Angajman kurallarına göre; askerler elinde beyaz bayrak sallayan hiçbir kimseye ateş açamaz. Binanın dışına ellerinde beyaz bayrakla çıkan üç Hamas teröristi olsa dahi bu kural geçerlidir.
Ercan Caner, Sun Savunma Net, 03 Ocak 2024
Üç kişinin (Yotam Haim, Alon Shamriz ve Samer Al-Talalka) yanlışlıkla öldürüldüğü binanın yakınında, üzerlerinde ‘‘YARDIM EDİN, ÜÇ REHİNE, SOS (Save Our Soul – Canımızı Kurtarın)’’ ifadelerinin yazılı olduğu tişörtler bulunmuştur.
Zor şartlarda, ani ve hızlı kararların verilmesi gereken durumlarda askerler, dikkatli bir muhakemeden ziyade içgüdüsel duygularına göre tepki gösterirler ve bazen de istenmeyen sonuçlara neden olabilirler. Ancak şartlar ne olursa olsun ayrıntılı bir soruşturma mutlaka yapılmalı ve askerler yaptıklarından sorumlu tutulmalıdır.
Son olay, işgal altındaki Gazze topraklarında yaşanmıştır. Bazı basın organlarında iddia edildiğine göre; her an düşman saldırısının beklendiği bir ortamda, bir anda kendilerine doğru koşan üç kişiyi gören İsrailli askerler derhal ateş açmış ve 07 Ekim 2023 tarihinden beri (toplam 65 gün) rehin tutulan ve bir şekilde Hamas terör örgütünden kaçıp kurtulmayı başaran üç rehineyi öldürmüştür.
İsrail ordusunun açıklamasına göre olayın meydana geldiği yer şiddetli çatışmaların yaşandığı bir alandır ve daha iki gün önce bu bölgede kurulan bir Hamas pususunda tabur komutanı dâhil dokuz İsrail askeri hayatını kaybetmiştir.
Düşman topraklarında kesin olarak bilinen tek şey, bilinmeyen tehditlerin her an ve her yerden bir anda ortaya çıkabileceği gerçeğidir. Askerlerin çoğunun savaş deneyimi olmayan çaylaklar olması bir askeri birimi tedirgin eden unsurlardan bir tanesidir. Kendilerine doğru koşan üstleri çıplak ve ellerinde beyaz tişörtlerini sallayan üç kişi her ne kadar İbranice bağırsalar da, Hamas’ın pusu taktiklerine aşina olan çaylaklar, ateş açarak tepki göstermiş ve üç rehinenin ölümüne neden olmuştur.
Gerçekten de Hamas üyeleri İsrail ordusu askerlerini ölüm bölgesine çekmek maksadıyla çeşitli hilelere başvurmakta ve aldatma taktik ve teknikleri kullanmaktadır. Örnekler arasında Gazze Metrosunda (tüneller) askerleri ölüm bölgesine çekmek maksadıyla kullanılan bebek ağlama sesi ve yine İbranice konuşan ve Yahudilere özgü püsküllü dini tişörtler giyen teröristler gösterilebilir.
Hamas’ın bu taktiklerinin İsrail askerlerini korkutması ve muharebe sahasında temkinli olmaya sevk etmesi anlaşılabilir bir durumdur, ancak bir tehditle karşılaştıklarında korkudan altlarına yapacak hale getirmesi ve ani reaksiyon ile yanlış kararlar vermek profesyonel bir askere yakışmaz.
Farklı İddialar
Bazı iddialara göre ise, Gazze’de operasyonlarını sürdüren İsrail ordusu tamamen tesadüf eseri, yanlışlıkla öldürdüğü rehinelerin tutulduğu binaya birkaç gün önce bir operasyon düzenlemiştir. Binaya yaklaşan İsrailli askerler, üzerinde GoPro kamera olan bir savaş köpeğini binanın içine göndermiş, Hamas militanları savaş köpeğini öldürünce çatışma çıkmış ve binanın içinde bulunan bütün Hamas teröristleri öldürülmüştür. Ancak rehinelerin içeride olduğunu bilmeyen İsrailli askerler binayı terk ederek operasyonlarına devam etmiştir.
Buhaber kaynaklarına göre; kurtulmayı başaran üç rehinenin İsrail ordusundan bir keskin nişancı tarafından öldürüldüğü iddiaları yer almaktadır. İddialara göre keskin nişancı Shamriz ve Telalka’yı öldürmüş ve Haim’i de yaralamıştır. Binanın içine kaçan ve daha sonra yardım istemek maksadıyla dışarı çıkan yaralı Haim, tabur komutanının ATEŞKES emrine uymayan disiplinsiz bir asker tarafından vurularak öldürülmüştür.
