Hava Aracı Katili FIM STINGER-92 Füzeleri Artık Serbest!
Yazar: Ercan Caner, Sun Savunma Net, 15 Şubat 2018
Daha önce bu sitede ‘‘SSCB ve Soğuk Savaşı Ne Sonlandırdı?’’ ve ‘‘Stinger Etkisi’’ başlıklı yazıları kaleme aldım. Afganistan’da neler olup bittiğini, Stinger ısı güdümlü füzelerinin etkisini ve bu yazıda anlatılanları anlayabilmek için her iki yazıyı da okumanızı öneriyorum. Ayrıca yine Sun Savunma Net sitesinde çevirdiğim ‘‘Isı Güdümlü Füzeler ve Helikopterler’’ ve ‘‘Isı Güdümlü Füzelere Karşı Korunma’’ başlıklı yazıların da okunması, konunun ve karşı karşıya olduğumuz tehlikenin büyüklüğünün daha iyi anlaşılmasında yardımcı olacaktır.
‘‘SSCB ve Soğuk Savaşı Ne Sonlandırdı’’ başlıklı yazıda Afganlı mücahitlerin Kızıl Ordu’nun hava üstünlüğünü Stinger füzeleri ile nasıl yok ettiği ve ABD tarafından ısı güdümlü Stinger füzesinin mücahitlere verilme sürecinde yaşananlar anlatılmaktadır.
ABD tarafının korku ve endişesi; böylesine etkili bir füzenin terörist unsurların eline geçmesi ve başka maksatlarla kullanılması riskidir. Stinger füzesi çok tehlikeli ve ölümcül bir silahtır. Başkan Ronald Reagan 1985 yılı Mart ayında Afganlı mücahitlere elde mevcut bütün imkânlarla yardım edilmesini emreden 166 sayılı Ulusal Güvenlik Karar Direktifini imzalamasına rağmen, füzenin başka ellere geçebileceği yönündeki endişe ve korkular nedeniyle Afganlı mücahitlere verilen füzeler, ancak 25 Eylül 1986 günü kullanılmıştır. Aradan yaklaşık olarak iki yıl geçmiştir; ilk gün beş adet Stinger füzesi ateşlenir, Kızıl Ordu üç adet Mİ-24 modeli helikopterini kaybeder.
‘‘Stinger Etkisi’’ başlıklı yazıda ise, füzenin teknik ve taktik özellikleri hakkında bilgiler, Afganistan’daki etkisi ve sonrasında mücahitlere verilen füzelerin kontrolsüz bir şekilde nasıl yayıldıkları anlatılmaktadır. Ve yazının sonunda, IŞİD terör örgütü ile savaşan YPG unsurlarına ABD’nin havan silahları, ağır makinalı tüfekler, otomatik silahlar, zırhlı araçlar ve tanklar, gelişmiş tanksavar silahlarının yanı sıra ısı güdümlü füzelerin de verileceği yönündeki iddialara dikkat çekilmektedir.
‘‘Stinger Etkisi’’ başlıklı yazının sonunda vurgulanan çok önemli bir husus daha vardır: Foreign Policy’den Elias Groll, 20 Nisan 2016 yılında kaleme aldığı bir makalesinde, ABD’nin Suriye’de isyancılara vermek üzere, daha güvenli hava savunma sistemleri tasarlamak niyetinde olduğunu yazar. Bazı iddialara göre; Stinger füzelerine uydu aracılığı ile takip edilebilmeleri için GPS yonga takılması ve arzu edilen kullanım sahası dışına çıktıklarında etkisiz hale getirilmesi için modifikasyonlar yapılmış durumdadır. CIA üzerine düşeni yapmıştır ve uygun zamanı beklemektedir. Stinger füzelerini üreten Raytheon, CIA, Pentagon ve ABD Savunma Bakanlığı yetkilileri, beklendiği gibi bu konuda yorum yapmaktan kaçınmaktadır.
‘‘Isı Güdümlü Füzeler ve Helikopterler’’ başlıklı, Tyler Rogoway tarafından kaleme alınan ve çevrilerek paylaşılan yazıda ise, omuzdan atılabilen taşınabilir hava savunma sistemlerinin, özellikle isyancı unsurlar tarafından, tam gelişmemiş hava gücü kullanan düzenli orduları, son derece zor durumda bırakabileceği vurgulanmaktadır. Yazıda vurgulanan başka bir iddia da ısı güdümlü füzelerin terörist unsurların eline geçtikleri ve dünyanın her yerinde kullanılabilecekleridir.
