savunmahavacılıkteknolojipolitikaanalizmevduatkriptosağlıkkoronavirüsenflasyonemeklilikötvdövizakpchpmhp
DOLAR
35,1981
EURO
36,7471
ALTIN
2.968,65
BIST
9.724,50
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Ankara
Yağmurlu
6°C
Ankara
6°C
Yağmurlu
Cumartesi Çok Bulutlu
6°C
Pazar Parçalı Bulutlu
8°C
Pazartesi Yağmurlu
10°C
Salı Yağmurlu
8°C

CHP’DE SEÇİM GÜVENLİĞİ MESELESİ VE ONURSAL ADIGÜZEL

CHP’DE SEÇİM GÜVENLİĞİ MESELESİ VE ONURSAL ADIGÜZEL

CHP’DE SEÇİM GÜVENLİĞİ MESELESİ ve ONURSAL ADIGÜZEL

 

Yaklaşık 8 yıldır CHP’de “seçim güvenliği” konusundaki çalışmaları yürüten CHP Bilgi ve İletişim Teknolojilerinden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Onursal ADIGÜZEL görevden alınmış.

Bana göre çok geç verilmiş bir karar…

Şimdi bu konuda herkesin ilgisini ya da dikkatini çekeceğine inandığım bir anımı ve bir bilgiyi paylaşmak istiyorum.

Ama önce size kısaca HAYIRLI KONVOY’dan söz etmem gerek.

Bilindiği gibi, Anayasa’da değişikliğe gidilerek Başkanlık Sistemi’ne geçilmesi konusunda 16 Nisan 2017 tarihinde bir “EVET- HAYIR” referandumu yapıldı. O süreçte, kumpas davalarda yargılanan bir grup asker tarafından – tamamen kendi inisiyatifleriyle – HAYIRLI KONVOY adıyla 12 kişilik bir grup oluşturuldu. (Aslında öneri Mehmet Ali ÇELEBİ’den gelmişti ve kumpas mağduru herkese açıktı, ama sadece 12 kişi katıldı.) Amaç, referandumda özellikle kritik illeri gezerek vatandaşları HAYIR oyu kullanmaları yönünde ikna etmek, böylece “BAŞKANLIK SİSTEMİNE HAYIR” kampanyasına destek sağlamaktı.

O nedenle de grubun adı HAYIRLI KONVOY olarak konmuştu. Şu isimlerden oluşuyordu:

(E) Tümg. Ahmet YAVUZ, (E) Korg. Atilla KEZEK, (E) Tüma. Semih ÇETİN, (E) Tüma. Fikret GÜNEŞ, (E) J.Alb.Mustafa ÖNSEL, (E) Dz.Alb.  Bora SERDAR, (E) Dz.Alb. Ali TÜRKŞEN, Merhum Ali Tatar’ın ağabeyi Ahmet TATAR, AKUT Onursal Başkanı Nasuh MAHRUKİ, (E) Tğm. Mehmet Ali ÇELEBİ, (E) Hv.Bçvş. Nasuh BEKTAŞ ve bendeniz (E) Alb. Alican TÜRK.

Ne var ki diğer isimler yargılandıkları davalarda beraat ederken, benim de sanıkları arasında olduğum 28 Şubat kumpas davası referandum sırasında devam ediyordu. Dolayısıyla “28 Şubat sanığı birinin” kampanyada yer almasının bir takım polemiklere konu olacağı değerlendirilerek, ben o süreçteki gezilere katılamamıştım.

Ardından 2018’de Cumhurbaşkanlığı Seçimleri geldi… Bu kez HAYIRLI KONVOY grubu “Sandık Güvenliği” konusunda vatandaşların duyarlılığını artırmak amacıyla yeniden yola koyuldu. (Bu öneri de yine Çelebi’den gelmişti, zira kendisi “CHP Sandık Güvenliği” ekibindeydi.) Etkinlikten kısa bir süre önce ben de yargılandığım davadan beraat edince, gruba katılmam konusunda bir engel kalmadı; önce İstanbul – Bakırköy’de ardından İzmir – Karşıyaka’da vatandaşlarla bir arada olduk.

İstanbul, Bakırköy, 29.04.2018

   

İzmir – Karşıyaka – 19.05.2018

Şimdi bu noktada çok önemli gördüğüm bir bilgiyi paylaşmak istiyorum.

