savunmahavacılıkteknolojipolitikaanalizmevduatkriptosağlıkkoronavirüsenflasyonemeklilikötvdövizakpchpmhp
DOLAR
34,1936
EURO
36,8294
ALTIN
2.928,73
BIST
8.862,32
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Ankara
Açık
14°C
Ankara
14°C
Açık
Perşembe Açık
15°C
Cuma Açık
14°C
Cumartesi Çok Bulutlu
13°C
Pazar Parçalı Bulutlu
15°C

Ayasofya’ya Serilecek Halının Rengi ve YAŞ’ın Önemi

Ayasofya’ya Serilecek Halının Rengi ve YAŞ’ın Önemi

Ayasofya’ya Serilecek Halının Rengi
ve YAŞ’ın Önemi

 
 
 
 
Müyesser Yıldız, Sincan Kadın Kapalı Ceza İnfaz Kurumu G4 Blok
 
 
Yüksek Askeri Şura bugün toplanıyor. Beni hapse atınca YAŞ’tan kulis yazamayacağımı sananları hayal kırıklığına uğratmak istiyorum.
 
Haber kaynaklarım mı? Sağolsun, iktidar medyası yazarları. Tarih sırasıyla başlarsam; iktidarın gazetesi Sabah’ın Ankara Temsilcisi Okan Müderrisoğlu, 27 Haziran’daki “Sivil-Asker İlişkileri… YAŞ Bağlamında TSK…” başlıklı yazısında önce, “bugün giderek kanıksanan tablonun kolay oluşmadığını hatırlamak, demokrasiye bağlı herkesin asli sorumluluğu” olduğunu belirterek YAŞ toplantılarındaki oturma düzeninden, TSK İç Hizmetler Kanunu’ndan “Cumhuriyet’i koruma ve kollama” görevinin çıkarılmasına, YAŞ’ın yapısının değiştirilmesi gibi düzenlemelere dikkat çekti.
 
Ardından, “yeni bir şuranın hazırlık çalışmasının başladığı bugünlerde kayda geçirmekte fayda var” diyerek şu hususlara vurgu yaptı:
 
TSK’ya yönelik reformlar geriye döndürülmemeli… TSK’da, NATO-Avrasya ekseni ayrışmasına ve bilek güreşine fırsat tanınmadan yerli ve milli ordu genetiğine uygun çizgi korunmalı… İster sosyal ilişki sınırlarında kalsın, isterse ideolojik yakınlıktan kaynaklansın, TSK bünyesindeki komutanları, ajandası yüklü sivil unsurların etkileme girişimlerine anında müdahale edilmeli… Suriye sahası başta olmak üzere, Türkiye’nin çıkarlarına karşı duran -Amerikalılar da dahil- her türlü tarafa kafa tutabilen komutanlar korunmalı, rol model kimliğini sürdürmeleri sağlanmalı…”
 
Müderrisoğlu, yazısını şöyle bitirdi:
 
TSK, bünyesel ve zihni arınmadan geçerken TSK’ya dair seçimlerde, ordumuzun geleceği, milletimizin istiklali, demokratik çağdaş yönetimin gerekleri hep göz önünde tutulmalı. Bu noktada en önemli teminatın, Cumhurbaşkanının önüne gelen dosyalardaki isim ve olayları çok boyutlu analiz kabiliyeti olduğu da unutulmamalı!”
 

Cihat Yaycı Mesajı Mı?

 
Müderrisoğlu’nun, “ABD dahil Türkiye’nin çıkarlarına karşı duran her tarafa kafa tutan komutanşarın korunması”temennisini sonraya bırakıp, diğerlerini kısaca cevaplayayım.
 
TSK’ya yönelik reformlar geriye döndürülmemeli.”diyor… Daha geçen hafta Milli Savunma Bakan Yardımcısı Şuay Alpay, askeri doktor kadrosunun 2 bin 41 olduğunu; ancak sadece 347 doktor kaldığını, yani ihtiyacın ancak yüzde 17’sinin karşılandığını itiraf ederken, “Hakikaten çok kritik… Çok vahim durumdayız.” demedi mi?
 
