Yemen’deki acımasız ve gaddar savaş ne kadar uzun sürerse, zararı da o kadar kalıcı olacaktır. Yemen halkı fakirlik, kolera, susuzluk problemleri ve ülkelerini yeniden inşa etmekle meşgul olacaktır. Veliaht prens şiddete son vermeli ve İslam dininin doğduğu yerlere onuru yeniden geri getirmelidir. Suudi Arabistan İstanbul Konsolosluğunda Suudi katiller tarafından hunharca katledilen Jamal Khashoggi’nin ‘‘Veliaht Prens, Gaddar Yemen Savaşını Sonlandırarak Ülkesine Haysiyetini Yeniden Kazandırmalıdır’’ başlıklı son yazısından…
Ercan Caner, Sun Savunma Net, 22 Ekim 2020
İllüstrasyon: IBLAGH NEWS
Birleşik Devletler ve Suudi Arabistan hükümetleri 14 Ekim 2020 tarihinde Washington D.C. kentinde ABD Dışişleri Bakanı Michael R. Pompeo ve Majesteleri Dışişleri bakanı Prens Faisal bin Farhan Al Saud’un başkanlık ettiği bir ABD-Suudi Stratejik Diyalog toplantısı icra etmiştir.
1945 yılında Başkan Franklin Delano Roosevelt ile Kral Abdul Aziz Al Saud arasında U.S.S. Quincy gemisinde gerçekleşen ve Birleşik Devletler ile Suudi Arabistan arasındaki kalıcı stratejik ortaklığın temelini atan tarihi toplantıdan 75 yıl sonra icra edilen bu toplantıda, iki taraf da onlarca yıldır süren yakın ortaklık ve geçmiş stratejik görüşmeler ve işbirliği üzerine kurulu Stratejik Diyalogun önemini vurgulamıştır.
Diyalog esnasında; Birleşik Devletler ve Suudi Arabistan, ikili ilişkilerin temelini oluşturan kapsamlı güvenlik, ekonomik, kültürel ve halklar arasındaki bağları gözden geçirmiştir. Her iki taraf da İran’ın bölgesel güvenlik ve refahı tehdit eden zararlı eylemlerine karşı koyma ve caydırma konusundaki kararlılıklarını yinelemiştir. Birleşik Devletler, Suudi Arabistan liderliğindeki koalisyonda Krallığın liderliğini ve Yemen savaşını siyasi görüşmeler yoluyla bitirme konusundaki taahhüdünü takdirle karşılamaktadır. Birleşik Devletler ve Suudi Arabistan, teröre karşı mücadelede iki ülkenin yakın işbirliğinin ve Krallığın bölgesel ve uluslararası güvenliğin muhafaza edilmesindeki kilit rolünün önemini vurgulamış ve iki ülke iki ülke Irak’taki güvenlik ortamının güçlendirilmesine yönelik ikili gayretleri gözden geçirmiştir.
Kaynak: International Mélange Magazine
Birleşik Devletler Suudi Arabistan’ın Vizyon 2030’u uygulamaya ve büyük ekonomik ve sosyal reformları başlatmaya yönelik attığı önemli adımlar ile G20 başkanlığı döneminde COVID-19 salgınıyla mücadeleyi desteklemek için sağladığı küresel sağlık ve finansal desteğin öneminin altını çizmiştir. Birleşik Devletler, Kassım ayında icra edilecek olan G20 Liderler Zirvesini memnuniyetle karşılamıştır. Her iki taraf da milli çıkarları ilgilendiren temel meselelerde ilerlemenin önemli olduğunun altını çizmiş ve bu hedefe yönelik olarak iki ülke arasındaki stratejik ilişkilerin, Stratejik Diyalog aracılığıyla geliştirilmesi maksadıyla yakın çalışmaya devam edilmesinin önemini vurgulamıştır.
