489 gündür bulunduğu Sincan F Tipi Cezaevinde 85’nci yaş gününe iki hafta kala, ilerleyen demansı ve kırık kaburgaları ile acı içinde yaşamını yitiren çok değerli bir komutanı, melek kalpli bir insanı, örnek bir beyefendiyi – Vural Avar Paşa’yı vefatının 2’nci yıl dönümünde 22 Aralık’ta kabri başında andık.
Geçen yıl da anmıştık, sağ kalırsak gelecek yıl da, sonraki yıl da, sonraki yıl da… Ta ki devlet onun kumpas bir davada haksız yere cezaevine konduğunu, 28 Şubat davasının hukuksuz olduğunu kabul edip özür dileyene ve ona haklarını iade edene kadar.
Vural Paşa’nın Ankara – Karşıyaka Mezarlığı’ndaki kabri başında saat 13.30’da başlayan anma törenine gelenlerin sayısı geçen yıla göre biraz daha azdı; sanıyorum havanın soğuk ve yağmur olasılığının yüksek oluşu bunda etkili oldu. Gelenler arasında Vural Paşa ile birlikte cezaevinde kalan komutanlardan (E) Korg. Yıldırım TÜRKER ile Vural Paşa’nın son günlerini, hatta son anlarını bilen “koğuş arkadaşı” (E) Tümg. Erol ÖZKASNAK da vardı. 28 Şubat kumpas davasındaki arkadaşları ile kumpas davalarda mağdur edilenler adına kurulan Kumpas Mağdurları Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği – KUMPASDER birer çelenk göndermişlerdi.
Özgeçmişi okundu, konuşmalar yapıldı. O konuşmalarda şu hususların altını çizdik:
Vural AVAR Paşamızın yargılandığı 28 Şubat kumpas davası, dönemin başbakanı Necmettin ERBAKAN’ın 2011 yılında vefatının hemen ardından, bu ölümü fırsat bilen savcı kılıklı bir FETÖ tetikçisi tarafından başlatılan soruşturmayla açıldı. Sözde bu bir “darbe” davasıydı, Erbakan’a darbe yapılmıştı; oysa merhum Erbakan ne 28 Şubat sürecinde ne de istifasından ölümüne kadar geçen 14 yıl boyunca hiçbir yerde 28 Şubat’tan darbe olarak söz etmemiş, REFAHYOL Hükûmeti’nin askerler tarafından devrildiğini, askerlerden baskı gördüğünü ya da şikâyetçi olduğunu söylememişti. Aslında 28 Şubat davasını açabilmek için Erbakan’ın ölümü beklenmişti.
Ve 28 Şubat davası askerleri ve Atatürkçü kesimleri susturmak, sindirmek, etkisizleştirmek ve itibarsızlaştırmak için FETÖ ve siyasal iktidarın birlikte başlattıkları bir dizi kumpas davanın son halkasıydı. Nitekim;
– Soruşturmayı başlatan ve davanın iddianamesini yazan Savcı, FETÖ’cü;
– Soruşturma sürecinde savcıya evrak taşıyan şahıs, FETÖ’cü;
– O sözde evraklara “delil” diye rapor veren TÜBİTAK’çılar, FETÖ’cü;
– FETÖ’cü savcıya Genelkurmay’dan belge ayarlayan – Genelkurmay Adlî Müşaviri dahil – askerî şahıslar, FETÖ’cü;
– Sanıkların ev aramalarını yapan polislerin bir kısmı FETÖ’cü;
– O süreçte sanıkları tutuklayan ve her ay “tutukluluğun devamı” kararı veren hâkimler, FETÖ’cü…
Yani kısaca o davanın soruşturma ve cezaevi sürecinde yer alan hemen herkesin Fetullahçı ihanet şebekesinin üyesi olduğu kesinleşti. Böyle bir davanın yasal, gerçek ve adil olabilmesi mümkün mü?
Kaldı ki mahkeme sürecinde savcının iddianameye sözde “belge” diye koyduğu – tamamı fotokopi kâğıt parçalarının da “üretilmiş” ya da üzerinde tahrifat yapılmış oldukları da mahkemede ısrarla dile getirilmesine rağmen bunlar hep göz ardı edilerek, adına “yargılama” denen bir “oyun” sergilendi.
Bütün bu gerçeklere rağmen mahkeme sürdürüldü ve 8 yıllık yargılama sonunda aralarında Vural Paşa’nın da olduğu 14 komutana “ceza verildi”… (“Ceza aldılar” demiyorum, onlara resmen “ceza verildi”.)
Yargıtay cezaları onayınca da 14 kişi kendi ayaklarıyla gidip cezaevine girdiler. (Kaçma imkânları vardı, ama hiç biri ona tevessül etmedi.)