İşte bir “reform”un sonucu!.. Dört cephede savaştayız, askeri doktor yok… Ama ne önemi var, yeter ki “reformlar geriye döndürülmesin”!..
 
TSK’da, NATO-Avrasya ekseni ayrışmasına ve bilek güreşine fırsat tanınmadan yerli ve milli ordu genetiğine uygun çizgi korunmalı…” imiş… “Avrasyacı” denilerek ABD-NATO-FETÖ kumpasları ile milli ordunun bel kemiğinin çoktan kırıldığının (kalan 3-5 Balyoz mağduru subay da büyük ihtimalle tasfiye edilecektir) özellikle son 1 yılda TSK’yı hızla yeniden NATO’ya demirlemeye çalışanlar olduğunun farkında değil galiba. Daha başka söylenecek çok şey var da, mahkemede tanık olarak dinlenen bir askerin, “Ben Menzil tarikatındanım.” dediğini hatırlatayım, yeter!..
 
Ajandası yüklü sivil unsurların etkileme girişimlerine anında müdahale edilsin.” maddesine bakalım. Acaba burada kimlere, ne mesaj var? Yakın dönemde aklıma gelen tek örnek, Deniz Kuvvetleri Komutanlığı Kurmay Başkanı Cihat Yaycı olayı. Aynen Zekai Aksakallı ve İsmail Metin Temel gibi o da hem iktidar medyasının hem de bazı AKP’lilerin “gözdesi ve kahramanı” idi. Ancak önce Milli Savunma Bakanı Akar, sonra Erdoğan tarafından üstü çizilince, Aksakallı ve Temel gibi dün alkışlayanlardan Yaycı’ya da doğru dürüst sahip çıkan olmadı. Sanıyorum Müderrisoğlu, “siyasilerden ve medyadan uzak durun, yoksa Cihat Yaycı’nın akıbetine uğrarsınız” uyarısında bulundu!.. İyi de, kimin adına!?..
 
Cihat Yaycı’dan söz etmişken, Müderrisoğlu’na ara verip iktidarın bir diğer gazetecisinin, Yeni Şafak’ın Ankara Haber Müdürü Hüseyin Likoğlu’nun 13 Temmuz’daki haberini hatırlatayım. Likoğlu, özetle “FETÖ’nün geride kalan kriptolarıyla YAŞ öncesi 15 Temmuz’da direnen subayları hedef almaya başladığını, kendinden olmayanlara sahte hesaplar üzerinden iftiralar atıp isimsiz ihbar mektupları ve ispiyonculukla soruşturmalar açtırmak istediğini” yazdı.
 
“FETÖ”dür, yapar bunları. Önemli olan ve sorgulanması gereken, Bakan Akar ve komuta kademesinin bunlara geçmişte itibar edip etmediği, bundan sonra da edip etmeyeceğidir. Cihat Yaycı ile ilgisi mi? “FETÖ’cü” hesaplar Yaycı’nın görevden alınacağını 15 gün önceden duyurmadı mı? Evet, sorunlar vardı; ama en azından bu duyurudan kısa bir sonra görevden alınacağı yerde YAŞ’ta terfi ettirilmeyip kendiliğinden ayrılması sağlansa, hem “kırık kol yen içinde kalsa” hem de “FETÖ’cüler” sevindirilmese daha iyi olmaz mıydı?
 

Dişli’nin Terfisine Kim Karar Vermişti?

 
Müderrisoğlu’nun yazısına dönersek; TSK’nın geleceği konusunda “en önemli teminatın, Cumhurbaşkanının önüne gelen dosyalardaki isim ve olayları çok boyutlu analiz kabiliyeti” olduğunu savunuyor ya, yakın zamanda tartışılan Mehmet Dişli örneğine ne demeli? Eski Başbakan Ahmet Davutoğlu, kendisinin ve MİT Müsteşarı Hakan Fidan’ın 2015 YAŞ’ında Erdoğan’la görüşüp Dişli’nin emekli edilmesini istediğini, ancak Dişli’nin son gece terfi ettirildiğini öne sürmedi mi? Erdoğan veya iktidar cephesinden bu iddiaya herhangi bir cevap verilmedi galiba, değil mi?
 

