‘‘İnsan topluluğu kadın ve erkek denilen iki cins insandan oluşur. Kabil midir bu kütlenin bir parçasını ilerletelim, ötekini ihmal edelim de kütlenin bütünü ilerleyebilsin? Mümkün müdür ki bir cismin yarısı toprağa bağlı kaldıkça, öteki yarısı göklere yükselebilsin?” Gazi Mustafa Kemal Atatürk, Türkiye Cumhuriyeti Devletinin Kurucusu
Çeviren: Ercan Caner, Ankara-Türkiye, 8 Mart 2017
Dünya Kadınlar Günü her yıl 8 Mart günü kadın hakları için mücadeleyi anmak için kutlanmaktadır. İlk kutlama Amerika Sosyalist Partisi tarafından 28 Şubat 1909 tarihinde yapılmıştır. 8 Mart 1917 tarihinde, Rusya Petrograd’da yapılan bir Kadınlar Günü Gösterisi üzerine Sovyet Rusya 1917 yılında 8 Mart gününü resmi tatil olarak kabul etmiştir. Dünya Kadınlar Günü, 1977 yılında Birleşmiş Milletler tarafından kabul edilene kadar sadece komünist ülkelerde kutlanan bir etkinlik olarak kalmıştır.
Her yıl 8 Mart günü kutlanmakta olan Uluslararası Kadınlar Gününün 2017 yılı için teması ‘‘Değişen İş Dünyasında Kadınlar: 2030 Yılına Kadar Dünya 50-50’’dir.
İş dünyası, kadınlar açısından önemli sonuçlara neden olacak şekilde değişmektedir. Bir tarafta teknolojik gelişmeler ve küreselleşme, erişme şansı olanlara çok büyük fırsatlar sağlamakta, öte yanda ise kayıt dışı iş gücü, gelir eşitsizliği ve insani krizler artmaktadır.
Bu şartlar altında, küresel bağlamda çalışma yaşındaki kadınların sadece % 50’si iş gücünde kendisine bir yer bulabilmektedir, bu oran erkekler için % 76’dır. Bunun da ötesinde kadınların ezici bir çoğunluğu, bakım ve ev işlerinde kayıt dışı olarak çalışmakta, sosyal güvencesi çok az veya hiç olmayan düşük ücretli ve daha düşük nitelikli işlerde çalışmaktadırlar. Sürdürülebilir bir gelişme için bütün dünyada cinsiyet eşitliğini sağlamak zorunludur.
Birleşmiş Milletler Kadın Birimi Direktörü Phumzile Mlambo-Ngcuka’nun 8 Mart 2017 Uluslararası Kadınlar Günü Mesajı:
Dünyanın her yerinde gereğinden fazla kadın ve kızlar, erkeklerin harcadığının iki katından daha fazla bir süre ev işlerinde zaman harcamaktadırlar. Daha küçük olan kardeşleri ve yaşlı aile üyelerine bakmakta, aile içindeki hastalıklar ile ilgilenmekte ve evi çekip çevirmektedirler. Birçok durumda iş gücünün bu eşit olmayan dağılımı, kadınlar ve kızların eğitimlerini, para kazanabilecekleri bir işe sahip olmalarını, spor yapmalarını veya sivil ve toplum kuruluşlarına lider olmalarını engellemektedir. Bu durum, kadınlar ve erkeklerin ekonomi dünyasındaki pozisyonlarını, neleri yapmak için yetenekli olduklarını ve hangi işlerde çalışacakları gibi göreceli avantaj ve dezavantajlarını şekillendirmektedir.
Bu durum, ödüllendirilmeyen işin değişmeyen dünyasıdır ve kızlar ve annelerinin bedava ev işlerinde çalıştığı ve kaderlerinin evdeki erkeklerden çok farklı olduğu, kendilerini solgun bir geleceğin beklediği küresel bağlamda yaygın olan bir manzaradır.
Kadınlar için farklı bir iş dünyası yaratmak istiyoruz. Kızlar büyüdükçe daha geniş kariyer fırsatlarına sahip olmalı ve geleneksel hizmet ve bakım sektörleri dışında, sanat, endüstri ve kamu hizmetleri, modern tarım ve bilim gibi alanlarda meslek seçmeleri yönünde cesaretlendirilmelidir.
Değişikliğe, evde ve okulun ilk günlerinde başlanılmalı ve çocukların dünyasında, kızların daha az olduğu, daha az kazandığı ve erkeklere nazaran daha azı hayal ettikleri bir ortam asla yer almamalıdır.
