savunmahavacılıkteknolojipolitikaanalizmevduatkriptosağlıkkoronavirüsenflasyonemeklilikötvdövizakpchpmhp
DOLAR
34,5306
EURO
36,1974
ALTIN
2.964,88
BIST
9.367,77
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Ankara
Hafif Yağmurlu
17°C
Ankara
17°C
Hafif Yağmurlu
Cuma Hafif Yağmurlu
16°C
Cumartesi Karla Karışık Yağmurlu
1°C
Pazar Karla Karışık Yağmurlu
2°C
Pazartesi Karla Karışık Yağmurlu
2°C

Milli Savunma Bakanlığı Kimlere Emanet?!

Milli Savunma Bakanlığı Kimlere Emanet?!

Milli Savunma Bakanlığı Kimlere Emanet?!

 

Milli Savunma Bakan Yardımcıları Yunus Emre Karaosmanoğlu, Alpaslan Kavaklıoğlu, Şuay Alpay ve Muhsin Dere’nin, yazdıkları haberlerden dolayı Gazeteciler Barış Pehlivan ve Barış Terkoğlu, emekli askeri hakim Ahmet Zeki Üçok ile “FETÖ” itirafçısı Mehmet Ulutaş aleyhine kamu görevlisine hakaret” iddiasıyla açtığı dava Ankara’da görüldü. Barış Pehlivan savunmasında, “‘Fetullah Gülen’i öven; irtibatı/iltisakı olanları bir gazeteci olarak yazmak yasaklandı. diye bir yasa çıktı da haberimiz mi yok? Ben onun için mi buradayım? Bu ülkenin Milli Savunma Bakan Yardımcılarının tertemiz vatan evladı olması gerekirken, öyle olmadıklarını bildiğim halde yazmamalı mıyım?” sorularını yöneltti. Pehlivan, bu davada verilecek kararın hem kendisi hem tüm vatandaşlarımız için, “Etrafınızda bir FETÖ’cü görürseniz ya ifşa edin ya da başınızı kuma gömün.” şeklinde bir içtihat olacağını da kaydetti.

70. Asliye Ceza Mahkemesi’nde görülen davanın bugünkü ilk celsesinde, Barış Terkoğlu, Barış Pehlivan ve Ahmet Zeki Üçok ile avukatları hazır bulundu.

Hakim: İlginç Bir Durum Oldu

Duruşmanın başlangıcında Üçok, ifadelere geçilmeden önce bu davada Bakan Yardımcısı Yunus Emre Karaosmanoğlu’yla ilgili verilen “yetkisizlik” kararları arasındaki uyuşmazlığa dikkat çekerek öncelikle bunun giderilmesini istedi. Üçok, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nın önce “Ankara Batı Savcılığı yetkili” dediğini, Batı Cumhuriyet Başsavcılığı’nın “yetkisizlik” kararı verdiğini, uyuşmazlığa bakan Ankara 32. Ağır Ceza Mahkemesi’nin ise Batı Cumhuriyet Başsavcılığı’nın verdiği yetkisizlik kararını kaldırdığını, ancak Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nın, mahkemenin bu kararına rağmen iddianame düzenlediğini anlattı.

70. Asliye Ceza Hakimi, bu arada Ankara Batı Hakimliği’nde de bir dava açıldığını ve kendilerine birleştirme talepli yazı gönderdiğini söyleyince Üçok, “Bu iddianameyi yazan Savcı, mahkemenin kararını yok saydı.” dedi.

Bunun üzerine Hakim, ifadelerin alınmasından önce bu yetki meselesini netleştirmek gerektiğini belirtince Üçok’un Avukatı Uğur Altun, iki iddianame de olsa Ankara 32. Ağır Ceza Mahkemesi’nin kararından sonra burada dava açılamayacağını söyledi.

Davaya hangi mahkemenin bakacağına ilişkin tartışmalar şöyle devam etti:

Hakim: Ankara Batı Hakimliği’nin açtığı dava mükerrer olmuş.

Üçok: Kasıtlı bir durum var. Bunun düzeltilmesini istiyoruz. 32. Ağır Ceza Mahkemesi’nin kararına uymanızı talep ediyoruz.

Hakim: Acaba kesinleşti mi?

Üçok: 7 gün geçti zaten, kesinleşti. Yetkisizlik verin, gönderin. Yapılacak başka bir şey yok.

Hakim: Acaba bu karar kaldırılmış olabilir mi? Hukuken başka bir yolla geçersiz kılındı mı, bilmiyorum.

Av. Altun: Hayır, 32. Ağır Ceza Mahkemesi’nin kararı kesin.

Hakim: Bunu celse arasında netleştirmemiz lâzım. Onun dışındaki sorguları yapalım. İlginç bir durum oldu. Hiç sıkıntı yapmayalım, Zeki Üçok ve Barış Terkoğlu’nun ifadelerini almayalım. Yoksa diğerleri için de sorgu yapılmış sayılabilir, sıkıntı yaratır. Sadece Barış Pehlivan’ın ifadesini alalım.

Üçok: Ara karar alın, erteleyin.

