Ölünün kemiğini kırmak günah itibariyle tıpkı dirinin kemiğini kırmak gibidir. Ebu Dâvud: 3207, İbn-i Mâce:1616
Ercan Caner, Sun Savunma Net, 01 Kasım 2021
Kaynak: Sketchfab
Taiwan News haber sitesinde 22 Ocak 2020 tarihinde yayımlanan ‘‘Saudis allegedly bu Halal organs from slaughtered Xinjiang Muslims – Suudilerin katledilen Sincan Müslümanlarından helal organlar aldığı iddia edilmektedir’’ başlıklı haberde bir görgü tanığının Sincan Müslümanlarının Suudi müşterilerin organ ihtiyaçlarını karşılamak üzere kesildiği iddialarına yer verilmektedir.
Keoni Everington imzalı haberde; Çinli bir kadının, zengin Suudilerin helal organ gereksinimlerini karşılamak için Sincanlı Müslümanların canlı canlı kesildiği iddialarına yer verilmektedir.
Haberin ayrıntılarında; 1995 yılında bir Uygur Müslüman mahkûmdan farkında olmadan ilk canlı organ naklini gerçekleştiren Uygur onkoloji cerrahı Enver Tohti’nin ifadelerine de yer verilmektedir. Enver Tohti’nin iddiasına göre; Urumçi’de gerçekleştirdiği ilk organ naklinde infaz edilen bir mahkûmun karaciğer ve böbreklerini almıştır.
Tohti operasyon esnasında infaz edilen mahkûmun henüz canlı olduğunu, sağ çenesinden vurulan zavallının organlarını aldığı esnada hâlâ yaşadığını ve kalbinin atmakta olduğunu iddia etmektedir. Radio Free Asia ile yaptığı röportajda Tohti; Çin Komünist Partisi tarafından Sincan Eyaletinde ticareti yapılan insan organlarının müşterilerinin çoğunun Suudi Araplar olduğunu söylemiştir. Suudilerin özellikle Sincanlı Müslümanları seçme nedeni ise talep ettikleri organların Müslüman bedenlerinden alınmasıdır.
Yaklaşık 1 milyar dolar büyüklüğündeki bu ölüm ticareti, insanın insana yaptığı en büyük kötülüklerden bir tanesidir. Suudiler tarafından sipariş edilen ve ön ödeme yapılan helal organlar, iddialara göre Çin Komünist Partisi tarafından kan ve doku örnekleri önceden belirlenen Uygurlu Müslümanlardan henüz canlıyken kesilip alınmaktadır.
İslam ve Organ Nakli
İslam dininde organ nakli ve bağışının caiz olduğu, ana referans kaynakları olan Kur’an ve hadislerde yer almamaktadır. Bunun nedeni ise İslam dininin doğduğu zamanlarda henüz organ nakli ve bağışının tıbbi bir uygulama konusu olmamasıdır. İslam inancında organ nakli ve bağışına müsaade edilmektedir. Bunun nedeni ise organ nakli ve bağışlarının insan hayatını kurtarmak maksadıyla yapılıyor olmasıdır.
İslam yasası bunun yanı sıra; insanın karşı karşıya kaldığı zarardan korunmak maksadıyla acil durumlarda haram olanı yapmasına da izin vermektedir. Bunun tek şartı helal olan hiçbir seçeneğin kalmamış olmasıdır. Organ nakli meselesine uyarlandığında; organ yetmezliği olan bir Müslüman ölümle burun burunadır ve bu Müslümana hayatının kurtulması için organ nakli yapılabilir.
Suudi Arabistan Yüksek Ulema Konseyi Fetvası
Suudi Arabistan Yüksek Ulema Konseyi 1967 yılında kornea naklinin dinsel olarak uygun olduğunu ilan eden bir fetva yayımlamıştır. Aynı konsey 1982 yılında kadavralardan canlı Müslümanlara organların tamamı veya bir kısmının nakline başka hiçbir alternatif olmaması durumunda izin veren bir fetva yayımlamıştır. Dinsel Ulema Konseyi oybirliğiyle Müslümanlara canlı organ nakline de müsaade etmiştir.
Birleşmiş Milletler ne diyor?
Birleşmiş Milletler insan hakları uzmanları Çin’de gözaltında tutulan ve azınlıkları hedef alan organ nakil iddialarından son derece endişe duymaktadır. BM uzmanları; etnik ve dini azınlıklara mensup tutukluların kendi rızaları olmadan zorla kan ve doku testleri ile ultrason ve röntgenle organ muayenesine tabi tutulduklarına ve muayene sonuçlarının da canlı organ veri tabanına kaydedildiğine dair güvenilir bilgiler aldıklarını ifade etmektedir.