Bunun başarılabilmesi için çocuk yetiştirme yaklaşımı, eğitim müfredatı, eğitim yöntemleri ile televizyon, reklamlar ve eğlence dünyasındaki önyargılar kesinlikle değiştirilmeli ve genç kızları, erken evlilik gibi kültürel uygulamalar ve şiddetin bütün formlarından korumak maksadıyla kararlı adımlar atılmalıdır.
Kadınlar ve kızlar, sayısal devrimin bir parçası olabilmek için hazır olmalıdırlar. Hâlihazırda sadece bilgisayar bilimleri mezunlarının sadece % 18’i kadınlardır. Kadınlar, yüksek ücretli ‘‘yeni yaka’’ işler için erkekler ile rekabet edebilecekler ise, bütün dünyada kızların önemli bir oranda bilim, teknoloji, mühendislik ve matematik alanlarına kaydıklarını görmeliyiz. Şu an sayısal endüstri iş gücünün sadece % 25’i kadınlardan oluşmaktadır.
İş yerlerinde eşitliğin sağlanması, kadınlar için saygın işler ve iş fırsatlarının genişlemesinin yanı sıra, hükümetlerin kadınların ekonomik hayata katılımlarının artması yönünde çaba göstermeleri, ticaret birlikleri gibi kolektif oluşumları desteklemeleri ve bizzat kadınların kendilerinin mevcut engelleri aşmak için seslerini duyurmaları gerekmektedir.
İş yerlerinde eşitliğin sağlanması kadınların birçok ve kesişen cephelerde cinsiyetlerinin de ötesinde karşı karşıya oldukları sakatlık, yaşlılık ve ırk gibi ayrımların da ortadan kaldırılması için kararlı adımlar atılmasını gerekmektedir. Ücret eşitsizliği nedeniyle Birleşik Devletler’deki Afro-Amerikan kadınların erkeklere nazaran % 23 olan ortalama maaş aralığı artarak % 40’a yükselmektedir. Avrupa Birliği ülkelerinde yaşlı kadınların % 37’si yaşlı erkeklere nazaran fakirlik içinde yaşamaktadırlar.
Kadınların fazla sayıda oldukları fakat düşük ücret ve az veya sosyal güvence olmadan çalıştıkları rollerde, bu endüstrilerin kadınlar açısından çok daha iyi çalışmalarını sağlamalıyız. Örneğin kadınların ihtiyaçlarını karşılayan ve onlara iyi imkânlar sağlayan, kadınların ücretli ve ücretsiz olarak çalıştıkları işlerde eşit şartlar ve koşullar ile kadın girişimcileri, finans ve pazara girişleri dâhil destekleyen sağlam bir ekonomi için çalışmalıyız. Kayıt dışı sektörde çalışan kadınların da ekonomiye olan katkıları tanınmalı ve korunmalıdır. Bütün bunlar, aşırı fakirlik içinde yaşayan 770 milyon insanın kapsamlı büyüme ve önemli ölçüde gelişmelerini hızlandıran makroekonomik politikaların hayata geçirilmesini de gerektirmektedir.
Adaletsizlikler ile ilgilenmek kamu ve özel sektörün her ikisindeki işverenlerin kararlı ve esnek olmalarını gerektirmektedir. Kadın işçilerin işe alınması ve çalıştırılmaları için, onların işe yeniden başlamalarını da kolaylaştıran genişletilmiş doğum yardımlarının teşvik edilmesi, Kadınların Güçlendirilmesi Prensipleri (Women’s Empowerment Principles)’nin benimsenmesi ve karar verici seviyelerinde direkt olarak temsil edilmeleri gerekmektedir. Bunun yanı sıra, babalık ve ebeveynlik izninin alınmasını uygulanabilir bir seçim haline getiren kültürel değişimleri de içeren ve böylelikle aile için gerçek bir paylaşılmış fayda sağlayan, yeni baba olanlara sağlanan yardımlarda da önemli değişikliklere ihtiyaç bulunmaktadır.
Bu karmaşıklık içerisinde yapılması gereken basit fakat büyük değişiklikler mevcuttur: erkekler için ebeveynlik, kadınlar için iş hayatına katılım ve kızlara erkek çocuklarla eşit şartlarda büyüme şanslarının verilmesi, yapılması gereken basit fakat sonuçları büyük olan değişikliklerdir. Saygın işlerde çalışan insanların sayısını artırmak, bunu muhafaza etmek ve ‘‘Sürdürülebilir Kalkınma Gündem 2030’’ programında öngördüğümüz, eşit dünyanın sağlayacağı faydaları hayata geçirebilmek için her alanda düzenlemelerin yapılması gerekmektedir.
