savunmahavacılıkteknolojipolitikaanalizmevduatkriptosağlıkkoronavirüsenflasyonemeklilikötvdövizakpchpmhp
DOLAR
35,1981
EURO
36,7471
ALTIN
2.968,65
BIST
9.724,50
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Ankara
Hafif Yağmurlu
6°C
Ankara
6°C
Hafif Yağmurlu
Pazar Parçalı Bulutlu
9°C
Pazartesi Yağmurlu
10°C
Salı Yağmurlu
8°C
Çarşamba Hafif Yağmurlu
8°C

Amerika’nın Yeni Lawrence’ı

Amerika’nın Yeni Lawrence’ı

Amerika’nın Yeni Lawrence’ı

 

Erdoğan, 31 Ekim’de Biden’la görüşmeyi başardıktan sonra ABD’nin terör örgütlerine silah desteği konusunda neler söylediğini şöyle anlattı:

Suriye’de bulunan terör örgütleri PKK, PYD gibi bunların özellikle ABD’den aldıkları destek konusunda kendilerine üzüntümüzü, bu desteklere yönelik NATO üyesi ülkeler olarak bize verdiği üzüntüleri belirttik. Dayanışmamızı zedeleyen adımlar olduğunu söyledik. Dışişleri Bakanlarımızın daha çok irtibatta olması gerektiğini söyledik. Bundan sonraki süreç herhalde böyle devam etmeyecektir.”

Süreç Aynen Devam Etti

Erdoğan’ın o sözlerinden sonra süreç nasıl devam ettiğini özetle aktaralım:

YPG/PYD’ye verdiği desteğe ve Suriye’nin kuzeydoğusundaki “özerk” yönetimi sahiplenmesine rağmen her defasında Ankara’da en üst düzeyde ağırlanan ABD’nin eski Ankara Büyükelçisi, Trump’ın Suriye Özel Temsilcisi James Jeffrey, Biden’ın, Türkiye’nin Suriye operasyonuna yeşil ışık yakmadığını, ayrıca Washington’un Suriye Demokratik Güçleri (SDG) ile ortaklığından vazgeçmeyeceğini öne sürdü.

Hemen ardından Rojava’daki ABD kuvvetlerinin, SDG militanlarıyla ortak devriyeye çıktığı ve ABD’nin terör örgütü YPG’ye 50 TIR’lık lojistik malzeme gönderdiği haberleri geldi.

Aynı günlerde ABD Savunma Bakanlığı Sözcüsü John Kirby, Suriye’deki görevlerinin IŞİD’le savaşmak olduğunu, bu misyonlarının değişmediğini, SDG ile çalışmaya devam edeceklerini açıklayıp, “Suriye Demokratik Güçleri, IŞİD’e karşı mücadelede ABD’nin müttefikidir. ABD bu ortaklığı ciddiye alıyor.” dedi.

Hasılı, Erdoğan “üzüntülerini” ilettiği halde, ABD bildiğini okumayı sürdürdü.

ABD’nin Sözde Generali Teröristbaşına Ne Oldu?

Erdoğan-Biden görüşmesinden dört gün sonra ise Türk medyası “bomba” bir haber yayımladı.

Buna göre, ABD’nin “general”, İmralı’daki teröristbaşının da “manevi oğlum” dediği YPG/SDG’nin başı Mazlum Kobani görevden alınmış, yerine Kandil’deki teröristbaşı Cemil Bayık’a yakınlığıyla bilinen Mahmut Reş getirilmiş ve bu gelişme örgütün Suriye kolu içinde deprem etkisi yaratmıştı!..