Rehinelerin yanlışlıkla öldürülmesi olayından dört gün sonra, 19 Aralık 2023 günü binaya geri dönen ve Hamas teröristleri tarafından öldürülen savaş köpeği üzerindeki GoPro kamera kayıtlarını inceleyen askerler büyük bir şok yaşamışlardır. Kamera kayıtlarında, çatışma esnasında yardım isteyen zavallı üç rehinenin sesleri de duyulmaktadır. Kamera, savaş köpeği öldürüldükten sonra da kayda devam etmiştir ve kayıtlarda rehinelerin binayı terk etmeden önce kendi aralarında yaptığı konuşmalar da yer almaktadır.
Ateş açan askerlerin birlik komutanı sorumluluğu kabul etmiş ve durumu İsrail ordusunun lehine çevirmek maksadıyla da bu olayın ne kadar zor şartlar altında görev yaptıklarının bir kanıtı olduğunu ileri sürmüştür.
Tartışmalar
Üç rehinenin trajik ölümü bütün İsrail’i derinden etkilemiş ve bazı İsrail Savunma Kuvvetleri komutanları neredeyse ağlama noktasına gelmiştir. İsrailli çaylak askerlerin daha gecikmeli bir tepki göstermesi gerektiğini ileri sürenlerin, 1983 yılında ABD ordusunun yaşadığı acı deneyimi hatırlaması gerekmektedir. Teröristler tarafından verilen ders yüzlerce askerin ölmesine neden olmuştur. Amerikalı ve Fransız askerlerin kaldığı Beyrut kentindeki kışlaya bomba yüklü iki araçla saldırı düzenlenmiş; ilk saldırıda 241 Amerikan askeri, ikinci saldırıda ise 58 Fransız paraşütçü ölmüştür. Saldırı esnasında Amerikalı askerlerin tüfekleri ellerindedir, ancak masum sivilleri tehlikeye atmak istemeyen komutanları, mermileri namluya sürmemelerini emretmiştir.
23 Ekim 1983 günü sabah saat 06:22’de üzerlerine doğru hızla gelen 19 tonluk patlayıcı yüklü kamyonu fark eden nöbetçiler, çok değerli zamanı dolu şarjörleri tüfeklerine takmak ve kurma kolunu çekmek için harcamış ve kamyonu süren intihar eylemcisini vurarak etkisiz hale getirecek fırsatı bulamamıştır.
Unutulmaması gereken diğer bir husus ise, kendilerine sığınmak isteyen masum sivilleri öldüren İsrail askerlerinin bu acı olayın sorumluluğunu bütün yaşamları boyunca hissedecek olmalarıdır.
İsrail Savunma Kuvvetleri komutanlarına hedefleme prensipleri ve angajman kuralları alanlarında biraz ders çalışmalarını ve disipline önem vermelerini tavsiye ediyorum. Hedefleme konusunda yapay zeka kullanmak yerine uluslararası insancıl hukuk ve savaş hukuku esaslarına uymaları sivil ve muharip olmayanların ölüm ve yaralanmalarını azaltacaktır.
Angajman kurallarına göre; düşman da olsa beyaz bayrak ile yardım isteyen hiç kimseye ateş açılmamalıdır. Hiçbir uyarı ateşi açmadan, keskin nişancı vasıtasıyla, sadece 100 metre kadar mesafede, ellerinde beyaz bayrak taşıyanları vurmak, angajman kurallarının yanı sıra yazılı olmayan etik kurallara da uymamaktadır.
Disiplin konusuna gelince; eğer bazı basın organlarında iddia edildiği gibi, komutanın ATEŞKES emrine rağmen emre itaatsizlikte ısrar eden ve ateş açarak yaralı Haim’i öldüren asker, bilerek ve kasten adam öldürmek suçundan yargılanmalıdır…
Tetiği Çekmek İlk Çare Olmamalıdır
İsrail Savunma Kuvvetleri ayrıca ‘‘ateş açma’’ prosedürlerini de gözden geçirmelidir. Batı Şeria, Gazze Şeridi ve işgal altındaki diğer yerleşim birimlerinde 2022 yılında öldürülen Filistinli sayısında dramatik bir artış kaydedilmiş ve Batı Şeria’da öldürülenlerin oranı bir önceki yıla göre %82 artış göstermiştir.
Euro-Med Monitor tarafından hazırlanan bir rapora göre; İsrail ordusunun 2022 yılında öldürdüğü 204 Filistinlinin 142’si (%69,6) Batı Şeria, 37’si (%18,1) Gazze Şeridi, 20’si (%9,8) Kudüs ve 5 tanesi (%2,4) de İsrail içindeki Arap yerleşim bölgelerindendir. Öldürülenlerin 125’i sivildir ve toplam öldürenler içinde oranı ise %61,2’dir.