Lakin Vural Paşa’nın o ince, zarif yüreği F Tipi cezaevi koşullarına ancak 489 gün dayanabildi. Zaten birçok sağlık sorunu vardı, her gün bir avuç ilaç içiyordu. Bir ara düşmüş, kaburgalarında da ezik ve kırıklar oluşmuştu.
O hasta haliyle demir kapı kör pencere ardında tutulması tam anlamıyla “taammüden işkence”ydi.
Ve dahi, hukukun ve yargının bir silah olarak kullanılması neticesinde suçsuz yere cezaevi köşelerinde yaşamını yitirmesi ise tam anlamıyla “taammüden cinayet”ti.
Vural Paşa’nın yaşamını yitirdiği 20 Aralık 2022 tarihi Türk hukuk ve yargı tarihi açısından unutulmaması ve unutturulmaması gereken bir “Hukuk Katliamı” ve “Vicdansızlık Belgesi” olarak gelecek kuşaklara aktarılacak kara bir gündür. Hiç kuşku yok ki onun cezaevinde vefatı apaçık bir “şehadet” olayıdır. O bir hukuk şehididir. Tarih bu günleri, bu kumpasları ve Vural Paşa’nın şehadetini mutlaka yazacaktır.
Ve tarih, bütün ömrünü Türk Silahlı Kuvvetleri’ne, vatana ve Cumhuriyete adamış Vural Paşa’nın cenazesinin kalktığı 22 Aralık 2022 tarihinde Türk Silahlı Kuvvetleri’nin “Komuta Kademesi”nde oturan Genelkurmay Başkanı Org. Yaşar GÜLER’in, Kara Kuvvetleri Komutanı Org. Musa AVSEVER’in, Deniz Kuvvetleri Komutanı Ora. Ercüment TATLIOĞLU’nun, Hava Kuvvetleri Komutanı Org. Atilla GÜLAN’ın ve Jandarma Genel Komutanı Org. Arif ÇETİN’in cenazeye bir çelenk bile göndermeyişlerini, vazgeçtim rütbeli personelden, üniformalı bir er bile bulundurmaktan imtina edişlerini de yazacaktır. (Genelkurmay Başkanlığı yapmış ve Vural Paşa’yı gayet iyi tanıyan dönemin Milli Savunma Bakanı zatın adını zikretmeye bile gerek görmüyorum.) Bu ayıp onlara ömür boyu yeter. O “kudretli” generaller tarihin tozlu sayfaları arasında unutulup gidecek, ama Vural AVAR’ın adı ileride Türk Silahlı Kuvvetlerimizin ya da Hava Kuvvetlerimizin çeşitli mekânlarına, filolarına, hava meydanlarına, uçaklara verilecek, park, cadde ve sokak adı olarak adreslere yazılacaktır. Bundan hiç şüphem yoktur.
Anma töreninde siyasî cenahtan Zafer Partisi’ni temsilen gelen iki Genel Başkan Yardımcısının haricinde herhangi bir partili yoktu. Üzücü tabii… Bunu 28 Şubat konusunda siyasal İslâmcıların çeyrek yüzyılı aşkın bir süredir askerler aleyhinde yürüttükleri yalan propagandaların etkisine bağlıyorum; 28 Şubat deyince başta CHP olmak üzere birçok parti şöyle zınk diye durup kalıyor, kafalarındaki olumsuz algıdan kendilerini bir türlü sıyıramıyorlar. Çünkü doğruları, gerçekleri bilmiyorlar.
Medyamız da öyle… Nitekim anma töreninde sadece Anka Haber Ajansı ile kumpas davaların yılmaz takipçisi “Küçük Dev Kadın” Sevgili Müyesser YILDIZ oradaydı.
28 Şubat kumpas davasında yargılanan (E) Hv.Korg. Erdoğan ÖZNAL ile hem Balyoz hem de 28 Şubat davalarından yargılanıp uzun süre cezaevinde kalan (E) Org. Çetin DOĞAN anma törenine birer mesaj göndererek katıldılar. Gösterdikleri duyarlılık nedeniyle kendilerine teşekkür ederim. KUMPASDER Başkanı Ahmet TATAR da oradaydı ve güzel bir konuşma yaptı. TESUD adına da temsilciler vardı.
Yazımızın başına dönecek olursak… Yukarıda, devlet onun kumpas bir davada haksız yere cezaevine konduğunu, 28 Şubat davasının hukuksuz olduğunu kabul edip özür dileyene ve ona haklarını iade edene kadar bundan sonra her yıl Vural Paşa’yı anacağımızı söylemiştik. Öyle de yapacağız.
AND OLSUN Kİ ONU UNUTTURMAYACAĞIZ, UNUTULMAYACAK;
O KALPLERE YAZILDI, TARİHE DE KAZINACAK!
Alican TÜRK