Bu yazı dizisinde, Aydınlıkçıların kuruluşu, sol hareketleri nasıl etkiledikleri, 12 Mart ve 12 Eylül darbelerinde ne yaptıkları, ayrılıkçı Kürt hareketi ile ilişkileri, Kıbrıs sorunu konusundaki garip tavırları, 28 Şubat post modern darbesinde üslendikleri görev, NATO’ya bakış açıları, Suriye iç savaşında izledikleri strateji yukarıdaki kriterler çerçevesinde değerlendirilecektir.
Osman Başıbüyük, Sun Savunma Net, 11 Eylül 2022
1902 yılında yayınlanmış “Siyon Liderlerinin Protokolleri” isimli ilginç bir kitap var. “Antisemit çevreler, bu Protokoller’in Çarlık Rusya’sında yaşayan Yahudi cemaat liderleri tarafından yazıldığını iddia ederler. İddiaya göre, bahse konu Protokoller, bir çeşit milli strateji belgesi olup, gizli olarak düzenlenen toplantılarda dünyayı yönetme hususunda nasıl bir siyaset ve yöntem izlenmesi gerektiğini anlatmaktadır.” Siyon Protokolleri, Yahudiler tarafından komplo teorisi olarak adlandırılıp kesin bir dille reddedilmiştir. Yaklaşık 120 yıl önce yazılmış bu kitaptaki bilgilerin doğru veya yalan olduğunu ispatlayamayız. Ancak akıl yürüterek kendi çapımızda bir kanaate varabiliriz.
Bu kitabın içerisinde medya ile ilgili bir protokol var. Dünyadaki bütün yayın organlarını kontrol etmek için izlenmesi gereken stratejiyi anlatıyor. Bu bölümde yer alan muhalif basınla ilgili ifadeler çok dikkat çekici:
“…Üçüncü sıraya kendi kendimize muhalefet edeceğimiz yayın organlarını koyacağız. Bunlardan en az bir tanesi bizimle taban tabana zıt görüntü sergileyecek ve gerçek muhaliflerimiz bu sahte muhalefeti bütün kalpleriyle benimseyerek bize bütün sırlarını açıklayacaklar. Kendi taraflarındaki bir gazetenin fikirlerini tekrarladıklarını sanan ahmaklar gerçekte bizim fikirlerimizi ya da bizim için cazip olan fikirleri tekrar etmiş olacaklar…”
…Bize saldıranlar arasında bizim tarafımızdan kurulan yayın organları da bulunacaktır. Fakat onlar özellikle bizim önceden değiştirmeyi kararlaştırdığımız noktalara saldıracaklardır. Bizim kontrolümüzden geçmeden tek bir tebliğ halka ulaşmayacaktır…”
Yazılanlar çok ilginç öyle değil mi? Eğer yazılanlar doğruysa, bizim ülkemizde de emperyalizme, ABD’ye ve küreselcilere karşı gibi gözüken ama onlara hizmet eden “Karanlık” bir medya organı olmalıdır. Gelin akıl yürüterek böyle bir ihtimal olup olmadığını hep beraber araştıralım.
Sahte muhalefeti nasıl tespit edeceğiz?
İşe bazı tespitler yaparak başlayalım:
1) Öncelikle bahse konu yayın organı Siyon Liderlerine hizmet ediyorsa, başındaki kişi ya da kişiler Siyon Liderleri ile aynı etnik kökenden gelmelidir; yani Yahudi kökenli olmalıdır. Fakat yaptıkları iş çok sakıncalı olduğundan gerçek kimliklerini açığa çıkartamazlar. O halde bu kimseler kripto Yahudi olmalıdırlar. Birisinin soy ağacını araştırarak, doğduğu yere, memleketine ve evliliklerine bakarak Yahudi kökenli olup olmadığını bulabilirsiniz. Fakat bu yaptığınız tamamen ırkçılık olur. Irkçılık yapmak bir anlamda insanlık suçudur. Asıl ırkçılar, hangi toplumda yaşarlarsa yaşasınlar evlilik yoluyla binlerce yıldır kendi soylarını devam etmeye çalışanlardır. Hiç kimse doğduğu aileyi seçemez. Bir insan doğduğu topraklara ve üzerinde yaşayan insanlara sadıksa, sahip olduğu etnik ve dini kimliğin hiçbir önemi yoktur. Dolayısıyla birisinin etnik kimliği ve dini inancı üzerinden yola çıkarak yapacağımız bir araştırma saçma sapan bir şey olur ve komplo teorisinden öteye gitmez. Biz böyle bir şey yapmayacağız. O zaman elimizde tek bir şey kalıyor. Bu yayın organının izlediği politikayı geçmişten günümüze yönelik inceleyerek kime hizmet ettiğini tespit etmeye çalışmak.
