‘‘Bence diktatörlük, diğerlerini râm[1] edendir. Ben kalpleri kırarak değil, kazanarak hükmetmek isterim. Ben istese idim derhâl askerî bir diktatörlük kurardım ve memleketi öyle idâreye kalkışırdım. Fakat ben istedim ki, milletim için modern bir devlet kurayım.’’ Modern Türkiye Cumhuriyeti Devletinin Kurucusu Ulu Önder Gazi Mareşal Mustafa Kemal ATATÜRK.
Ercan Caner, Sun Savunma Net, 08 Nisan 2024
World Population Review web sitesinde paylaşılan bir yazıda, 2024 yılında diktatörler tarafından yönetilen ülkelerin listesi yayınlanmıştır. 2024 yılında dünyada 52 ülke diktatörlerin idaresi altındadır. Aşağıdaki tabloda diktatörlükle yönetilen ülkeler gösterilmiştir. Mavi ile vurgulanan ülkeler gelir seviyesi en düşük ve en az gelişmiş ülkelerdir.
Diktatörlük Nedir?
Diktatörlük, diktatör adı verilen tek bir şahsın veya partinin mutlak iktidara sahip olduğu bir yönetim şeklidir. Bunun anlamı; iktidardaki diktatör veya partinin bütün kontrolü elinde bulundurmasıdır. Diktatörlükle yönetilen bir ülkede vatandaşların hakları, bazen aşırı derecelerde olmak üzere, genellikle baskı altına alınır. Diktatörler genellikle, özellikle mali yönden güçlü olan şahıslar tarafından desteklenirler. Diktatörler genel olarak, bir ulus ağır ekonomik krizler içindeyken ve halk arasında huzursuzluğun arttığı önemli sosyal sorunların ortaya çıktığı dönemlerde iktidara gelirler.
Diktatörler, genel olarak iktidara ve emirlerine karşı gelen muhalefeti sustururlar. Muhalefetin susturulması ve sindirilmesi ise, genellikle tehdit, hapse atma (legal veya illegal), fiziksel şiddet ve hatta suikast gibi şüpheli araçlar kullanılarak gerçekleştirilir. Diktatörlüklerde özgürlük seviyesi çok sığdır.
Bazı diktatörlerin diğerlerinden çok daha katı ve zorba oldukları doğru olsa da, kural olarak bütün diktatörlükler sokaktaki insan için kişisel özgürlük, yaşam kalitesinin düşmesi ve siyasi tercih kullanımının ortadan kalkması anlamına gelmektedir. Diktatörlüğün olumsuz etkileri arasında sosyal organizasyonlar ve demokratik kurumların yok olması ve diğer siyasi partilerin yasaklanması da bulunmaktadır.
Tablo – Diktatörlükle yönetilen ülkeler, mavi zeminle gösterilen ülkeler aynı zamanda en düşük gelir gruplu ülkeler arasındadır.
Bir diktatör, gerekli görürse kendisini ve destekçilerini güçlendirmek, zenginleştirmek ya da başka şekilde faydalar sağlamak maksadıyla ulusun anayasasını değiştirmek veya yeni bir anayasa yapmak gibi yöntemlere de başvurabilir.
Bu duruma en güzel örnek; Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in 2020 yılında ülke anayasasında yaptığı, devlet başkanlığı süre sınırlarını yeniden düzenleyen ve Putin’in 2036 yılına kadar iktidarda kalmasını sağlayan anayasa değişikliğidir.
Bir diktatörün idaresi altında yaşayan insanlar, genellikle dinleri, cinsel eğilimleri veya ekonomik durumları da dâhil olmak üzere etik olmayan nedenlerle zulme uğrarlar. Diktatörler iktidarlarını ve ülke üzerindeki kontrollerini sürdürmek maksadıyla gizli polis, süresiz tutuklamalar ve toplama kampları da dâhil olmak üzere genellikle yasadışı ve/veya ahlaksız yöntemler kullanırlar.