Direnen Komutanlar Mı Var?

 
Okan Müderrisoğlu’nun, “Suriye sahası başta olmak üzere, Türkiye’nin çıkarlarına karşı duran -Amerikalılar da dahil- her türlü tarafa kafa tutabilen komutanlar korunmalı, rol model kimliğini sürdürmeleri sağlanmalı” temennisine gelince; onların büyük kısmının geçen Şura’da tasfiye edildiğinden de haberi yok galiba. Suriye ile ilgili harekat merkezinin başındaki general Erdal Şener ve Afrin’de bayrağımızı diken komutan dahil!..
 
Peki Müderrisoğlu, bunları anlatırken Hürriyet’ten Abdulkadir Selvi, 17 Temmuz’daki yazısının, “Yüksek Askeri Şura’dan Ne Bekleniyor?” alt başlığında ne dedi? 15 Temmuz’dan önceki YAŞ çalışmalarında Hulusi Akar ve Yaşar Güler’in TSK’daki “FETÖ’cüleri” tam isabet tespit ettiğini savunup şunu yazdı:
 
Türkiye’nin yurtdışı operasyonlarında yeterli performansı göstermeyen, daha başka bir ifade ile kendi çapında direnç gösterenler mercek altına alınacak.”
 
Allah Allah!.. Türkiye’nin Suriye veya Libya operasyonlarını sekteye uğratan veya direnç gösteren komutanlar mı varmış?!..
 
Öyleyse iki ihtimal sözkonusu; ya izlenen politikaların yanlış olduğunu düşünüyorlar ya da, bir şeylere itiraz eden mutlaka “FETÖ’cü” sayılıyor ya, TSK’da hala “FETÖ’cü” komutanlar görev yapıyor demektir!..
 

Hazırlık Çalışması Mı?

 
Abdulkadir Selvi’nin yazısından bir başka bölüm de şöyle:
Dikkat ettiniz mi, YAŞ toplantısı yapılacak ama ülkede olağanüstü bir durum yok. Hatta biz haber yapmasak kimsenin YAŞ toplantısı yapılacağından haberi yok.”
 
Türkiye dört taraftan kuşatılmış, kaç cephede birden mücadele verirken övündüğü şeye bakar mısınız!.. Öyle ya, artık Genelkurmay Başkanı’nın ismini bilmez, savaşta Başkomutan’ın kim olacağını anlamaz hale gelmişken kuvvet komutanlarının veya cepheye gönderilecek komutanların adının, rütbesinin ne önemi var ki!..
 
Müderrisoğlu ve Selvi, yazılarında “YAŞ çalışmaları” ifadesini kullanırken Hüseyin Likoğlu, şu detayları aktardı: “YAŞ için karargahlarda hummalı çalışmalar devam ediyor. Çalışmalarını tamamlayan Kuvvet Komutanlıkları terfi, emekli ve temdit listelerini Genelkurmay Başkanlığına iletiyor. Genelkurmay Başkanlığı, Kuvvet Komutanlıklarından gelen çalışmaları değerlendirerek, Milli Savunma Bakanlığına iletecek. Bakanlığın son şeklini vereceği listeler Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın başkanlığında toplanacak YAŞ’ta değerlendirilerek karara bağlanacak.”
 
Geçen YAŞ’tan sonra, Şura öncesinde Kuvvet Komutanlıklarının hazırladığı listelerin son gece Milli Savunma Bakanlığı’nda tamamen değiştiği ve komutanların şok geçirdiğini yazmıştım.
 
Yine emekli Hakim Albay Zeki Üçok, geçen YAŞ’ta emekli edilen Deniz Kuvvetleri Komutanlığı Personel Başkanı Tuğamiral Şafak Duruer’in, Deniz Kuvvetler Komutanı Adnan Özbal’a, “Beni neden emekli ettiniz komutanım?” diye sorduğunda Özbal’ın, “Askeri Şura’daki toplantıda yazılar o kadar hızlı geçti ki, neden emekli edildiğini okuyamadım” dediğini açıklamıştı.
 