19 Temmuz 2016 tarihinde bir NATO dokümanından yapılan ‘‘Isı Güdümlü Füzelere Karşı Korunma’’ başlıklı çeviride de günümüzün karmaşık ve modern muharebe sahasında, alçak irtifada uçan helikopterler için en büyük tehdidin ısı güdümlü füzeler olduğu vurgulanmaktadır. Yazının odaklandığı nokta ise; ısı güdümlü füzelere karşı koruma sağlayan elektronik harp sistemlerinin, verim, güvenilirlik ve etkinliklerinin değerlendirilmesi maksadıyla yapılması gereken test ve değerlendirmeler hakkında bilgi vermektir.
ABD Başkanı Ronald Reagan’ın, Afganlı mücahitlere, elde mevcut bütün imkânlarla yardım edilmesini emreden, 166 sayılı Ulusal Güvenlik Karar Direktifini imzalamasından yaklaşık olarak iki yıl sonra STINGER füzeleri Kızıl Orduya karşı kullanılmaya başlanmıştır.
Sonuç, Kızıl Ordu ve sonrasında Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği (SSCB) açısından tam bir felaket olmuş, Soğuk Savaş döneminin bitişini de hızlandıran süreçte 451 adet hava aracı (333 adet helikopter ve 118 savaş jeti) kaybeden SSCB, Afganistan’dan çekilmek zorunda kalmıştır.
2017 yılında teknoloji dünyasını şiddetle sarsan bir olay gerçekleşir. WikiLeaks, 7 Mart 2017 günü ‘‘Vault 7’’ adını verdiği binlerce doküman yayımlar. Dokümanlarda, CIA’in geliştirdiği yazılımlarla akıllı telefonlar, bilgisayarlar ve internete bağlanan televizyonlara nasıl sızdığı anlatılmaktadır. Merak eden okuyucular açık kaynaklardan ‘‘Vault 7’’ adlı dokümanlara ve içeriklerine erişebilirler.
Beklendiği gibi, siber casusluk yöntemlerini ustaca kullanan CIA açıklama yapmaktan kaçınır. Binlerce dokümanın arasında ‘‘Protego Projesi’’ adlı bir doküman da bulunmaktadır. WikiLeaks tarafından sızdırılan belgelerden, bu projenin diğerlerinden tamamen farklı olduğu açık ve net bir şekilde görülmektedir.
Jos Wetzels, ‘‘SAMVARTAKA’’ adlı sitede, ‘‘CIA’in Protego Projesine hızlı bir bakış: muhtemelen MANPADS füze kontrol sistemi’’ başlıklı bir yazı kaleme alır. Aşağıda bu yazının çevirisi sunulmuştur.
***
7 Eylül 2017 tarihinde WikiLeaks, CIA tarafından yürütülen Protego Projesiyle ilgili birkaç gizli doküman yayımlamıştır. Protego’nun, Raytheon Firması tarafından geliştirilen bir güdümlü füze kontrol sistemi olduğu ileri sürülmektedir. WikiLeaks, Protego Projesinin, üzerinde hava-hava ve/veya hava-yer füze fırlatma lançer sistemi olan, Pratt & Whitney (PWA) Firması imali bir hava aracına takılan, GPS güdümlü füze sistemi için şüpheli bir kendi kendini yok etme modülü olduğunu iddia etmektedir.
Protego, tam olarak, aşağıdaki sistem mimarisinde gösterilen kanallar üzerinden, kriptolu ve kimlik belirlemesi yapılmış, veri ve sinyal alış-verişi yapan birkaç mikro denetleyiciden ibaret bir çeşit füze kontrol sistemi gibi görülmektedir.
Yukarıdaki yazılım sistem tanımını detaylandıran mimariye bakıldığında; çeşitli fonksiyonları yerine getirmek maksadıyla içlerine çeşitli mikro denetleyiciler yerleştirilen Ana İşlemci (P1), Fırlatma Tüpü Akıllı Anahtarı (P2) ve Füze Akıllı Anahtarı (P3) işlemcileri görülmektedir. P1, P2 ve P3 işlemcilerinin fonksiyonları aşağıda ayrıntılı şekilde açıklanacaktır.
