savunmahavacılıkteknolojipolitikaanalizmevduatkriptosağlıkkoronavirüsenflasyonemeklilikötvdövizakpchpmhp
DOLAR
35,1981
EURO
36,7471
ALTIN
2.968,65
BIST
9.724,50
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Ankara
Yağmurlu
6°C
Ankara
6°C
Yağmurlu
Cumartesi Hafif Yağmurlu
6°C
Pazar Parçalı Bulutlu
8°C
Pazartesi Çok Bulutlu
10°C
Salı Yağmurlu
9°C

DOĞRU ZAMANDA DOĞRU YERDE OLMAK

DOĞRU ZAMANDA DOĞRU YERDE OLMAK

DOĞRU ZAMANDA DOĞRU YERDE OLMAK

Tanrı Adil Yargıçtır ve bizler iradesi olan ve yaptığı hareketlerden dolayı Tanrı’ya hesap verecek olan sorumlu kişileriz. Tabi ki bu bizim tamamen başıboş bırakıldığımız ya da Tanrı’nın bizim için hiçbir planının olmadığı manasına gelmez. İnsan çoğu zaman benliğine yeniktir ve günaha meyillidir. Bu yüzden insanlık tarihi acılarla, savaşlarla, zulümlerle doludur. Ama bu acıların sebebi Tanrı’nın bize vermiş olduğu ve özünde iyi olan aklı, iradeyi ve gücü şeytanın ve benliğimizin isteği doğrultusunda kullanmamızdır. İşte bu yüzden insanlığın Tanrı’nın lütfuna ihtiyacı vardır.

 

Ercan Caner, Sun Savunma Net, 06 Ağustos 2023

İllüstrasyon: Jehovah’s Witness

Bazı insanların neden başarılı olduklarını açıklamak için bir deyim vardır. Bu insanlar,  doğru zamanda doğru yerde olduklarını söylerler. Büyük yangın, doğal felaket ve kazalardan kıl payı kurtulanlar için de bu söz geçerlidir. Birçok insan doğru zamanda doğru yerde olmayı bir şans olarak görürler.

Oysa İncil bu konuda farklı bir yaklaşım sergiler ve her şeyin iyiler için gerçekleşmesinin arkasındaki tek nedeninin Tanrı olduğunu ileri sürer.

İnançlı Hıristiyanlar, kör talih ya da kadere inanmazlar, onlar hayatlarındaki her olaydan haberdar ve her şeye hâkim olduğunu düşündükleri Tanrı’nın:

  • İyiler için fırsatlar yarattığına ve nimetler sağladığına,
  • Yargılama ve cezalandırmadan önce de kötülüğe bir dereceye kadar izin verdiğine inanırlar.

Her iki durumda da tanrı tarihin ve olayların tanrısıdır ve her olay, ya onun tarafından yaratılmış ya da onun tarafından izin verilmiş bir olaydır. Yani doğru zamanda doğru yerde bulunmak kesinlikle bir şans değildir, tanrı insanı belirli bir amaç için oraya koymuştur.

Bunun harika bir örneği, Eski Ahit adlı kitapta yer alan Ester’in hikâyesinde görülmektedir.

Fotoğraf: Clear Bible

Ester’in hikâyesine geçmeden önce yaşadığı zamanlar hakkında biraz bilgi verelim. Hikâye, Musa’nın onları götürdüğü Kenan ülkesine yerleştikten sonra geçmektedir. Bir asırdan fazladır 12 kabile İsrail’de, tek bir kral tarafından yönetilmektedir. Saul, David ve Solomon adlı üç kral zamanında, Solomon’un ölümünden sonra sürekli olarak birbirleriyle savaşan ve ülkenin kuzey-güney krallıkları olmak üzere ikiye bölünmesine yol açan iç huzursuzluk dönemi yaşanmıştır.

Zaman içinde kuzeydeki krallık yenilmiş, Asur krallığı tarafından sürülmüş ve bir daha asla yeniden kurulamamıştır. Bir süre sonra dinsel ve siyasal başkenti Kudüs olan güney krallığı da bu sefer Babilliler tarafından ele geçirilmiştir.

O sıralar tanrı, çeşitli peygamberler aracılığıyla Yahuda’nın (Güney Krallığı) ve başkentinin (Kudüs) bir gün yeniden inşa edileceğini ve Babil’e sürgüne gönderilen insanların şehirde yeniden yaşamak için geri döneceğini vaat etmektedir.

