savunmahavacılıkteknolojipolitikaanalizmevduatkriptosağlıkkoronavirüsenflasyonemeklilikötvdövizakpchpmhp
DOLAR
34,5424
EURO
36,0063
ALTIN
3.006,41
BIST
9.549,89
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Ankara
Hafif Yağmurlu
16°C
Ankara
16°C
Hafif Yağmurlu
Cumartesi Karla Karışık Yağmurlu
2°C
Pazar Karla Karışık Yağmurlu
1°C
Pazartesi Açık
1°C
Salı Az Bulutlu
3°C

Nitrojen Amerika’nın Yeni İnfaz Yöntemi Olmamalıdır!

Nitrojen Amerika’nın Yeni İnfaz Yöntemi Olmamalıdır!
A+
A-

Öldürmenin yanlış olduğunu göstermek için neden

insanları öldüren insanları öldürüyoruz?

Nitrojen Amerika’nın Yeni İnfaz Yöntemi Olmamalıdır!

Yazar: Charles Blanke, Newsweek, 1 Haziran 2018

Çeviren: Ercan Caner,  Sun Savunma Net, 9 Temmuz 2018

Birleşik Devletlerde kayıtlara geçen ilk ölüm cezası olan, 400 yıl önce, Jamestown’da bir İspanyol casusun kurşuna dizilerek öldürülmesinden bugüne kadar geçen sürede Amerikalılar, ölüm cezasına çarptırılan mahkûmların infaz yöntemlerinde çeşitli teknolojileri denediler.

1976 yılından günümüze kadar geçen sürede, %88’i ölümcül enjeksiyon ile gerçekleştirilen toplam 1,476 (yılda 0-98) ölüm cezası uygulanmıştır. Birleşik Devletlerde 31 eyalette ölüm cezası uygulanırken birkaçında da ölüm cezası yerine ömür boyu hapis cezası uygulanmaktadır.

2015 yılından bugüne kadar Amerika’da halen uygulanmakta olan gaz odası, asma ve ölümcül enjeksiyon infaz yöntemlerini geliştirmek için çabalayan Oklahoma, Alabama ve Mississipi eyaletleri, ölüm cezasına mahkum edilen suçluları infaz yöntemine nitrojen gazıyla boğma yöntemini de eklemişlerdir.

Soluduğumuz havanın %78’ini oluşturan nitrojen, ticari olarak seramik imalatı ve çelik yapımında kullanılan renksiz, kokusuz ve tatsız bir gazdır. Zehirli olmasa da saf nitrojen solumak, beynin yeterli oksijen almasını engelleyerek direkt olarak ölüme neden olmaktadır.

Artık emekliye ayrılan ‘‘Old Sparky – Yaşlı Kıvılcım’’ lakabı takılan elektrikli sandalyede, 1924 ile 1964 yılları  arasında toplam 361 mahkum idam edilmiştir. Old Sparky’e ait yukarıdaki fotoğraf, Huntsville, Texas Hapishane Müzesinde, 5 Kasım 2007 günü çekilmiştir. Foto: FANNY CARRIER/AFP/GETTY IMAGES

Aslında, nitrojen solumayı içeren ölümcül endüstriyel kazalar her yıl görülmektedir. İnfazlarda kullanılması henüz resmi olarak incelenmese de infaz yöntemi olarak kullanılmasını savunanlar, nitrojen soluma ile meydana gelen yasal ölümlerin çabuk, rahat ve insancıl olduğunu öne sürmektedirler.

Nitrojenin, idam mahkûmlarının infazında olası kullanımıyla ilgili olarak üç sorunun sorulması gerekmektedir. İşe yarar mı? Mevcut infaz yöntemlerine nazaran avantajları var mıdır? Ve Birleşik Devletler Anayasası Sekizinci Değişikliği ihlal eden zalim ve sıra dışı bir uygulama mıdır? Bu sorulara sırasıyla ‘‘Evet’’, ‘‘Belki’’ ve ‘‘Bilmiyoruz – Muhtemelen Evet’’ yanıtları verilebilir.

Bugüne kadar infaz yöntemi olarak kullanılmasa da idam mahkumlarının öldürülmesinde oldukça etkili olacağına yönelik hiçbir kuşku bulunmamaktadır. Saf nitrojen ortamına yerleştirilen mahkûm, bir dakika içinde (büyük bir olasılıkla sadece bir veya iki kez nefes alma sonrasında) bilincini kaybedecek ve hemen sonrasında da yaşamını yitirecektir. Nitrojenle infaz yönteminde başarısızlık oranının, mevcut infaz yöntemlerine nazaran çok daha düşük olma olasılığı bulunmaktadır.