Sistem mimarisine bakıldığında, ana işlemci şifresinin silinmesine neden olan olaylar aşağıdaki şekilde listelenmektedir;
Bazı terimlerin açıklanması sunulan sistem mimari yapısının daha iyi anlaşılmasına yardımcı olabilir.
Kelepçe (Collar): Kelepçe, füzeyi atma öncesinde ve atış sırasında şok ve darbelere karşı korur.
Tüp (Tube): Füzenin ateşlendiği fırlatma tüpüdür.
Füze (Missile): Fırlatılan ve hedefe etki eden üzerinde sevk motoru, harp başlığı ve güdüm sistemlerinin yer aldığı füzedir.
P1 Ana İşlemci (MP Collar)
Güdümlü füze kontrol sistemi ana işlemcisi (MP-Master Processor), P1 (ana) ve P1-S (köle) olmak üzere bir ana/köle modeli işlemciden ibarettir. Ana işlemci, motor kontrol uygulamaları için tasarlanan düşük maliyetli, 16 bit PIC24FJ32MC104, 16 bit veri genişliğine sahip, 32 Kbytes flaş program hafızalı ve 2 Kbytes statik rastgele erişimli belleğe sahip bir mikro denetleyici ihtiva etmektedir.
Müdahale Önleyici (AT-Anti Tampering) Olaylar: Bu arayüzün içeriği tam olarak bilinmemektedir, gelen sinyaller Ana İşlemci (MP) şifresinin silinmesini gerektiren bir şart gibi görünmektedir. AT kısaltması büyük bir olasılıkla ‘‘anti-tampering’’ anlamına gelmektedir.
Sinyal Verici Arayüz: Bu arayüze gelen üç sinyal bulunmaktadır:
İlk sinyal hava aracının önceden belirlenmiş sınırlar içinde olup olmadığını, ikinci sinyal geçerli bir GPS sinyalinin olup olmadığını ve üçüncü sinyal de geçerli zamanın, tanımlanmış operasyon süresi içinde olup olmadığını göstermektedir. Aşağıdaki şekilde görüldüğü gibi füze sadece bütün bu sinyaller doğru olduğunda ateşlenebilmektedir.
Bu arayüzden çıkan ‘‘BCU Detected’’ (Batarya Soğutucu Ünitesi Algılandı) adlı sadece tek bir sinyal bulunmaktadır. Batarya Soğutucu Ünitesi, füzenin ateşlenmesi öncesinde nişan alma, füzeye gereken gücü sağlama ve fırlatma öncesinde harp başlığında bulunan sensörleri soğutmak maksadıyla kullanılmaktadır. Batarya Soğutucu Ünitesi Algılandı sinyali, Tüp Akıllı Anahtarı (TSS) tarafından algılandıktan sonra çift yönlü iletişim bağlantısı (Bi-Directional Communication) üzerinden ana işlemciye (MP) gönderilmektedir.
Çift Yönlü İletişim Bağlantısı (Bi-Directional Communication): Bu bağlantı, Ana İşlemci (MP) ile Tüp Akıllı Anahtarı (TSS) arasında kriptolu mesaj trafiğini sağlayan çift yönlü tek kablolu bir bağlantıdır.
Tüp Akıllı Anahtarı da yukarıda belirtilen özelliklere sahip, PIC24FJ32MC104 mikro denetleyiciden ibarettir. Tüp Akıllı Anahtarı aşağıda belirtilen arayüzlere sahiptir.
RS-422 İletişim Protokolü: Mesafe problemini ortadan kaldırmak maksadıyla geliştirilen RS-422 iletişim protokolü Dağıtım/Programlama Kutusu (Deployment/Programming Box) ile seri arayüz bağlantılıdır.
Batarya Soğutucu Ünitesi Algılandı: Batarya soğutucu ünitesi algılandı sinyali, füzenin fırlatılması öncesinde Batarya Soğutucu Ünitesinin yuvasına sokulduğunu göstermektedir.
Çift Yönlü İletişim (1)- Bi-Directional Comm (1): Bu, Tüp Akıllı Anahtarı (TSS) ile Füze Akıllı Anahtarı (Missile Smart Switch) arasında çift yönlü kriptolu mesaj trafiğini sağlayan, tek kablolu bir bağlantıdır. Bu arayüz, kavrama kabzası ve füzeyle bağlantılıdır ve ‘‘sigma dot’’ sinyali sağlamaktadır. Füze kontrol mühendisliğinde ‘‘sigma dot’’ sinyali, görüş hattı değeri anlamına gelmektedir.