Otokrasi Ülkeleri
‘‘Otokrat’’ ve ‘‘otokrasi’’ ifadeleri sık sık ‘‘diktatör’’ ve ‘‘diktatörlük’’ ifadelerinin yerine kullanılır. İfadeler birbirine oldukça benzer olduğundan bu anlaşılabilir bir durumdur. Diktatörlükte olduğu gibi, otokraside de hükümet, kararları yasal sınırlamalara tabi olmayan, sınırsız ve tartışmasız yeki kullanan tek bir yönetici (otokrat) tarafından yönetilir.
Bununla birlikte, diktatörlükler ve otokrasiler arasında iki önemli fark bulunmaktadır. Birincisi, otokrasilerde iktidar neredeyse daima tek bir kişi üzerindedir, oysa özellikle tek parti diktatörlüklerinde olmak üzere diktatörlüklerde, bazen iktidar küçük bir grup insana (Örneğin, diktatörün mensup olduğu siyasi partinin liderlerine) yayılabilmektedir.
İkinci olarak ‘‘diktatörlük’’ teriminden, iktidarın doğal olarak kötüye kullanıldığı yaygın olarak anlaşılsa da, tarihte halkları için en iyi olanı yapmaya çalışan birçok otokrata rastlanmaktadır. Örnekler arasında ilk insan hakları bildirgesini oluşturduğu düşünülen Pers Kralı Büyük Cyrus, Kral Süleyman, Roma İmparatoru Marcus Aurelius ve Singapur Başbakanı Lee Kwan Yue sayılabilir.
Otokratik ülkeler her zaman kötü niyetli olmasalar da, sıklıkla hükümet politikalarının oluşturulmasında daha fazla söz sahibi olmak isteyen vatandaşların direnişleriyle karşı karşıya kalmaktadırlar.
DEMOKRASİ ENDEKSİ TABLOSU – 165 ÜLKE
Diktatörlük Çeşitleri
Bir ülkenin yönetildiği diktatörlük türü, tipik olarak, diktatörün iktidarı ele geçirmek için kullandığı yönteme ve bir kez ele geçirdikten sonra iktidarını sürdürmek için yaptıklarına bağlıdır.
Diktatörler ve Diktatörlükler (Dictators and Dictatorships) kitabının yazarları Natasha M. Ezrow ve Erica Frantz’a göre beş tür diktatörlük bulunmaktadır. Kitabın amacı, diktatörlüğün ne anlama geldiğini, otoriter siyasetin nasıl işlediğini ve diktatörlüğün siyasi sonuçlarının neler olduğuna dair net tanımlar ortaya koymaktır. Kitapta, otoriterliğin ekonomik performans, uluslararası çatışmalar ve lider ile rejimin iktidarda kalma süresi gibi bir dizi siyasi sonucu nasıl etkilediği ortaya koyulmaktadır.
Askeri Diktatörlük
Askeri diktatörlükle yönetilen ülkelerde iktidar askeri güç kullanılarak ele geçirilmiştir ve askeri güçle de sürdürülmektedir. Ordu, genellikle bir askeri darbeyle ülkenin kontrolünü ele geçirir, kendi kafasına göre seçtiği, genellikle darbeyi yapan en yüksek rütbeli asker olan diktatörü ülkenin başına getirir ve askeri diktatör de iktidarını korumak ve sürdürmek için silahların gücünü kullanır.
Monarşi
İktidar, aile bağlantıları yoluyla elde edilir ve sonraki kuşaklara aktarılır. Monarşi bir anlamda saltanatın diğer adıdır. İktidar; kral, padişah, sultan, han vb gibi sıfatlarla anılan tek bir şahsa aittir. Devlet yönetimi tek şahsın elindedir, bu şahıs öldükten sonra yerine başka bir aile üyesi geçer.
