Bir kişi Kanun Hükmünde Kararname ile kamu görevinden uzaklaştırılmış olabilir, fakat bu durum onun seçme ve seçilme hakkını ortadan kaldırmamalıdır!
Ercan Caner, Sun Savunma Net, 19 Nisan 2019
Avrupa Konseyi Genel Sekreteri Thorbjørn Jagland, Yüksek Seçim Kurulu Başkanı Sadi Güven’e hitaben kaleme aldığı mektupta, Yüksek Seçim Kurulunun, 31 Mart 2019 Mahalli İdareler Genel Seçimlerini kazanmalarına rağmen daha önce Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile kamu görevlerinden uzaklaştırılan adaylara mazbata verilmemesi yönündeki kararını eleştirmiştir.
Jagland mektubunda halkın iradesine karşı gelinerek seçim yarışını kazanan adaylara belediye başkanlığı görevinin verilmemesinin demokrasinin temel ilkelerine aykırı olduğunu belirtmiştir.
Seçime katılan bütün adayların, YSK dâhil çeşitli organlar tarafından incelendiğine ve onaylandığına dikkat çeken Jagland, seçilen adaylara mazbatalarının verilmemesinin kafalarda soru işaretleri oluşturduğuna dikkat çekmiş ve halkın iradesine saygı gösterilmesinin zorunlu olduğunun altını çizmiştir.
Aşağıda, Avrupa Konseyi Genel Sekreteri Thorbjørn Jagland tarafından YSK Başkanı Sadi Güven’e hitaben kaleme alınan mektubu okuyabilirsiniz.
Strasbourg, 15 Nisan 2019
Sevgili Başkan,
Avrupa Konseyi, 31 Mart yerel seçimlerinde yeni seçilen bazı belediye başkan adaylarının, o tarihten günümüze kadar geçen sürede Yüksek Seçim Kurulu (YSK) tarafından uygun görülmediğine yönelik raporlar almaktadır. Bu adaylar bu nedenle görevlerini devir alamamakta ve kendilerine seçmenleri tarafından verilen görevleri yapamamaktadırlar. Bu adayların uygunsuzlukları görünüşe bakılırsa, olağanüstü hal kapsamında, geçmişte kanun hükmünde kararnameler ile kamu hizmetlerinden uzaklaştırılmalarına dayanmaktadır.
Bununla birlikte anladığımız kadarıyla bütün bu adaylıklar, YSK dâhil çeşitli yetkililer tarafından kontrol edilmiş ve onaylanmıştır. Bu nedenle; YSK’nın seçilen adayların görevlerini devir almalarını engelleyen kararı, hukukun üstünlüğü standartlarıyla ilgili olarak kafalarda soru işareti yaratmaktadır.
Bunun yanı sıra, YSK’nın ikinci en yüksek oyu alanları seçimin kazananları olarak tanımaya karar verdiğini de görüyoruz. Bu, demokrasinin genel prensiplerine aykırıdır.
Seçim yasalarıyla ilgili olarak hukuki güvenlik ve yasaların öngörülebilirliği esastır. Bir demokraside bu tür yasaların maksadı halkın kararına saygı gösterilmesini ve engellenmemesini sağlamaktır.
Türkiye Avrupa Konseyi’nin önemli bir üyesidir ve halkın iradesinin üstünlüğüne saygı gösterilmesi zorunludur. Demokrasinin bu temel kuralına uyulmaması halkın demokratik kurumlara olan inancını zedeler.
Saygılarımla,
Thorbjørn Jagland
AKP’nin başvurusunu değerlendiren duayen hukukçu Turgut Kazan, “Bu tam anlamıyla ilkel, çağdışı, insan hakları ve demokrasiyle bağdaşmayan akıl almaz bir istektir. Hukuk içinde değerlendirilemez. Bu da AKP’nin nasıl bir parti olduğunu gösterir” dedi. AKP’nin KHK’lerle tüm muhaliflerini OHAL’de listelere koyduğunu anımsatan Kazan, “Böyle demokrasi mi olur? Bu durumda AKP kendi kendini seçmiş olur” diye konuştu. Bunun ilk adımının, YSK’nin KHK’lilerin belediye başkanı olamayacağı kararıyla atıldığını ifade eden Kazan, “YSK’nin kararı hukukla ve yasayla bağdaşmayan bir yaklaşımdı. O da kabul edilemez. Ama AKP’nin bu başvurusu hepten ilkelliktir” dedi. Danıştay İçtihadı Birleştirme Kurulu’nun 1989’da verdiği kararla ihraç edilenlerin görevlerine dönmesinin yolunu açtığına dikkat çeken Kazan, “YSK’nin Danıştay kökenli üyelerinin hiç değilse bu kararı bilmelerini beklerdim. Türkiye’de iyi kötü 30 yıl önce yargı buydu. Bugün yargı margı kalmamıştır” değerlendirmesini yaptı.