Çift Yönlü İletişim (2)- Bi-Directional Comm (2): Bu, Tüp Akıllı Anahtarı (TSS) ile Füze Akıllı Anahtarı (Missile Smart Switch) arasında çift yönlü kriptolu mesaj trafiğini sağlayan, tek kablolu bir bağlantıdır.
Füze Akıllı Anahtarı (MSS), PIC24FJ32MC104 mikro denetleyici ile benzer spesifikasyonlara sahip bir PIC24FJ32MC102 mikro denetleyiciden ibarettir. Füze Akıllı Anahtarı aşağıda belirtilen arayüzlere sahiptir.
Batarya Soğutucu Ünitesi Güç Ünitesi: Batarya Soğutucu Ünitesi, Füze Akıllı Anahtarına gereken gücü sağlamaktadır.
Çift Yönlü İletişim- Bi-Directional Comm: Bu, Tüp Akıllı Anahtarı (TSS) ile Füze Akıllı Anahtarı (Missile Smart Switch) arasında çift yönlü kriptolu mesaj trafiğini sağlayan, tek kablolu bir bağlantıdır.
P4 & P5 Dağıtım/Programlama Kutusu (P4 & P5 Deployment/Programming Box)
Dağıtım Kutusu olarak da adlandırılan Programlama/Konfigürasyon Kutusu, LCD görüntüsünü kontrol eden bir Ana P5 mikro denetleyici ve RS-422’nin Füze Akıllı Anahtarı ile arayüzünü kontrol eden bir köle P4 mikro denetleyiciden ibarettir.
Programlama/Dağıtım
Protego oluşturma prosedürleri dokümanına göre üretilen imajlar, kendilerine karşılık gelen bir şifre ile üretilmektedirler. Örneğin; 3002 şifre numarası için, ana işlemcide mikro denetleyici imajı olarak 3002_P1.X.production.hex elde edilir. Bütün mikro denetleyiciler şifre ihtiva etmemekte, sadece dağıtım kutusu ile bağlantılı olan Ana İşlemci (MP), Tüp Akıllı Anahtarı (TSS) ve Füze Akıllı Anahtarı (MSS) imajları şifresizdirler. Protego şifrelerinin (numaralar 2.000 ile başlamaktadır) yanı sıra, ayrı fakat benzer bir sistem olan Devil Snare (numaralar 1.000 ile başlamaktadır) şifreleri de verilmektedir. Bu şifreler, ev sahibi bir iş istasyonu bilgisayarında bulunan Şifre Üretme uygulaması tarafından oluşturulmakta ve imajlara oluşturma esnasında yazılmaktadırlar.
Ana İşlemciyi (MP) yeniden programlamak için, P1_S.X (P1 Slave) (Ana İşlemci köle imajı) ve P2_Maintenance bakım imajı (Tüp Akıllı Anahtarı yeniden programlama imajı) herhangi bir Protego sistemindeki imajlarda kullanılan bir mühendislik bakım şifresi vasıtası ile anahtardan bağımsız olarak Ana İşlemciyi yeniden programlamada kullanılmaktadır.
Yukarıdaki şekilde görüldüğü gibi Programlama/Kontrol Kutusu, Tüp Akıllı Anahtarından (TSS) bir şifre numarası (düz metin olarak) talep eder ve bir tane şifre numarası aldıktan sonra kriptolu olarak (büyük olasılıkla TSS’nin gönderdiği şifre numarasına karşılık gelen ile) iletişimi sürdürür. Burada şüpheli olan husus; paylaşılan bütün şifrelerin simetrik olmalarıdır. Ortaya çıkan dokümanların birinden alınan aşağıdaki şekle bakıldığında:
Şifrenin 14 bayt ve 112 bit uzunluğunda 2 TDEA Üçlü Veri Şifreleme Standardı anahtarlama opsiyonuna karşılık geldiği görülebilir, fakat bunu söyleyebilmek için kesinlikle bir yol mümkün değildir. Her şekilde, programlama kutusu TSS, MSS ve MP versiyonları ve 16-bit imaj çevrimsel fazlalık sınamalarını (CRC- Cyclic Redundancy Check) talep etmeye devam edecektir.
