Geçen hafta eski TBMM Başkanı, halen Cumhurbaşkanlığı Yüksek İstişare Kurulu Üyesi olan ve Erdoğan’ın “ağabey” dediği İsmail Kahraman’ın, “Dindar bir anayasa olmalı. Değişmez maddeler anayasaya konmamalı” şeklindeki görüşleri tartışıldı.
Kahraman’dan önce 12 Eylül’de, yine eski AKP Milletvekili Resul Tosun, “Laiklik ilkesinin anayasadan çıkarılması veya yeniden tarif edilmesi gerektiğini” savunmuş, bu da epey konuşulmuştu.
Gerek Tosun gerekse Kahraman’ın bu çıkışlarına AKP’den cevap veren tek isim ise Parti Sözcüsü Ömer Çelik oldu.
Çelik, Resul Tosun vak’asında; “AK Parti’nin laiklik konusunda tutumu bellidir. Laikliğin anayasadan çıkarılması gibi bir durum asla söz konusu olamaz. Bu duruma AK Parti’nin olumlu bakması mümkün değildir. Laiklik toplumsal barışı sağlayan bir mekanizma olarak da son derece kıymetlidir. Biz laiklik prensibinin anayasada korunması gerektiğini düşünüyoruz… Bunun anayasadan çıkarılmasını söylemek aşırı bir ifadedir.” açıklamasını yaparken, İsmail Kahraman için şunları söylemekle yetindi:
“Herkes yeni anayasayla ilgili görüşlerini söyleme hakkına sahiptir. Laiklik, sadece düzenleme olarak değil, aynı zamanda toplumsal barış ilkesi olarak anayasadaki yerini koruyacaktır. Cumhurbaşkanımız Mısır’a gittiğinde de laik devlet düzeni önerisinde bulunmuştur. Herhangi bir şekilde laiklik prensibine karşı her türlü açıklamaya karşıyız, partimizin görüşünün bu olmadığını ifade ediyorum.”
Kahraman’a İnandınız Mı?
Tepkiler üzerine İsmail Kahraman bir açıklama yapıp, bir yandan “sözlerinin çarptırıldığını” belirtirken öte yandan “Laiklik kelimesi çok değişik. Her parti kendini laik görüyor. Peki bu laiklik ne? Laiklik ileri sürülerek partiler kapatılıyor, laiklik ileri sürülerek hürriyetler engelleniyor. Ben diyorum ki, laiklik olmasın.” diyerek yine laikliği hedef aldı.
Kahraman, Anayasa’nın ilk dört maddesiyle ilgili olarak da şöyle konuştu:
“Bir çarpıtma ve yanlışa yönlendirme var, benim beyanlarımda olmayan. Mesela ilk 4 madde hakkında değişiklik olmaz beyanı, bir beyan… 4 madde; devletin bütünlüğü varlığı, bölünmezliği İstiklal Marşı, bayrağı, bu maddeler üzerinde hiç kimsenin bir ihtilafı yok… ‘4 maddeye dokunulacak’; ona dokunmak mümkün mü? Vatanını seven insanın, milliyetçi olan insanın devletine, bayrağına karşı ve cumhuriyete karşı tavır alması mümkün değil. Hukuktan nasibini almamışların hezeyanları ile karşılaşmamak beni üzüyor.”
O Teklifleri Resmen Meclis’e Sundu?
Kahraman, tartışma yaratan o görüşlerini nerede dile getirdi? Birlik Vakfı’nın Çemberlitaş’taki Genel Merkezi’nde verdiği “Yeni Anayasa ve Öze Dönüş” konulu konferansta.
Varsayalım ki, Kahraman’ın iddia ettiği gibi, o konuşması “çarptırıldı”!..
İyi de, şu kapı gibi belgeyi ne yapacağız?
Hangi belgeden mi söz ediyoruz?
Birlik Vakfı İstanbul Hukukçular Kulübü’nün “uzun süren çalışmalar sonucunda hazırlayıp” 30 Nisan 2012’de TBMM Uzlaşma Komisyonu’na sunduğu anayasa teklifinden.
Sözkonusu teklifi hazırlayan heyetteki ilk isim kim? Birlik Vakfı Kurucular Kurulu Başkanı İsmail Kahraman.
Başka? Ne tesadüf; öreğin Birlik Vakfı Kültür Komisyonu Başkanı ve 22. Dönem AKP Milletvekili Resul Tosun ile son iki dönemdir AKP Milletvekili olan İsmail Emrah Karayel de var.
