savunmahavacılıkteknolojipolitikaanalizmevduatkriptosağlıkkoronavirüsenflasyonemeklilikötvdövizakpchpmhp
DOLAR
34,1841
EURO
36,8151
ALTIN
2.920,41
BIST
8.862,32
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Ankara
Açık
14°C
Ankara
14°C
Açık
Perşembe Açık
16°C
Cuma Açık
14°C
Cumartesi Çok Bulutlu
13°C
Pazar Az Bulutlu
14°C

DEVA Partisi Parti Programı: Adalet, Hukuk ve Yargı

DEVA Partisi Parti Programı: Adalet, Hukuk ve Yargı

DEMOKRASİ VE ATILIM PARTİSİ PARTİ PROGRAMI

DEVA Partisi Parti Programı: Adalet, Hukuk ve Yargı

DEVA Partisi Parti Programı: Adalet, Hukuk ve Yargı

DEMOKRASİ VE ATILIM PARTİSİ PARTİ PROGRAMI


Adalet Değeri

Adalet; herkese hak ettiğini vermek ve herkesin hakkını koruyup güvence altına almaktır. Bu içeriğiyle adalet, insan haklarını ve onun özünü oluşturan insan onurunu gözetmek demektir.  İnsan haklarını ve insan onurunu referans alan adalet kavramı, hukukun üstünlüğüne dayalı devlet anlayışının temelidir.

Devletlerin meşruiyeti, gücü ve sürekliliği, üzerine kurulu oldukları adalet temelinin sağlamlığıyla ölçülür. Adalet değeri üzerine kurulu olan ve adaleti tesis eden devletler güçlü ve daim olurlar, adalet değerinden uzaklaşan ve zulme saplanan devletler ise yok olurlar. “Adalet mülkün temelidir” düsturunu, bu evrensel gerçekliğin veciz bir ifadesi olarak görmekteyiz.

Partimiz, adaleti toplumsal ve siyasal yaşamın vazgeçilmez bir ilkesi olarak kabul eder. Adalet; toplumsal barışın, huzurun, güvenliğin ve refahın güvencesidir. Adaletin olmadığı yerde haksızlık ve zulüm hâkim olur. Haksızlığın ve zulmün yaygın olduğu toplumlarda çatışma, kamplaşma ve kutuplaşma eksik olmadığı gibi, refahı sağlamak da mümkün değildir. Böylesi bir toplumda kanunlar, haksızlığı ve zulmü meşrulaştırmaktan başka bir işlev görmezler.

Toplum olarak, adalet değerinden uzaklaşan ülkemizde devlet sisteminin temellerinin sarsıldığına tanıklık etmekteyiz. Ülkemizde yaşanan sorunların ve krizlerin temelinde adalet prensibinden sapma yatmaktadır. Toplumsal, ekonomik ve siyasal yaşamımızın her alanında kendisini hissettiren adalet açığı, toplumsal barışı zedelemekte, toplumun kendi içinde ve toplum-devlet ilişkisinde onarılması güç yaralar açmaktadır.

Parti olarak, toplumda adalet beklentisinin çok yaygın ve güçlü olduğunun farkındayız. Partimizin temel felsefesi, siyaset ve yönetim anlayışı, adalet değeri üzerine kurulmuştur.   

Hukuk ve Hukukun Üstünlüğü

Hukuk, adalet değerini somutlaştıran ve onu gerçekleştirmeye yönelen kurallar bütünüdür. Hukukun özü adalettir. Adalet değeri hak ve özgürlük eksenli olduğundan, adalet değerini gerçekleştirmeyi hedefleyen hukukun amacı da kişilerin hak ve özgürlüklerini güvence altına almak olmalıdır.

Kişilerin hak ve özgürlüklerini koruma amacını gütmeyen, insanlar arasında ayrımcılık yapan ve eşitlik ilkesini hiçe sayan kanunların ve uygulamaların yürürlükte olduğu bir devlet, hukuk devleti olarak nitelendirilemez.