Bu arada, ne oldu ne bitti bilmiyoruz; ama 1 hafta sonra konuşan teröristbaşı Kobani, görevden alındığı iddialarını yalanlarken, Abdullah Öcalan ideolojisinden ilham almaya devam ettiklerini vurguladı. Türkiye’nin olası bir operasyonu için ABD’nin kendilerine “Kabul etmeyeceğiz” güvencesi verdiğini, ayrıca Erdoğan-Biden görüşmesinde bunun Türk tarafına iletildiğini iddia eden Kobani, şunları da söyledi:

Erdoğan her saldırı öncesinde uluslararası güçlerden destek almak için uğraştı. Tehditler savurdu, şu anda da savuruyor, ısrar ediyor ve ısrar etmeye devam edecek. Bence şimdi de bir operasyon için zemini hazırlamak istiyor. Ne var ki, bu kez mevcut durum eskiye kıyasla değişik. Dengeler değişik. Önceden Türkiye ve uluslararası güçlerle anlaşmalar yoktu… ama şimdi iki tane anlaşma var. Erdoğan ve Putin arasındaki Soçi anlaşması. Bir de ABD ile Ankara anlaşması – eski ABD Başkan Yardımcısı Mike Pence’in imzaladığı. Bana göre, eğer Rusya’nın veya Amerika’nın onayı olmazsa Erdoğan böyle bir adam atmaz ve bildiğim kadarıyla herhangi onay söz konusu değil.”

Kobani’nin bu açıklamalarından sonra gözler bir kez daha Pentagon’a çevrildi ve Sözcü John Kirby’e, “SDG’ye, Türkiye operasyonuna karşı teminat verdiniz mi?” sorusu yöneltildi. Kirby, sözkonusu açıklamayı ilk kez duyduğunu belirttikten sonra şunu ekledi:

Bunu ifade etmemden bıktığını biliyorum, ama yine söylemenin önemli olacağını düşünüyorum. Suriye’de SDG ile ortaklığımız sadece DEAŞ ile mücadeleye dayalı. DEAŞ ile mücadele ve bu ortaklık da devam ediyor, çünkü bu tehdit devam ediyor.”

Pentagon Sözcüsü’nün ardından, Türkiye’nin de üyesi olduğu IŞİD’e Karşı Uluslararası Koalisyon’un sosyal medya hesabından şu paylaşım yapıldı:

Dün gece, Suriye Demokratik Güçleri ve Uluslararası Koalisyon, Suriye’nin kuzeydoğusunda çeşitli operasyonlar gerçekleştirdi… Yapılan operasyonlar sonucunda bir IŞİD kaçakçısı tutuklandı. SDG ve Koalisyon güçleri, IŞİD’in bölgede yeniden üslenebilecekleri bir bölge yaratmalarını ve saflarını yeniden oluşturmasını engellemek amacıyla bu operasyonları yürütüyor… SDG, etkili bir kara gücü olduğunu kanıtladı. IŞİD’in kesin olarak yenilgiye uğratılmasını sağlamak için SDG ve Koalisyon birlikte çalışmaya devam ediyor.”

PKK Yönetmeni McGurk’u Aratmayacak Biri

ABD-SDG arasındaki işbirliğinde son gelişmeyi aktarmadan önce Erdoğan’ın bir başka açıklamasının altını çizelim.

Eylül’deki BM Zirvesi’nde Biden’la görüşmeyi başaramayınca, “Şu andaki gidiş pek hayra alamet değil.” şeklinde tepki gösterip, terör örgütlerine silah yardımı konusunda, “Biz bunu elimizi kolumuzu sallaya sallaya seyredecek değiliz. Dikkatle takip ediyoruz. Vakti saati geldiğinde de söylenmesi gereken neyse onu da kendilerine söyleriz.” demişti.

