Ölüm Korkunuz Sağlıklı mı?
Yedi tepeli şehrimde bıraktım gonca gülümü.
Ne ölümden korkmak ayıp, ne de düşünmek ölümü.
En acayip gücümüzdür, kahramanlıktır yaşamak:
Öleceğimizi bilip öleceğimizi mutlak.
Nazım Hikmet Ran
Yazar: Angela Morrow, RN, 14 Temmuz 2018
Çeviren: Ercan Caner, Sun Savunma Net, 25 Temmuz 2018
Ölüm korkusu oldukça yaygındır ve insanların çoğu değişik derecelerde ölümden korkmaktadırlar. Ölüm korkusunun hangi ölçüde olduğu ve neden kaynaklandığı kişiden kişiye değişmektedir. Bazı korkular insanları daha dikkatli yaptıkları için sağlıklıyken, bazı insanlar son derece sağlıksız bir ölüm korkusu yaşayabilirler.
Ölüm korkusu o kadar yaygındır ki birçok araştırma projelerine konu olmuş ve bilim adamlarından dini liderlere kadar herkesin ilgisini çekmiştir. Ölüm ve ölmeye karşı insan reaksiyonunu inceleyen ‘‘Tanatoloji’’ adı verilen bir çalışma alanı dahi bulunmaktadır. Ölüm korkusu üzerine yapılan çalışmalar bazı ilginç bulguların ortaya çıkmasına neden olmuştur.
Chapman Üniversitesi tarafından, 2017 yılında yapılan ‘‘Amerikan Korkuları Araştırması’’ başlıklı bir çalışmaya göre; Amerikalıların %20,3’ü ölmekten korkmakta veya çok korkmaktadır. Bu çalışmanın, ölümü içeren daha belirgin başka tepkileri de kapsaması dikkate değerdir. Örneğin; bir yabancı tarafından öldürülmek (%18,3) ve tanınan bir kimse tarafından öldürülme (%11,6) korkuları da araştırma sonucunda ortaya çıkan şaşırtıcı bulgular arasındadır.
İlginç bir biçimde, Amerikalıların neredeyse %20’si toplum önünde konuşmaktan korkmaktadır. Bu korku, komedyen Jerry Seinfeld’in şu espriyi yapmasına neden olmuştur: ‘‘Bunun ortalama bir insan için anlamı, bir cenazeye gidildiğinde, konuşma yapmak yerine tabutun içinde olmayı yeğlemeleridir.’’
Kadınlar genel olarak ölüm korkusuna erkeklere nazaran daha büyük oranda eğilimlidirler. Bunun olası nedeni ise kadınların ölümden korktuklarını kabul etmeleri ve tartışabilmeleri gerçeğidir. Tarihsel olarak, erkeklerin bir neden ve amaç uğruna ölmeye daha fazla inanmaları gerçeği de bu olguya katkıda bulunuyor olabilir.
Bazı araştırmacılar da genç insanların yaşlılara nazaran ölümden çok daha fazla korktuklarını ileri sürmektedirler. Bununla birlikte, Tayvan’da ölmekte olan insanlar arasında yapılan bir çalışma, ölüm korkusunun artan yaşla azalmadığını ortaya çıkarmıştır.
Aynı çalışma bunun yanı sıra; ölümcül hastalarda görülen ölüm korkusunun, düşkünler evine kabul edilmeleri sonrasında azaldığı gerçeğini de ortaya çıkarmıştır. Bunun nedeninin, hastaların düşkünler evi ekibinden aldığı eğitim ile bütünsel duygusal ve manevi desteklerin sonucu olması mümkündür.
Genel ölüm korkumuzu, birkaç belirgin korku türüne indirgemek mümkündür.
Birçok insan ölümle yüz yüze geldiklerinde çok ıstıraplı ağrı ve acılar çekeceklerinden korkmaktadırlar. Bu korku, birçok sağlıklı insanın yanı sıra kanserden ve diğer ölümcül hastalıklardan ölmekte olan insanlarda oldukça yaygındır. Ne yazık ki birçok insan, hafifletici tedavilerin, ağrı ve acı veren diğer semptomları azaltmaya yardım edeceği gerçeğini kavrayamamaktadır.
Ölüm, insanlık tarihinde hiç kimse son nefesini verdikten sonra gerçekten neler olduğunu bize anlatmak üzere ondan kurtulmayı başaramadığından, nihai bilinmeyen olarak kalmayı sürdürmektedir. Anlamayı istemek ve etrafımızdaki dünyayı anlamlandırmak insanın doğasında vardır. Fakat ölümün, yaşayan hiçbir insan tarafından tam olarak anlaşılması kesinlikle mümkün değildir.