Programlama/dağıtım kutusu fonksiyonel aktiviteleri (Örneğin: SPI_SET_KEY, SPI_SET_TACTICAL_MODE, SPI_SET_STORAGE_MODE) listesi ve LCD görüntüsü olduğu göz önüne alındığında, bunun doğru şifreler girildiğinde sahada programlamaya (hiçbirisi programlama/dağıtım kutusunda depolanmadığından) izin verdiği kabul edilebilir.
Protego, bazı şartlar oluştuğunda şifrenin otomatik olarak imha edilmesi fonksiyonunu desteklemektedir.
Olay Mesaj Trafiğinin Silinmesi- P1 ve P2 daima açık olmak kaydıyla, tanımlanan bölgeye girildikten sonra, Sınır Dışında, Operasyon Süresi Sonu, Düşük Batarya veya Müdahale sinyali alındığında, Ana İşlemci tarafından Tüp Akıllı Anahtarına (TSS) sürekli olarak şifre silme sinyali gönderilir.
Bu şartlar aşağıdakiler içermektedir:
Şifre Doğrulama
Aşağıdaki şekilde görüldüğü gibi işletilebilir program döngüsel artıklık denetimi (CRC) güç uygulandığında başlatılır ve şifre numarası + şifre sağlaması, şifrenin yüklenmesi öncesinde belirlenir ve kontrol edilir.
İlk olarak, CIA tarafından projeye verilen Protego adı Harry Potter evreninde sihirle tuzağa düşüren çok tehlikeli Devil Snare adlı bitkiye atfen Harry Potter filmlerindeki büyü kalkanından esinlenilmiştir.
WikiLeaks, Protego’nun; hava-hava ve hava-yer füze lançerleri ile donatılmış, Pratt & Whitney (PWA) imali bir hava aracı üzerine yerleştirilen GPS güdümlü füzenin, şüpheli kendi kendisini yok etme modülü olduğunu iddia etmektedir. Fakat dokümanlar ayrıntılı olarak incelendiğinde bu iddianın hiç te mantıklı olmadığı görülmektedir. Her şeyden önce, Protego Projesinde Pratt & Whitney ile olan bağlantının, sadece yapım prosedürleri dokümanında geçen, ‘‘PWA’’ kısaltmasına dayandırıldığı görülmektedir. Bunun yanı sıra Pratt & Whitney, genel olarak, üzerine bir füze kontrol sisteminin monte edilmesi çok garip olan, hava araçlarında kullanılan motorları imal eden bir firmadır.
İkinci olarak, Protego sisteminde kullanılan ana sistem parçalarına bakıldığında, hava-hava (AAM) veya hava-yer (ASM/AGM) füzelerinde kullanılmaları mümkün olmayan kavrama kabzası, batarya soğutucu ünitesi (BCU) ve yuvasına takılması ve LED’li taşıma muhafazası gibi sistemler ve işlemler görülmektedir.
Protego, hava aracı üzerine takılan bir füze kontrol sisteminden ziyade, üzerinde bir kavrama kabzası, argon gazı göndererek füze arayıcı başlığını soğutan ve sisteme gerekli gücü sağlayan batarya soğutma ünitesi, bu ünitenin sokulacağı bir yuva olan FIM-92 STINGER füzesi gibi, omuzdan atılan hava savunma silah sistemleri (MANPADS- Man Portable Air Defense Systems) için tasarlanan bir füze kontrol sistemi gibi görülmektedir. Bu tür omuzdan atılabilen hava savunma füzeleri, üzerinde sistemlerin statülerini gösteren LED ışıklarının bulunduğu taşıma kutuları içinde muhafaza edilmektedirler.
Daha ayrıntılı dokümanlar ortaya çıkmadıkça emin olmanın bir yolu olmasa da Protego, büyük bir olasılıkla; fazla güvenilmeyen unsurlara verilmesi planlanan, omuzdan atılan güdümlü hava savunma füzelerinin kontrol altına alınması için tasarlanan bir sistem gibi görülmektedir. WikiLeaks tarafından açığa çıkarılan dokümanların her yerinde görülen ‘‘Akıllı Anahtarlar’’, füzenin belirli coğrafi alanlarda ve zaman süresince kullanımını sınırlama özellikleri ve sistemi fabrika testi, depolama ve ateşlemenin yapılabildiği tek mod olan taktik moda sokabilmek için gereken şifre gereksinimlerinin tamamı, bizi böyle bir sonuca götürmektedir.
