savunmahavacılıkteknolojipolitikaanalizmevduatkriptosağlıkkoronavirüsenflasyonemeklilikötvdövizakpchpmhp
DOLAR
34,7403
EURO
36,5512
ALTIN
2.948,63
BIST
9.827,23
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Ankara
Hafif Yağmurlu
6°C
Ankara
6°C
Hafif Yağmurlu
Çarşamba Az Bulutlu
8°C
Perşembe Az Bulutlu
9°C
Cuma Az Bulutlu
9°C
Cumartesi Parçalı Bulutlu
11°C

KİBYRA ANTİK KENTİ

KİBYRA ANTİK KENTİ
A+
A-

KİBYRA ANTİK KENTİ

 Yazı ve Fotoğraf: Olay Salcan, 14 Eylül 2018

Dünyayı ve Anadolu’yu her fırsatta geziyor, gerek Anadolu ve gerekse dünyada gezdiğim ülkelerde gördüklerimi genellikle seri yazılar halinde geniş kapsamlı sizlere aktarmaya çalışıyorum.

Bu gezilerimde edindiğim izlenimler sonucunda çıkardığım sonuca göre, dünya sizin televizyonda gördüklerinizden çok daha farklı, güzel, şaşırtıcı, sürprizlerle dolu bir gezegen. Gezilerinizde bunları gördükçe ve yaşadıkça dünyaya, doğaya ve insanlara daha farklı bir gözle bakmaya başlayacaksınız.

Hiç gezmeyenler ve gezmekten hep bir bahane bularak kaçanlara sesleniyorum; gezmek, ilaçtır, güzelliktir, rahatlıktır, hayata daha fazla sarılmaktır. Sevgi, mutluluk, insanlık, iyimserlik, beraberlik, yardımseverlik, hoşgörü gibi insana özel olanları arttırıcı etkisi vardır. Size olan katkıları artarak devam eder.

Çok ama çok büyük ve ulaşılamayacak gibi görünen dünyanın; gezmeye başlayınca ne kadar küçük olduğunu, gidilemeyecek kadar uzak gibi gelen yerlerin bu günkü imkanlarla ne kadar yakın olduğunu anlayacaksınız.

Bu kadar geniş olanaklar varken mali durumunuz el verdiği kadar gezmenizi öneririm. Gezmek bir virüs gibidir, beraberinde sizlere hiç aklınızdan geçmeyen güzellikleri de beraberinde getireceği için bağımlısı olursunuz.

Dünyada gördüklerimizin çoğu bir mucizedir aslında. Bu güzellik ve mucizeleri de yaratanlar, doğa ve insandır. Bu iki usta sanatkarın ustalıkları, dünyamızı görülmeye değer kılmaktadır. Çünkü bu değerli eserlerin tamamı, insanlar ve tüm yaşayanlar için yaratılmıştır.

Gerçekte dünya, bu iki ustanın yarattığı eserleri sergileyen bir sanat galerisi gibidir. Her ülke de, bu galeride kendilerine ayrılan bölümlerde kendi eserlerini sergilemektedirler. Bu galeride birbirinden farklı tarzlara bakarken aynı zamanda birbirinden etkilenmiş eserleri de görmek mümkün.

Hayranlıkla seyredilen bu eserleri incelerken; insanoğlunun tüm kıyımlarına karşın yaratıcılığı karşında hayranlık duyuluyor, aynı zamanda da yaşanmış kötü günlerin üzüntüsü hissediliyor.

Ancak öyle bir bölüm vardır ki, çok özel ve diğerlerinin çok önündedir. Sahip olduğu eserlerin çeşitliliği, farklı kültürlerin harmanlanmasından meydana gelen olağanüstülüğü ve bu eserlerin diğerlerine göre çok daha eski dönemlere ait olmaları nedeni ile muhteşemdir. Galerideki hiçbir bölüm ile kıyaslanamaz.