İş dünyası inovasyon hareketlilik ve formalitelere uymama aracılığı ile hızla değişmektedir. Fakat son zamanlarda küresel bağlamda birçok avantajlar elde eden kadınları güçlendirmek için çok daha büyük bir hızla değişmek zorundadır. Kadınlar hala erkeklere nazaran daha az ücret ve sosyal faydalar sağlayan işlerde çalışmaktadırlar. Ekonomik açıdan gerekli olan ve karşılığında kendilerine hiç bir ödeme yapılmayan ev işlerinin çok büyük olan ağırlığını omuzlarında taşımalarına rağmen erkeklerden daha az kazanmaktadırlar. Kadınların ekonomik açıdan güçlenmelerini sağlamak ve gelirin eşit olarak bölüşülmesi için dönüşümcü yeniliklere ihtiyaç duyulmaktadır. Her kadın sürdürülebilir bir gelişme için saygın bir işe sahip olma hakkına sahiptir.
Siz de aşağıdaki linke tıklayarak ve seçeneklerden bir tanesini seçerek 2017 yılında hangi alanda değişim için hazır olduğunuzu gösterebilirsiniz.
https://www.internationalwomensday.com/BeBold
Küresel İş Sektöründe Kadınlar: Hizmet Sektörü: % 61,5, Endüstri: % 13,5, Tarım: % 25, Parlamento Koltuk Sayısı: % 23, En Büyük 500 Şirketin Yöneticiliği: % 4.
İş dünyasında kadınlara uygulanmakta olan şiddet, kadınları yaş, yer, gelir ve sosyal statülerine bakılmaksızın etkileyen bir insan hakları ihlalidir. Kadınlar, taciz veya cinsel saldırılara iş yerlerinde veya işlerine gidip gelirken maruz kalabilirler. Birçok ülkede bu tür saldırılara karşı düzenlemeler ve yasalar olmasına rağmen bunların etkileri oldukça sınırlıdır. Avrupa Birliği ülkelerinde örneğin kadınların % 55’i, 15 yaşlarından itibaren en az bir kez cinsel saldırıya maruz kalmışlardır. Cinsel tacize maruz kalan kadınların % 32’si buna iş yerlerinde maruz kalmaktadırlar. Kadınlara uygulanan şiddet onların ekonomik ve sosyal potansiyellerini sınırlandırmakta ve onların fiziki ve akıl sağlıklarında; devamsızlık, kaçırılan terfiler ve iş kayıpları gibi olumsuz etkilere neden olmaktadır.
Fotoğraflar ile Türk kadını
‘‘Yaşamak demek çalışmak demektir. Bundan dolayı bir toplumun bir organı çalışırken diğer organı çalışmazsa; o toplum felç olmuştur. Bir toplumun çalışması ve başarılı olması için gerekli koşullara ve olanaklara sahip olması gerekir. Bizim toplumumuz için bilim ve teknik gerekliyse; bunları aynı derecede hem kadınlarımızın, hem erkeklerimizin onurlanmaları gerekir.’’
‘‘Büyük başarılar, değerli anaların yetiştirdikleri seçkin evlatlar sayesinde olmuştur. Dünya üzerinde gördüğümüz her şey, kadının eseridir. Toplum hayatının kaynağı, çağdaş aile hayatıdır. Siyasal ve toplumsal hakların kadın tarafından kullanılmasının, insanlığın mutluluğu ve saygınlığı açısından gerekli olduğuna inanmaktayım.’’
‘‘Ulusun kaynağı toplumsal yaşamın temeli olan kadın; ancak erdemli olursa görevini yerine getirebilir. Kuşkusuz kadın, çok erdemli, çok yüce olmalıdır.’’
“Bizim sosyal toplumumuzun başarısızlığının sebebi, kadınlarımıza karşı gösterdiğimiz ilgisizlikten ileri gelmektedir. Yaşamak demek faaliyet demektir. Bundan dolayı bir sosyal toplumun bir organı faaliyette bulunurken diğer bir organı işlemezse o sosyal toplum felçlidir. “
“Bir toplum, cinslerden yalnız birinin yüzyılımızın gerektirdiklerini elde etmesiyle yetinirse, o toplum yarı yarıya zayıflamış olur. Bizim toplumumuzun uğradığı başarısızlıkların sebebi, kadınlarımıza karşı ihmal ve kusurdur.”