Laiklik Prangaymış
Kahraman ve arkadaşlarının; Parlamenter sistemi yerden yere vurup Başkanlık sistemini savunduğu toplam 85 maddelik anayasa teklifinde neler önerildiğini hatırlatmadan önce, takdim yazısından bazı satırlar aktaralım. Özetle şunlar vurgulandı:
– “Hazırladığımız anayasada başkanlık sistemini Türkiye’nin üniter yapısını göz önünde bulundurarak hazırladık. Günümüzde tartışılan; resmi dil, eğitim dili, diyanet, askeri yargı gibi konularda da kamuoyunun kabul edeceği orta yolu bulduğumuza inanıyoruz.”
– “Hazırladığımız yeni anayasa, çağdaş demokrasilerde olduğu gibi ideolojilerden arınmış, hukukun üstünlüğünü, adaleti, hürriyetleri ve insan haklarını önceleyen nitelikte bir Anayasadır.”
– “Hazırlamış olduğumuz taslakta laiklik gibi çok muğlâk ve tartışmalı bir kavramın anayasalarda yer almaması gerektiği kanaatinde olduğumuz için taslağımızda laiklik ile ilgili bir düzenlemeye yer verilmemiştir. Dünya devletleri arasında, anayasalarında laiklik kavramına yer veren sadece üç devlet vardır: Fransa, Küba ve Türkiye… Bu durumlar göz önüne alınarak fikir, kanaat ve düşünce hürriyetine pranga vurma aracı olarak kullanılan “laiklik prensibine/kavramına” taslağımızda yer verilmemiştir.”
– “Dünyada gelişmiş ve gelişmekte olan birçok ülkenin anayasalarının başlangıç kısımlarında, kendi inançlarını ifade eden; Allah, Tanrı, Yaradan gibi kelime ve ibareler yer almaktadır… Bilindiği gibi, seçilenlerin inandığı kutsal kitap üzerine yemin edebilme imkânı vardır.”
Atatürksüz Anayasa
Kahraman ile arkadaşlarının yeni anayasa teklifinde başka pek çok dikkat çekici ifade daha var; ama öncelikle gündemdeki tartışılan konulara ilişkin önerilerine bakalım.
Yürürlükteki Anayasa’nın başlangıç bölümünü biliyorsunuz; “Türk Vatanı ve Milleti” deniyor… “Yüce Türk Devletinin bölünmez bütünlüğünden, Türkiye Cumhuriyetinin kurucusu, ölümsüz önder ve eşsiz kahraman Atatürk’ün belirlediği milliyetçilik anlayışı ve onun inkılap ve ilkeleri”nden söz ediliyor.
Kahraman ve arkadaşları ise, “Bizler; adalet, hürriyet, hukukun üstünlüğü, eşitlik, insan hakları, demokrasi, manevi ve milli değerlere bağlı Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları olarak, Yüce Allah’ın devletimizi sonsuza kadar koruması dileğiyle bu anayasayı kabul ediyoruz.” şeklinde bir başlangıç bölümü istedi. Yani Türk Milletsiz, Atatürksüz bir başlangıç!..
Aynı anlayışın, Cumhurbaşkanı ve milletvekillerinin yemin andı ile eğitim-öğretimle ilgili maddelere de yansıtıldığını, ayrıca mevcut Anayasa’daki “İnkılap kanunlarının korunması” maddesine yer verilmediğini kaydedip ilk dört maddeye geçelim.
Başkenti Unuttular Mı?
Anayasa’mızdaki düzenleme şöyle:
Madde 1 – Türkiye Devleti bir Cumhuriyettir.
Madde 2 – Türkiye Cumhuriyeti, toplumun huzuru, milli dayanışma ve adalet anlayışı içinde, insan haklarına saygılı, Atatürk milliyetçiliğine bağlı, başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan, demokratik, laik ve sosyal bir hukuk Devletidir.
Madde 3 – Türkiye Devleti, ülkesi ve milletiyle bölünmez bir bütündür. Dili Türkçedir. Bayrağı, şekli kanununda belirtilen, beyaz ay yıldızlı al bayraktır. Milli marşı “İstiklal Marşı”dır. Başkenti Ankara’dır.
Madde 4 – Anayasanın 1’inci maddesindeki Devletin şeklinin Cumhuriyet olduğu hakkındaki hüküm ile 2’nci maddesindeki Cumhuriyetin nitelikleri ve 3’üncü maddesi hükümleri değiştirilemez ve değiştirilmesi teklif edilemez.
Peki Kahraman ve arkadaşları ne teklif etti?
“Türkiye Devleti bir cumhuriyettir.” dedikten sonra şunları:
2. Madde- Türkiye Cumhuriyeti hak ve adalete, hukukun üstünlüğüne, insan haklarına, halk egemenliğine, kuvvetler ayrılığına bağlı demokratik bir devlettir.