Hukuk, adalet esasına dayalı bir toplumsal düzeni tesis etmeyi hedefler. Adalet esasına dayalı toplumsal düzen, aynı zamanda toplumsal barışın da teminatını oluşturur. Ülkemizin en fazla ihtiyacı olan da budur.

Hukuk devletinin özü, “adalet devleti”dir. Hukuk devletinin amacı, adalet devletini gerçekleştirmektir. Hukuk adalet süzgecinden, devlet de hukuk süzgecinden geçtikten sonra geriye kalan şey hukuk devletidir.

Adaletsiz hukuk, yalnızca “yanlış hukuk” değil, her türlü hukuk doğasından yoksunluktur; hukukta zorbalıktır.

Hukuk; eşitlik, özgürlük ve adalet gibi evrensel değerleri referans alan kurallar bütünüdür. Hukukun toplumsal yaşamda ve devletin işleyişinde üstün bir konumda olması, demokratik hukuk devleti ilkesinin vazgeçilmez bir gereğidir.

Hukukun üstünlüğüne dayalı devlet, herkesin hukuk karşısında eşit olmasını öngörür.  Hukuk devletinde dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasî düşünce, felsefî inanç, din, mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin herkes kanun ve hukuk önünde eşittir. Hukuk devletinde hiç kimseye ayrıcalık ve imtiyaz tanınamaz.

Hukuk, yönetilenleri olduğu kadar yönetenleri de bağlar. Millet adına iktidarı kullananların ve yönetim mevkiinde olanların hukuk karşısında herhangi bir ayrıcalığı yoktur. Hukuk devleti, üstünlerin ya da güçlülerin değil, hukukun üstün olduğu bir devlettir.

Hukuk devleti, devletin hukukla çerçevelenmesini ve kayıtlanmasını öngörür. Devletin yapılanmasının ve işleyişinin hukuka uygun olmasını gerektirir.

Hukuk devletinde kişisel ve keyfi yönetime yer yoktur. Devletin bütün kararları, eylem ve işlemleri hukuka uygun olmak zorundadır. Yasama, yürütme ve yargı organları hukuka bağlı olarak görev icra ederler. Hiçbir kurum, kuruluş, organ ya da şahıs hukuktan bağışık değildir. 

Hukuk devleti adaletli bir toplum düzeni oluştururken, aynı zamanda, toplumsal istikrarı da sağlar. Bu istikrarın özü, hukuki güvenlik ve öngörülebilirliktir.

Hukuk devletinin temel gereklerinden biri olan hukuki güvenlik, yurttaşların kamu otoriteleriyle ilişkilerinde bugüne ve geleceğe ilişkin olarak güven duygusu içinde olmaları demektir. Hukuk devleti ilkesinin işlevsel olabilmesi için hukukun, yönetilenlere güven duygusu vermesi gerekir. Bunun için de özellikle bireysel özgürlükleri etkileyen hukuk kurallarının açık ve önceden bilinebilir olması gerekir. Hukuka olan güvenin sağlanabilmesi için hukuk alanında belirsizlik ve keyfiliğe yer verilmemelidir.

Hukuki öngörülebilirlik ise, sağlanan hukuki istikrar sayesinde kişilerin geleceği öngörebilmeleri ve bu öngörüler doğrultusunda her türlü etkinliklerini yürütebilmelerini ifade etmektedir. Buna göre hukuk devleti, yasaların egemenliğine dayanan istikrarlı bir hukuk düzeni kurmak suretiyle yurttaşların ne tür işlem ve eylemleri yapabileceklerini ve ne tür yaptırımlarla karşı karşıya kalabileceklerini önceden bilerek ona göre hareket etmelerine olanak tanır.

Hukuki güvenlikten ve hukuki öngörülebilirlikten yoksun olan ülkelerin sosyal barışı sağlamaları mümkün olmadığı gibi, ekonomik kalkınmayı sürdürmesi de mümkün değildir.