Babil’de esaret altında yaşayan Yahudiler orada evler ve işyerleri kurmuştur. Bu esnada ilginç bir şey olur ve Babiller, Pers adı verilen yeni ve güçlü bir askerî ulus tarafından yenilgiye uğratılır. Persler, Babil İmparatorluğu’nu fethettikten sonra Yahudileri sürgünde tutmaya devam ederler. İşte Ester’in hikâyesi Yahudilerin Pers yönetimi esaretinde olduğu bu dönemde geçmiştir.

Kaynak: ANCIENT ORIGINS

Ester’in Hikâyesi

Öykü şeklinde kaleme alınan Ester’in hikâyesinde; sonunda Pers kraliçesi unvanına sahip olacak güzel bir Yahudi kızın başına gelenler oldukça basit bir dilde anlatılmaktadır.

Kral Ahasuerus, MÖ 485-465 yılları arasında İran’ı yönetmiştir. Hindistan’dan Afrika’ya kadar uzanan ve 127 eyaleti kapsayan Antik dünyaya hâkim olan ünlü bir hükümdardır. Kral Ahasuerus Yunanistan’a karşı bir askerî sefer planlar ve ayrılmadan önce, eşi kraliçe Vashti’yi de davet ettiği soylular için bir şölen tertipler. Kraliçe davete katılmayı reddettiğinden kral onu tahttan indirir ve yokluğunda eş ve kraliçe olarak onun yerini alacak genç ve güzel erkek eli değmemiş bir bakire arayışına koyulur. Bu maksatla ülkedeki bütün güzel kadınları tanışmak ve seçmek üzere saraya davet eder.

Ester, kuzeni Mordecai tarafından büyütülen yetim bir Yahudi kızıdır, her ikisi de Pers krallığı altında yaşayan Yahudi sürgünler arasındadır. Ester, diğer genç ve güzel bakire kızlarla birlikte kralın sarayına gider ve kralın karısı, yani yeni kraliçe olur. Ancak Kral Ahasuerus, yeni eşinin Yahudi bir sürgün olduğunu bilmemektedir.

Kralın başveziri Haman adlı biridir ve onun bütün işlerini yönetmektedir. Haman çok güçlüdür, aralarındaki akrabalık derecesini bilmeden Mordecai ile temas kurar. Mordecai, bir Yahudi olarak Yehova ve İsrailoğulları’nın düşmanı olan bir kavimden gelen Haman’ın önünde eğilmeyi reddeder. Bu durum Haman’ı çok kızdırır ve misilleme olarak imparatorluk boyunduruğunda yaşayan bütün Yahudileri öldürmek için bir plan yapar. Kralın onayı olmadan planını uygulayamayacağından, kralı Yahudilerin bir isyan planladıklarına ikna eder. Kral inanır ve bütün Yahudilerin belirlenen bir günde öldürülmesini emreder.

Tel Aviv kentinde Purim kutlamalarından bir görünüm. Fotoğraf: JTA-Sergey Orlov TASS via Getty Images

Tam bu noktada Mordecai imparatorluktaki bütün Yahudilerin ortadan kaldırılmasına yönelik planı öğrenir ve halkını kurtarmak için kralın huzuruna çıkmak için Ester’den aracılık yapmasını ister. Beş yıldır evli olmalarına rağmen, çağrılmadan kralın huzuruna çıkmanın cezası ölüm olduğundan, Ester başta tereddüt eder. Mordecai kendisi hariç, ailesi dâhil bütün Yahudilerin yok olacağını söyleyerek Ester’i ikna eder.

Hayatını riske atan Ester, Haman’ın komplo planını ifşa eder. Ancak, bir Pers kralının fermanı iptal edilemeyeceğinden, kral bütün Yahudilerin öldürüleceği belirlenen günde herhangi bir saldırıya karşı canlarını ve mallarını savunma izni veren başka bir ferman çıkarır. Tamamen yok edilecekleri günde kendilerine saldıranları yenen Yahudiler büyük bir zafer kazanırlar. Haman, yalanları ve komploları nedeniyle kral tarafından idam ettirilir. Artık yeni başvezir Mordecai’dir ve Ester kralın sevgili eşi ve kraliçesi olmaya devam eder.

Ester’in hikâyesi burada, Yahudilerin bu büyük zaferi Purim bayramıyla bugüne kadar kutlamaya devam ettikleri dipnotuyla sona ermektedir.

İddialara göre Ester yan çizseydi, tanrı, doğru zamanda ve yerde onun yerini alacak başka birini bulacaktı. Doğru zamanda doğru yerde olmak şans değil Tanrı’nın zamanlamasıdır. İyi talih için şansa teşekkür etmek yerine Tanrı’ya doğru zamanda sizi doğru yerde bulundurduğu için şükretmek gerekir.

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.