savunmahavacılıkteknolojipolitikaanalizmevduatkriptosağlıkkoronavirüsenflasyonemeklilikötvdövizakpchpmhp
DOLAR
35,2346
EURO
36,7954
ALTIN
2.964,55
BIST
10.025,47
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Ankara
Çok Bulutlu
6°C
Ankara
6°C
Çok Bulutlu
Pazartesi Açık
6°C
Salı Açık
7°C
Çarşamba Açık
8°C
Perşembe Açık
7°C

Arap İsyanları

Arap İsyanları

Arap İsyanları

İngilizler Çanakkale’de Osmanlı Ordusu karşısında ağır bir yenilgiye uğramıştır  ve tutunamadıkları  Mezopotamya’da da savaşı kazanma şansları yoktur. Ancak Araplar, Avrupa’nın ‘‘Hasta Adamı’’ olarak nitelendirilen Osmanlı İmparatorluğu yerine İngilizlerle işbirliği yapmayı tercih ederler. İngilizler; Mısır, Süveyş Kanalı ve Kızıldeniz üzerindeki kontrolünü kaybetme tehlikesini görmüş ve çoktan gizlice Sharif Hussein ailesiyle görüşmeye başlamıştır.

Ercan Caner, Sun Savunma Net, 02 Ocak 2024

Paris Barış Konferansı – Önde Emir Feisal, arkadakiler soldan sağa: Rustum Haidar, Nuri al-Said, Yüzbaşı Rosario Pisani, Arabistanlı Lawrence, Feisal’ın uşağı ve Yüzbaşı Hassan Khadri. Fotoğraf: Wikimedia Commons.

Arap İsyanı 05 Haziran 1916’da başlamıştır. Sharif Hussein ibn Ali’nin oğulları Ali ve Feisal, kutsal kenti ve demiryolu istasyonunu ele geçirmek maksadıyla Medine’deki Osmanlı garnizonuna saldırırlar. Üç gün süren çatışmalardan sonra Araplar saldırılarını durdurmak zorunda kalır ve 12.000 askerden oluşan Osmanlı garnizonunun komutanı General Fahri Paşa, geri çekilen isyancıları takip etmek için Türk birliklerini kent dışına gönderir.

Bu  arada Sharif Hussein ibn Ali, 10 Haziran 1916’da Mekke’de isyan etmiştir. Daha başarılı olan kuvvetleriyle kenti ele geçirmiş ve Osmanlı garnizonunu çevrede bulunan kalelere sığınmaya zorlamıştır. Hussein’in oğullarından Emir Abdullah ise Ta’if kentini kuşatmıştır.

Eş zamanlı olarak Sharif Hussein’in müttefiki diğer isyancı aşiretler de Cidde ve Kızıldeniz’in Arabistan kıyısındaki diğer limanlara saldırmıştır. Osmanlılar da Kızıldeniz limanlarının önemini çok iyi bilmektedir. Fırsatı kaçırmayan İngilizler, Arap isyancıları desteklemek maksadıyla derhal bir deniz uçağı gemisi HMS Ben-My-Chree dâhil bir deniz filosunu bölgeye gönderir. İngiliz savaş gemileri Osmanlı mevzilerini  bombalarken, deniz uçakları da Osmanlı birliklerine saldırarak, onların karada ilerleyen Arap isyancıları yenme çabalarını sekteye uğratmıştır.