Parti olarak, ülkemizde yaşanan toplumsal huzursuzluğun ve ekonomik krizin temelinde hukuk sistemimizin güvenilirlikten ve öngörülebilirlikten uzak istikrarsız yapısının yattığına inanmaktayız. Hukukun sağladığı istikrar ortamında güvensizliğin ve belirsizliğin azalacağına, üretim ve yatırım kararlarının korkusuzca ve güvenle alınacağına, böylece kalkınma sürecimizin hızlanacağına inanıyoruz.

Mevzuatımızdaki temel insan haklarına ilişkin kimi yasakçı hükümler ile kamu yönetiminin hukuk dışı keyfi uygulamaları ve toplum vicdanını zedeleyen bazı yargı kararları nedeniyle ülkemiz hukuk devletinden çok, keyfiliğin yaygın olduğu bir kanun devleti görüntüsü vermektedir.  Ülkemizin, özellikle son yıllarda hukuk devletinin temel gereklerini yerine getirmekten hızla uzaklaştığına ve itibar kaybettiğine tanıklık etmekteyiz.  

Hukuk devleti konusunda ülkemize kaybettiği itibarını yeniden kazandırmak ve güçlü demokrasiler seviyesine ulaşmak Partimizin öncelikli hedeflerinden biridir. Bu amaçla; başta OHAL mevzuatı olmak üzere, insan haklarına ve hukukun evrensel ilkelerine aykırı düzenlemeleri, özgürlük, eşitlik ve adalet gibi evrensel değerleri referans alarak yenileyeceğiz. Hukuki güvenliği ve hukuki öngörülebilirliği temin ederek, hukuk alanında istikrarı sağlayacağız.

Parti olarak, kamu yönetiminin hukuka bağlılığını sağlamak amacıyla, idari ve yargısal denetimi etkin hale getireceğiz.

İdari yargının alanında kalan mevzuatın dağınık ve ilişkisiz olarak düzenlenmiş olması, yanlış uygulamalardan sonra yürütülen yargılamalar sonucunda telafisi mümkün olmayan hatalara ve kamu zararlarına sebep olmaktadır. Bu çerçevede, idari yargı alanına giren mevzuatı kolay anlaşılabilir, somut ve çelişmez bir şekilde düzenleyeceğiz. Uygulama birliği oluşturarak bireylere ve kamuya yüklenen tazminat külfetini ortadan kaldıracağız.

Bağımsız ve Tarafsız Yargı

Hukukun üstünlüğüne dayalı demokratik devletlerde yargılama yetkisi, yasama ve yürütmeden bağımsız kılınan yargı organlarına bırakılır. Yargının, yasama ve yürütmeden ayrı ve onlardan bağımsız bir erk olması, kuvvetler ayrılığı ilkesinin temel bir gereğidir.

Kuvvetler ayrılığının ve buna bağlı olarak “denge ve denetleme” sisteminin temel gereklerinden biri, yasama ve yürütme tasarruflarının üçüncü bir güç olan yargı tarafından denetlenmesidir.

Yargının, bir yandan yasama ve yürütmenin hukukun sınırlarını aşıp aşmadığını denetleyebilmesi, diğer yandan da siyasi iktidarın keyfi karar ve eylemlerinden bireyleri koruyabilmesi için her iki erkten de bağımsız olması gerekir.

Yargının en önemli varlık sebebi, bireylerin hak ve özgürlüklerini devlet karşısında korumaktır. Yargı; bireylerin hak ve özgürlüklerini güvence altına alabilmesinin, herkese hak ettiğini teslim edebilmesinin ve adil kararlar verebilmesinin bir gereği olarak bağımsızlık zırhıyla donatılır. Yargıya tanınan bu ayrıcalık, adaleti sağlama amacına yöneliktir.

