2006 yılında yapılan bir araştırmaya göre İngiliz Müslümanlarının % 20’si Londra caddelerine terörü getiren 7/7 bombalama olaylarına sempati duymakta ve desteklemektedir.
Yazan: Raheem Kassam
Çeviren: Ercan Caner
Brüksel’de gerçekleşen terör saldırılarının perde arkasındaki nedenlerine baktığımızda, Batıda yaşayan Müslümanların çoğunluğunun terör ve aşırılıkla hiçbir ilgilerinin olmadığı görülmektedir, fakat çok sayıda Müslümanın teröre sempati duyduğunu ve Batıya karşı yapılan saldırıları haklı göstermek için uğraştığını hatırlamakta da yarar var.
Terörism
ICM Araştırma şirketi tarafından 2008 yılında yapılan bir araştırmaya göre; İngiltere’de yaşayan Müslümanların % 20’si başkent Londra sokaklarına terörü getiren ve 52 kişinin ölümü ve yüzlerce insanın yaralanmasına neden olan 7/7 bombalama eylemlerine karşı bir sempati duymaktadır. Channel 4 için NOP Araştırma şirketi tarafından yapılan bir araştırmaya göre ise bu oran % 25’e yükselmiştir. İngiliz Müslümanlarının sayısının 3 milyondan fazla olduğu göz önüne alındığında bu oran, yaklaşık olarak 750.000 Müslümanın teröre sempati duyduğu anlamına gelmektedir.
Genç Müslümanlar arasında, özellikle Suudi Arabistan tarafından para yardımı yapılan okullar, camiler ve cezaevlerinde bu oran gittikçe artmakta ve Avrupa için uzun vadeli bir problem yaratmaktadır. Genç Müslüman İngilizlerin % 31’i, 7 Temmuz 2005 tarihinde gerçekleştirilen bombalı saldırıları desteklemekte ve haklı görmektedirler. Bu oran 45 yaşın üstündeki Müslümanlar için ise % 14’tür.
Batıda yaşayan Müslüman nüfus arasında önemli oranda bir azınlık cihatçılara sempati duymaktadır. |
Birleşik Krallıkta yaşamlarını sürdüren Müslümanlardan ankete katılanların % 27’si, geçtiğimiz yıl Müslümanların kutsal peygamberi Muhammed’i hedef alan karikatürleri yayımlayan Fransız Dergisi Charlie Hebdo’yu hedef alan saldırılara karşı sempati duyduklarını ifade etmektedirler. % 78 oranında katılımcı, Muhammed’in karikatürlerini yayımlayanların cezalandırılmasını desteklediklerini, % 68 oranında katılımcı ise İslam’a hakaret eden İngilizlerin tutuklanma ve yargılanmalarını desteklediklerini açıklamıştır.
Küresel Müslüman nüfusu göz önüne alındığında bu rakamlar oldukça küçük kalmaktadır. 2009 yılında Maryland Üniversitesi World Public Opinion sonuçlarına göre Mısırlıların % 61’i, Endonezyalıların % 32’si, Pakistanlıların % 41’i, Faslıların % 38’i, Filistinlilerin % 83’ü, Ürdünlülerin % 62’si ve Türklerin % 42’si Amerikalılar veya Amerikan gruplar üzerine yapılan saldırılara karşı sempati duymakta veya desteklemektedirler.
2013 yılında Belçika’da yapılan bir çalışmanın sonuçlarına göre genç Müslümanların % 16’sının devlet terörizminin kabul edilebilir olduğuna inandıkları, İngiltere’deki genç Müslümanların % 12’sinin de sivillere yapılan intihar saldırılarını haklı gördükleri ortaya çıkmıştır.