29 Eylül’de Putin’le görüşmek için Rusya’ya gittiği sırada, Biden’ın kendisiyle G-20 Zirvesi’nde görüşebileceği haberi geldikten sonra ise eleştiri oklarını ABD’den ziyade Obama döneminde Suriye Özel Temsilcisi olup, Biden döneminde Ortadoğu ve Kuzey Afrika Koordinatörlüğü’ne terfi ettirilen Brett McGurk’a yöneltip şöyle konuşmuştu:

Malum Amerikalı McGurk denilen bir adam var. Bu adam terör örgütlerinin adeta sevk ve idaresini yapıyor… Bu aslında teröre destek veren bir isimdir. Bu adam PKK/YPG/PYD’nin adeta yönetmeni durumundadır. Tabi benim bu ifadem birilerini ciddi manada rahatsız edecektir. Bunu da biliyoruz. Ama terör örgütleri ile el ele, kol kola oralarda dolaşan adamdır bu. Benim teröristlerle mücadele verdiğim bir bölgede bunun onlarla kol kola dolaşması beni ciddi manada rahatsız etmektedir. Şu anda da onun bu terör örgütleriyle iç içe olması, beraber olması, konumunu zaten ifade etmektedir.”

İşte Erdoğan’ın bu sözleri üzerine medyamız, daha önce olduğu gibi, McGurk’un sicilini çıkardı, onu bir kez daha “Arapları, Osmanlı’ya karşı kışkırtan İngiliz casus Lawrence”a benzetti.

Bunları hatırlatmamızın sebebi mi?

Birkaç gün önce ABD Dışişleri Bakan Yardımcısı Ethan Goldirch başkanlığında bir heyet “Rojava özerk yönetimini” ziyaret edip teröristbaşı Mazlum Kobani ve SDG sözde meclis başkanı İlham Ahmed’le görüştü. Görüşmede, “gerilimin azaltılması, IŞİD’in kesin yenilgisi için ortak hareket edilmesi ve Rojava özerk yönetimine verilen desteğin arttırılmasının” ele alındığı bildirildi.

McGurk’un, ABD Merkez Kuvvetler (CENTCOM) Komutanı General Kenneth F. McKenzie’nin, son dönemde de Yakın Doğu’dan sorumlu Dışişleri Bakan Yardımcı Vekili Joey Hood’un Mazlum Kobani ile sıkça görüştüğünü biliyoruz da “Bu Ethan Goldrich kim?” derseniz; oldukça dikkat çeken bir isim.

Suriye, Lübnan ve Ürdün’den sorumlu” Dışişleri Bakan Yardımcılığı görevine iki ay önce, 20 Eylül’de getirildi. Mesleki kariyerinde ise şunlar var:

– Dışişleri Bakanlığı Sovyetler Birliği İşleri Ofisi’nde göreve başladıktan sonra 1989-91’de Kudüs’teki ABD Başkonsolosluğu’nda, 1992-94’te Kuveyt masasında, 1996-2000 arasında ABD Kuveyt Büyükelçiliği’nde çalıştı.

– 2001-2005’te ABD’nin İngiltere Büyükelçiliği’nde görevliyken, aynı zamanda Irak’taki geçici koalisyon yönetim ekibinde yer aldı. 2005-2007’de Libya’ya gitti. 2007-2009 yıllarındaki BM görevinin ardından ABD Dışişleri Bakanlığı Kafkas İşleri ve Bölgesel Çatışmalar Daire Başkanı oldu. 2012-2014 arasında Maslahatgüzar olarak Belarus’a gönderildi. 2014’ten 2017’ye kadar Birleşik Arap Emirlikleri’ndeydi.

– 2018’den bu yana ise; “Çöl fırtınası, Bosna Savaşı, Irak’a Özgürlük” başta olmak üzere birçok harekâtı gerçekleştiren, “Dünya genelindeki terörist hücrelerini belirleyip ortadan kaldırmakla” görevli ABD Özel Harekât Komutanlığı’nın (JSOC) Dış Politika Danışmanlığını yapıyor, beraberinde Dışişleri Bakanlığı Arap Yarımadası Ofisi Direktörlüğü görevini yürütüyordu.

Tam bir “BOP” uzmanı gibi, değil mi?!

Bakalım mesaisine teröristbaşıyla görüşerek başlayan bu Amerikalı, başımıza ne işler açacak!..

Müyesser YILDIZ, 16 Kasım 2021

 

Kaynak: https://muyesseryildiz.com/2021/11/16/amerikanin-yeni-lawrencei/

ETİKETLER: , ,
Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.