Hakim: Keşke İstanbul’da talimatla ifade verseydiniz.

MSB de Davacı Oldu

Bu diyalogların ardından 70. Asliye Ceza Mahkemesi Hakimi, Ankara Batı 7. Asliye Ceza Mahkemesi’nin birleştirme muvafakatına ilişkin görüş sorduğunu, ayrıca Milli Savunma Bakanlığı’nın davaya katılma talebinde bulunduğunu ve diğer sanık “FETÖ” itirafçısı Mehmet Ulutaş’ın talimatla alınan ifadesinin geldiğini bildirerek Savcı’dan yetkisizlik konusunda mütalaasını sordu.

Savcı, yetki konusundaki kararlar dosyaya getirtilene kadar ilgili sanıkların sorgusunun ertelenmesine karar verilmesini istedi.

Hakim de yetki durumu netleşene kadar Ahmet Zeki Üçok ve Barış Terkoğlu’nun sorgularının yapılmamasına karar verip sadece Barış Pehlivan’ın ifadesinin alınacağını açıkladı.

Pehlivan’ın ifadesi aşamasına geçildiğinde ise bu defa SEGBİS tartışması yaşandı. Terkoğlu ve Pehlivan’ın avukatı Enes Hikmet Ermaner ifadenin SEGBİS’le alınmasını isteyince Hakim, “İlk kez yapacağız. Bu talebiniz kesin mi?” dedi. Av. Ermaner’in, “Evet.” cevabı üzerine de Hakim, “Biz henüz hiç yapmadık. İlk kez yapacağız. Bilgi İşlem’i mi aramak gerekiyor? Yapabiliyorsak yapalım. Ben daha önce hiç yapmadım.” diye konuştu.

Akar’ın Sağındaki Solundakiler İşgâl Girişiminde Bulundu”

Nihayetinde SEGBİS kaydının yapılamayacağı anlaşılınca Barış Pehlivan’ın savunmasına geçildi.

19 yıldır gazetecilik yaptığını, Odatv Genel Yayın Yönetmeni iken Fetullahçıların devlet içinde nasıl örgütlendiklerini yazdığı için kendisinin ve arkadaşlarının hapse atıldığını anlatan Pehlivan, sözlerini şöyle sürdürdü:

Beraat ettim; ama biat etmedim, yine yazmaya devam ettim. Darbe hazırlıkları yaptıklarını yazdım, yine dinlenmedim. Darbe hazırlığı yaptığını söylediğim o paşalar bana ve arkadaşlarıma iftiradan dava açtı. Yine yargılandım. Sonuçta 15 Temmuz oldu ve maalesef haklı çıktım. Hulusi Akar’ın sağındaki solundaki tüm arkadaşları başımıza bomba yağdırdı, bu ülkeyi işgâl etmeye kalkıştı. Ama o Hulusi Akar hiçbir şey olmamış gibi Milli Savunma Bakanlığı koltuğuna oturtuldu. Bu defa 4 yardımcısının FETÖ ile irtibatlı/iltisaklı, zamanında Fetullah Gülen’i öven kişilerden seçildiğini haber yaptık. Bir gazeteci olarak devlet içinde Fetullah Gülen’i öven, iltisakı olan, cemaat sohbetlerine katılan, onu finanse eden adamları yazmak benim suçum mu oldu? Ben ülkeyi 15 Temmuz’a götüren iktidarın Milli Savunma Bakanının yardımcılarının tertemiz vatan evlâdı olması gerektiğine inanıyorum. Şöyle bir yasa çıktı da haberimiz mi yok; ‘Fetullah Gülen’i öven, irtibatı/iltisakı olanları bir gazeteci olarak yazmak yasaklandı” da onun için mi ben buradayım, bu dejavuyu yaşıyorum? Bu ülkenin Milli Savunma Bakan Yardımcılarının tertemiz vatan evladı olması gerekirken, öyle olmadıklarını bildiğim halde yazmamalı mıyım? Ben ne yazmışım da bu iddianame yazılmış? Bu ülkenin dört bir yanında Fetullahçılar yargılanıyor. Siz, ‘İtiraf et.’ demiyor musunuz? Bu ülkenin Cumhurbaşkanı, ‘Bildiklerinizi açıklayın.’ demedi mi? İşte bu örgüte 25 yılını vermiş bir FETÖ sanığı çıkmış itirafçı olmuş, etkin pişmanlıktan yararlanmış. Tam sizin istediğiniz gibi. Bu bilgileri bana mı veriyor? Hakime veriyor. İfadede de Bakan Yardımcısının adı geçiyor. Ben bunu görüyor ve yazıyorum, aksi halde ihanet etmiş olurum. Tayyip Erdoğan’ın emrini dinleyen bir kişi Hulusi Akar’a ve CİMER’e bir yardımcısının zamanında FETÖ’yle nasıl bir ilişki kurduğunu yazıyor. Bunu haber yapmam, karşıma iftira, hakaret suçu olarak çıkıyor. Bir başka Bakan Yardımcısı Türkçe Olimpiyatlarında ağlayarak şiirini okuyor. Sonra bu adamı Türkiye Cumhuriyeti askerlerine emir veren yardımcı olarak görüyoruz. Bu iddianameyi kim yazdıysa, ‘Ey Barış, bunları görmeyecek, yazmayacaksın.’ diyor. Bunların KHK ile ihraç edilmesi gerekirken bana sanık muamelesi yapılıyor.”