Amerika’da 2007 yılında yapılan bir çalışmanın sonuçlarına göre, genç Müslümanların % 26’sı intihar saldırılarının haklı gerekçeleri olduğuna inandıkları görülmüştür. İntihar saldırılarının haklı gerekçeleri olduğuna inanan genç Müslümanların oranı Fransa’da % 42, Almanya’da % 22 ve İspanya’da ise % 29’dur.
by RAHEEM KASSAM22 Mar 2016
İslam dinine daha çok bağlı olan dindar Müslümanlar arasında intihar eylemlerinin haklılığına inananların oranı üç kat daha fazladır, İngiltere’de yaşayan Müslümanların % 86’sı için dinin hayatlarındaki en önemli şey olduğu dikkate alındığında bu gerçekten çok üzücü bir orandır.
İngiltere’de yaşayan Müslümanlardan sadece % 5’i herhangi bir şekilde haberdar oldukları bir terör saldırısını ihbar etmeyeceklerini ifade ederken, bu oran genç Müslümanlar arasında % 18’e çıkmaktadır. Black Lives Matter (BLM) gibi uluslararası eylemci gruplar tarafından beslenen, insanların polisle işbirliği yapmamaları yönündeki polis karşıtı söylemlerin, bu tür düşünenlerin sayısının artmasına neden olduğu yönünde hiç bir kuşku yoktur.
Geçtiğimiz 2015 yılında yapılan bir araştırmanın sonuçları, İngiltere Müslümanlarının % 45’inin, Batıya karşı şiddeti savunan nefret söylemlerinin İslam’ın temelini teşkil ettiğine inandıklarını ortaya koymuştur. İngiltere’de yaşayan Müslümanların % 40’ı Batıda şeriat yasalarının uygulanmasını istediklerini ifade etmektedirler, şeriata karşı çıkanların oranı ise sadece % 41’dir.
İslam fobisinin Paris saldırıları sonrasında artmaması gerçeğine rağmen, Batı dünyasında özellikle genç Müslümanları hedef alan ve İslam’a karşı bir tavır alan batılı hükümetlere karşı kendilerini kurban gibi hissetmelerini körükleyen bir kindarlık endüstrisi mevcuttur.
ABD eyalet ve federal cezaevlerindeki tutukluların % 9’u Müslümandır.
Suç Oranı
Bu yılın başlarında Birleşik Krallık cezaevlerindeki her beş kişiden birinin Müslüman olduğu bilgisi verilmiştir. Bu rakam, beş yıl öncesine göre % 23 oranında bir artış demektir. Toplama bakıldığında son 13 yılda cezaevlerindeki mahkûm sayısındaki % 20 oranındaki artışa karşılık Müslümanların aynı dönemdeki artış oranı % 122’dir.
Benzer oranlara ABD’deki cezaevlerinde de rastlamak mümkündür. 2011 yılında yapılan bir çalışmaya göre eyalet ve federal hapishanelerdeki toplam tutuklu sayısının % 9’nu Müslümanlar oluşturmaktadır, araştırmanın yapıldığı yıl Müslümanlar ABD nüfusunun sadece % 0,8’ni oluşturmaktadır.
2008 yılında Washington Post, Fransız cezaevlerindeki tutukluların % 60-70’nin Müslüman olduklarını bildirmiştir. Müslüman liderler, sosyologlar ve araştırmacılara göre ise Müslümanlar ülke nüfusunun sadece % 12’sini oluşturmaktadırlar.
Yahudi Aleyhtarlığı
Batı Avrupa’da yaşayan Müslümanların ortalama % 55’i Yahudi aleyhtarlığı bir tutumu benimsemektedir. 2015 yılında İftira ve İnkârla Mücadele Birliği[1] tarafından yapılan bir çalışmanın sonucuna göre Yahudi karşıtı önyargılar taşıyan Müslümanların yaşadıkları ülkelerdeki ulusal nüfusa oranı önemli ölçüde yüksektir.
2006 yılında İsveç Hükümetinin hazırladığı bir rapora göre ülke nüfusunun % 5’i Yahudi karşıtı iken, yetişkin Müslümanlar arasında bu oran % 39’dur.