Yargı bağımsızlığı ilkesi başlı başına bir amaç değil, adaleti sağlayabilmenin bir aracıdır. Yargının adaletli kararlar verebilmesi için tarafsız olması, tarafsız olabilmesi için de bağımsız olması gerekir.

Ülkemizdeki yargının bağımsızlığı ve tarafsızlığı konusunda ciddi sorunlar olduğunun farkındayız. Yargı alanında yaşanan sorunları, tek başına anayasal ve yasal düzenlemelerdeki eksikliklerle açıklamak mümkün değildir.  Sorunun büyümesinde, uygulamadaki baskıcı ve otoriter yönetim anlayışı yatmaktadır.

İnsan haklarına ve hukukun üstünlüğüne dayalı demokrasi anlayışından sapıldığı, otoriter ve baskıcı politikaların yürürlüğe konduğu, toplumsal ve siyasal muhalefetin sindirildiği ve korku ikliminin yaratıldığı bir ortamda yargının bağımsızlığını ve tarafsızlığını sağlamak mümkün değildir.

Yargının; bağımsızlığını, tarafsızlığını, hesap verilebilirliğini ve denetimini sağlayabilmek, hızlı, etkin ve verimli çalışıp adil kararlar verebilmesini temin edebilmek için bir dizi yapısal düzenleme gerekmektedir.  Bu çerçevede;

Hâkimlerin ve savcıların mesleğe atanmalarında, kamu hizmetlerine girmede eşitlik ilkesine uygun, objektif kriterlere dayalı ve her türden kayırmaya kapalı bir sistem getirmeyi amaçlıyoruz.

Hâkim ve savcıların özlük işleri hakkında karar verme yetkisine sahip bağımsız yüksek yargı kurullarını, yargının demokratik meşruiyeti ve çoğulculuğu ilkeleri çerçevesinde yeniden tanzim etmeyi hedefliyoruz. Bu kapsamda Hâkimler ve Savcılar Kurulu’nu “Hâkimler Kurulu” ve “Savcılar Kurulu” olarak ikiye ayıracağız.

Yargı sistemi içerisinde farklı görevlere ve konumlara sahip olan hâkimlik ve savcılık mesleklerini birbirinden ayıracağız. Hâkimlerin savcı, savcıların da hâkim olarak görevlendirilmelerine son vereceğiz. Hâkimler ve savcıların sınavlarını, eğitimlerini, mesleğe alım süreçlerini ve fiziki mekânlarını birbirinden ayıracağız. Savcıların, adliye binalarının dışında kendilerine ait binalarda görev yapmalarını sağlayacağız.

Partimizin en çok önem verdiği konulardan biri, hâkimlerin uzmanlaşmasıdır. Hâkimlik mesleğine dair genel bir eğitim verildikten sonra, hâkimlerin belli bir alanda uzmanlaşması ve uzmanlaştığı mahkemelerde görev yapması için gerekli düzenlemeleri gerçekleştireceğiz. Hâkimlerin tayin ve görev yeri değişikliklerinde, önceden belirlenecek ihtisas alanlarının dikkate alınmasını öngören bir sistem kuracağız.

Yargıda etkinlik ve verimliliği arttırabilmek amacıyla hâkim ve savcı yardımcılığı uygulamasına bir an önce geçeceğiz.

Hâkimlerin herhangi bir endişe duymadan görevlerini yürütebilmeleri ve hakkaniyetli bir karara varabilmeleri için, görev yaptıkları bölge için öngörülen süre dolmadan görev yerlerinin değiştirilmesini mümkün olmaktan çıkaracağız. Partimizin hedefi bütün hâkimler için coğrafi (kürsü) teminatın getirilmesidir.

Yürütmenin ceza soruşturmalarını etkileme olanağını ortadan kaldırmak, savcıların bağımsızlığını ve tarafsızlığını güçlendirmek ve yargılamanın etkinliğini ve verimliğini artırmak için, adli kolluğu idari kolluktan ayırarak adli teşkilata bağlı görev yapan birimler haline getireceğiz.

