Bir insan hakları eylemcisi tarafından verilen dilekçeyi cevaplandıran İsrail Savunma Bakanlığı, meselenin tamamen diplomatik olduğunu ifade etmektedir.
Yazar: John Brown, Haaretz, 06 Eylül 2017
Çeviren: Ercan Caner, Sun Savunma Net, 08 Eylül 2017
Myanmar’da, Rohingya Müslüman azınlığa karşı, ülkedeki rejim tarafından uygulanan şiddet giderek yoğunlaşmaktadır. Birleşmiş Milletler verilerine göre yaklaşık 60.000 azınlık grubu üyesi, artan şiddet ve köylerinin yakılması nedeniyle, Myanmar Rakhine eyaletinden kaçmıştır, bütün bu bilgiler uydu fotoğrafları tarafından da teyit edilmiştir. Fakat bunların hiç birisi, eski adı Burma olan Güney Asya ülkesi Myanmar’daki cunta rejimine silah satışlarını durdurmayı reddeden İsrail Savunma Bakanlığının politikasını değiştirmesine yeterli olmamıştır.
Geçtiğimiz Perşembe günü, aralarında 12 çocuğun da bulunduğu toplam 26 ceset, Bangladeş ile Myanmar sınırındaki Naf Nehrinden çıkarılmıştır. Bangladeş’e ulaşabilen mültecilerin çoğunda ateşli silah yaraları mevcuttur. Rohingya Müslüman azınlığına yöneltilen tecavüz, silahla vurma ve öldüresiye dayak konularında da birçok şikâyet dile getirilmektedir. Müslüman azınlığa karşı şiddet olayları, geçtiğimiz Ekim ayında Müslüman isyancıların 12 Myanmar askerini öldürmesi sonrasında başlamıştır ve giderek şiddetlenmektedir. Myanmar ordusu halen Müslüman isyancılara karşı askeri harekâtını sürdürmektedir.
Burma’nın 1948 yılında İngiltere’den bağımsızlığını kazandığından beri ülkenin çeşitli kesimlerinde iç savaş sürmektedir. 2015 yılı Kasım ayında ülkede demokratik seçimler yapılmış ve Nobel ödüllü insan hakları savunucusu Aung San Suu Kyi seçimleri kazanmıştır. Fakat Kyi hükümetinin, özel milisler seçimler öncesi Myanmar’ı kontrol eden cuntaya gebe olduğu için, ülkenin güvenlik güçleri üzerinde tam bir hâkimiyeti bulunmamaktadır.
Milis güçleri insanlık ve savaş suçları işlemeye devam etmekte ve ülke genelinde özellikle vatandaşlık dahi verilmeyen azınlıklıklara yönelik insan hakları ihlallerini sürdürmektedirler. Myanmar ordusunun geçtiğimiz Ekim ayında Rakhine’de askeri operasyon başlatması sonrasında, bazı haber kaynakları sivillerin katledilmesi, insanların nedensiz olarak ortadan kaybolması, kadın ve kızlara tecavüz ve köylerin ateşe verilmesi gibi olaylara sık sık rastlanıldığını bildirmektedir. Myanmar ordusu, uluslararası yasalara aykırı hareket ederek, operasyonun başlangıcından günümüze kadar insanlık ve savaş suçu işlemeye devam etmektedir.
Birleşmiş Milletlerin Myanmar özel temsilcisinin raporuna ve Harvard Üniversitesinden araştırmacıların savaş suçları işlendiğine dair kanıtlarına rağmen, İsrail hükümeti Myanmar askeri cuntasına silah sağlamayı sürdürmektedir.
Askeri cunta liderlerinden General Min Aung Hlaing, 2015 yılı Eylül ayında İsrail’e askeri fabrikaları ve alışverişi kapsayan bir ziyaret gerçekleştirmiştir. Beraberindeki heyet, İsrail Devlet Başkanı Reuven Rivlin’in yanı sıra ordu genelkurmay başkanı dâhil üst düzey askeri yetkililerle görüşmüştür. Myanmar askeri heyeti, askeri üsler ile savunma sektöründen Elbit Systems ve Elta Systems firmalarını da ziyaret etmiştir.
