisini de öldürür, ancak annesine duyduğu aşırı sevgi yüzünden onun ölümünü asla kabullenemez ve annesini içinde yaşatarak çift karakterli bir hayat sürer. Filmin sürpriz son ile biten sahnesinde kontrolü tamamen ele geçiren anne tarafının bir sineğe dahi zarar veremeyeceğini kanıtlamak için; ‘‘Bir annenin kendi oğlunu suçlayan sözler söylemek zorunda kalması üzücü. Ama cinayet işleyeceğime inanmalarına izin veremezdim. Yıllar önce yapmam gerekeni şimdi yapacaklar ve onu şimdi uzaklaştıracaklar. O her zaman kötüydü ve sonunda onlara o kızları ve o adamı öldürdüğümü söylemeye niyetliydi… sanki onun doldurulmuş kuşlarından bir tanesi gibi oturup bakmaktan başka bir şey yapabilirmişim gibi. Parmağımı kıpırdatmayacağımı biliyorlar ve yapmayacağım. Burada sessizce oturacağım, olur ya… benden şüphelenirler. Muhtemelen beni izliyorlardır. Bırak izlesinler. Nasıl bir insan olduğummu görsünler. O sineğe dokunmayacağım bile. Umarım izliyorlardır… görecekler. Görecekler ve bilecekler ve diyecekler ki ‘‘Neden, bir sineğe dahi zarar vermez…’’
Psikopatlar aşkı diğer insanlar gibi anlamazlar
Marsh, psikopatisi olan şahısların aşkı hissetmekte veya anlamakta da zorlandıklarını söylemektedir.
Marsh’a göre psikopatlar, normal insanların yaptığı gibi, diğer insanlarla aynı şekilde yakın ve sevgi dolu bağlar kuramamakta ve yaşayamamaktadırlar. Marsh, görüştüğü birden fazla psikopat şahsın (çocuklar ve ergenler), aileleri ve arkadaşları dâhil hiç kimseyi sevmediklerini söylediklerini ifade etmiştir.
Marsh, psikopatisi olan şahısların, son olarak korku duygusunu anlama ve algılama problemleri olduğunu söylemektedir.
Marsh’a göre psikopat şahıslar, gelecekte bir zarar görme olasılığına karşı gerçekten duyarsızdırlar. Marsh bu duruma örnek olarak üzerinde çalıştığı bir kızın ‘‘Hiçbir şey beni korkutamaz. Hiçbir şey.’’ sözlerini örnek göstermektedir.
Marsh, psikopatik şahısların sevdiklerini, kendilerine yardımcı olabilen, ancak kendilerinin altında olan ‘‘ortaklar’’ olarak adlandırabildiklerini veya düşünebildiklerini söylemektedir.
Yaralanmak, hapse girmek veya başkaları tarafından onaylanmamak gibi tehditlerin, psikopat bir şahsı canının istediğini yapmaktan alıkoyamayacağını da sözlerine eklemektedir.
Ailesinin arabasını çalan ve bir ağaca çarparak takla atmasına neden olan bir kadını örnek gösteren Marsh, şahsın hiç huzursuzluk duymadığını ve polisler eve geldiğinde kanepede sakince oturarak mısır cipsi yediğini ifade etmektedir.
Çevirenin Notları: Sayın Julia Naftulin tarafından kaleme alınan makale aslına sadık kalınarak çevrilmiş, Cinnet ve Sapık filmleriyle ilgili bölümler çeviren tarafından eklenmiştir. Metnin orijinaline aşağıdaki link üzerinden erişebilirsiniz.
https://www.insider.com/4-defining-traits-of-a-psychopath-according-to-a-neuroscientist-2021-11
[i] Abigail Marsh, Georgetown Üniversitesi Psikoloji Bölümü ve Disiplinlerarası Sinirbilim Programı’nda profesör olarak çalışan bir psikolog ve sinirbilimci olup, burada Sosyal ve Duyuşsal Sinirbilim Laboratuvarı direktörüdür.
[ii] The Science & Entertainment Exchange, Ulusal Bilimler Akademisi’nin (National Academy of Sciences) eğlence sektörü profesyonellerini alanının en iyi bilim insanları ve mühendisler ile bir araya getirerek hem film hem de TV programlarında doğru bilim ile ilgi çekici hikayeler arasında bir sinerji oluşturmayı hedefleyen bir programdır. The Science & Entertainment programı, hızlı bir bilgi kontrolünden, bir konu hakkında özel bir brifinge kadar, bütün bilimsel disiplinlerden uzmanlara hızlı ve kolay bir erişim sağlar. Programın amacı, popüler eğlence medya araçlarını kullanarak bazen anlaşılması güç, ancak yine de bilim hakkında güçlü mesajlar vermektir.