Mikro denetleyici program hafızasında, meydana gelen olayların kaydedildiği özel bir alan olması da muhtemelen müdahale veya hırsızlık/yetkisiz kullanım sonrasında ele geçirilen füzenin başından geçenleri tespit edebilmek maksadıyla sisteme eklenmiştir.
Protego sisteminin üretiminde Programlanabilir Akıllı Bilgisayar (PIC- Programmable Intelligent Computer), mikro denetleyicileri gibi özellikle tespit edildiğinde inkâr edilmesi kolay, ticari rafta hazır ve askeri spesifikasyonlara uymayan parçalar kullanan CIA’nin, neden böyle bir sisteme sahip olmak istediği düşünüldüğünde, her şey çok daha anlamlı bir hale gelmektedir.
Ne de olsa ‘‘Suriyeli isyancıların’’, ABD tarafından verilecek omuzdan atılan hava savunma füzelerinin kontrolsüz bir şekilde yayılmasından her zaman büyük endişe duyan, CIA tarafından örtülü operasyonlarla desteklendiklerine dair sayısız haberler ortalıkta dolaşmaktadır.
Birleşik Devletler tarafından, omuzdan atılan hava savunma füzelerinin çatışma bölgesi dışında tutulması yönünde açık bir şekilde yürütüldüğü ileri sürülen faaliyetlerle ilgili iddiaların hiçbir dayanağı yoktur. Birleşik Devletler aksine, Suriyeli isyancılar için daha güvenli omuzdan MANPADS tasarlama peşindedir.
Geçtiğimiz günlerde Birleşik Devletler yetkilileri, askeri çevrelerde MANPADS olarak bilinen omuzdan atılan hava savunma sistemlerini, tek bir şartla başka unsurlara verebilecekleri yönünde bir açıklama yapmıştır. Birleşik Devletlerin tek şartı; füzelerin günün birinde terörist unsurların eline geçmesi durumunda, kullanılacağı yer ve zamanı sınırlayan teknik kontrollere sahip olmasıdır.
Fakat bu tür silah kontrol mekanizmalarının tasarlanması oldukça zor ve güvenilmezdir. Birleşik Devletler mühendislerinin, silaha bir GPS yongası yerleştirerek, sadece kuzeybatı Suriye’deki cephe hatlarında ateşlenebilmesini sağlayıp sağlayamadıkları henüz bilinmemektedir. CIA mühendislerinin, belirli bir zaman dilimi sonrasında, silahları etkisiz hale getirerek, başka yerlerde kullanılmasını engelleyen bir yöntem bulup bulmadıkları da henüz bilinmemektedir. Silahlar hacklenebilir ve silah kontrol uzmanları, Birleşik Devletler tarafından sağlanan omuzdan atılan füzelerin, İslami Devlet gibi terör örgütlerinin eline geçmesinden ve sivil bir yolcu uçağının vurulmasında kullanılmasından korkmaktadırlar.
CIA mühendislerinin, üzerlerine kontrol sistemi yerleştirilen omuzdan atılan hava savunma füzelerini gizlice üretmesi, testlerini yapması ve istedikleri unsurlara vermek için uygun zamanı kolluyor olması büyük bir olasılıktır.
Eğer durum böyle ise, CIA sessiz kalmayı sürdürecektir. CIA, bu makale hakkında yorum yapmayı reddetmiştir. Amerikan ordusu envanterindeki, FIM-92 STINGER modeli omuzdan atılan hava savunma füzelerini imal eden Raytheon firması da herhangi bir yorum yapmayı reddetmiştir. Pentagon da herhangi bir açıklama yapmayarak, Birleşik Devletler Dışişleri Bakanlığı tarafından, Suriye’ye MANPADS gönderildiğine yönelik haberler hakkında yorum yapmayı reddeden açıklamayı referans göstermiştir.
Buraya kadar anlatılanlardan Protego sisteminin bir koruma kalkanı olduğu sonucu ortaya çıkmaktadır. Harry Potter filmindeki Protego (Büyü Kalkanı) ve Devil Snare (Tuzağa Sıkıştıran Korkunç Bitki) ve bunların çağrıştırdığı ‘‘Koruma’’, ‘‘Örtme’’, ‘‘Tuzağa Düşürme’’ ve ‘‘Sıkıştırma’’ ifadeleri göz önüne alındığında Protego sisteminin, coğrafi sınırlama dâhil, CIA ve Raytheon firmasının da belirttiği gibi, savunma maksatlı bir sistem olduğu sonucuna varılabilir. Protego sisteminde bulunan Devil Snare sistemi de örneğin; GPS verileri ile coğrafi ve zaman sınırlama sinyallerini düzenleyen bir alt sistem olabilir.