Birçok insan ölümden sonra tamamen yok olma düşüncesinden korkmaktadır. Bu korkuyu tipik olarak ateistler veya kişisel manevi ya da dini inançları olmayan insanlarla ilişkilendirebiliriz. Gerçek ise birçok inançlı insanın da yine de ölümden sonra bir hayatın olmadığına veya henüz hayattayken ebedi bir yaşam kazanmadıklarına inanmalarıdır.
Yok olma korkusuna benzer şekilde bu inanç da sadece dindar veya manevi bir inancı olan insanlara özgü değildir. Birçok insan, dini inanç veya manevi inanç eksikliğine bakılmaksızın bu dünyada yaşarken yaptıkları veya yapmadıklarından ötürü cezalandırılmaktan korkmaktadır.
İnsan doğası genel olarak karşılaştığı durumları kontrolü altına almak ister, fakat ölüm kesinlikle üzerinde hiçbir kontrolümüzün olmadığı bir olgudur. Bu düşünce, birçok insanı korkutmaktadır. Bazı insanlar, tehlike ve risklerden aşırı biçimde kaçınarak ve sık sık titiz ve ayrıntılı sağlık kontrollerinden geçerek, bir şekilde ölüm üzerinde kontrol tesis etmeyi deneyebilirler.
Ölüm korkusunun bir diğer yaygın nedeni de ölümden sonra insanların sevdiklerine ve onlara muhtaç olanlara ne olacağıdır. Örneğin anne ve babalar yeni doğmuş bir bebek veya çocukları hakkında kaygı duyabilirler. Aileden birine bakan insanlar, kendileri öldükten sonra ona kimin bakacağı ve ihtiyaçları ile taleplerinin karşılanmayacağı korkusunu yaşayabilirler. Hayatının en güzel döneminde olan bir insan, ölümü nedeniyle eşini veya sevdiği birisini yalnız bırakma düşüncesiyle korkuya kapılabilir.
Genel olarak bakıldığında ölüm korkusu, aslında insanlar için sağlıklı olabilir. Ölmekten korktuğumuzda çok daha dikkatli hareket eder ve araba kullanırken emniyet kemerini takmak, bisiklete binerken koruyucu kask kullanmak gibi riskleri asgari seviyeye indirmek için gerekli önlemleri alırız.
Sağlıklı bir ölüm korkusu bunun yanı sıra dünyada yaşarken zamanımızı en iyi şekilde geçirmemizi ve ilişkilerimizin kıymetini bilmemiz gerektiğini de bize hatırlatır. Ölüm gerçeğini hissetmek, bizi ayrıca kalıcı bir miras bırakmak için daha çok çalışmaya da itebilir. Bunu belki de en iyi biçimde George Bernard Shaw kelimelere dökmüştür: ‘‘Öldüğümde tamamen bitmiş, tükenmiş olmak istiyorum, çünkü ne kadar sıkı çalışırsam o kadar uzun yaşayacağım.’’
Diğer taraftan ölüm korkusu, bazen o kadar ciddi olabilir ki insanın normal günlük hayatını sürdürmesine dahi engel olabilir. ‘‘Ölüm Fobisi’’ olarak adlandırılan bu yoğun ve genellikle yersiz ölüm korkusu insanların beynini kemirebilir. Posta kutusundan mektupları almak için dışarı çıkmayı reddetmek gibi en temel kararlarını dahi etkileyebilir.
Ölümden korkmak doğaldır ve birçok insan bu korkuyu bir dereceye kadar paylaşmaktadır. Eğer ölüm korkunuzun ‘‘Ölüm Fobisi’’ seviyesine ulaştığından şüphe ediyorsanız, eğitimli bir ruh sağlığı danışmanından yardım almalısınız.
Çevirenin Notları: Angela Morrow tarafından; Chapman Üniversitesinin 2017 tarihli ‘‘Amerika’nın En Büyük Korkuları’’ ve Tsai JS, Wu CH, Chiu TY, Hu WY ve Chen CY imzalı ‘‘Tayvan’da Ölümcül Kanserli Genç ve Yaşlılar Arasında Ölüm ve İyi Ölüm Korkusu’’ başlıklı çalışmadan yararlanılarak hazırlanan yazı aslına sadık kalınarak çevrilmiştir. Orijinal metne aşağıdaki link üzerinden erişebilirsiniz.
Bütün kusurumuzu toprak gizliyor,
Merhem çalıp yaralarımı düzlüyor.
Kolun açmış yollarımı gözlüyor,
Benim sâdık yârim kara topraktır
Her kim ki olursa bu sırra mazhar,
Dünyaya bırakır ölmez bir eser.
Gün gelir Veysel’i bağrına basar,
Benim sâdık yârim kara topraktır
Healthy and Unhealthy Fears of Dying
The fear of death and dying is quite common, and most people fear death to varying degrees. To what extent that fear occurs and what it pertains to specifically varies from one person to another. While some fear is healthy because it makes us more cautious, some people may also have an unhealthy fear of dying.