savunmahavacılıkteknolojipolitikaanalizmevduatkriptosağlıkkoronavirüsenflasyonemeklilikötvdövizakpchpmhp
DOLAR
35,1981
EURO
36,7471
ALTIN
2.968,65
BIST
9.724,50
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Ankara
Hafif Yağmurlu
6°C
Ankara
6°C
Hafif Yağmurlu
Pazar Az Bulutlu
8°C
Pazartesi Yağmurlu
9°C
Salı Hafif Yağmurlu
9°C
Çarşamba Yağmurlu
8°C

Belediyelerin Önemi: 28 Şubat Süreci ve Refah Partisi Örneği

Belediyelerin Önemi: 28 Şubat Süreci ve Refah Partisi Örneği

BELEDİYELERİN ÖNEMİ: 28 ŞUBAT SÜRECİ
ve REFAH PARTİSİ ÖRNEĞİ

 

31 Mart 2019 seçimlerinin üzerinden bir haftayı aşkın bir zaman geçmesine rağmen üzerindeki tartışmalar bitmedi.

Kolay kolay biteceğini de sanmıyorum.

Tartışmaların temeli, AKP’nin – başta İstanbul olmak üzere ta Refah Partisi (RP) döneminden beri elinde bulundurduğu bazı yerleri terk ve teslim etmek istememesidir.

İstemez, çünkü bu belediyeler 25 yıldır önce RP, sonra da AKP için çok önemli “ekmek kapısı”dır; bir tür “altın yumurtlayan tavuk” durumundadırlar.

Şimdi biraz gerilere gidelim ve 1994 seçimlerinde – aralarında İstanbul, Ankara, Konya, Kayseri, Erzurum gibi büyükşehirlerin de bulunduğu – 28 il belediyesini ele geçiren RP’nin ve RP’li belediyelerin icraatları hakkında 28 Şubat döneminde Genelkurmay, MİT ve Emniyet raporlarına bakalım.(1)  

Henüz 28 Şubat MGK toplantısından yaklaşık 40 gün önce, 17 Ocak 1997 tarihinde Genelkurmay Başkanı Org.İsmail Hakkı Karadayı Genelkurmay karargâhında Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’e “Kişiye Özel” bir brifing verir. “Refah’lı belediyelerce Refah Partisine önemli miktarda maddi kaynak aktarıldığı” vurgulanan brifingde şu bilgiler yer almaktadır:     

– Büyük iller başta olmak üzere ülke genelindeki yerel yönetimlerin % 40’ını elinde bulunduran Refah Partisi, belediye imkânlarından azami ölçüde istifade ederek bir taraftan kendi yandaşlarına önemli menfaatler temin ederken, diğer taraftan icraatları ile kendine müzahir kitle oluşturma gayretlerini sürdürmektedir.

– Tüm belediye kadroları Refah Partisi yanlıları ve diğer irticai kesimlere üye kişilerce doldurulmakta ve bunlar vasıtasıyla belediye imkânları, kendileri gibi düşünmesi istenen hedef kitleye yönlendirilmektedir.

– RP’li belediyeler sahip oldukları belediye imkânlarından yararlanarak, diğer irticai unsurlar için de önemli olan Kur’an kursu, yurt, pansiyon ve vakıflar gibi girişimlere kolaylık sağlamakta, böylece bu kesimleri siyasi yaklaşımları içerisine çekmeye çalışmaktadır.

TSK’dan irticai faaliyetleri nedeniyle atılan subay – astsubayların Refah’lı belediyelerce yüksek ücretlerle işe alınmasından da yakınılan brifingde, ayrıca, bu belediyelerin üniversite öğrencilerini kendi yanlarına çekmek maksadıyla yükseköğrenim gençliğine karşılıksız burs verdiği, bu maksatlar için sadece Ankara Büyükşehir Belediyesince 5 trilyon lira civarında bir fon ayrıldığı belirtilmektedir.(2)

28 Şubat’tan tam 3 gün önce, 25 Şubat 1997’de MİT tarafından hazırlanan “İrticai Faaliyetlerin Önlenmesine Dair Tedbirler” başlıklı raporda irticai örgütlerin kendilerine finansman sağlamak için büyükşehir belediyelerinin imkânlarını kullandıkları ve İçişleri Bakanlığının bunları önleyecek tedbirleri alması gerektiği”nin altı çizilmektedir.(3)

 

 

28 Şubat MGK Kararlarından tam bir ay sonra, 28 Mart 1997 tarihinde dönemin İçişleri Bakanı Meral Akşener tarafından bütün il valileri, emniyet müdürleri ve içişleri ile ilgili bütün personele bir genelge gönderilir. “Anayasa ve Yasaların Uygulanmasında Uyulacak Usul ve Esaslar” konulu söz konusu genelgede isim vermeden Refah’lı belediyelerin uygulamaları eleştirilmekte ve Bazı belediye başkanlarımızın mahalli müşterek ihtiyaçları çözümlemek için çaba sarf etmek yerine zaman zaman, kendi görev alanlarıyla hiç bir ilgisi olmayan konularda faaliyet içine girdikleri gözlenmektedir” denilerek, yerel yöneticilerin (belediye başkanlarının) tasvip edilmeyen ve kanunen suç sayılabilecek tutum ve davranışları karşısında vali ve kaymakamlarca her türlü yasal işleme başvurulması “emredilmektedir”.

