25 Ağustos’ta Ahlat’ta Malazgirt Zaferi’nin 950. yıldönümü etkinlikleri vardı. Erdoğan, etkinlik töreninde değil, o akşam yabancı misyon şeflerine verdiği yemekte şöyle konuştu:
“Bölgemizde süregiden gerilimleri suhuletle çözüme kavuşturmak için ikili ve çok taraflı olarak pek çok adım attık. Dağlık Karabağ’daki işgalin sona ermesiyle birlikte bölgemizde kalıcı barış adına yeni bir fırsat penceresi açıldığını, Ermenistan’ın bunu değerlendirmesi hâlinde bizim de gerekeni yapacağımızı ifade ettik.”
Ermenistan’la yegâne sorunumuz, Dağlık Karabağ başta olmak üzere Azerbaycan topraklarını işgâl etmesi değildi ki!..
Ayrıca Dağlık Karabağ’daki işgâl şimdilik sona ermiş gözükse de nihai akıbeti ABD, Rusya ve Fransa’nın elinde. Türkiye ise sadece uzaktan “gözlemcilik” yapıyor ve bölgedeki mayınları temizliyor.
Ermenistan’la diğer sorunlarımız neler?
“Soykırım” iftirasından asla ve asla vazgeçmemesi…
Sınırlarımızı tanımaması; yani Doğu Anadolu’muzu “Batı Ermenistan” sayması…
Ağrı Dağı’nı milli resmi sembolü olarak kullanması…
Dikkat Çekici Mesaj Trafiği
Durum bu olduğu için de Erdoğan’ın Ahlat’tan verdiği o mesaj yurt içinde pek ses getirmedi.
Ancak anlayan anlamış olmalı ki, hemen peşinden Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan şu açıklamayı yaptı:
“Türk kamuoyundan bazı net olumlu sinyaller alıyoruz. Bu sinyalleri değerlendireceğiz, olumlu sinyallere olumlu sinyallerle cevap vereceğiz.”
Türk kamuoyu ne zaman ve hangi “net olumlu sinyaller” vermişti, bilen var mı?
Her neyse!..
Sanki ilk mesajı veren kendisi değilmiş gibi, 29 Ağustos’ta Bosna Hersek ve Karadağ ziyaretinden dönerken, Erdoğan’a Paşinyan’ın o açıklaması soruldu.
Erdoğan da Ermenistan’da kurulan yeni hükümetin bölge için hayırlı olması temennisinde bulunduktan sonra, “Bölgemizde yeni, yapıcı yaklaşımlara ihtiyaç var. Görüş ve beklenti farklılıkları bulunsa da birbirinin toprak bütünlüğü ve egemenliğine saygı dahil, güven temelinde iyi komşuluk ilişkileri geliştirmek için samimi bir çaba göstermek, sorumlu bir hareket tarzı olacaktır.” dedi.
Ardından, “yakın tarihin husumet kaynağı olmaması, sürdürülebilir barış ve birlikte yaşama için yapıcı adımlar atılması gerektiğine” işaret edip şunları söyledi:
“Tek taraflı suçlamalar yerine ileri bakan, gerçekçi yaklaşımlar hakim olmalıdır. Bu yönde ilerlemeye hazır olduğunu beyan eden bir Ermenistan hükümeti ile ilişkilerimizi kademeli olarak normalleştirmek için çalışabiliriz. Artık barış ve istikrarı kalıcı hale getirip ekonomik kalkınma ve bölgesel iş birliği şartlarını sağlamalıyız.”
Bu mesaj trafiği bitmedi; dün Paşinyan’dan yeni bir cevap geldi.
Erdoğan’ın Ermenistan ile ilişkiler konusundaki son açıklamasını hatırlatan Paşinyan, şu değerlendirmeleri yaptı:
“Bu açıklamalarda Ermenistan-Türkiye ilişkilerinin normalleşmesi, Ermenistan-Türkiye demiryolu ve karayollarının yeniden açılması konusunda diyalog fırsatı görüyoruz. Biz böyle bir diyaloğa hazırız. Genel olarak bölgemizi batıyı doğuya, kuzeyi güneye bağlayan bir kavşak haline getirmekten bahsediyoruz… Bölgedeki barış ve istikrar bizim uzun vadeli stratejimizdir. Kendimizi bu sorunu çözmekten sorumlu görüyoruz. Barış, istikrar ve iş birliğinin ilân edilebilmesi kolay ve arzu edilen hedeflerdir. Ancak bunların gerçekleşmesi makul, pragmatik çabalar gerektirir ve Ermenistan da bu tür çabalara hazırdır.”
Bilindiği gibi 2009’da, ABD’nin bastırmasıyla Türkiye-Ermenistan ilişkilerinin “normalleştirilmesi protokolleri” imzalandı ve ülkede tabir-i caizse kıyamet koptu. Protokoller onaylanmak için iki ülke parlamentolarına sevk edildi; ancak yürürlüğe girmedi. Sonrasında Ermenistan Cumhurbaşkanı Sarkisyan bunları 2015’te Ermenistan Parlamentosu’ndan geri çekti, 1 Mart 2018’de ise protokolleri hükümsüz ilân etti.
“Sahi bizim taraftaki protokoller ne oldu? Hâlâ Meclis’te bekliyor mu? Yeni ‘normalleşme’ olacaksa, bu protokol üzerinden mi yoksa Erdoğan’ın bir gece yarısı kararnamesiyle mi olacak?” diye sormakla yetinip, şuraya gelelim:
Dış politikada hızına yetişilemez “açılımlara” tanık oluyoruz.
Önce “darbeci” denilip “Rabia”sı AKP’nin işareti haline getirilen Mısır, ardından da “15 Temmuz’un finansörü” olduğu iddia edilen Birleşik Arap Emirlikleri ile masaya oturuldu.
Şimdi de Ermenistan’a bu mesajlar…
Sanki 14 Haziran’daki Erdoğan-Biden görüşmesinde Ankara’nın önüne bir liste konmuş gibi!..
Şunu da hatırlatalım.
Erdoğan o buluşmaya giderken, Biden’ın 24 Nisan için “soykırım” ifadesini kullanmasının kendilerini ciddi manada üzdüğünü belirtip, “Bunu gündeme getirmeden geçmeyi doğru bulmamız mümkün değil.” demiş, görüşmeden sonra konuyla ilgili bir soruya ise, “Hamdolsun hiç gündeme gelmedi.” karşılığını vermişti.
Özetle; önümüzdeki günlerde, “Hamdolsun Ermenistan’la masaya oturuyoruz.” müjdesi duyarsak şaşırmayalım!..
Müyesser YILDIZ, 9 Eylül 2021
Kaynak: https://muyesseryildiz.com/2021/09/09/hamdolsun-sirada-ermeni-acilimi-mi-var/