Almanya’da 2012 yılında Türk nüfusu içinde yapılan bir çalışmanın sonuçlarına göre ise Türklerin % 62’si, ülkede sadece Almanlarla birlikte yaşamak istediklerini, % 42’si ülkede Müslümanların çoğunlukta olmasını istediklerini ortaya koymuştur. Çalışmanın bir diğer sonucu da Türk nüfusun % 18’nin Yahudileri aşağı ırk olarak görmeleridir.
Breitbart News’in Ocak ayında bildirdiğine göre, Fransız Yahudileri arasında süregelen göç rakamlarına bakıldığında, 8.000 Fransız Yahudi, Yahudi karşıtlığının artması nedeniyle Birleşik Krallık veya ABD’ye göç etmiştir.
Entegrasyon
Entegrasyon projeleri için yüzlerce milyon pound, dolar ve avro harcanmasına rağmen bütün yapılanlar boşuna bir çaba olarak görülmekte ve Batı dünyasının tamamında görülmekte olan göç oranı ve Batı toplumlarının günümüze kadar gösterdiği toleransın sorgulanmasına neden olmaktadır.
BBC tarafından bildirildiğine göre 16-24 yaş arasındaki Müslümanların % 36’sı, bir Müslümanın başka bir dine geçmesi durumunda ölümle cezalandırılması gerektiğine inanmaktadır. Müslümanların % 35’i çocuklarını İslami okullara göndermeyi tercih ettiklerini ve 16-24 yaş arasındakilerin % 37’si ise çocuklarını göndermek için hükümet tarafından finanse edilen İslami okullar istediklerini ifade etmektedirler.
Rapor Batıdaki Müslüman nüfus arasında radikallik oranının arttığını ve 16-24 yaş arasındaki genç Müslümanlar arasında kadınların peçe ve çarşafa girerek tamamen kapanmasını savunanların oranının % 74’e ulaştığını ortaya koymaktadır, karşılaştırıldığında, 55 yaşın üzerindeki Müslümanlar arasında bu oran sadece % 28’de kalmaktadır.
ÇN: Yazının orijinaline http://www.breitbart.com/london/2016/03/22/polling-muslims-in-the-west-increasingly-sympathise-with-extremism-terror/ linkinden erişilebilir.
[1] Kısa adı ADL olan (Anti Defamation League) Yahudi lobisi 1913 yılında Amerika New York’ta kurulmuştur. Yahudilerin dünyaca tanınmış en etkin örgütüdür. ABD’de Kongre ve Beyaz Saray üzerinde son derece etkili olan bu yapılanma, Yahudilerin aleyhine olan tüm faaliyetlere karşı çıkmak için kurulan, finans ve medya dünyasında da büyük bir ağırlığı olan bir örgüttür. Bu örgüt 2004 yılında Recep Tayyip Erdoğan’a, Türkiye Halkı adına ‘Courage to Care – Umursamaya Cesaret Etme Ödülü’ vermiştir.
Yazar: Raheem Kassam, Birleşik Krallık Bağımsızlık Partisi Başkanı Nigel Farage’nin üst düzey danışmanlık görevini yürütmüştür. 2015 yılı genel seçimleri sonrasında Farage ile yollarını ayıran Kassam Londra çıkışlı sağ görüşlü haber ve düşünce web sitesi Breitbart ile birlikte çalışmaktadır. Student Rights – Tackling Extremism on Campus (Kampüslerde Aşırılıkla Başa Çıkmak) ulusal direktörlük ve Henry Jackson Society’de kampanya direktörlüğü görevlerini yürüten Kassam Bow Group düşünce kuruluşunda da araştırmacılık görevini yürütmektedir. Raheem Kassam tweets at @RaheemKassam
Çeviren: Ercan Caner, Elektrik ve Elektronik Mühendisliğinin yanı sıra, uçak ve helikopter lisanslarına sahiptir.Türkiye Hava Sahası Yönetimi alanında doktora tez çalışmalarını sürdüren Caner’in İnsansız Hava Araçları (2014) ve Taarruz Helikopterleri (2015) konulu makaleleri yayımlanmıştır. 36 yılı kapsayan TSK, BM ve NATO deneyimlerine sahiptir. E-mail:ercancaner@gmail.com