3. Madde- Türkiye Devleti, ülkesi ve milletiyle bölünmez bir bütündür. Resmi dili Türkçedir. Milli marş İstiklal Marşıdır. Bayrağı, şekli kanunda belirtilen, beyaz ay yıldızlı al bayraktır.
4. Madde- Egemenlik kayıtsız ve şartsız millete aittir.
Dikkat buyurunuz; ilk üç maddenin değiştirilemez ve değiştirilmelerinin teklif edilemez olduğuna ilişkin bir düzenleme yok. Yani “günü geldiğinde” onlar da değiştirilebilir!..
Dahası; başkent yok!..
2012’de bu anayasa teklifi TBMM’ye gönderildiğinde, hazırlanmasında görev alan bir AKP’liye, “Başkent neden yok?” diye sorduğumda, “Unutulmuş olabilir” gibi bir cevap vermişti.
Bazı AKP milletvekillerinin kendilerini, “İstanbul Milletvekili/Dersaadet Mebusu” şeklinde takdim ettiğini düşününce; gel de inan!..
Özerklik, Diyanet Ve TSK
Kahraman ve arkadaşlarının anayasa teklifinde başka neler vardı? Ana başlıklarıyla özetleyelim:
“Eğitim ve öğretim dili Türkçedir” dense de; “ana dilde eğitimin, resmi dilin öğrenilmesi ya da öğretilmesine engel oluşturamayacağı” belirtildi.
“Türk Devletine vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkes Türktür” maddesinin yerine, “Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığı” önerildi.
Mahalli idarelerle ilgili maddeye “özerklik ilkesi” kondu.
Askerlerin de yer aldığı MGK’nın yerine, “Devlet Başkanı’nın uygun gördüğü bakan, müsteşar ve üst düzey bürokratlardan oluşacak” Devlet Güvenlik Kurulu kurulması istendi.
Anayasa’daki yeri Silahlı Kuvvetlerden önceye çekilen Diyanet İşleri Başkanlığı’nın “özerkliğinden ve Başkanın seçimle belirlenmesinden” söz edilirken, “Diğer inanç gruplarına mensup vatandaşlar da dini ihtiyaçlarını karşılamak üzere teşkilatlanabilirler.” denilerek tarikat ve cemaatlerin de resmi olarak örgütlenmesi savunuldu.
Jandarma’nın Emniyet Genel Müdürlüğü’ne, Genelkurmay Başkanı’nın Savunma Bakanlığı’na bağlanması ve askeri mahkemelerin kaldırılması teklif edildi.
Arınç Niye İstifa Etti?
İşte 2012’de bunları teklif eden İsmail Kahraman, 2015’te TBMM Başkanı yapıldı. Halen de Cumhurbaşkanlığı Yüksek İstişare Kurulu (YİK) üyesi ve aynı görüşleri savunmaya devam ediyor.
Geçen yıl eski TBMM Başkanı Bülent Arınç’ın YİK’ten neden istifa ettiğini hatırlıyor musunuz?
Selahattin Demirtaş ile Osman Kavala’nın uzun tutukluluklarını eleştirmesi üzerine AKP’liler ve Bahçeli, Arınç’ın istifasını veya azlini istemiş, Erdoğan da, “Son günlerde bizimle asla ilgisi olmayan kimi bireysel açıklamalar ile reform gündemimize yaptığımız vurgular bahane edilerek yeni bir fitne ateşi yakılmaya çalışıldığını görüyoruz. Velev ki, geçmişte birlikte çalışmış olsak bile, hiç kimsenin şahsi ifadeleri Cumhurbaşkanı ile, hükümetimiz ile, partimiz ile ilişkili hale getirilemez.” diye tepki gösterince, Arınç istifa etmişti.
Adeta Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ne savaş açan İsmail Kahraman’a karşı tepkileri ise malûm. Erdoğan, ilk dört maddenin değişmesini isteyenin Bay Kemal olduğunu öne sürerken, AKP Sözcüsü Ömer Çelik, sadece Kahraman’ın “laiklik” ile ilgili görüşlerine cevap verdi.
AKP-MHP’nin, üniter ve milli yapımız ve dahi Atatürk’ümüz konusundaki görüşleri samimiyse, en azından Kahraman’ın da YİK üyeliğinden azlinin veya istifasının istenmesi gerekmez miydi?
Müyesser YILDIZ, 11 Ekim 2021
Kaynak: https://muyesseryildiz.com/2021/10/11/erdoganin-abisi-ismail-kahramanin-baskenti-neresi/