Tartışmalı ölüm cezasını konu alan 1999 yılı yapımı ‘‘The Green Mile’’ filminden
bir sahne: Dead Man Walking – Ölü Adam Yürüyor.

Nitrojenin halen kullanılmakta olan diğer infaz yöntemlerine nazaran daha iyi olup olmadığı sorusuna yanıt vermek zordur. Ölüm cezasının yerine getirilmesi için yeni infaz yöntemleri kullanılmasında dikkatli olmak zorundayız. Bugüne kadar benimsenen ve kullanılan bütün infaz yöntemlerinin, teorik olarak başlangıçta ne kadar büyük avantajlar sağlayacağı düşünülse de pratik uygulamalarında rahatsız edici ve iğrenç sonuçlarla karşılaşılmıştır.

Bazı uygulamalarda elektrikli sandalyede infaz edilen mahkûmlar yanmış, bazılarına da defalarca voltaj uygulanmak zorunda kalınmıştır. Sözde insancıl olduğu ileri sürülerek 12 eyalette kullanılan gaz odalarında beş infazdan biri başarısızlıkla sonuçlanmış, bazı mahkûmların nefes almak için uzun süre çaba harcadıkları gözlenmiştir. Mahkûmların bazılarının da uzun süre acı içinde kıvrandıkları görülmüştür.

Ölümcül enjeksiyon ise %7 oranı ile mevcut infaz yöntemleri arasında en fazla hata oranına sahiptir. Uyuşturucu bağımlılığı veya kronik hastalıklardan rahatsız mahkûmların damarlarına ulaşabilmek için birden fazla enjeksiyon yapılmasını gerektirebilmektedir ve Alabama eyaletinde geçenlerde acemice yapılan bir infaz esnasında, mahkûmda kanama ve delinmiş mesane meydana geldiği bildirilmiştir.

Son olarak da ilaçları tıbbi maksatlı imal eden birçok şirketin, bunların idam mahkumlarının infazında kullanılmalarını kınaması ve hapishanelere limitli dağıtım yapmaları  ölümcül enjeksiyonu iyice güvenilmez hale getirmiştir.

Nitrojenle infaz yönteminde nelerin yanlış gidebileceğine yönelik yanıtlanmamış birçok soru bulunmaktadır. Eğer hapishaneler mahkûmları yüze sıkıca oturan bir maske giymeye zorlarlar ise bu mahkûmlarda boğulma hissini artıracak mıdır? Bu maskeler yine de sızıntı ve kaçak yapabilir mi? Ya da bütün odanın saf nitrojen ile doldurulması mı gerekmektedir? Nitrojenin oksijen içeren oda havası ile (maske veya oda yoluyla)  kazara karışması, mahkûmları komaya sokarak veya beyinlerine zarar vererek, ölümü yavaşlatır ve hatta durdurur mu?

Bunun yanı sıra nitrojen gazı tıbbi düzenlemelere tabi değildir ve ölüm cezalarının infazında kullanılacak olan nitrojen gazına kalite kontrol muayenesi yapılacağını hayal etmek gerçekten zordur. Hapishaneler saf nitrojen yerine kontamine ürünler alırlarsa ne olacaktır? Son olarak da nitrojen üreticileri, ölümcül enjeksiyonda kullanılan ilaçları üreten şirketlerden bilgi ve ipuçlarını alarak ürünlerinin hapishanelere satılmalarını sınırlayabilirler mi?

Yanıtlanması gereken en önemli  soru, infazların uygulanmasında anayasal eşik olan, mahkumları nitrojen ile öldürmenin zalimce ve sıra dışı olup olmadığı sorusudur. Yeterli oksijen alamayan mahkumların boğulmasının acı verdiğini düşünün. İdam cezası infazlarında nitrojen gazı kullanılmasını destekleyenler boğulma hissinin oksijen yetersizliğinden ziyade karbon dioksit oluşumundan kaynaklandığına inanmaktadır. Nitrojen gazı ile infazı savunanlar, mahkumların saf oksijeni ciğerlerine çekerken dışarıya karbon dioksit verebileceklerini ve bu nedenle de hava açlığı nedeniyle acı çekmeyeceklerini savunmaktadırlar.