Geçen Şura’ya ilişkin, kulislerde konuşulan bir olayı daha anlatayım.
Önemli komutanlıkların birisinde bir albay, emeklilik dilekçesini verir. Arkadaşları onun için bir veda kokteyli düzenler. Kuvvet Komutanı, “Hayır emekli olmuyorsun. Sana ihtiyacımız var. Konuştum, terfi edeceksin.” der, kokteyl iptal edilir. Listeler açıklanır; emekliler listesinde o albay da vardır!..
 
Hummalı YAŞ çalışmaları devam ediyor.” ifadesine karşı ne demek istediğim anlaşılmıştır sanırım.
 

Adli Müşavir Kim Olacak?

 
Şu ana kadar iktidar yazarlarının mesajlarını yorumlamaya çalıştım. Şimdi de özel bir kulis bilgisi aktarayım.
 
15 Temmuz’dan sonra Genelkurmay Adli Müşaviri yapılan, ancak kayınbiraderi olan eski AKP milletvekilinin Kuleli İmamı olduğu, ayrıca eşinin Bank Asya’ya yüklü miktarda para yatırdığı ortaya çıkınca gözaltına alınan, “kovuşturmaya yer yok” kararı verilmesinden sonra göreve dönen Dinçer Ural yaş haddinden emekli oluyormuş.
 
Yerine Kuvvet Komutanlıklarının adli müşavirlerinden biri değil de, MSB’den bir ismin atanacağı bildiriliyor.
 

Savcıma İhbarda Bulunuyorum

 
YAŞ haberlerinden, beni yakından ilgilendirdiği için son bir not daha.
Malum, 3 yazımdan dolayı tutuklandım. İkisi Recep Tayyip Erdoğan’ın Libya konusundaki açıklamalarına ilişkin değerlendirmeler, üçüncüsü ise Libya’daki birliklerimizin başında hangi komutanların olduğu idi.
 
Korgeneral Metin Gürak ile Tuğgeneral Halil Sosyal’ın adını vererek “devletin güvenliğini tehlikeye atmak” ile suçlanıyorum.
 
İfademde de belirttiğim gibi, sanki gizli saklı gönderildiler!..
 
Madem öyle, 17 Temmuz’da Yeni Şafak’ta Kıymet Sezer imzasıyla yayımlanan YAŞ haberindeki bilgilere ne demeli?
 
– “Libya ile askeri iş birliği anlaşması kapsamında eğitim ve danışmanlık konularında destek vermek üzere bölgede görev yapan “Kara Pençe” lakaplı Tuğgeneral Halil Soysal da tümgeneralliğe terfi bekleyen tuğgeneraller listesinde.”
 
– “1. Ordu Komutanı Orgeneral Musa Avsever, rütbesinde 4 yıllık bekleme süresini doldurdu. Avsever’in emekli edilmesi halinde boşalacak orgeneral kadrosu için bu yıl terfi bekleyen 7 korgeneral bulunuyor. Bu isimler arasında Libya’da devam eden askeri iş birliği/eğitim ve danışmanlık faaliyetlerine bizzat komuta eden Genelkurmay 2. Başkanı Korgeneral Metin Gürak öne çıkıyor.”
 
Beni tutuklatanlar, Yeni Şafak hakkında da en azından bir soruşturma açar herhalde, değil mi?
 
Toparlarsam;
 
Okan Müderrisoğlu, “TSK bireysel ve zihni arınmadan geçerken”demişti ya; öyle mi oluyor, yoksa Türkiye TSK’dan mı arındırılıyor – bu YAŞ vesilesiyle bir kez daha anlayacağız!..
 
Ayrıca Ayasofya’ya serilecek halının rengine bile Erdoğan karar verirken, YAŞ’ın ne önemi olabilir ki?!
 
Sincan’dan Silivri’deki Barış Pehlivan’a, Hülya Kılınç’a, Murat Ağırel’e ve açık cezaevindeki tüm dostlara kucak dolusu sevgiler…
 
 
Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.