[iii] Korku sinemasının mihenk taşlarından biri olarak kabul edilen, Stanley Kubrick’in yönetmen koltuğunda oturduğu filmde; Jack Torrance, kış sezonunda kapalı olan Overlook Oteli’nin bakımını üstlenerek ailesiyle birlikte otele taşınır. Jack’in doğaüstü sezgilere sahip olan küçük oğlu, zamanla otelin içerisinde yalnız olmadıklarını, geçmiş ve gelecekten gelen hayaletlerle birlikte yaşadıklarını görür ve ailesini buna inandırmaya çalışır. Aile bir kar fırtınası sebebiyle dağda konuşlanan bu otelde mahsur kaldığındaysa Jack, kötü ruhlar tarafından ele geçirilir ve yavaş yavaş aklını kaybetmeye başlar. blutv. https://www.blutv.com/filmler/yabanci/cinnet
[iv] Psikopati, uyumsuz kişilik özellikleri ile kümelenmiş bir bozukluktur: yetersiz duygusal tepkiler, empati eksikliği, zayıf davranış kontrolü, antisosyal sapkınlıklar ve kriminal davranışlarla sonuçlanan nöropsikiyatrik bir bozukluktur. Psikopatlar, işlenen suçların büyük bir oranından sorumludur. Onların manipülatif kişilerarası tarzları, büyük bir ölçüde bireyin yaşamı, işi ve ilişkileri üzerinde yıkıcı bir etkiye sahiptir. Genellikle çevrelerindeki insanları manipüle edecek bir doğaya sahiptirler ve hatta kendilerine yakın olan kişilerin duygularıyla oynayabilirler. Merriam’a göre psikopatlık; bir kişinin eylemlerinden pişmanlık duymaması, empati eksikliği ve suç eğilimlerinin varlığı ile öne çıkan egosantrik bir kişiliğe sahip olmaktır. Psikopatlığın oluşmasında genetik, çevresel faktörler, kişinin deneyimleri ve beyin hasarının etkisi olabilir. Prof. Dr. Kemal Arıkan.
https://www.kemalarikan.com/psikopati-ve-sosyopati.html
[v] Manipülasyon; bir kişinin başka bir insanın inandığı doğruları, istek ve arzularını hatta davranış şekillerini kendi istek ve düşünceleri çerçevesinde yönlendirmeye, değiştirmeye çalışmasıdır. Manipülasyon; yalan söylemenin, kandırmanın, insanları birtakım çıkarlar uğruna kullanmanın gizli bir yolu olarak da tanımlanabilir.
Manipülatif insanlar karşılarındaki kişilerin algılarını farklılaştırmayı, şahsi duygu ve düşünce doğrultularını değiştirmeyi ve tatlı sözlere onları kendi etkileri altında bırakmayı hedefler. Sağlıklı tavsiye, destek veya yönlendirmeleri manipülatif yönlendirmelerden ayırt etmek önemlidir. Sağlıklı yöntemlerde kişinin iyiliği ve mutluluğu esas alınırken, manipülasyonda durum oldukça farklıdır. Manipülasyonda amaç, kasti olarak karşı tarafa müdahale etmek ve onun üzerinde bir güç uygulaması oluşturmaktır. Bu durum manipülatif kişinin üstünlük kaygısını, ego çatışmasını, adaletsiz ve merhametsiz yönünü ortaya koyar. LIVE TO BLOOM. https://livetobloom.com/manipulasyon-nedir-manipulatif-insanlarin-7-ozelligi/
[vi] Oidipus Kompleksi; adını Yunan Mitolojisinde, babasını öldürerek onun yerine geçen ve annesiyle evlenen Oidipus’tan alır. Mitolojide bu olay Oidipus büyüdükten sonra gerçekleşir; ancak Freud’a göre bu dürtüler, yine kendisine ait olan psikoseksüel gelişim kuramının ‘‘Fallik’’ döneminde ortaya çıkar. Erkek çocuğun anneye aşırı düşkün olup, babanın yerini alma isteği içinde olmasını ‘‘Oidipus Kompleksi’’; kız çocuğun babaya aşırı düşkün olup, annenin yerini alma isteği içinde olmasını ise ‘‘Elektra Kompleksi’’ olarak adlandırır. Oidipal dönemde erkek çocuk babasına karşı tutumundan dolayı, babasının onu cezalandırmasından korkar. Çoğunlukla ‘‘hadım edilme’’ korkusu yaşanır, bu korku çocuğun anneye karşı hissettiklerinden daha ağır basar. Böylece Oidipal bağlantı giderek sönümlenir, bağlantının sona ermesiyle de çocukta babayla özdeşleşme giderek artar. Kız çocuğunda ise bu durum babaya yönelik cinsel isteklerin gerçekleşmemesi sonucu yaşanan hayal kırıklığı ile sönümlenmeye başlar. Babasının sevgisini kaybetmekten korkan çocuk, dönemin sonlarında annesi ile özdeşleşmeye başlar. Her iki çocukta da durumlar ergenlikte yeniden ortaya çıkmak üzere ötelenmiş olur. PSIKOOFİS. https://psikoofis.com/icerik/freudun-oidipus-kompleksi