Deniz savaş uçakları taşıyan İngiliz Ben-My-Chree gemisi, kara topçusu tarafından batırılan ilk savaş gemisidir. Meis adasında demirleyen gemi 11 Ocak 2017 tarihinde, Mustafa Ertuğrul Aker’in emir komutasındaki Osmanlı topçusu tarafından batırılmıştır. Kaynak: TALES FROM HISTORY

Temmuz 1916 sonuna kadar Jiddah, Yanbu ve Rabegh limanları Arapların eline geçer ve İngilizler bu limanlar üzerinden Hejaz’daki Arap güçlerine büyük miktarda silah ve donanım gönderirler. Limanların kontrolünün ele geçirilmesi Arap Düzenli Ordusu’nun ilk birliklerinin de karaya çıkarılmasını sağlar. Arap düzenli ordusunun çekirdeği; İngilizler tarafından Gelibolu, Mezopotamya ve Sina’da ele geçirilen ve daha sonra Arap milliyetçiliği davası için savaşmaya gönüllü olan Osmanlı Ordusu savaş esiri askerlerden oluşmaktadır. Kafalarında Arap başlıkları olan ve İngiliz üniformaları giyen eski Osmanlı askerleri, ağır makineli tüfekler ve toplar gibi modern silahlarla donatılmıştır. Mısır Ordusu’ndan bir topçu bataryası ve teknik uzmanlar da eski Osmanlı askerlerinden oluşan ilk Arap düzenli ordusuna destek sağlamaktadır.

Bu arada İngiliz Ordusu da boş durmamış ve Mısır’daki Arap liderliği ile İngiliz yüksek komutanlığı arasında bağlantı kurmak maksadıyla, kendi askerî kuvvetlerini de bölgeye göndermiştir. Ekim 1916’dan itibaren, içinde gelecek nesiller tarafından Arabistanlı Lawrence olarak tanınacak olan Teğmen Thomas Edward Lawrence’ın da bulunduğu İngiliz kuvvetlerin miktarı ve etkisi giderek artmaktadır. İngilizlerin yardımları, özellikle de topçu desteği ile Araplar; Mekke ve Ta’if kentlerinde kuşatılmış olan Osmanlı garnizonlarını yok ederler.

Sharif Hussein ibn Ali, 1916 yılının geri kalan kısmını Hejaz ve kıyı limanlarındaki hakimiyetini sağlamlaştırmakla geçirir, ordusunu geliştirir ve Osmanlı ordusunun karşı saldırılarını savuşturur.

Savaş öncesi El Kasr istasyonunun görüntüsü; Hejaz demiryolu’nun ne kadar izole ve saldırılara karşı hassas olduğunun bir kanıtıdır. Bu demiryolu, Almanların yardımıyla hacıların Müslümanlar için kutsal olan Mekke kentine ulaştırılması için inşa edilmiştir. Fotoğraf: Imperial War Museum

İsyanın başında Medine kentini ele geçirme çabalarının başarısız olmasının nedeni; Osmanlı Dördüncü Ordusu’nun Hejaz demiryolu boyunca bütün istasyonlara garnizon kurmak maksadıyla takviye göndermesidir. Osmanlı Generali Fahri Paşa, Aralık 1916 ayı süresince Yanbu’dan başlayarak kıyı limanlarını yeniden ele geçirmeye çalışır. Fahri Paşa’nın taarruzları, Kraliyet Donanması filosunun kararlı müdahaleleri sayesinde geri püskürtülür. Fahri Paşa’nın 1917 yılı başlarında Rabegh’i  geri almak için yaptığı taarruz da başarılı olamaz.

Bu arada Arabistanlı Lawrence’nın danışmanlığını yaptığı  Emir Feisal, Yanbu’nun 150 kilometre kuzeyindeki Wejh limanını ele geçirir. Feisal’ın adamları bu limanı, 1917 yılının çoğunda Hejaz demiryoluna saldırılar düzenlemek maksadıyla kullanır. Küçük baskın timleriyle demiryolunun bazı kısımlarını, köprüleri ve su kulelerini havaya uçururlar ve hatta zayıf savunulan bazı tren istasyonlarını da imha ederler. Filistin’i işgal etmeyi kafalarına koyan İngilizler, Arap isyancıların Medine’de bulunan 12.000 Osmanlı askerini bulundukları yerde tutmasını istemektedir.

