George Floyd ve Korona Virüs
Geçtiğimiz yıl ABD de 1009 kişi polis tarafından öldürülmüş. Öldürülen her dört kişiden biri siyahî. Siyahîlerin tüm nüfusun %13 ünü teşkil ettiğinden yola çıkarsak, nüfus oranına göre siyahîlerin polisçe öldürülme oranı oldukça yüksek.
Atilla Aşçı, Sun Savunma Net, 12 Haziran 2020
Kaynak: Amy Davis/THE BALTIMORE SUN
Siyahî George Floyd’un polislerce hunharca katledilmesi sonucu ABD karıştı. Gösteri(ci)ler çığırından çıktı. Dükkânlar, mağazalar yağmalandı, yakıldı. Sokak çatışmaları tüm ülkeyi sardı. Gösteri ve eylemler sadece ABD’de değildi. Birçok ülkede, günlerce, birçok kentte binlerce insan sokaklara dökülerek eylem yaptı.
Geçtiğimiz yıl ABD de 1009 kişi polis tarafından öldürülmüş. Öldürülen her dört kişiden biri siyahî. Siyahîlerin tüm nüfusun %13 ünü teşkil ettiğinden yola çıkarsak, nüfus oranına göre siyahîlerin polisçe öldürülme oranı oldukça yüksek. Üstelik siyahîlerin çok büyük bir çoğunluğu silahsız durumda iken öldürülmüşler. Latin kökenli ve beyazlar daha çok silahlı çatışmalarda öldürülmüşler.
Geçen yıl boyunca polis sadece 27 gün insan öldürmemiş.
Peki, bir senede (2019) takriben 250 siyahî öldürüldüğünde sokağa dökülmeyen, umursamaz tavır takınan çeşitli ülkelerin insanları, bu kez niye eylemler düzenlediler? Niye diğer polis cinayetlerinde bu kadar tepki gösterilmedi?
Ben şahsen bu tür bir reaksiyonu, korona virüs yüzünden gerek ekonomik durumlarının, gerekse sosyal yaşamlarının kısıtlanmasıyla gerginleşen insanların içlerinde biriken sıkıntılı havanın saldırganlığa dönüşmesinin, sokakta eyleme dönüşmüş hali olarak görüyorum. Bir balona fazla hava sıkılmış gibi olan bu insanlar, içlerindeki bilgi kirliliği, bilinmezlikler, her gün değişen tavsiye ve önlemler, ağzı olanın konuşarak ürettiği komplo teorileri, yarıya ya da sıfıra inen maaşlar, işini kaybetme endişe ve korkusu, ölüm korkusu, yok 5G, yok kafalara takılması planlanan çipler girdabında iyiden iyiye ‘‘şiştiler’’. Şimdiye kadar kurgubilim filmlerinde gördükleri biyolojik savaş manzaralarını, maske ile sokakta dolaşma, markette, metro ve tramvaylarda maske takma zorunluluğu ile birebir yaşadılar. Bu onları hayal bile edemeyecekleri bambaşka bir dünya ve yaşama soktu. Üstelik bugünden yarına ve hazırlıksız olarak. İlk defa kendilerini bu kadar çaresiz gördüler. George Floyd da öyleydi, polis boğazına olanca ağırlığıyla bastığı zaman. O çaresizliği doğal bir refleks olarak kendileriyle özdeştirdiler.
İnsanlar, George Floyd ile sıkıştırılmış ve bastırılmış duygularını ve içlerindeki birikmiş tepkiyi sokakta eyleme dönüştürdüler. Kullandılar demiyorum. Bu çok haksızlık olur. Toplumda, George Floyd ile birlikte, aynı korona virüs ile yeni yaşam gibi beyinlerde adamakıllı kapsamlı bir paradigma değişikliği gerçekleşir umudundayım.