Şüphesiz bütün bunların tamamı spekülasyondur, fakat Protego sisteminin, WikiLeaks tarafından öne sürülen, hava aracı üzerinde kullanılmak üzere tasarlanan bir füze kontrol sistemi olduğu yönündeki iddiasından çok daha mantıklıdır.
***
Yazının giriş bölümünde, belki de dünyanın en iyi omuzdan atılan hava savunma füzesi olan STINGER füzesi ve özellikle ABD’nin, bu füzenin kesinlikle terör unsurlarının eline geçmemesini istediğinden bahsedilmiştir.
ABD’nin böylesine etkili bir silah sistemini Afganistan’da yaptığı gibi bir ‘‘DİZE GETİRME’’ aracı olarak kullanmak istemesi ve bunun için gerekenleri yapmış olması kuvvetle muhtemeldir. Nitekim CIA’in bu yönde adımlar attığına yönelik iddialar, sadece WikiLeaks tarafından ortaya çıkarılan gizli dokümanlarla sınırlı değildir. Aynı yönde bir iddia, yukarıda da belirtildiği gibi Elias Groll tarafından 20 Nisan 2016 tarihinde Foreign Policy’de yayımlanan bir makalede de dile getirilmiştir.
WikiLeaks tarafından ortaya çıkarılan Protego Project adlı dokümanlarla ilgili olarak WikiLeaks ve Sayın Jos Wetzels’in açıklamalarına yönelik değerlendirmelerim aşağıdadır.
Öncelikle Protego’nun, WikiLeaks tarafından ileri sürüldüğü gibi; Pratt & Whitney Aircraft (PWA) imali bir hava aracı üzerinde kullanılmak üzere, Raytheon tarafından geliştirilen bir füze kontrol sistemi olduğuna kesinlikle katılmıyorum. Sadece PWA kısaltması nedeniyle firmanın adının ve hava aracının işin içine karıştırılması oldukça zorlama bir yaklaşımdır. Sistemin bütünü göz önüne alındığında PWA kısaltması pekâlâ da Protego Weapon Assembly (PWA), yani Protego Silah Asamblesi olarak yorumlanabilir.
Sayın Jos Wetzels’in ‘‘SAMVARTAKA’’ adlı sitesinde yaptığı değerlendirmelere katılıyorum. CIA tarafından geliştirilen Protego, kesinlikle omuzdan atılan bir hava savunma silah sistemi için tasarlanan bir füze kontrol sistemidir.
CIA tarafından geliştirilen Protego ile donatılmış STINGER FIM-92 modeli füzelerin, terörist unsurlardan ziyade, envanterinde hava araçları bulunan ülkeleri ‘‘DİZE GETİRMEK’’ için tasarlandığı apaçık ortadadır. Bir savunma uzmanı olmamasına rağmen, Sayın Wetzels’in sistem hakkındaki endişelerinden bahsederken ‘‘KUZEYBATI SURİYE’’ ifadesini kullanması oldukça düşündürücü ve endişe vericidir.
Belgeleri ortaya çıkaran WikiLeaks ve Protego Projesi hakkında değerlendirmelerini paylaşan Sayın Jos Wetzels’e teşekkür ederek ve kuzeybatı Suriye’nin şu anda Türk Silahlı Kuvvetlerinin Zeytin Dalı Operasyonunu yürüttüğü yer olduğunu vurgulayarak yazıyı sonlandıralım.
Sayın Jos Wetzels tarafından kaleme alınan yazının orijinal metnine aşağıdaki link üzerinden erişebilirsiniz. Verilen Youtube video linkinden de ‘‘Stinger in Afghanistan’’ konulu video görüntülerini izleyebilirsiniz.
Bir ASKER olarak, bu yazıyı okuduktan sonra çevirerek paylaşmamayı, yetkilileri uyarmamayı ve susmayı ‘‘DİLSİZ ŞEYTANLIK’’ olarak gördüğümden bu yazıyı okudunuz.