Mısır Seferi Kuvvetleri’nin yeni komutanı General Sir Edmund Allenby tarafından Arap İsyanı’nın büyüklüğü, özellikle  Arabistanlı Lawrence’ın, Feisal’ın bir grup adamını, geriye kalan son Osmanlı Kızıldeniz limanı olan Aqaba’yı  ele geçirmek maksadıyla, Haziran 1917 ayında cüretkar bir baskına götürmesinden sonra fark edilmiştir. Aqaba artık, Feisal’ın yeni adı ‘‘Kuzey Arap Ordusu’’ olarak değiştirilen ordusunun yeni üssü olmuştur. Artık, kuzeyde Ürdün’ün güneyine kadar uzanan demiryoluna yönelik saldırlar sürmektedir. Bizzat Lawrence Suriye’ye keşif ekipleriyle birlikte gider ve Damascus kentindeki Arap milliyetçileriyle temas kurar. Mısır Seferi Kuvveti’nin Ekim 1917’deki Üçüncü Gazze Savaşı’nda kazandığı muhteşem zafer ve ardından Britanya’nın Ürdün Vadisi’ne doğru ilerlemesi, Feisal’ın daha doğudaki demiryolu savaşına yeni bir boyut kazandırmıştır.

Sykes-Picot Antlaşması

Sykes-Picot Antlaşması, 16 Mayıs 1916 tarihli bu antlaşma İsrail devletinin kurulmasındaki önemli kilometre taşlarından bir tanesidir. İngiltere’den Sir Mark Sykes ve Fransa’dan Francois Gorge-Picot16 Mayıs 1916 tarihinde, savaş sona erdiğinde Osmanlı İmparatorluğuna ait birçok toprağın İngiltere ve Fransa arasında paylaşılmasını içeren gizli bir antlaşma imzalarlar. Paylaşım planlarına başlangıçta Rusya da dâhildir, ancak 1917 devrimi sonrasında Rusya savaştan ve paylaşım planlarından çekilmiştir. Antlaşma ile manda yönetimindeki Filistin’in sınırları belirlenmiş ve bu antlaşma, Filistin topraklarında bir İsrail devleti kurulmasında çok önemli bir rol oynamıştır. Osmanlı İmparatorluğunun yıkılması sonrasında, 400 yıllık Osmanlı egemenliğinden kurtulan Filistin derhal İngilizler tarafından işgal edilmiştir. Antlaşmanın imzalanmasından 107 yıl sonra bugün Filistinlilerin hâlâ bağımsız bir devleti yoktur.

Sykes-Picot Anlaşması nedeniyle yaşanan gerilime rağmen Kuzey Arap Ordusu, Hicaz demiryoluna saldırmaya ve ellerinden geldiğince İngilizlere yardım etmeye devam eder. Deraa ve diğer yerlerdeki ana demiryolu kavşaklarına saldırarak, Allenby’nin Eylül 1918’de Meggido Muharebesi ile sonuçlanan son saldırısında değerli bir rol oynarlar.

İkinci Gazze Savaşı esnasında Gazze hattını savunan bir Osmanlı makineli tüfek birliği, Nisan 1917. Kaynak: HURST

Bu zaferin ardından Allenby’nin atlı birlikleri Filistin ve Ürdün boyunca hızla ilerleyerek günümüz Lübnan’ını aşıp Suriye’ye girer. Doğuda Arap Kuzey Ordusu, Şam’a yönelik zımni bir yarışla kuzeye doğru ilerler. 01 Ekim 1918’de şehre ulaştıklarında Avustralya Hafif Süvarilerinin başka bir yönden kente girdiğini görürler. Oraya ilk kimin ulaştığına dair tartışma o zamandan beri devam etmektedir.

Bir ay sonra Osmanlı İmparatorluğu ateşkes yapmayı kabul eder ve Arap İsyanı‘nın liderleri kendilerini eski müttefikleri İngiliz ve Fransızlarla bölgenin geleceği konusunda gergin müzakerelerin ortasında bulurlar.

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.