savunmahavacılıkteknolojipolitikaanalizmevduatkriptosağlıkkoronavirüsenflasyonemeklilikötvdövizakpchpmhp
DOLAR
35,2773
EURO
36,8136
ALTIN
2.977,01
BIST
10.025,47
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Ankara
Çok Bulutlu
6°C
Ankara
6°C
Çok Bulutlu
Pazartesi Açık
6°C
Salı Açık
7°C
Çarşamba Açık
8°C
Perşembe Açık
7°C

Fidan’ın Bakanlığına Teröristbaşı da Sevinmiş midir?!

Fidan’ın Bakanlığına Teröristbaşı da Sevinmiş midir?!

Fidan’ın Bakanlığına Teröristbaşı da Sevinmiş midir?!

 

Tarifi mümkün olmayan, acayip ötesi günlerden geçiyoruz.

Sanki iradeleri ve insiyatifleri olacakmış gibi, Erdoğan’ın yeni bakanlarına övgü yağıyor. Kalemi ve ağzı olanlar günlerdir bu yeni ekibin “şifrelerini” çözüyor.

Yerli ve milli” bir politika izlediği için seçildiği söylenen iktidar, daha düne kadar demediğini bırakmadığı ve dahi İngiltere vatandaşı olan Mehmet Şimşek’i rica minnet, yalvar yakar bakan yapmış; ne gâm!..

Baksanıza; bu atamaya Türk milliyetçileri ve Atatürkçüleri temsilen Cumhurbaşkanı adayı olduğunu söyleyen Sinan Oğan bile sevindi. Şaşılmaz mı ve dahi, “Kapitülasyonlarla ölümüne savaşan Atatürk, ekonomiyi bir İngiliz vatandaşına teslim eder miydi?” diye sorulmaz mı?!

Biz de fırsat buldukça yeni bakanları anlatmaya çalışacağız; ama öyle kerameti kendinden menkul “şifre” çözümleriyle değil, somut olay ve olgularla.

Yunan Sevinci

13 yıllık MİT Başkanlığından sonra Dışişleri Bakanlığı’na atanan Hakan Fidan’la başlayalım.

Yanlış hatırlamıyorsam, bir vakitler AKP Sözcüsü Ömer Çelik, Fidan’ın Suriye’yi sokak sokak bildiğini söylemişti. Bu bilgi işe yaramamış olmalı ki, o sokaklardaki milyonlarca Suriyeli içimize girdi. Bunun sonucundadır ki, bugün resmen beka sorunu yaşıyoruz.

Ya 15 Temmuz’da Erdoğan’ın darbe teşebbüsünü ondan değil eniştesinden öğrenmesi, dönemin Başbakanı Binali Yıldırım’ın gece boyunca kendisine ulaşamayıp, sonrasında onu görevden almak istediğinde Erdoğan tarafından engellenmesi ve güya AKP ile köprüleri atıp muhalif cenaha geçen eski Başbakan, Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu’nun sadece 3 ay önce onu, “Devletin kritik dönemlerinde görevini hakkıyla yürüttüğüne şahitlik ettim, kendisine güvenim tam.” sözleriyle övmesi?!

Fidan’ın yeni görevindeki ilk paylaşımı olan, “Köklü geleceğe sahip Hariciye Teşkilatımızla milli dış politika vizyonumuzu daha da geliştireceğiz.” şeklindeki açıklamasından hareketle bir başka konuya geçelim.

Yunanistan, AKP iktidarı döneminde Ege’deki 20 adamızı işgâl edip silahlandırmadı mı? ABD, sınırımızdaki Dedeağaç’a yerleşmedi ve Fidan’ın eski mevkidaşı, CIA Başkanı William Burns daha birkaç gün önce buraya gizli bir ziyaret gerçekleştirmedi mi?

Meramımızı şu örnekle açıklayalım:

Yunanistan Dışişleri Bakanı Nikos Dendias, ülkesinde 25 Haziran’da yapılacak ikinci tur öncesinde kurulan seçim hükümetinin Bakanı Vasilis Kaskarelis’e görevi devrederken şunu vurguladı:

Gururla söylüyorum ki, 1947’den bu yana, aldığı zamandan daha büyük bir Yunan toprağı ile bakanlığı terk eden ilk Yunan Dışişleri Bakanıyım.”

Malûm, daha geçen yıl “bir gece ansızın” Atina’ya gidiyorduk; ama, ne gariptir ki, Yunanistan da Fidan’ın Dışişleri Bakanı olmasına en çok sevinen ülkelerden birisi oldu. Keza Saray’daki göreve başlama törenine katılan Yunanistan’ın eski Savunma ve Dışişleri Bakanı Dimitris Avramopulos, Erdoğan’la dostluklarını, “kokusunu yıllarca kaybetmeyen bir parfüm gibi” sözleriyle tarif ederken, Fidan için de, “Erdoğan’ın çok güvendiği bir isim. Erdoğan’ın Doğu’ya değil, Batı’ya yönleneceği kanısındayım.” dedi.