Ya haksızlarsa? Bazı çalışmalar sadece ölümcül seviyede düşük oksijenin dahi endişe ve boğulma korkusuna neden olduğunu ileri sürmektedir. Aslında bunların doğru olup olmadığı da önemli değildir. Karbon dioksit seviyesi ne olursa olsun, sadece kanda oksijen eksikliği de kendi başına ciddi bulantı, oryantasyon bozukluğu, sersemleme, baş dönmesi, hareket edememe ve kasılmalara neden olabilmektedir.

2015 yılında ABD’nin Utah eyaleti, ilaç olmadığı takdirde, ölüm cezasına çarptırılan mahkumların infazında,
idam mangası kullanılmasını onaylamıştır. Foto: FITSNEWS

Nitrojen gazı, anestezide kullanılan ilaçların yaptığı gibi insanları uyutmadığında mahkûmlar acıyı hissedecek şekilde bilinçli olabilir. Emin olmak için mahkûmlara infaz öncesi yatıştırıcı ilaçlar vermek kanda oksijen yetersizliğinden kaynaklanan acıların hissedilmesini engelleyebilir, fakat ölümcül enjeksiyonla bağlantılı diğer bütün problemler ortadan kalkmayacaktır.

Vurgulanması gereken bir husus da nitrojen gazının geçmişte hayvanların öldürülmesinde kullanılan bir yöntem olduğu, fakat artık kullanılmadığıdır. Amerikan Veteriner Medikal Birliğine göre ötenazi maksatlı nitrojen gazı uygulanan kedi ve köpekler ölümleri öncesinde dehşet veren acılara maruz kalmışlardır.

Nitrojen soluyarak ölmenin huzurlu bir ölüm sağlayıp sağlamadığını önceden bilmek mümkün değildir. Endüstriyel nitrojen kazalarından kurtulanlarla çok fazla görüşme yapma imkânımız yok ve bu alanda yapılacak deneyler de etik değildir, mahkûmlara kısmi nitrojen gazı vererek neler hissettiklerini sormak gibi bir olasılığımız yok.

Eğer eski moda yöntemler ideal değiller ise ve nitrojen solutma yoluyla infazın insancıl olduğu da henüz kanıtlanmadıysa, idam mahkûmlarının infazı için başka alternatifler yok mudur? Evet. Birleşik Devletler Kuzey Alabama Bölge Mahkemesinin geçenlerde Doyle Lee Hamm davasında ölümcül hastalara kendi hayatlarına ‘‘Onurlu Ölüm’’ ile son vermeleri için oral ilaçların verilmesi yönündeki kararını dinledim. Bu yöntem yasal olarak idam cezalarının uygulanmasında da kullanılabilir.

Death with Dignity – Onurlu Ölüm. İllüstrasyon: St. George News

Yanıt bulunması gereken soru; Birleşik Devletlerin idam cezasını sürdürüp sürdürmemesi değildir. Bazı eyaletler geçmişte ölüm cezasını kaldırmış veya askıya almış olsalar da Birleşik Devletler idam cezasını uygulayan tek Batılı ulus olmayı sürdürmektedir ve ABD hapishanelerinde infaz edilmeyi bekleyen yaklaşık 3.000 idam mahkumu bulunmaktadır.

İdam cezası anayasal olarak mevcuttur ve yakın bir gelecekte de kalkacak gibi görünmemektedir. Bununla birlikte Anayasa Mahkemesi ölüm cezasının gereksiz ve kontrolsüz acı içermemesini de karara bağlamıştır ve ölüm cezasının uygulanması da anayasaya uygun olmalıdır.

İdam mahkumlarının infaz yöntemleri hakkında, özellikle kullanılan yöntemlerin Sekizinci Değişikliğe uygun olup olmadığını test etmek için bilimsel bir yol olmadığından, daha çok düşünmeliyiz. Nitrojen soluma yolu ile infazın acısız ve infazlar için uygun olmadığını bilmiyoruz ve bunu bilmemiz de mümkün değil.

 

Çevirenin Notları: Yazı aslına sadık kalınarak çevrilmiştir. Yazıda ifade edilen görüş ve öneriler sayın yazara aittir. Yazının çevrilerek paylaşılması Sun Savunma Net ve çevirenin yazıda ifade edilen görüş ve önerileri paylaştığı anlamına gelmemektedir. Metnin orijinaline aşağıdaki link üzerinden erişebilirsiniz.

 

 

Death by nitrogen should not be America’s new capital punishment method | Opinion

Ever since the first recorded state punishment, when the Jamestown colony executed a Spanish spy by firing squad more than 400 years ago, Americans have tinkered with the technologies used to kill condemned prisoners. There have been 1,476 executions since 1976 (0-98 per year), with lethal injection being used 88% of the time.

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.