“Kadınlar içtimai hayatta erkeklerle birlikte yürüyerek birbirinin yardımcısı ve destekçisi olacaklardır.”
‘‘Bizim dinimiz, hiçbir zaman kadınların erkeklerden geri kalmasını emretmemiştir. Allah, kadınların ve erkeklerin birlikte bilim ve kültür sahibi olmalarını emreder.’’
“Anaların bugünkü evlatlarına vereceği terbiye, eski devirlerdeki gibi basit değildir. Gerekli özellikleri taşıyan evlat yetiştirmek, pek çok özelliği şahıslarında taşımalarına bağlıdır. Bu sebeple kadınlarımız, hatta erkeklerden daha çok aydın, daha çok feyizli, daha fazla bilgin olmaya mecburdurlar!”
“Milletimiz güçlü bir millet olmaya azmetmiştir. Bunun gereklerinden biri de kadınlarımızın her konuda yükselmelerini sağlamaktır. Bundan dolayı kadınlarımız ilim ve fen sahibi olacaklar ve erkeklerin geçtikleri bütün öğretim basamaklarından geçeceklerdir.”
“Bazı yerlerde kadınlar görüyorum ki, başında bir bez, peştamal veya buna benzer bir şeyler asarak yüzünü, gözünü gizler ve yanında geçen erkeklere karşı arkasını çevirir veya yere oturarak yumulur. Bu tavrın manası neye delalet eder? Medeni bir millet anası, bir millet kızı için bu garip şekiller, bu vahşi vaziyet nedir? Bu hal milleti çok gülünç gösterir ve derhal düzeltilmesi lazımdır.”
“Kadınlarımız için asıl mücadele alanı, asıl zafer kazanılması gereken alan, biçim ve kılıkta başarıdan çok, ışıkla, bilgi ve kültürle, gerçek faziletle süslenip donanmaktır. Ben muhterem hanımlarımızın Avrupa kadınlarının aşağısında kalmayacak, aksine pek çok yönden onların üstüne çıkacak şekilde ışıkla, bilgi ve kültürle donanacaklarından asla şüphe etmeyen ve buna kesinlikle emin olanlardanım.”
“Tarlalarda erkeklerle birlikte çalışan, kasabalarda pazar yerine giden, yumurta ve tavuğunu satan, ondan sonra kendisine gerekenleri bizzat satın alan, çalışmalarının hepsinde kocalarına yardımcı olan kadınlar! Ben bu kadınlar arasında kocalarından daha iyi işten anlayanlara ve hesap yapanlara rastladım.”
“Bu karar Türk kadınına sosyal ve siyasal hayatta bütün milletlerin üstünde yer vermiştir. Çarşaf içinde, peçe altında ve kafes arkasındaki Türk kadınını artık tarihlerde aramak lazım gelecektir. Türk kadını, evdeki medeni konumunu yetki ile işgal etmiş, iş hayatının her aşamasında başarılar göstermiştir. Siyasi hayatla, Belediye seçimleriyle tecrübe kazanan Türk kadını bu sefer de milletvekili seçme seçilme suretiyle haklarının en büyüğünü elde etmiş bulunuyor. Medeni memleketlerin birçoğunda, kadından esirgenen bu hak, bugün Türk kadınının elindedir ve onu yetki ve liyakatle kullanacaktır.”
‘‘Çift süren, tarlayı eken, ormandan odun ve keresteyi getiren, mahsulleri pazara getirerek paraya çeviren, aile ocaklarının dumanını tüttüren; bütün bunlarla beraber sırtıyla, kağnısıyla, kucağındaki yavrusuyla yağmur demeyip, cephenin mühimmatını taşıyan hep onlar, hep o ilahi Anadolu kadınları olmuştur.’’
‘‘Kadının yoksulluğu olmaz. Kadına yoksul demek onun bağrından kopup gelen tüm insanlığın yoksul olduğunu söylemektir. Eğer insanlık; aciz, değersiz, yoksulsa; kadına yoksul demek yerinde olur.’’
Dünyada hiç bir milletin kadını “Ben Anadolu Kadınından fazla çalıştım. Milletimi kurtuluşa ve zafere götürmekte Anadolu Kadını kadar emek verdim,” diyemez!
“Bu millet esas terbiyesini aileden almaktadır. Türk milleti öyle analara sahiptir ki her bir devrin büyük adamlarını bu analar yetiştirmiştir. Türk kadını daha büyük nesiller yetiştirmeye kabiliyetlidir.”