Artık gezimin sonralarına yaklaşmış bulunuyorum. Zamanım olanak verdiği sürece, görmeyi planladığım kabileleri ziyaret etmeye devam edeceğim. Bu güne kadar gördüğüm kabilelerden elde ettiğim izlenimlerim konusunda son derece karışık duygular içerisindeyim.
Hala dünyada bu şekilde yaşayan insan topluluklarının varlıkları, bize atalarımızın çok ama çok zaman önce nasıl yaşadıklarının canlı bir göstergesi. Gördüklerim, kabileleri ziyaret için hazırlanmış özel bir gösteri ya da yaşayan müze katiyetle değil; tamamen orada yaşayanların doğal günlük yaşamları. Bu gezinin en güzel ve çarpıcı tarafı da, bu olsa gerek.
Jinka’ya yakın Mago Milli parkında konuşlanan Mursiler, diğer kabilelerden farklı olarak alkol içmeyi seven bir halk. Kendilerinin mısırdan ürettikleri ve “areke” adını verdikleri yerel içkileri de var. Pazar yerinde kadınlı erkekli bir araya gelerek kalabalık bir topluluk halinde, öğlen güneşinin sıcağında içki içmeleri dikkatimden kaçmadı.
Tabii ki diğer kabileler de kendi içkilerini üretip tüketiyorlar, ancak Mursiler kadar saldırgan ve tacizkar bir tutum sergilemiyorlar. Bu davranışlarının nedeni de alkol tüketimindeki aşırılıktan olsa gerek. Olabilecek muhtemel saldırgan ve tacizkar davranışlarından turistleri korumak maksadıyla her turist kafilesine silahlı bir muhafız görevlendiriyorlar.
Mursilerin diğer kabilelerden farklı ve dünyada en çok bilinen kabile olmasının nedeni, kadınlarının dudak ve kulaklarını yarıp “dhebi” dedikleri plakaları takmaları. Bu can yakıcı adet günümüzde önemini yitirmekte olsa da hala azalarak sürdürülmekte.
Kadınlara bu uygulama için hiçbir baskı yapılmamaktadır. İsteği üzerine 15 yaşına ulaşmış bir kıza, tören eşliğinde alt dudağında bir kesik yapılmakta ve ayrıca daha fazla yer kazanmak için alt iki dişi sökülmektedir. Bu işlem daha yaşlı kadınlar tarafından gerçekleştirilmektedir. 2-3 ay süren iyileşme etabında bu kesiğin kapanmaması için tahtadan yapılan bir tıkaç kullanılmakta ve kendi yaptıkları otantik ilaçlarla olabilecek enfeksiyonların önüne geçilmeye çalışılmaktadır. İlerleyen zaman içerisinde bu kesiğin ne kadar büyüyeceğine kız kendi karar vermektedir. Bu plakaları her zaman takmamaktadırlar.
Dudağı ve kulağına disk takmış bir kadın ile bu diskleri çıkarmış bir kadının görüntüsüne verilecek tepki herkese göre değişecektir. Bazıları için ilginç ve alışılmışın dışında gelebileceği gibi bazıları için de acı verici olabilir. Gerçek şu ki, onlar için bu tamamen doğal ve olağan bir durum. Bu diskleri tüm zorluklarına rağmen takmaktan şikayetçi değiller.
Bu uygulamanın ne zaman ve ne için başladığı konusunda rivayetler var, ama akla en uygun geleni, dikkat çekmek ve güzel görünmek olsa gerek. Gezilerimde bir çok ülkede buna benzer uygulamaları gördükten sonra bu neden, bana daha uygun geldi.
Mursi kadınları yalnızca dudaklarına taktıkları disklerle ilgiyi arttırmanın yeterli olamayacağına inanmışlar ki güzellik ve cazibelerini arttırmak için vücutlarına dikkat çekici şekiller yapmışlar. Acılara katlanarak akasya ağacının dikenleriyle derilerine kesik attıktan sonra, açık deriyi kaldırarak içine kül dolduruyorlar. Bu olabilecek bir enfeksiyonu önleyip derinin şişmesini sağlıyor. Deri şişince, bu sefer yaranın iyileşmesi ama, iyileşirken de şişkin görüntünün muhafazası için üzerine mangal kömürü basıyorlar. Buna artık sanat mı dersiniz yoksa kendi kendine işkence mi?
Mursi erkekleri, üzerlerini örtmek için göz alıcı renklere sahip şallar kullanmaktalar. Bu şalı omuzlarından birisi açıkta kalacak şekilde vücutlarına sarıyorlar. Ayrıca “donga” diye adlandırdıkları olmazsa olmaz aksesuarları sopaları hep yanlarında. Dongalar, onlar için aksesuar olduğu kadar aynı zamanda dövüşlerde silah. Hatta Mursi erkekleri, kabilede statü sağlamak ve istedikleri kızla evlenebilmek amacıyla düzenlenen dövüşlerde bu sopaları kullanmaktadırlar.
Süslenmeye bu kadar meraklı olan Mursiler için anlattığım bu süslenme uygulamaları yeterli gelmemiş ki tüm bu süslemelere ilave olarak vücut boyama konusunda da uzman olmuşlar. Özellikle erkekleri, kadınları etkilemek için vücutlarına çamur, beyaz boya ya da kireçle desenler yapıyorlar.
Omo Nehri çevresinde tarım ve hayvancılıkla geçinen ve hava şartlarından dolayı senede iki defa yer değiştiren, bu nedenle de sazdan yapılmış derme çatma kulübelerinde yaşayan Mursiler, dudak ve kulaklarındaki diskler, vücutlarındaki şekiller ve boyalar ile Afrika’nın en fotojenik kabilesi olmakta bayağı iddialılar.
Bu günümüz Mursileri görmekle geçti. Bundan sonra başka bir kabilede buluşmak üzere hoşça kalın.
https://olaysalcan.blogspot.com/