Bu ülkede iki halkın birlikte olması için kesinlikle yer yoktur. Araplar bu küçük ülkede kalmaya devam ederlerse hedeflerimizi başaramayacağız. Arapları komşu ülkelere göndermekten başka çaremiz yok – hepsini. Tek bir köy, tek bir kabile kalmamalı. Joseph Weitz, Yahudi Ajansı Kolonileştirme Bölüm Başkanı, 1940.
Asla teröristlerle uğraşmayın. Onları bulun ve öldürün ve daha da önemlisi, teröristlere para, silah, destek sağlayan veya onlara dokunmayarak topraklarını kullanmalarına izin veren devlet ve grupları acımasız bir şekilde cezalandırın. Rabbi Meir Kahane
Ercan Caner, Sun Savunma Net, 18 Mayıs 2018
Türkiye İsrail büyükelçisini çağırarak, ‘‘GEÇİCİ’’ olarak Türkiye’yi terk etmesini talep etmiş, tepki olarak da İsrail Kudüs kentindeki Türk konsolosunu çağırarak belirtilmeyen bir süre İsrail’i terk etmesini talep etmiştir.
İsrail başbakanı Benjamin Netanyahu’nun Twitter mesajına Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan da yine bir Twitter mesajı ile yanıt vermiştir.
İsrail tarafında, Diplomatik Güvenlik Kabinesi yediye karşı üç oyla Türkiye-İsrail antlaşmasını, 28 Haziran 2016 günü onaylamıştır. Beklendiği gibi Savunma Bakanı Avigdor Lieberman, Başkan ve Eğitim Bakanı Naftali Bennett ve Adalet Bakanı Ayelet Shaked antlaşma aleyhine oy kullanmışlardır.
Gazze’de hayatını kaybedenlerin yaptıkları protestolar ve antlaşmanın İsrail Parlamentosu Knesset tarafından onaylanması yönündeki itirazlar bir tarafa bırakıldığında, İsrail hükümeti tarafı işi ucuz atlattı denebilir. İsrail tarafında antlaşmaya en şiddetli itiraz belki de, kendisinin de bulunduğu Mavi Marmara gemisine saldırı düzenleyen İsrail askerlerini ‘‘katil’’ olarak nitelendiren Arap milletvekili Hanin Zuabi’den gelmiştir.
Türkiye tarafında ise mahkeme, Mavi Marmara davasının düşürülmesine karar vermiştir. İsrailli savaş suçlusu askerler hakkındaki yakalama kararları kaldırılmıştır. Tutuklanmaktan korktuğu için Belçika’ya gidemeyen eski İsrail Dışişleri Bakanı Livni gibi onların korkmalarına artık gerek yoktur. İstedikleri zaman korkmadan rahatça Türkiye’ye gelebilirler.
Mavi Marmara olayı ile ilgili dünyanın birçok yerinde davalar açılmış durumdadır ve neyse ki davanın Türk mahkemesi tarafından düşürülmesi, insanlığa karşı gaddarca suç işleyen İsrail askerlerini aklamamaktadır.
Gazze Şeridinde, 27 Aralık 2008 ile 18 Ocak 2009 tarihleri arasında icra edilen ‘‘Cast Lead’’ adlı İsrail askeri operasyonu esnasında Livni İsrail Dışişleri Bakanlığı görevini yürütmektedir.
İsrail’in saldırısı sonucunda, Palestinian Centre for Human Rights verilerine göre 1.417 Filistinli yaşamını yitirmiştir. Ölenlerden sadece 236’sı Filistinli savaşçıdır. İsrail tarafından yapılan kanlı operasyonda 313 çocuk ve 116 kadın hayatlarını kaybetmiştir.
Palestinian News Network (PNN)’e göre, 23 Ocak 2010 tarihinde bir grup kurban, Belçika Federal savcılığına, Tzipi Livni dâhil bazı İsrailli sivil ve askeri yetkililer hakkında, Gazze Şeridinde işlenen savaş suçları ve insanlığı karşı işlenen suçlar ile ilgili şikâyette bulunmuştur.
Avrupa Birliği resmi kaynaklarının açıkladığına göre bir Belçika mahkemesi, eski İsrail Dışişleri Bakanı Tzipi Livni’nin, 23 Ocak 2017 tarihinde, Belçika başkenti Brüksel’de uçaktan inişi sonrasında tutuklanmasını emretmiştir.
Belçika mahkemesinin bu kararı üzerine Livni Belçika’da bulunan Avrupa Parlamentosu’na yapacağı ziyareti iptal etmek zorunda kalmıştır. Tıpkı daha önce yaptığı gibi, tutuklanmaktan korkan Tzipi Livni, hasta olduğu gerekçesiyle Belçika’ya gidememiştir.
İsrail bugün böyle fütursuzca vahşet yapabiliyor ise bunun nedeni geçmişte İsrail’e karşı denge unsuru olan bütün ülkelerin, Büyük Orta Doğu Projesi kapsamında, sözde Arap Baharı devrimleri ile birer birer dizginlenmesidir.
Gerçek mücadele, savaş suçu ve insanlığa karşı suç işleyenleri, Belçika mahkemesi gibi için tutuklama emri çıkararak ve onları yargılayarak yapılır, onları 3-5 kuruş için aklayarak değil!