Pehlivan, savunmasını şu ifadelerle tamamladı:

Vereceğiniz karar ben ve tüm vatandaşlarımız için içtihat olacaktır. ‘Etrafınızda bir FETÖ’cü görürseniz ya ifşa edin ya da başınızı kuma gömün.’ diyecekseniz. Ben ne bedel ödenecekse hazırım.”

Pehlivan’dan sonra söz alan avukatı Enes Hikmet Ermaner, bu davada farklı kişiler ve olaylar sözkonusu olduğu halde çuval oluşturulup tek bir iddianame hazırlandığına dikkat çekti. Av. Ermaner, diğer sanık Mehmet Ulutaş’ın Elazığ’daki dosyasının, celp edilmediği halde dosyada delil olarak gösterilmesinin bir başka garabet olduğunu vurguladı.

Av. Ermaner’in, Pehlivan’ın Bakan Yardımcısı Şuay Alpay’la ilgili yazısının tamamen Mehmet Ulutaş’ın ifadesine dayandığını hatırlatması üzerine Hakim, “Evet, ‘İsmini verdim.’ diyor.” açıklamasında bulundu. İddianamede Şuay Alpay’la ilgili ifadeler için, “Gerçek değildir.” yorumunun yapıldığını kaydeden Av. Ermaner, “Peki Savcı, Şuay Alpay’ın FETÖ toplantılarına katılıp katılmadığını araştırmış mı ki, ‘Gerçek değil.’ diyor?” sorusunu yöneltti. Av. Ermaner, Şuay Alpay’ın Mehmet Ulutaş hakkında yaptığı suç duyurusunda kovuşturmaya yer yok” (KYOK) kararı verildiğini söyleyince de Hakim, “Evet, araştırmak için not almıştım. Kesinleşmiş mi?” diye sordu.

Av. Ermaner’in, “Evet, kesinleşti. Olayla ilgili birinci dereceden sorumlu olan kişi hakkında KYOKvarken bize dava açıldı.” cevabı üzerine ise Hakim şöyle konuştu:

Ne diyorsunuz, ironik mi?”

Av. Ermaner, “İroniktir.” dedikten sonra, diğer şikâyetçi Bakan Yardımcısı Alpaslan Kavaklıoğlu’nun Türkçe Olimpiyatlarında şiir okuduğuna dair videonun açık kaynaklarda olduğunu, “FETÖ”yü öven tweetlerini ise Pehlivan’ın haberinden sonra sildiğini kaydedip tweetlerini o tarihe kadar silmeyen birisinin FETÖ üyesi kabul edilmesi gerektiğini vurguladı. Hulusi Akar’a gönderilen mektubun yetkisiz kişilerce açıldığını, bunlar hakkında işlem yapılması gerekirken mektubu yazan hakkında dava açıldığını da belirten Av. Ermaner, iddianamede hiç geçmediği halde davaya katılım talebinde bulunan Milli Savunma Bakanlığı’nın bu talebinin reddedilmesini istedi.

MSB’nin Katılım Talebi Reddedildi

Pehlivan ve avukatının savunmalarının ardından Zeki Üçok, Muhsin Dere ile ilgili ifade vermek istediğini bildirdi; ancak Hakim yine, “Topluca verin. Sorgusu yapılmış’ denebilir; sonra verin, daha sağlıklı olur.” dedi. Üçok’un Avukatı Uğur Altan, müvekkilimin savunması alınmadan dava açıldığına dikkat çekerken, müştekilerin avukatı, kaynağı belirsiz iddialarla yapılan haberlerle sistematik iftira ve hakaret suçunun işlendiğini bildirip sanıkların cezalandırılmasını istedi. Hakim, tazminat talepleri olup olmadığını sordu. Avukat, kınama cezası talebinde bulundu.

Savcı’nın mütalaasından sonra Hakim, MSB’nin davaya katılma talebinin reddiyle, Ankara 32. Ağır Ceza Mahkemesi’nin kararının akıbetinin netleştirilmesinin ardından Barış Terkoğlu ve Zeki Üçok’un ifadelerinin alınmasının kararlaştırıldığını ve duruşmanın 14 Kasım’a ertelendiğini açıklarken, Terkoğlu ve Üçok’a İstanbul’dan talimatla ifade verebileceklerini bildirdi.

Terkoğlu’ndan Hakimi Güldüren Cevap

Bunun üzerine Terkoğlu, Hakim’i güldüren şu cevabı verdi:

Sizi görmek istiyoruz. Savcı’nın da yüzüne bakarak ifade vermek istiyoruz.”

Hakim de duruşma savcısının, iddianameyi yazan savcı olmadığını söyledi.

Müyesser YILDIZ
11 Mayıs 2023

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.