İbranice kısaltılmış ismi olan SIBAT adıyla tanınan, Savunma Bakanlığı Uluslararası Savunma İşbirliği Direktörlüğü Başkanı Michel Ben-Baruch da 2015 yılı yaz aylarında Myanmar’a bir ziyaret gerçekleştirmiştir. Basının ilgisini çekmeyen bu ziyaret esnasında, askeri cunta liderleri İsrail’den Super Dvora devriye botları satın aldıklarını ve daha fazla bot tedarik etmek niyetinde olduklarını açıklamışlardır.
2016 yılı Ağustos ayında, askeri eğitim ve donanım sağlama alanında uzmanlaşan İsrail TAR Ideal Concepts firmasının web sayfasında, Myanmar ordusunun İsrail yapımı Corner Shot silahları ile eğitim yaparken görüldüğü fotoğraflar yayımlanmış, firma ayrıca bu silahların ordu tarafından kullanılmaya başlandığını da duyurmuştur. TAR Ideal Concepts Firması, eski İsrail Polis Komiseri Shlomo Aharonishki tarafından yönetilmektedir. Firma web sayfasında, Myanmar adı yerine Asya kelimesi kullanılmaktadır.
İsrail Yüksek Adalet Mahkemesi, Eylül 2017 ayı sonuna doğru, Myanmar’a yapılan silah satışlarına karşı mücadele eden insan hakları savunucularının dilekçesini dinleyecektir. Mart 2017 ayında verilen ilk yanıtta Savunma Bakanlığı, meselenin mahkeme ile ilgisi olmadığını ileri sürerek tamamen diplomatik bir mesele olduğu açıklamasını yapmıştır.
İsrail Savunma Bakanı Avigdor Lieberman, , Knesset üyesi Tamar Zandberg’in, Myanmar’a yapılan silah satışlarıyla ilgili soru önergesine 5 Haziran 2017 tarihinde verdiği yanıtta; İsrail’in bütün aydınlanmış dünya ile birlikte hareket ettiğini, aydınlanmış dünyadan kastının Batı ülkeleri olduğunu ve bu ülkelerin başında da Birleşik Devletlerin geldiğini açıklamış ve onlarla birlikte aynı politikaları sürdürdüklerini ifade etmiştir.
Parlamentoda soru önergesini yanıtlayan Lieberman, Knesset Genel kurulunun meselenin ayrıntılı olarak tartışılması için uygun bir yer olmayabileceğini dile getirmiş ve İsrail’in aydınlanmış dünyanın bütün prensipleriyle uyumlu hareket ettiğini tekrarlamıştır.
Lieberman’ın bütün söyledikleri yanlıştır. Birleşik Devletler ve Avrupa Birliği halen Myanmar’a silah ambargosu uygulamaktadır. Lieberman’ın İsrail Parlamentosu Knesset’de verdiği yanıtın bilgisizlikten kaynaklanması, bütün silah satışlarını onaylayan kendisi olduğundan doğru olamaz. Lieberman açık bir şekilde olayı örtbas etmeye çalışmaktadır.
Tarihi açıdan bakıldığında da Lieberman’ın söyledikleri doğru değildir. İsrail, ülke ABD ambargosu altındayken dahi Arjantin’de de savaş suçlarını desteklemiş ve Birleşmiş Milletler ambargosuna rağmen Bosna’da katliam yapan Sırp kuvvetlerini silahlandırmıştır.
Çevirenin Notları: Yazı aslına sadık kalınarak çevrilmiştir ve yazarın görüşlerini yansıtmaktadır. Bu makale Haaretz gazetesinde yayımlanmıştır. Haaretz, sol görüşlü bir İsrail gazetesidir. Haaretz, bu makale ile İsrail Hükümetini insanlık ve savaş suçları işleyen Myanmar askeri cuntasına silah sağlamakla suçlamaktadır. Makale 6 Eylül 2017 günü yayımlanmıştır, yani son derece günceldir. Myanmar’a gitmek yerine İsrail hükümetini, ABD ve AB ülkelerinin silah ambargosu uyguladığı insanlık suçu işleyen bir ülkeye silah vermeyi sürdürmesi nedeniyle kınamak ve mesela ‘‘Ey İsrail!’’ diye bağırmak çok daha samimi, mantıklı ve insancıl bir çözüm olabilir. Yazının aslına aşağıdaki link üzerinden erişilebilir.