savunmahavacılıkteknolojipolitikaanalizmevduatkriptosağlıkkoronavirüsenflasyonemeklilikötvdövizakpchpmhp
DOLAR
34,5503
EURO
36,4552
ALTIN
2.965,61
BIST
9.131,88
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Ankara
Hafif Yağmurlu
17°C
Ankara
17°C
Hafif Yağmurlu
Cuma Hafif Yağmurlu
17°C
Cumartesi Karla Karışık Yağmurlu
2°C
Pazar Karla Karışık Yağmurlu
2°C
Pazartesi Az Bulutlu
2°C

Biyolojik Ölümün Altı Aşaması

Biyolojik Ölümün Altı Aşaması
A+
A-

Biyolojik Ölümün Altı Aşaması

Bir insan öldüğünde bedenin ayrışması birkaç aşamada gerçekleşmektedir. Bütün organlar aynı anda ölmez; bu yazıda ölümün teşhis edilmesiyle bedenin toz haline gelmesi arasındaki aşamaları  okuyabilirsiniz.

Ercan Caner, Sun Savunma Net, 15 Nisan 2024

Tıbbi açıdan ölümün iki ana safhası vardır. Birincisi klinik ölümdür ve insanın nefes almayı ve kalbin kan pompalamayı bıraktığı andan itibaren birkaç dakika sürmektedir. Bu esnada organlar hâlâ canlıdır. Ölümün ikinci ana safhası ise, organların artık işlev görmez hale geldiği ve hücrelerin bozulduğu, ikinci ölüm de denilen, biyolojik ölümdür.

Ölüm, hayati fonksiyonların kesin olarak durması olarak tanımlanmaktadır. Doğal ölüm genellikle, örneğin bir cinayet veya bir kazadan kaynaklanan erken ölümden ayırt edilir, ancak her durumda ölüm esnasında kan dolaşımı kesintiye uğrar. Yani artık kan bedenin farklı organlarına ulaşamamaktadır ve hücre aktiviteleri de yavaş yavaş durmaktadır. Kalp kan pompalamayı durdurduğundan, bedenin diğer organları da birbiri ardına ölür ve beden zaman içinde yavaş yavaş bozulmaya başlar.

Bir insanın öldüğünü gösteren ilk belirtiler; kalp ve solunum durması, sinir fonksiyonlarının kesilmesi ve beyin ölümünün gerçekleşmesidir. Sonraki belirtiler ise bedenin saatte ortalama bir derece soğuması, kasların sertleşmesi, bedende morumsu ve kırmızı lekelerin ortaya çıkması, beden suyunun azalması (dehidratasyon) ve bedenin tanımlanma imkânını ortadan kaldıran ayrışmanın başlamasıdır.

Sadece kalp atışlarının olmaması bir insanın ölümünü ilan etmek için yeterli değildir. Bilimin ilerlemesi sayesinde günümüzde artık adli tıp beyin ölümünü de işin içine dâhil etmektedir. Tıbbi ve yasal bir tanı olan beyin ölümü; ensefalogram (beynin radyografik görüntüsünün alınması), anjiyografi (beyni besleyen damarların görüntülenmesi) ve beyin bilgisayarlı taraması (CT-Computed Tomography) gibi gözlemlere ve bir dizi incelemeye dayanmaktadır. Bu incelemelerin maksadı, kanın artık beynin içinde dolaşmadığının ve beynin içinde artık elektriksel bir aktivitenin olmadığını belirlemektir. Beyin ölümünün ardından, böbrekler, pankreas ve karaciğerden başlayarak yavaş yavaş diğer organlar da çalışmayı bırakır. Ancak ölen insan organlarını bağışlamış ise, bu organlar aşağıda belirtilen sürelerde yapay olarak aktif halde tutulabilir:

Kalp –  Azami 3-4 saat.

Akciğer – 6-8 saat.

Karaciğer – 12-18 saat.

Tek Böbrek – 24-36 saat.

Ölümden 1-2 saat sonra kan dolaşımı durmuş ve kan vücudun alt kısımlarında birikerek, postmortem lividity (ölüm lekesi) adı verilen kırmızı veya morumsu lekelerin ortaya çıkmasına neden olmaya başlamıştır.

Beyin ölümünün gerçekleşmesinden yaklaşık altı saat sonra kaslar sertleşmeye ve kas hücreleri kalsiyum salgılamaya başlar. Yannick Tolila-Huet, ölüm sertliği olgusunun bütün ölen insanlarda ortak bir olgu olduğunu, sertliğin dokunulduğunda hissedildiğini ifade etmektedir. Bedenin katılık hali ölümün gerçekleşmesinden 24 saat sonra en üst seviyeye çıkar ve 36’ncı saatten itibaren azalmaya başlar. Bu süre zarfında vücut ısısı da yavaş yavaş düşer ve ortam ısısı ile dengeli hale gelir.

Bedenin ayrışma süreci ölümden iki veya üç gün sonrasına kadar  başlamaz. Yannick Tolila-Huet, karın boşluğu kör bağırsak yakınında yeşil bir noktanın belirmesinin çürümenin başladığının ilk işaretlerinden bir tanesi olduğunu söylemektedir. İnce bağırsak ve kolon fekal madde ile doludur, kolon ve bağırsaklarda bulunan bakteriler çoğalır ve kan damarlarına yayılır. Bu bakteriler karın şişmesine neden olan gazları üretir.

Kaynak: Güzel Sözler

Bedende yaşayan bakteriler daha sonra sindirim sistemi, karaciğer, dalak, kalp ve beyin gibi bütün organlara saldırırlar. Beden sızmaya başlar ve siyah ve kırmızı renkli sıvılar ortaya çıkar. Daha sonra cilt renk değiştirir ve önce yeşilimsi, sonra siyah hale gelir ve hoş olmayan koku yayılması başlar.

Yağ kitlesi çok fazla olan bir bedende yağ sıvılaşarak cilt yüzeyinde kabarcıklar oluşturabilir. Bu kabarcıklar çürütücü sıvılar ya da sıvılaşmış yağ içermektedir. Beden kapalı bir yerde (3°C ile 6°C arasında düşük ısılı oda veya tabut) tutulmazsa ve açık havada bırakılırsa, sinekler yumurtalarını beden üzerinde çeşitli yerlere bırakır. Kurtçuklar daha sonra ölü bedenden beslenerek vücudun her yerine yayılır.

Beden daha sonra susuz kalır ve cilt içeri doğru çekilir (retrakt) ve bunun sonucu olarak kıllar tekrar görünür hale gelir, ancak çürüme süreci başlar başlamaz saçlar dökülür. Yannick Tlila-Huet ayrışma sürecinin, bedenin korunma şekli, vücut sıcaklığı, yağ kütlesi, ölüm nedeni veya kişinin yaşı gibi faktörlere bağlı olduğunu ve vücut açık havada ve sıcaklığın yüksek olduğu bir ortamda ise bir ay gibi bir zaman diliminde tamamen parçalanacağını, soğuk bir ortamda tutulduğunda ise bedenin ayrışmasının  daha uzun sürebileceğini ifade etmektedir.

 

https://www.medisite.fr/obseques-les-6-etapes-de-la-mort-biologique.5652462.688348.html?nl_source=newsletter&page=4

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.