Fidan’ın telefonla görüştüğü ilk ismin Yunanistan’ın geçici Dışişleri Bakanı Kaskaelis olduğunu ve “düzensiz göçü ele aldıklarını” kaydedip asıl konumuza geçelim.

Bahçeli’nin Benzetmesi: “Yenimahalle Fidanlığının Şefi”

MHP Lideri Devlet Bahçeli’nin, Mehmet Şimşek’le ilgili geçmişteki sözleri çok ses getirdi; ancak, özellikle açılım-saçılım sürecinde Bahçeli ve ekibinin ağır eleştirilerinden nasibini alanlardan birisi de Hakan Fidan’dı.

Örneğin Bahçeli, Oslo pazarlıkları ve KCK operasyonları ortaya çıktığında; “Erdoğan’ın MİT’i bölünmenin vasıtası ve tetik çeken eli olarak kullandığını” öne sürüp, “Kendi devletine, varlık nedeni olan milletine namlu çeviren, aleyhe çalışan bir istihbarat oluşumuna dünyanın neresinde şahit olunmuştur?” sorusunu yöneltti.

Aynı dönemde; halen de Genel Sekreter olan İsmet Büyükataman, Erdoğan’ın, “Benim sır küpüm. Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin sır küpü. Türkiye’nin geleceğinin sır küpü.” sözlerinden hareketle, “O küpte neler saklıdır?” diye sordu.

Yine parti yöneticilerinden Şefkat Çetin, “Devletin gözü ve kulağı olması gereken MİT, Tayyip Erdoğan’ın özel teşkilatı misyonuna soyunmuş; millilik vasfıyla, kuruluş misyonu ve tarihiyle çelişen bir istikamette faaliyetler içerisine girmiş görünmektedir.” ve “3 Ocak 2013 tarihinden itibaren yürütülen ve artık rutin haline gelen bu görüşme trafiğinde Pervin Buldan ve Sırrı Süreyya gibi aracıların yanı sıra MİT Müsteşarı Hakan Fidan gibi koordinatörler Ankara, Kandil ve İmralı arasında helak olmaktadır.” suçlamalarını yöneltti.

Yine Bahçeli, 2014’te Erdoğan Cumhurbaşkanı seçildiğinde, “Yeni Türkiye”yi PKK terörü ve bölücülüğün palazlanması örnekleriyle tarif ederken şu ifadeleri kullandı:

Lice’de kanlı heykel yükselirken, Türk milleti düşmüş, Türkiye tökezlemiştir. Terör örgütü Diyarbakır’da sözde uyuşturucu operasyonu yaparken, sözde şehitlikler açıp yol kontrolleri gerçekleştirirken balkonlardan bakan Recep Tayyip Erdoğan ve kapı kuluna dönüştürdüğü bakanları ortalıkta yoktur. Bilen varsa söylesin; Erdoğan’ın içişleriyle ilgilenerek paralel izi süren alalı valalı bakan nerededir? Yeni kabineye girmek için çırpınan AKP’nin Yenimahalle fidanlığının şefi nerelerde gezmektedir?”

Başka?

Erdoğan’ın Köşk’e çıkarken ilk icraat olarak MİT Başkanı Hakan Fidan’a, “MHP’yi karıştırın” talimatı verdiği iddiası gündeme geldiğinde, Genel Başkan Yardımcısı Semih Yalçın, “Türkiye’nin güzide kurumlarından olan MİT’in ‘Tayyip’in İstihbarat Teşkilatı (TİT)’ hâline getirilerek gestapolaştırılmasının sadece siyasi partiler için değil, topyekûn Türk demokrasisi ve milletimiz için tehdit unsuru olacağını” kaydedip, “Denenmişi deneyen pişman olur.” hatırlatmasında bulundu.

2015’te Hakan Fidan dönemin Başbakanı Ahmet Davutoğlu’nun isteğiyle AKP’den milletvekili olmak için istifa edip Erdoğan’ın itirazıyla yeniden görevine döndüğünde de Genel Sekreter İsmet Büyükataman şöyle tepki gösterdi:

Yüce Türk milletine hizmet için kurulan, ülkenin ve milletin bölünmez bütünlüğü için vazife görmesi icap eden MİT; ne yazık ki ülkemizde bölücülerle yapılan AKP pazarlıklarında görev ifâ etmiştir. Oslo’da sergilenen rezilliklerin baş aktörü bugün ne yazık ki, yeniden MİT Müsteşarı olarak atanmıştır… Bölücü teröristler tarafından ‘bizim’ diye anılacak kadar samimi ilişkiler kurmuş olan bu şahsın, vazgeçilemez olmasının sebebi nedir?.. Erdoğan, vekillik için istifa eden Hakan Fidan’la ilgili söylediği, ‘Ona bir kısım vaatlerde bulunulmuş olabilir, bir kısım yerler vaat edilmiş olabilir’ cümlesini satır arası mesaj vermek yerine, açıkça bu vaadi kim ya da kimlerin yaptığını açıklamalıdır. Bir kısım vaatlerde bulunulabilecek bir şahıs çok kritik bir makam olan MİT Müsteşarlığı görevinde tutulamaz. Şayet tutuluyorsa bunun tek açıklaması vardır. O da vatana ihanettir.”