Hukukun üstünlüğü yargının işlevselliği ve hızıyla da doğru orantılıdır. Yargı süreçlerinin hızlandırılması için gerekli tedbirleri alacağız. Bu bağlamda, başta hâkim ve savcı ihtiyacının karşılanması ve hâkim ve savcı yardımcılığının bir an önce hayata geçirilmesi olmak üzere nicelik ve nitelik bakımından yeteri kadar personelin istihdamını sağlayacağız. Teknolojik altyapıyı iyileştirecek ve yargı makamlarının kamu kurum ve kuruluşlarından istedikleri bilgi ve belgelere geciktirilmeksizin en kısa sürede ulaşmasını sağlamaya yönelik gerekli tedbirleri alacağız.

Yargı sürecinin hızlanması ve ‘‘adil yargılanma süresinin’’ aşılmaması için yargı sistemini büyük oranda ihtisas mahkemelerinden oluşacak şekilde yeniden yapılandıracağız.

Böylece yargıyı, uyuşmazlıkların çözümünde tercih edilir hale getirecek, hukuki normların caydırıcılığını artıracak ve bireyleri hukuk dışında çözüm aramaktan kurtaracağız.

Arabuluculuk ve uzlaştırma uygulamalarının etkinliğini artıracağız.

Yargıda şeffaflığın ve denetimin sağlanabilmesi için, her düzeydeki mahkeme kararlarını kişisel verileri koruyarak vatandaşların erişimine açacağız.

Duruşma zabıtlarının, mahiyetine uygun tutulmasını temin etmek amacıyla duruşmaların dijital ortamda kayıt altına alınması için gerekli olan altyapıyı kuracağız.

Hâkimlerin terfilerinde, verdikleri kararların Anayasa Mahkemesi ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi içtihatlarına uyumunun dikkate alınması gereken bir ölçüt olmasını sağlayacak yasal düzenleme yapacağız.

Hâkimler Kurulu ve Savcılar Kurulu’nun atama yapılacak hâkim ve savcı kadrolarını önceden ilan etmeleriyle ilgili gerekli düzenlemeleri yaparak, atamalarda şeffaflığı egemen kılacağız.

Adalet Komisyonlarını güçlendirerek işlevsel hale getireceğiz. Komisyonlarda çoğulculuğu sağlamak amacıyla, komisyonların görev yaptıkları yargı çevrelerindeki barolardan temsilcilerin de komisyonlarda yer almasını sağlayacağız.

Adaletin tesisinde kilit rol oynayan hukukçuların daha iyi yetişmeleri gayesiyle, hukuk fakültelerinin açılmasını öğretim üyesi sayısı ve fiziki koşullar gibi nesnel kriterlere bağlayacağız. Belirlenmiş kriterlere, belirli süre içerisinde uymayan fakültelerin durumunu gözden geçireceğiz.

Adliyelerin bünyesinde, hukuk fakülteleri ile adliyeler arasında bir köprü işlevi görecek ve iş birliği sağlayacak eğitim birimleri oluşturacağız.

Hukukta belirli bir alanda uzmanlaşmanın önünü açmak için hukuk lisans eğitiminin son senesinde modüler eğitim modeline geçilmesini, öğrencilerin ilgilerini çeken belirli uzmanlık modüllerinden birini seçmelerini ve bu modülde yer alan dersleri alarak eğitimlerini tamamlamalarını sağlayacağız.

Türkiye Adalet Akademisi’nin eğitim kadrosunu daha çoğulcu ve sivil bir niteliğe kavuşturarak, hâkim ve savcı adaylarının eğitimlerini daha nitelikli bir hale getireceğiz.

Avukatlık stajını kâğıt üzerinde işleyen bir süreç olmaktan çıkaracağız. Avukat adaylarının staj sürecini verimli hale getirebilmek için ekonomik yönden rahatlatıcı tedbirler alacağız.

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.