2) Bu amaçla dizayn edilen bir yayın organı, sadece çıkarttığı gazete ve dergilerle toplumu yeterince etkileyemez. Bahse konu yayın organı operasyonel bir aparat olduğuna göre peşine taktığı kitleleri de sürüklemelidir. O halde bu yayın organı aynı zamanda siyasi bir hareket olmalıdır. Dolayısıyla siyasi bir partiye de sahip olmalıdır.
3) Siyon Protokolleri’nde yazdığına göre bu yayın organı ve siyasi partisi, Siyon Liderleri’ne muhalifmiş gibi davranacağına göre, kapitalist olamaz; antiemperyalist ve anti-Amerikancı olmalıdır. O zaman bu hareket mutlaka komünist/sosyalist çizgide olmalıdır. Bir de herkesten çok vatansever olmalıdır. Bu görüntü verilmeden insanlar kandırılamaz.
4) Bu yayın organı ve bağlı olduğu partinin geliştirdiği her politika sanki antiemperyalist ve anti-Amerikancı gibi gözükmesine rağmen Vatansız Para’ya (küreselcilere) hizmet etmeli ve aynı zamanda İsrail’in çıkarlarına ters düşmemelidir. Bu hareketi güneşe bakan ay çiçeği örneğine benzetebiliriz; güneş hareket ettikçe o da döner. Yani bu hareketin izlediği politikada Vatansız Para’nın ihtiyacına göre sürekli değişiklik arz eder. Bu sebeple geçmişte izlenen bir politikanın bugün 180 derece tersini izlemek bu hareket için normaldir. Bu ekibin geçmişten günümüze izlediği politikalar tarihsel bir perspektiften incelendiğinde, izlenen politikalar sonucu kârlı çıkan tarafın ev sahibi ülke değil hep küreselciler olması gerekir. Bu perspektiften yapılacak bir değerlendirme onları deşifre etmemize yarayacaktır. Zaman zaman Vatansız Para ile ülkenin çıkarları örtüştüğünde bu ekibin politikalarının ülkenin yararına da olduğu görülür.
5) Bu yapının asli amacı, hedef ülkeyi küreselciler tarafından planlanan dönüşüme hazırlamak olacağına göre, bunların yayın organları da günlük haberlerden ziyade operasyonel haberler vermelidir.
6) Yapılan iş çok gizli olduğundan bu organizasyonu çok kişi bilmemelidir. Deşifre olmak ölüme eşdeğerdir. Dolayısıyla işin aslını bilen bir elin parmaklarını geçemez. Lider ve etrafındaki belki birkaç kişi yapılanlardan haberdardır, diğerleri inandırılmış/kandırılmış müritler olmalıdır. Onların deyimiyle; “bu hareketin peşinde koşan diğerleri sadece ve sadece ahmaklardır”.
7) Bu yapıda lider çok önemlidir. İnsanları peşinden sürükleyecek karizmaya sahip olmalıdır. Lider yaşlandığında, öldüğünde veya ihtiyaç duyulduğunda bayrağı bir başka kripto eleman devralmalıdır.
8) Protokoller 1900’lü yılların başında açığa çıktığına göre, söz konusu iddia doğruysa, Türkiye’de de bu yapının aşağı yukarı aynı tarihlerden itibaren faaliyet göstermesi gerekir.
Türkiye’de yukarıda sıraladığımız kriterlere uyabilecek bir tane yayın organı var; Aydınlık. Acaba Aydınlıkçılar arasında kripto birileri var mı? Yenilir yutulur cinsten olmayan bu iddiayı ispatlamak oldukça zordur. Kesin bir kanıya hiçbir zaman varılamaz. Ancak bu gerçek bizim Aydınlıkçıların kuruluşundan günümüze izlediği politikaların kime hizmet ettiğini değerlendirmekten alı koymamalıdır.
Yazının tamamını PDF formatında okuyabilirsiniz.