Euro-Med Monitor raporuna göre öldürülen 158 Filistinli gerçek mermilerle vurularak ve şarapnel etkisiyle hayatını kaybetmiştir ve vakaların çoğunda ölüme neden olan yaralanmaların bedenlerin üst kısımlarında olduğu görülmüştür.
İsrail ordusu 2022 yılında sadece yetişkin erkek Filistinlileri öldürmemiştir. İsrail ordusunun saldırıları sonucu hayatlarını kaybedenler arasında 41 çocuk ve 8 kadın bulunmaktadır.
Bütün bu sayılar ve İsrail ordusunun geçmişte ve günümüzde Batı Şeria, Doğu Kudüs ve Gazze Şeridi’ne yönelik çeşitli saldırıları esnasında aşırı güç kullanması göz önüne alındığında ‘‘ATEŞ SERBEST’’ politikası uyguladığı açık ve net bir şekilde görülmektedir.
İsrail Savunma Kuvvetleri, uluslararası yasaları dikkate almadan, siviller ve muharip olmayan, korunan statüsündekilerin hedef alınmasını kolaylaştırmak maksadıyla defalarca ilgili yasa ve talimatları değiştirmiştir. Örneğin 20 Aralık 2021 tarihinde yürürlüğe koyulan yeni ATEŞ SERBEST düzenlemesiyle; Batı Şeria’da taş ve molotof kokteyli atan Filistinliler üzerine ateş açılması serbest hale getirilmiştir. Düzenlemeye göre; taş attıktan sonra kaçmakta olan çocuklara dahi gerçek mermilerle hedef gözetmeksizin ateş edilebilmektedir. Bu yaklaşımlar; aşağıdaki etik-yasal ilkelere tamamen aykırıdır.
Euro-Med Monitor raporuna göre İsrailliler tarafından Filistinlileri öldürmek için; saldırı ve makineli tüfekler, keskin nişancı tüfekleri, tabancalar, yapay zekalı robotlar, ses ve gaz bombaları, savaş jetleri, helikopterler, dronlar, tanklar, roketler ve silahlı botlar kullanılmaktadır.
İsrail Savunma Kuvvetleri askerleri sıklıkla, sıfır mesafeden veya yakın mesafeden, aşırı veya ölümcül güç kullanılmasını gerektiren olası bir sebep veya yakın bir tehlike veya tehdit olmaksızın, sırf öldürmek için hedef gözetmeksizin ateş etmektedir. Bu tür olaylar genellikle kontrol noktalarında ve İsrail askerlerinin yoğunlaştığı yerlerde meydana gelmektedir ve buralarda bireylerden şüphelenmek, çoğu zaman onları öldürmeyi haklı çıkarmak için yeterli görülmektedir.
İsrail’in siyasi ve askeri kademelerinin askerlere sağladığı koruma ve dolayısıyla hesap verebilirliğin olmayışı, bu tür ihlallerin tekrarlanmasına katkıda bulunmaktadır. Nadir de olsa soruşturma açılması halinde, bu soruşturmanın bir formalite olarak değerlendirilerek, dava dosyasının kapatılması ve hesap verme sorumluluğunun olmaması, kendilerini en ufak bir tehdit altında hissettiklerinde dahi İsrail askerlerine fütursuzca ateş etme gücü vermektedir.
İsrailli yetkililer yasa dışı cinayetler, yargısız infazlar ve ölümle sonuçlanan aşırı ve orantısız güç kullanımına derhal son vermeli, hukuka aykırı cinayetleri soruşturmak için ciddi ve anlamlı yeni mekanizmalar tesis etmeli ve katil subay ve askerlerin bu cinayetlerden sorumlu tutulmasını sağlamalıdır.
Uluslararası Ceza Mahkemesi, işlenen cinayetlerin soruşturmalarına vakit kaybetmeden başlamalı ve işgal altındaki Filistin Toprakları’ndaki durumu, tıpkı dünyanın diğer bölgelerindeki benzer davalarda olduğu gibi ele almalıdır.
Aksi takdirde, taş attıktan sonra kaçmakta olan çocukları ve dama çıkıp çok sevdiği kedisini arayan 16 yaşındaki Jana Majdi Zakarneh’i dahi, sağ ve sol omuzundan, yüzünden ve başından dört adet zırh delici mermiyle vuran İsrail ordusu fütursuzca cinayet işlemeye devam edecektir.