Bu çok özel oda, Anadolu’dur. Dünyada Anadolu kadar insanlık tarihine etki etmiş ve önemli rol oynamış başka hiçbir kara parçası yoktur. Yaşamışları ve sahip oldukları; bundan sonra yaşayacakları ve sahip olacakları ile yine bir cazibe merkezi olacağı kaçınılmazdır. Anadolu dünyanın merkezidir ve dünya Anadolu’nun etrafında döner.

Ben dünyayı gezerken gezi güzergahım üzerinde bulunan UNESCO Dünya Kültür Mirası Listesi’ne girmiş eserleri de geziyorum. Büyük bir çoğunluğunu da gördüm.

Şimdi şöyle bir soru aklımıza gelebilir: Dünya bir sanat galerisidir ve UNESCO tarafından bu listeye seçilen eserlerin tümünden meydana gelen bir bölüm yapılsa bu bölüm, Anadolu bölümünden daha özel olmaz mı? Bence olmaz. Çünkü Anadolu’da bulunan eserler tarihe ışık tutması, birçok kültürü yansıtması bakımından açık ara öndedir. Bu günden 13.000 yıl öncesine giderek tarihe ışık tutmuş bir esere hangi ülke sahiptir? Anadolu, tarihi yazan, yeni kazıların sonuçları ile yazılmış bu tarihi değiştiren muhteşem bir ülkedir.

Bütün bu üstünlüklere rağmen UNESCO Dünya Kültür Mirası Listesi’ne Anadolu’dan girmiş 18 eser bulunmaktadır. Bu listeye girmiş eserleri gördüğümde benim kanaatime göre Anadolu, hak ettiği yerde değildir.

Bu listeye girememiş ancak listeye girmesi teklif edilmiş Anadolu’dan çok sayıda eser var. Bu sayının imkanlar olduğu sürece artacağına inanıyorum.

Gerçekte Anadolu’daki eserleri tek tek bu listenin içerisine dahil etme gayreti içerisinde olmanın ötesinde; Anadolu’yu sahip olduğu değerler ve tarihte oynadığı önemli roller nedeni ile bir bütün olarak UNESCO Dünya Kültür Mirası Listesi’ne dahil etmenin daha uygun olacağını değerlendiriyorum. Bu size çılgın bir proje gibi gelebilir. Dünya ve Anadolu’yu gezdikçe ve tanıdıkça bana hiç de öyle gelmiyor. Bir şehir ve bir bölge bu listeye girerken neden bir ülke de girmesin ki?

Bu yazımda sizlere uzun zamandan beri gitmeyi düşündüğüm ve bir türlü fırsat bulamadığım Anadolu’nun müstesna bir antik şehri olan Kibyra Antik Kenti’ni anlatacağım. Bundan evvel 2013 yılında ziyaret ettiğim Sagalassos’u size bu sütunlarda anlatmaya çalışmıştım.

Burdur’un sahip olduğu değerlerden birisi olan Sagalassos’a çok yakın bu antik kent Kibyra. Şimdilik Sagalassos’un şöhretinin gölgesinde kalıyormuş gibi bir izlenim bıraksa da zaman içerisinde yapılan kazılar ile yeni ortaya çıkan kazanımlarla hak ettiği yere ulaşacaktır. Gerek Burdur Turizm Müdürlüğü ve gerekse kazı ekibinin her türlü çabaları, her türlü takdirin üzerindedir. Bu isimsiz kahramanların bu güne kadar ortaya koydukları çalışmalar geleceğe ümitle bakmamızı sağlıyor. Bu muhteşem eseri Türkiye ve tüm insanlığa kazandırdıkları için onlara buradan ne kadar teşekkür etsek azdır.

Türkiye’yi tanıtıcı birçok belgesel ve tanıtım dokümanlarında bulunan görüntüler artık eskidi diye düşünüyorum. Bunları neler ile değiştirelim diye bir soru gelirse katiyetle, Sagalassos ve Kibyra Antik Kentleri ile Sarıkaya’daki Roma Hamam’ından görüntüler diye örnek verebilirim.