Şahsi Diktatörlük
Ülkeyi yöneten diktatör bir parti veya ordu tarafından destekleniyordur, ancak iktidarın çok büyük bir bölümünü kendi elinde tutar. Özellikle hükümet görevlerine kimin atanacağını şahsı diktatör belirler. Şahsi diktatörler iktidarlarını sürdürebilmek için büyük ölçüde kendi karizmalarına güvenirler. Şahsi diktatörler, kendilerine sadık olanları iktidarın çeşitli kademelerine yerleştirir ve toplumu kendi yanlarına çekmek için kendilerini yüceltir, kahraman veya tanrı benzeri bir şahıs olarak lanse ederler. Diğer birçok diktatör gibi şahsi diktatörler de muhalifleri susturmak ve baskı altına almak maksadıyla gizli polis ve şiddet kullanırlar.
Tek Parti Diktatörlüğü
Hakim parti diktatörlüğü veya tek parti devleti olarak da adlandırılır. Ülkede birden fazla siyasi parti olabilir, ancak bu partilerden sadece bir tanesi iktidarı elinde tutar, bütün kuralları koyar, istediği zaman istediği gibi sınırsızca propaganda yapmakta özgürdür, seçimlerin her safhasını kontrol eder ve bütün bunlar sayesinde de her seferinde seçimleri kazanır. Seçmenlere bazen seçecekleri tek bir aday da sunulabilir. Tek parti diktatörlükleri, monarşilerden sonra en uzun ömürlü diktatörlükler olma eğilimindedirler. Çok nadir de olsa, mevcut diktatör görevden ayrıldığında veya öldüğünde derhal yeni bir diktatör iktidara getirilir.
Melez/Hibrit Diktatörlük
Melez/Hibrit diktatörlüklerde, yukarıda sıralanan dört diktatörlük türünün bir karışımı söz konusudur. Bu tür diktatörlüğe en güzel örnekler; Pakistan’da 1977-1988 yıllarında uygulanan Şahsi ve Askeri diktatörlük ve El Salvador’da 1948-1984 yılları arasında uygulanan Tek Parti ve Askeri diktatörlüklerdir.
Diktatörlüklerde Yaşam Nasıldır?
2023 yılı itibarıyla dünyada diktatörlükle yönetilen toplam 52 adet ülke bulunmaktadır. Diktatörlükle yönetilen ülkeler, bariz ve büyük bir güç dengesizliğinin kurbanıdırlar. Bir şahıs ülkedeki bütün gücü elinde tutar. Bunun anlamı ise, bütün ülkenin iktidarı elinde tutan diktatörün kaprislerine göre hareket etmesi ve onun kaprislerine boyun eğmesidir.
Son 10 Yılda Özgürlük Seviyesindeki Gerilemeler – Özgürlük seviyesindeki gerilemelere dünyanın her yerinde rastlanıyor olsa da en büyük gerilemeler yukarıda gösterilen ülkelerde görülmüştür. Türkiye ne yazık ki en büyük gerileme görülen beşinci ülke konumundadır.
Bir diktatör, çok yakın çevresinde kendisine danışmanlık yapan ve yönetimde yardımcı olan bir ‘‘yetkililer’’ ekibine sahip olabilir, ancak bu insanların çok az söz hakkı ve kontrol yetkisi bulunmaktadır. Her şey üstün insan olan diktatörün iki dudağının arasındadır.
TÜRKİYE – Özgür Değil
Diktatörlükle yönetilen ülkelerde sıradan vatandaşların da birçok konuda hiç söz hakları yoktur. Diktatör mutlak hakimdir, sultandır, hükümdardır. İşin tuhaf yanı ise Kuzey Kore ve Kamerun gibi uzun süreden beri diktatörlükle yönetilen ülke insanları başka hiçbir ülkede yaşamadıkları ve görmedikleri için, diktatörlükte yaşamanın onlar açısından çok daha az sarsıcı ve şok edici olmasıdır. Bir zamanlar özgürlüğü yaşamış ve tadını almış olan insanlar ise, ülkeleri bir şekilde diktatörlerin kontrolüne geçtiğinde çok büyük travmalar yaşamaktadır.
Freedom in the World 2023 Türkiye Raporu
Öte yandan 195 ülkenin değerlendirildiği Freedom in the World 2023 raporunda Türkiye 33 puanla ‘‘Özgür Olmayan’’ ülke statüsünde yer almıştır.
