ERDOĞAN KENDİ ASKERİ DARBESİNİ Mİ YAPTI?
ECLINIC LEARNING
18 Temmuz 2016
ÇN: Bu yazı Türkiye’deki darbe girişiminin hemen sonrasında 18 Temmuz 2016 günü yayımlanmıştır. Yazının orijinaline aşağıdaki linkten ulaşılabilir. Yazıda bundan sonraki olası bir askeri darbede darbecilere verilen nasihatler, hatalarının gösterilmesi ve ne yapmaları gerektiğinin örnekler verilerek açıklanması özellikle düşündürücüdür. Çeviren bu yazıyı kaleme alanların düşüncelerine asla katılmamakta, küstahlıkları ve cüretlerinden kaygılanmaktadır. Yazının çevrilmesindeki amaç Türkiye üzerinde oynanan oyunları göstererek bir durumsal farkındalık yaratmaktır.
https://geopolitics.co/2016/07/18/did-erdogan-fake-his-own-military-coup/
Çok kısa ömürlü Türk askeri darbe girişimi darbeciler açısından çok kötü bir şekilde bitti. İçlerinden bazıları sığınma talebiyle Yunanistan’a dahi kaçtılar. 42 adet taarruz helikopterinin de nerede oldukları hala belli değil. Darbe sonrasındaki gelişmelere bakıldığında askeri darbenin Türk ordusundaki isyancı grup açısından çok kötü bir şekilde sonuçlandığı görülmektedir.
Fakat aksini ispatlayacak bazı darbe sonrasında yaşanan olaylar da mevcut.
Türk hükümeti kontrolü tamamıyla ele aldığını ve orduda sistematik bir tasfiye hareketine başladığını iddia ediyor. Cumartesi günü hükümet tarafından 6000’den fazla insan tutuklandı, Erdoğan bunların vatana ihanet suçlamasıyla idam cezası ile yargılanabileceklerini ifade etti. Tutuklananlar arasında 2.745 yargı görevlisi ve Erdoğan’ın askeri danışmanı dâhil 2.800’den fazla askeri personel mevcut.
Biz bir askeri darbe olduğunu zannettik, öyle değil mi? Peki neden yargı personeli ve siviller de tutuklandılar?
Gerçek bir askeri darbede, ister başarılı ister başarısız olsun, ortada derin bir şekilde ayrışmış bir ülke vardır ve ayrışmayı ortadan kaldırmak için darbe sonrasında uzlaştırıcı bir tutum sergilenir. Yargıçları ve sivilleri tutuklamak uzlaştırıcı bir tutuma tamamen terstir ve ortada önceden planlanan bir komplo olduğunun kesin bir göstergesidir.
Hâkim ve savcıların askeri darbe esnasında operasyonlara katılmadıkları açık ve nettir, peki darbeye katıldıkları yönündeki komplo teorisi nasıl oluşturulmuştur? Darbeye katılan askerler soruşturmalar esnasında birbirlerinin adını vermişler midir?
Bütün askeri operasyonlarda görevlerin dağıtılması çok önemlidir. Ve birçok askeri darbe girişiminde bazı askerler neden belirli bir yere gönderildiklerinin farkında dahi değildirler, ancak darbe sonrasında gerçek bir darbe girişiminin parçası olduklarını anlayabilirler.
Bu nedenle, hâkim ve yargıçların tutuklanmaları göz önüne alındığında, bütün komployu yöneten kendi atadığı genelkurmay başkanı ile birlikte Erdoğan’ın, dış politikasındaki hataları örtmek, bozulan imajını düzeltmek ve uzun vadeli jeopolitik hırsları için diktatörlüğünü daha da güçlendirmek maksadıyla içteki muhaliflere karşı saldırıya geçtiği sonucuna varabiliriz.
Aslında Erdoğan, darbeye destek verme olasılığı olan Gülen’e kucak açtığı için Beyaz Saray’a karşı, özellikle de ne demek istediği pek anlaşılamayan Kerry’nin ifadesi sonrasında, şiddetli bir saldırıya geçmiştir.
Darbe girişimini planlamakla suçlanan sürgündeki imam Fettullah Gülen’i destekleyen ‘‘bütün ülkelerle’’ savaşacakları yönünde tehditler savuran Türk yetkililer, ABD’nin Ankara’daki çıkarlarını tehdit etmektedirler.
Başbakan Binali Yıldırım, ABD’nin Pennsylvania Eyaletinde sürgün olarak yaşayan ve Erdoğan hükümetini devirmeyi hedefleyen darbe girişiminin arkasındaki isim olduğu iddia edilen ve yeterli kanıt olmadığı gerekçesiyle ABD’nin sınır dışı etmeyi ret ettiği imam Fettullah Gülen’i destekleyen bütün ülkelerle savaşacakları tehdidinde bulunmuştur.
Bu, Washington’un Gülen’i sınır dışı etmesi gerektiği, aksi takdirde Ankara’nın öfkesine maruz kalacağı yönünde ABD’ye yönelik direkt bir üstü kapalı tehdittir. Türk tarafında provakatif yorumlar devam etmiş ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Süleyman Soylu, Amerika’yı hükümeti devirme girişiminin arkasında olmakla suçlayarak bütün dünyayı şok etmiştir.
Darbecilerin bir diğer dikkate değer başarısızlıkları ise sokağa çıkma yasağını uygulamaya koyamamış olmaları ve sonrasında Erdoğan’ın fırsatı en iyi şekilde değerlendirerek akıllıca taraftarlarını sokağa çıkmaya davet etmesidir. CNN Türk’ün olaya dâhil olması da çok dikkate değer bir olaydır.