Bizler Hayırlı Konvoy olarak SANDIK GÜCÜ grubunda etkinlikleri yürütürken, Mehmet Ali ÇELEBİ’ye başımdan geçen bir olayı anlattım. Olay, 2014 seçimlerinde (ya da 2015 de olabilir) seçimlerinde yaşadığım bir olayla ilgiliydi; benim de oy kullandığım okulda bir arkadaşımın, kendisinden önce oy kullanan birini biraz sonra başka bir sandıkta tekrar oy kullanırken görmesi üzerine olaya müdahale etmesi, olay büyüyünce polisin devreye girmesi, ilgili şahsın üzerinde yapılan aramada beş ayrı kimliğin çıkması ile ilgiliydi. Çelebi’ye bunu anlatıp “Aman gözünü seveyim, parti olarak buna dikkat edin! Anlaşılan aynı kişilere farklı kimlikler oluşturulup birden fazla oy kullandırılması sağlanıyor. Lütfen seçmen listelerindeki isimler üzerinde yoğunlaşın.” diye uyardım.

Çelebi’nin verdiği yanıt “Hiç merak etmeyin, biz bütün tedbirleri alıyoruz” şeklinde oldu.

Ancak herkesin bildiği gibi Erdoğan – yine bana göre şaibeli bir şekilde – seçimi kazanıp Cumhurbaşkanı oldu.

Bu olaydan yaklaşık 1 yıl kadar sonra, Atatürk’ümüzün Samsun’a çıkışının 100’ncü yıldönümü kutlamaları vesilesiyle HAYIRLI KONVOY olarak bu kez hep birlikte Samsun’a gittik, oradaki etkinliklere katıldık.

Aynı oteldeydik. Tabii bol bol sohbet etme olanağı bulduk.

Samsun, 19.05.2019

Orada Çelebi’ye sordum:

– Hani 2018’de seçim güvenliğine ilişkin her türlü tedbiri almıştınız, ne oldu? Buyur işte, yine birçok yerde şaibeler, ayak oyunları vs. medyaya yansıdı.

Çelebi’nin yanıtı kanımı dondurdu:

– Sormayın Komutanım… Orada karanlık işler var. Şahsen seçim güvenliğinden sorumlu biri olarak, seçimlerden 1-2 hafta kadar önce ilgili ekibe “Bakın biz askeriz, her şeyin provasını yaparız… Meselâ tatbikatlar aslında savaş provasıdır. Bir sistem kuruldu ama işleyip işlemediğini, nerelerde sorunlarla karşılaşacağımızı bilmiyoruz; gelin bir deneyelim, sınayalım, tatbikatını yapalım!” dedim. İşte ben bunu söyledikten sonra ipler koptu, beni neredeyse seçim güvenliği grubundan tecrit ettiler, bir daha hemen hemen hiçbir faaliyete dahil etmediler. Hatta seçimler sırasında da beni Ankara’dan uzaklaştırıp sandık sorumlusu olarak ta Şanlıurfa’ya gönderdiler.

“Ne diyorsun Çelebi?” diye kulaklarıma inanamamış, resmen şok olmuştum.

İşte 14 Mayıs seçimlerinin yine aynı kişiye – Onursal ADIGÜZEL’e teslim edildiğini öğrendiğimde Mehmet Ali ÇELEBİ’nin sözleri aklıma gelmiş ve canım çok sıkılmıştı.

Seçimlerin ertesi günü görevden alınması bana “At ve Üsküdar” özdeyişini hatırlattı.

Alican TÜRK

BU ALANA REKLAM VEREBİLİRSİNİZI
Yorumlar
  1. Alpaslan PERVİN dedi ki:

    Bu olay, ‘at ve Üsküdar’ değil de, ‘İHANET’ sözcüğünü akla getiriyor.
    Eğer bu, yönetimin de bilgisi ile yapıldıysa, ‘RTE’a çalışmak, seçimin Türk Milleti’ne sergilenen bir tiyatro oyunu olduğunu gösterir. Ben zaten bizdeki seçim ve demokrasiyi başrol oyuncularının(iktidar ve ana muhalefet partileri başkanları) muhteşem oyunculuk sergiledikleri bir TİYATRO oyunu olarak görüyorum.