Birleşik Devletler ve Suudi Arabistan, güvenlik ve ekonomik ortaklığa olan bağlılıklarının altını çizmiştir. İki taraf; kalıcı stratejik ortaklığın temellerini oluşturan çeşitli konuları görüşmüştür ve iki ülkenin de yararına bu stratejik ortaklığı daha da güçlendirmek ve derinleştirmek maksadıyla çalışmaya devam etme niyetindedir. Müzakerelerde ele alınan konular aşağıdadır:
Birleşik Devletler ve Suudi Arabistan; işbirliğini güçlendirmek maksadıyla Stratejik Diyalog altında çalışmayı sürdürmek maksadıyla ikili çalışma grupları oluşturulduğunu ilan ederler. Oluşturulan çalışma grupları aşağıdadır:
Ne diyelim? Hıristiyan Tanrısı ile İslam Allah’ı muhabbetinizi artırsın. Suudi Arabistan’ın Vizyon 2030 planıyla ilgili olarak İki Kutsal Caminin Koruyucusu Kral Salman Bin Abdulaziz Al-Saud; asıl hedefinin bütün alanlarda Suudi Arabistan’ı örnek ve lider ülke konumuna getirmek olduğunu dile getirmiş. Projenin vizyonu ise Suudi Arabistan’ı Arap ve İslam dünyasının lideri yapmak, bir yatırım merkezi haline getirmek ve üç kıtayı birleştiren bir merkeze dönüştürmekmiş.
Solda Katar krizinin elebaşı olan ve öldüğünde Türkiye’de BİR GÜN MİLLİ YAS (24 Ocak 2015) ilan edilen Suudi Arabistan’ın eski kralı, iki kutsal caminin koruyucusu Abdullah bin Abdulaziz el-Suud, sağda ise Suudi Arabistan milli günü nedeniyle hazırlanan ve İstanbul’a inşa edilen son havalimanında ilan levhalarına asılan bir kutlama afişi.
Veliaht Prens ve Ekonomik Gelişme İşleri Konsey Başkanı Mohammad bin Salman bin Abdulaziz Al-Suud da Vision 2030 projesinin, hırslı bir ulus için çok cesur fakat başarılması mümkün bir hedef olduğunu ve bütün Suudi vatandaşlarının hayallerini, ümitlerini ve isteklerini gerçekleştirebilecekleri bir toplum oluşturmak istediklerini ifade etmiştir.
Vision 2030 kapsamında yaşama kalitesinin yükseltilmesi, finans sektörünün geliştirilmesi, konut inşası, mali denge, ulusal dönüşüm, kamu yatırım fonu, özelleştirme, milli şirketlere yardım, milli endüstri gelişimi, stratejik ortaklık, hac ve umre, insana yatırım ve milli karakter zenginleştirme gibi programlar yürütülecektir.
Mohammed bin Salman despot bir savaş suçlusudur, 3,5 yıldır süren Yemen katliamından; kadınlar ve çocuklar dâhil binlerce masum Yemenlinin ölümünden sorumludur. ABD ve diğer Batı ülkelerinin yanı sıra Türkiye’deki iktidar da Suudi katilleri Yemen savaşı nedeniyle suçlamaktan nedense kaçınmaktadır. Bu da savaş suçlusu Mohammed bin Salman’ın istediği gibi hareket etmesine neden olmaktadır.
Suudi hanedanı 2015 yılında dokuz Arap ve Afrika ülkesinden oluşan bir askeri koalisyonla Yemen’e müdahale etmektedir. 26 Mart 2018 tarihi itibarı ile en az 10.000 Yemenli hayatını kaybetmiştir. Kayıpların sayısını tahmin etmek zordur ve Save The Children organizasyonuna göre bugüne kadar en az 50.000 çocuk hayatını kaybetmiştir. Birleşmiş Milletlere göre Yemen’deki ölümlerin üçte ikisi Suudi hanedanının hava saldırılarından kaynaklanmaktadır.
24 Eylül 2015 tarihinde şeytan taşlama ayini esnasında meydana gelen izdihamda 700’den fazla hacı ölmüş, 800’den fazla hacı da yaralanmıştır. 1990 yılında meydana gelen faciada da yine şeytan taşlama günü tünelde karşılaşan hacıların birbirlerini ezmesi sonucu 1.400’den fazla acı hayatını kaybetmiştir. Kaynak: National Geographic.
Hac ve umre programı kapsamında; mümkün olan en fazla sayıda Müslümanın hac ve umre ibadetlerini gerçekleştirebilmesi, iki kutsal caminin yeniden düzenlenmesi, İslam dininin mesajının hacılara aktarılması, dünya turizm ve kültür yerlerinin geliştirilmesi, Mekke ve Medine ziyaretleri boyunca hacılara en iyi hizmetin sunulması hedeflenmektedir.