Türk donanmasının bölgede bulunmasının nedeni sadece Yunanistan’a ait gemiler tarafından yasadışı olarak engellenme girişimine maruz kalan Oruç Reis gemisine koruma sağlamaktır ve hiçbir şekilde gerginliği tırmandırma maksadı gütmemektedir.
Ercan Caner, Sun Savunma Net, 03 Ekim 2020
Aşağıdaki paragraflar Türkiye Birleşmiş Milletler Daimi Temsilcisi Feridun H. Sinirlioğlu tarafından Birleşmiş Milletler Genel Sekreterine hitaben yazılan 21 Ağustos 2020 tarihli mektuptan alıntıdır. Mektupta Oruç Reis sismik araştırma gemisinin faaliyetleri hakkında bilgi verilmekte ve haklı davamız savunulmaktadır.
Türkiye’nin hidrokarbon faaliyetleri önceden planlandığı şekilde devam edecektir. Oruç Reis sismik araştırma gemisinin araştırma faaliyetlerini yürüttüğü alan; Birleşmiş Milletler’e 2004 yılında yazılı bir notla ve 18 Mart 2020 tarihli mektubum ile deklare edildiği gibi tamamen Türk kıta sahanlığı içinde kalmaktadır. Türk donanmasının bölgede bulunmasının nedeni sadece Yunanistan’a ait gemiler tarafından yasadışı olarak engellenme girişimine maruz kalan Oruç Reis gemisine koruma sağlamaktır ve hiçbir şekilde gerginliği tırmandırma maksadı gütmemektedir
Yunanistan’ın Oruç Reis’in faaliyetlerine itirazları hiçbir yasal temele dayanmamakta ve anakaralar arasındaki medyan hattının yanlış tarafında kalan adaların kıta sahanlığı/münhasır ekonomik bölge oluşturamayacakları yönündeki ilgili mahkeme kararlarını (Fransa-Birleşik Krallık davasında 1977 Uluslararası Adalet Divanı kararı, Romanya-Ukrayna 2009 Mahkeme kararı ve Nikaragua-Kolombiya 2012 Mahkeme kararı) tamamen göz ardı etmektedir.
Yunanistan, Oruç Reis gemisinin hidrokarbon faaliyetleri yürüttüğü saha ile ilgili iddialarını Kastellorizo’ya (Meis Adası) dayandırmaktadır. İddiaya göre 10 km² büyüklüğünde olan ve Türk anakarasından 2 kilometre ve Yunanistan anakarasından 580 kilometre uzakta olan adanın 40.000 km² büyüklüğünde kıta sahanlığı/münhasır ekonomik bölge yarattığı ileri sürülmektedir.
Bu, aslında saçma ve akıldışıdır ve uluslararası yasalara aykırıdır. Yunanistan ayrıca, İtalya ve Mısır ile yaptığı sözde münhasır ekonomik bölge anlaşmalarıyla adaların otomatik olarak kıta sahanlığı ve ekonomik bölge oluşturmadıkları gerçeğini de kabul etmiştir. 8,300 km² yüzölçümü ile Akdeniz’in beşinci büyük adası olan Girit Adası’na dahi Mısır ile Yunanistan arasında yapılan sözde anlaşmada azaltılmış yetki verilmiştir. Bütün bunlara rağmen sürüp giden Yunanistan iddiaları, ilgili uluslararası mahkeme içtihadına göre kıta sahanlığı ve münhasır ekonomik bölgeden ziyade sadece bölgesel karasularına sahip olabilecek Kastellorizo Adasının tam etkisi olduğu yönündedir.