Rapora göre; Türkiye’yi 2002 yılından beri yönetmekte olan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP), başlangıçta bazı liberalleşme reformlarını hayata geçirmiş olsa da, yıllar içinde siyasi haklar ve insan haklarına karşı giderek artan bir saygısızlık göstermiş ve 2016 yılındaki başarısız darbe girişiminden bugüne kadar bütün muhaliflerine dramatik ve geniş kapsamlı bir baskı uygulamıştır.
2017 yılında kabul edilen anayasa değişiklikleri, iktidarı cumhurbaşkanının ellerine teslim etmiştir. Erdoğan, Türk siyasetinde muazzam bir güç kullanmaya devam ederken, 2019 yılında yapılan yerel seçimlerde muhalefet partilerinin kazandığı zaferler ve COVID-19 salgınının zaten güçsüz ekonomi üzerindeki olumsuz etkileri, hükümete muhalefeti baskı altına almak ve kamusal söylemleri sınırlandırmak için yeni dürtüler vermiştir.’’
Diktatörler Nasıl Yönetir?
21’inci yüzyıl diktatörleri adil oldukları söylenebilecek seçimlerle iktidara gelirler. Yeni diktatörler toplum nezdine kendi popülerliklerini şişirmek ve insanları, siyasi rakipleriyle kıyaslandığında daha üstün olduklarına ikna etmek maksadıyla; propaganda, sansür ve diğer bilgi tabanlı hileleri etkin olarak kullanırlar. Ülkenin ekonomisi iyi olduğunda potansiyel eleştirmenleri maddi çıkarlar sağlayarak sustururken, zor zamanlarda sansür silahını kullanırlar. Yeni tip otokratlar yandaş medya patronlarına reklamlar yoluyla rüşvet verir, muhalif basını iftira davalarıyla tehdit eder ve rejim yanlısı yatırımcıları da yandaş yayınları satın almaya teşvik ederler.
Belarus’un ilk demokratik seçimlerinde (1994) iktidara gelen Alexander Grigoryevich Lukashenko, o tarihten beri iktidarını sürdürmektedir. Fotoğraf: Nikolay Petrov/AFP/Getty Images.
Ülkede bağımsız web sitelerine erişimi engelleyerek, rejim yanlısı spamlar ile yorum sayfalarını doldurmak maksadıyla kiralık troller kullanarak ve muhalif çevrimiçi medya sitelerini çökertmek için bilgisayar korsanları kullanarak İnternete hâkim olurlar.
Yeni diktatörlerin en önemli özelliklerinden bir tanesi de siyasi rekabeti simüle etmek için ülkede bir demokratik muhalefete izin vermeleridir. Seçimler diktatörün popülerliğinin korunmasına hizmet eder.
Yönetmek için korku salma yöntemleri de değişmiştir ve şiddeti çok dikkatli bir şekilde kullanırlar. Hitler düşmanlarını tasfiye etmiş, Mobutu kalabalıklar önünde rakiplerini asmış ve İdi Amin de kurbanların cesetleriyle timsahları beslemiştir. Yeni otokratlar korku kültürünü artık bu yöntemlerle dayatmamaktadır, silahsız protestocuları sopalatabilirler ancak şiddet rejimin gerçek doğasını açığa çıkardığı ve destekçileri rakiplere dönüştürdüğünden günümüz diktatörleri muhalif aktivistler veya gazeteciler öldürüldüğünde itinayla suç ortağı olduklarını inkâr ederler.
Siyasi rakipleri sonu gelmeyen davalar, soruşturmalar ve diğer yasal formalitelerle hareketsiz hale getirmek çok daha tehlikesiz bir yöntemdir. Örneğin Bay Putin’in rakibi Aleksi A. Navalny (16 Şubat 2024 tarihinde Batı Sibirya’daki Yamola-Nenets hapishanesinde hayatını kaybetmiştir) bir Fransız kozmetik şirketini dolandırmak, odun çalmak ve bir geyik öldürmekle suçlanmıştır.
Günümüz diktatörlerinin karakteristik karaktersizlikleri aşağıdadır:
[1] R’am Etmek – boyun eğdirmek, itaat ettirmek