 

REFAHYOL Hükûmetinin istifasından sonra MİT’ten Genelkurmay Başkanlığı’na ulaşan bilgiler ışığında hazırlanan ve yine Genelkurmay Başkanı Org.İ.H.Karadayı tarafından 24 Temmuz 1997 tarihinde Cumhurbaşkanı S.Demirel’e sunulan bir başka brifinge daha değinelim… “İslâmî Sermaye” başlıklı bu özel brifingde; “Refah Partili belediyeler tarafından İslâmî sermayeye mali destek verildiği, Ankara Büyükşehir Belediyesinin bütün ihalelerinin Muradiye Vakfı paravanlığında kurulan 13 şirket vasıtasıyla yürütüldüğü, bütün ihalelerin genel olarak bu şirketlere verildiği, bu kapsamda Muradiye Vakfı tarafından toplam 78 ihalede 14 trilyonluk iş yapıldığı, İstanbul Büyükşehir Belediyesinde de 17 şirketten oluşan benzeri bir teşkilât bulunduğu, bu belediyenin her emlâk satışından bağış aldığı duyumlarının alındığı” vurgulanmaktadır. Söz konusu brifingde, ayrıca, belediyeler tarafından arsa rantı yoluyla gelir elde edildiği, cami altlarında işyerleri açılmasına imkân sağlamak suretiyle belediyelerin haksız kazanç sağladığı da belirtilirken, “Hükümet tarafından da bütçede belediyelere tahsis edilen 26 trilyon liralık kaynağa ilaveten, Ankara Büyükşehir Belediyesine 5 trilyon TL, İstanbul Büyükşehir Belediyesine de 10 trilyon TL olmak üzere toplam 15 trilyon TL’lik tahsisat ayrılıp ödendiği”nin” altı çizilmektedir.

 

 

Ve son olarak, yine aynı süreçte Gnkur.Bşk.Org.Karadayı tarafından Cumhurbaşkanı Demirel’e 17 Mart 1998 tarihinde verilen bir başka brifingde ise bu kez medyada TSK’yı hedef alan yazı ve yayınlar eleştirilerek, Refah Partisi’nin kapatılmasından sonra Fazilet Partisine geçen belediyeler konusunda da şu önemli bilgi yer almaktadır:

Finansmanı şimdi Fazilet Partili olan belediyelerce sağlanan Akit ve Yeni Şafak gazeteleri örneğinde olduğu gibi irticai yayın yapan, özellikle Türk Silahlı Kuvvetlerini ve komutanları hedef alan birkaç gazete ve üç beş yazar bile hiçbir yasa ve sınırlama tanımadan yayınlarını ve tahriklerini sürdürmekte, gerek yargı ve gerekse idare büyük bir ilgisizlikle seyirci kalmaya devam etmektedir.

Yani “bir kısım” belediyenin “bir kısım” medya ve köşe yazarı ile ilgisi ve finansman desteği daha o zamanlarda tespit edilmiş…

Görüldüğü gibi RP’li belediyelerin kamu kaynaklarını belediye hizmetleri dışında yandaş kesimler için nasıl harcadığı ta 28 Şubat döneminde MİT, Emniyet ve Genelkurmay belgelerinde yer alıyor. Yani olayın 3-5 yıllık değil, tam 25 yıllık mazisi var.

Devletin henüz “parti devleti” olmadığı dönemde bu tür işlere tevessül eden dünün RP’li bugünün AKP’li kadrolarının belediye kaynaklarını kimlerin, nerelerin hizmetine nasıl ve ne şekilde sunmuş olabilecekleri konusundaki takdiri okuyucuya bırakıyorum. Kuşkusuz yeni yönetimler bu durumu kurcalayıp çok ilginç bilgiler çıkaracaklardır.

Şahsen AKP cenahından yükselen itirazların ve yaygaranın büyüklüğünü, ortaya çıkacak yeni bilgilerin önemi konusunda bir emare olarak değerlendiriyorum.

Alican TÜRK

(1) İstanbul’da Recep Tayyip Erdoğan’ın, Ankara’da da Melih Gökçek’in o seçimlerde belediye başkanı olduklarını hatırlatalım.

(2) 28 Şubat sürecinde aralarında “Fethullah Gülen Nur Cemaati” üyeliği de olmak üzere çeşitli tarikat – cemaat bağlantıları nedeniyle TSK’dan ihraç edilen bir kısım personel başta İstanbul Büyükşehir Belediyesi olmak üzere çeşitli belediyelerde işe alınmışlardır. Fethullahçı grubun listesi Nurettin Veren tarafından açıklanmıştır.

(3) Bu rapor, meşhur 28 Şubat MGK toplantısında MİT tarafından takdim edilen raporun özünü oluşturmaktadır.

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.