Dünyanın en önemli antik kentlerinden birisi olarak gösterilen Roma İmparatorluk Dönemi’ne ait Kibyra Antik Kenti, tarihten gelen sağlam bir devlet yapısı ve kültürün izlerini günümüze kadar taşıyan bir kent. Sagalassos’u gördüğümde kente ne kadar hayran kaldı isem, bu kente de aynı hayranlığı duydum.

Kibyra, Burdur şehrinin Gölhisar ilçesinin hemen batı yamacındaki alçak tepeler üzerinde geniş bir alanı kapsamaktadır. 2006 yılında Burdur Müzesi Başkanlığı’nda başlatılan kazı çalışmaları, devam etmektedir.

Bu iki kent de, dünya sanat galerisinin baş yapıtlarından. Her iki şehrin de kendine has özellikleri olmasına rağmen Kibyra’nın sahip olduğu eser, dünyada eşi bulunmayan bir değer. Yalnızca bu değeri görmek için bile bu antik kente gidilir.

Bu değer, meclis binası ve müzik evi olarak kullanılan yaklaşık 3500 kişilik kapasiteli dünyanın en büyüklerinden birisi olan Odeon’daki kırmızı, yeşil ve beyaz mermerlerden yapılmış, yılanlardan oluşan saçları ve insanları taşa çeviren bakışlarıyla Medusa mozaiğidir. Bu muhteşem ve Anadolu’da bir örneği daha bulunmayan mozaik, kendisine bakanları taşa çevirmiyor ama hayran bırakıyor.

Antik Çağ Anadolu’nun en görkemli 12-13 bin kişi kapasiteli, 200 metre uzunluğunda ve U şeklinde olan Kibyra stadyumunu gördüğünüzde çok önemli bir kente geldiğinizi anlamakta güçlük çekmeyeceksiniz. M.Ö.1 yy.dan itibaren bu stadyumda gladyatör dövüşlerinin yapıldığı, arkeolojik kazılarda ortaya çıkarılmıştır.

Ayrıca kent, bölgenin büyük bir askeri garnizonu olarak da görev yapmıştır.

Roma İmparatorluk Dönemi’nde, yaklaşık 25 kentin bağlı olduğu “Kibyra Conventusu” adı altında, Asia Eyalet Valisi’nin yargı merkezi olmuştur.

Gezinizin ilerleyen saatleri içerisinde Bazilika, sütunlu cadde ve bunun her iki kenarında dükkânları ile uzanan Agora, Roma hamamı, antik su yolları ile karşılaşacaksınız. Agoranın sonunda göreceğiniz bir tapınağın girişi olan görkemli bezemelere sahip kapı, gözlerden kaçmayacak kadar dikkat çekici.

Kibyra’nın dairesel mimari yapısı, üç katlı oturma sıraları, beş kapılı sahne binası ve yaklaşık sekiz bin kişilik izleyici kapasitesiyle tiyatrosu, Anadolu’daki büyük tiyatrolar arasında önemli bir yer işgal etmektedir.

Odeon’nun içerisinde bulunan Medusa mozaiğinden sonra en çok dikkatinizi Odeon’un ön kısmındaki Anadolu’nun en sağlam ve büyük mozaik alanı olma özelliği taşıyan, yaklaşık 540 m2 alanı kapsayan, sağlam durumdaki mozaik çekecektir. Yine Odeon’un önünde, Geç Roma Dönemi’ne ait (M.S. 6-7 yy.) hamam, bölümleri, ısıtma ve su sitemleriyle görülebilir durumdadır.

Tarihin karanlık sayfalarını aydınlatan, geçmişte yaşananları gözler önüne koyan Anadolu’nun sahip olduğu tarihi zenginlerinin en güzel örneklerinden birisi olan Kibyra, gezilip görülmeye değer müstesna ören yerlerimizden birisi. Bence bugün bulunduğu yerden daha çok yukarılarda bulunmayı hak ediyor. Bizim onun için yapacağımız, ziyaretlerimizi arttırarak devam ettirmek, onu gelecek nesillere daha iyi bir şekilde aktarmak ve tanımayanlara tanıtmaktır. Gerisi kendiliğinden gelecektir.

Hoşça kalınız.

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.