9 Yıl Önceki “Öngörü”

Konunun İmralı ayağına gelelim.

İmralı-Ankara-Kandil görüşmelerini yapan, bu yeni dönemde de Meclis Başkanvekili olan Sırrı Süreyya Önder’in 24 Ağustos 2014’teki bir açıklaması, Fidan’ın Dışişleri Bakanlığı’na atanmasının ardından gündeme geldi.

Önder’in, Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun kabinesinde Fidan’ın Dışişleri Bakanı olacağı beklentileri üzerine yaptığı değerlendirme şuydu:

”Kişisel olarak en çok Sayın Hakan Fidan’ın Dışişleri Bakanı olmasını isterim. Çünkü belli bir mesai yürüttük, süreç boyunca… Bir büyük barışı kuruyoruz ve partimizin kararıyla ve arkadaşlarımızla birlikte bu görüşmeyi yürüttüğümüz için… Biraz yakın mesaiye girince de, siyasal perspektif anlamında doğru bir yerden katkı sunmaya çalıştıklarını görünce bir güven temelinde bu ilişkiyi yürütüyoruz… Bir an önce Dışişleri Bakanı [olsun]. Şimdi ben böyle diyorum Sayın Tayyip Erdoğan ben söyleyince yapmaz.”

Oysa bu Önder’in “kişisel değerlendirmesi” değildi. 9 gün öncesinde İmralı’da teröristbaşıyla da konuşulan bir konuydu.

Nereden biliyoruz? Meşhur İmralı Notları’nda yer alan şu bölümden:

S. S. Önder: Yalçın Akdoğan beni aradı. Selahattin Beyin Başbakanı tebrik ettiğini, Başbakanın benden de bir tebrik beklediğini söyleyerek niye aramadığımı sordu. Ben de, ‘Bir tavır söz konusu değil, başı kalabalıktır.’ dedim. Ortalık biraz sakinleştikten sonra aramayı düşündüğümü söyledim. Yalçın telefonu kapattıktan on dakika sonra tekrar arayarak Başbakanın görüşmek istediğini söyledi. Ben de kendisine sağlık ve başarı dileklerimi aktardım. Başbakan bana, ‘Biz işimizi bitirdik, siz de inşallah süreci sonuca ulaştıracaksınız, değil mi?’ diye sordu. Ben de bunun ancak birlikte, ortaklaşarak çözülebileceğini, sizi bizi olmadığını söyledim. Sanırım Hakan Bey de Dışişleri Bakanı olacak. Onu artık siz kendiniz tebrik edersiniz.

Teröristbaşı: Öyle gözüküyor. Önemlidir. Tek başına bu işe başladı. Bulunduğu konum da stratejiktir. Başlangıçta belki etrafında üç kişi yoktu. Bugün de bu sorunu aşabildiği söylenemez. Bulunduğu kurum önemlidir, ama Dışişleri Bakanlığı da önemlidir.

S. S. Önder: Kabine saçma sapan yetersiz insanlarla dolu... Hakan bey şimdiki konumu gereği kamuoyunda pek konuşamıyor. Eğer bakan olursa bir siyasal sözcülük işlevi de görecektir sanırım.

Teröristbaşı: Evet, bu çok önemli ve dönüştürücü bir işlev görebilir.

Bindik Bir Alamete

Hasıl-ı kelâm; Ahmet Davutoğlu’nun Hakan Fidan başta olmak üzere Erdoğan’ın kabinesini öve öve bitirememesi… Davutoğlu ve Babacan’ın partilerinin yeni Meclis denklemindeki yeri… Selahattin Demirtaş ve HDP eksenindeki gelişmeler… Erdoğan’ın, bakanlarıyla ilk toplantısının ardından Anayasa değişikliğini gündeme getireceklerini açıklaması

Dün hatırlanmadan bugün ve yarın anlaşılabilir mi?!

Bahçeli’nin de daha seçim gecesi; “Önümüzdeki günlerde her şey değişecek.” deyip hemen ardından, “İnşallah Türkiye değişmez.” temennisinde bulunması boşuna değil!..

Müyesser YILDIZ
7 Haziran 2023

ETİKETLER:
Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.