Normal olarak, Filipinler deneyiminde de görüldüğü gibi, darbeye katılanların hükümetin potansiyel silahlı müdahalesine karşı kendilerini korumak maksadıyla; mümkün olabildiğince fazla sayıda halk desteğini arzulamaları gereklidir. Türkiye’deki son darbe girişimi ise tamamen garipliklerle doludur.
‘‘Herkesin bildiği gibi ABD’nin, tıpkı diğer emperyalistler gibi gerçek dostu yoktur, ABD için önemli olan sadece kalıcı çıkarlarıdır’’.
Öte yandan, biliyoruz ki ABD dış politikası her zaman bir alternatif plan öngörür. Evet, Ortadoğu oyununu Erdoğan ile birlikte oynamaya devam edebilirler fakat Erdoğan sonrası senaryolara da hazırlıklı olmak ve ihtiyaç duyulduğunda bunları kullanmak zorundadırlar. Herkesin bildiği gibi ABD’nin, tıpkı diğer emperyalistler gibi gerçek dostu yoktur, ABD için önemli olan sadece kalıcı çıkarlarıdır.
Şimdi gördüğümüz şey ise kendisini kontrol eden ipleri ısıran bir kukladır. Yakında başkanlık görevini bırakacak olan Obama gerçekten ne yapabilir?
NATO da yaklaşık olarak 90 adet taktik nükleer füzeyi, 42 adet helikopterin kaybolduğu ve bu nedenle Türkiye’deki ABD güvenlik silahlarının, özellikle de nükleer bir bombanın teröristlerin eline geçebileceği kaygılarına neden olan İncirlik Hava Üssünde muhafaza etmektedir.
Nükleer silahlardan bahsetmişken, imparator Erdoğan da bu hususa değinmiştir.
Pazar günü Türk yetkililer, ABD liderliğinde IŞİD’e karşı yürütülen ve bu Türk üssünden yürütülen operasyonları tehlikeye sokacak ve orada depolanan nükleer füzelerin durumunu sorgulayacak bir hamle ile İncirlik Hava Üs Komutanı General Bekir Ercan Van’ı tutukladılar.
Son olarak darbe için belki de en aşikâr motivasyonlardan bir tanesi Vladimir Putin’in Erdoğan’ın düşürülen Rus uçağı ve öldürülen pilotuyla ilgili gecikmiş özrünü yumuşak başlılıkla kabul etmesidir.
Ünlü bir taktik uzmanı olarak Putin, Erdoğan’dan – Erdoğan’ın asla uyamayacağı – samimiyet ve bağlılığını kanıtlaması için IŞİD teröristlerine Türkiye sınırlarını kapatmasını talep etmiş olabilir.
Gerçek bir Hitler fanatiği olan Erdoğan’ın da kendi umutsuz bir Reichstag yangınına ihtiyacı vardı.
Yunanistan’dan sığınma talebi isteyenler? Onlar da yoksa gerçek değil mi?
Kurnaz Erdoğan onları her zaman casus olarak kullanabilir.
42 adet taarruz helikopterinin ortadan kaybolmasına ne demeli?
Eğer Colin Powell bir test tüpü içerisinde kitle imha silahlarını üretebilir ve teröre karşı bir savaş başlatabilir ise…
… Ya da aşağıdaki gibi bir dram sergilenebiliyor ise…
… Neden Erdoğan halen devam etmekte olan ve gelecekte de sürecek askeri operasyonları yapacağı baskın ve tutuklamalar için mazeret olarak kullanmasın ki?
Ve bazı jeopolitik uzmanların aksine biz gerçekten, Erdoğan’ın faşist söylemler ve korkutmayla manipüle ettiği periyodik Türk seçimlerinden ziyade sonunda başarılı olan bir askeri darbeyi tercih ederdik.
Darbe yapılırken Erdoğan tatildeydi ve kimse gerçek bir askeri darbenin esas hedefi olması gereken Erdoğan’ı, 42 taarruz helikopterinden bir tanesi ile vurmaya cesaret edemedi.
Reuters’e göre de; aslında Erdoğan’ın ticari uçağını takip eden 2 adet F-16 savaş uçağı da onu vurmaya cesaret edemedi.
Emekli bir subay Reuters’e yaptığı açıklamada “Erdoğan’ın uçağı havada İstanbul’a doğru uçarken en az 2 adet F-16 savaş jeti tarafından taciz edildi. Radarlarını Erdoğan’ın ve onu koruyan 2 adet F-16 savaş uçağına kilitlediler’’
‘‘Neden ateş etmedikleri ise bir sır’’
Gerçekten de bir sır.
Bu olay nereye giderse gitsin, Erdoğan’ın Türkiye dâhilinde kendi lehine büyük avantajlar sağladığı açık ve nettir ve onun da tek ilgilendiği aslında budur. Putin’in savaş uçaklarından bir tanesini vurma emrini vererek düşürdüğünde, kendisini yalnız bırakan NATO tarafından lanetlendiğini de hatırlatalım.
ÇEVİREN: Ercan caner Elektrik ve Elektronik Mühendisliğinin yanı sıra, uçak ve helikopter lisanslarına sahiptir. Türkiye Hava Sahası Yönetimi alanında doktora tez çalışmalarını sürdüren Caner’in İnsansız Hava Araçları (2014) ve Taarruz Helikopterleri (2015) konulu makaleleri yayımlanmıştır. 36 yılı kapsayan TSK, BM ve NATO deneyimlerine sahiptir.
E-mail: ercancaner@gmail.com
Twitter: @ercancaner1963