Yazar: Mark Robins
Çeviren: Ercan Caner, Sun Savunma Net, 2 Ocak 2018
Helikopterler uçmazlar. Onlar kendilerine itaat edene kadar havayı döverler. Helikopterler sabit kanatlı hava araçlarından tamamen farklıdırlar. Bir uçak doğal olarak uçmak için tasarlanmıştır ve aşırı anormal durumlara maruz kalmadıkça veya beceriksiz bir pilot tarafından düşürülmedikçe uçmaya devam ederler.
Helikopterler ise havada tutunurlar. Onlar birbirlerine zıt yönde değişik kuvvet ve kumandaların uyumlu çalışması sayesinde havada kalırlar ve bu hassas dengede herhangi bir bozulma havada kalmayı derhal sonlandırır.
Helikopter üzerindeki dönen sistem ve komponentlerin olması, farklı karakteristiklerde sarsıntı ve titreşim problemlerine neden olmaktadır. Helikopter sarsıntıları; rotor yapısal bütünlüğü, parça/sistem ömürleri, yangın duvarları, yapısal elemanları ile mürettebat/yolcu konfor ve hava arcının kontrolünü olumsuz yönde etkileyen faktörlerin başında gelmektedir. Gelişmiş helikopter tasarımları sayesinde sarsıntı seviyeleri büyük oranda düşürülmesine rağmen, halen genel sarsıntı seviyesi (Yaklaşık olarak 0.05 – 0.1 g), sarsıntı seviyeleri 0.01 g’den daha düşük olan jet motorlu uçaklara nazaran önemli ölçüde büyüktür. Tamamen ortadan kaldırılamasa da bu sarsıntı seviyesini asgari seviyeye düşürmek helikopter uçuş emniyeti ve hava aracı sistem ve komponentlerinin faydalı ömürleri açısından çok önemlidir.
Helikopter sarsıntıları öylesine önemlidir ki FAA geçtiğimiz günlerde, bütün ABD sertifiyeli helikopterlere, hava araçlarının sıhhatli kullanımlarınıın izlenebilmesi (HUMS- Health & Usage Monitoring System) maksadıyla birtakım cihazlar takılması yönündeki planını açıklamıştır. FAA (Federal Aviation Administration)’nin bu yaklaşımı, bütün dünyada mekanik problemler nedeniyle kaza-kırım geçiren ve birçoğu ölümlere neden olan helikopter kaza sayısındaki genel artış seviyesidir. Avrupa Birliği ve Uluslararası Helikopter Emniyet Timi de (IHST- International Helicopter Safety Team) bu tür teknolojiler kullanarak bir seri ölümlü helikopter kaza ve kırım sayısını azaltmanın yollarını aramaktadır.
Sarsıntı helikopterlerin ayrılmaz bir özelliğidir ve bütün helikopterlerde kaçınılmaz olarak sarsıntı mevcuttur. Helikopter üzerindeki bütün dönen sistemler, helikopterlerdeki sarsıntıların temel kaynağıdır. En fazla sarsıntı ana rotor sistemindedir ve yoğunluk irtifası, hava hızı ve ağırlığın artması ile yükselen, RPM (Rotation Per Minute- Dakikada Devir Adedi) ile ana rotor pallerinin sayısının çarpımı ile bulunan bir sarsıntıya neden olur. Kaçınılması mümkün olmayan bu aerodinamik fenomenin şiddeti hava hızı ile orantılıdır. Helikopterlerde, ana rotor pallerinden sonra en fazla sarsıntı ve titreşime neden olan ikinci sistem ise kuyruk rotor palleridir. Sonra sırayı, gövde boyunca uzanan ve ana rotor tarafından yaratılan sarsıntılardan da etkilenen, kuyruk rotor pallerine dönüyü ileten kuyruk rotor sürücü şaftları almaktadır.
Dönen sistemlerde oluşan sarsıntı ve titreşimin ana nedeni balansın bozulması, yanlış ayarlama, gevşeklik ve dönen şaftlardan kaynaklanan frekans ve uyumsuzluktur. Helikopterlerde rastlanan sarsıntıların diğer nedenleri arasında arızalı yataklar, yetersiz yağlama ve dönen/hareketli parçalar arasında biriken kir ve toz sayılabilir. Ana ve kuyruk rotorlarından kaynaklanan aşırı sarsıntılar, kuyruk bumunun helikopter ana gövdesinden ayrılmasına ve ölümcül felaketlere dahi neden olabilir. Dönen sistemlerdeki aşırı dengesizlik ve ayarsızlıklar, uçuş esnasında helikopterin pilot tarafından kontrol edilmesini de zorlaştırmaktadır. Aşırı sarsıntı bunun yanı sıra, aviyonik ve seyrüsefer sistemlerini de olumsuz olarak etkilemektedir.
İki ana rotor pali arasındaki kütlenin dengesiz yerleştirilmesi ana rotor palleri dönerken arzu edilmeyen bir kuvvet fonksiyonu yaratacaktır. Kuyruk rotor sistemine hareketi ileten bir sürücü şaftı farklı et kalınlığına sahip olabilir veya üzerindeki cıvatalar farklı ağırlıklarda olabilir, bütün bunlar, ağır olan kısım, uzayda belirli bir yerden her geçtiğinde 1/Dönü oranında (1 X Dönü Hızı) sarsıntı yaratacaktır. Ayarsız sistemler 1/Dönü ve 2/Dönü oranında sarsıntılara neden olabilirler, fakat günümüzde kullanılan modern bakım ve yerleştirme teknikleri sayesinde bu tür problemlerin çoğu kolaylıkla giderilmektedir.
Aerodinamik sarsıntı, bir rotor palinin diğerlerine oranla fazla veya az kaldırma kuvveti üretmesinden kaynaklanıyor olabilir. Kaldırma kuvvetindeki farklılıklar; pal zamanlamasındaki uyuşmazlık, paller tarafından yaratılan hava akışlarındaki küçük değişiklikler veya hücum kenarındaki toplam aşınma veya yapılan pal onarımlarından kaynaklanıyor olabilirler. Geçici aerodinamik sarsıntılar, helikopter gövdesi üzerinde bulunan kanatçıklar gibi, düzensiz gövde yüzeyleri üzerindeki hava akışlarından kaynaklanırlar ve helikopter uygun uçuş paternine girdiğinde hava akışındaki değişiklik ve düzelmelere bağlı olarak ortadan kaybolurlar.
Helikopterlerde rastlanan birçok sarsıntının kaynağı dişli kutularıdır. Üretim esnasındaki hatalar, yanlış asamble toleransları ve malzeme hataları, dişli kutularında rastlanan ve sarsıntı seviyesinin artmasına neden olan problemlerin başında gelmektedir. Dişli kutusu sarsıntıları genellikle dişli kutusunun yenileştirilmesi veya değiştirilmesini gerektirmektedir. Dişli kutusu veya sürücü sistem sarsıntıları, pilotlar için oldukça zararlı olabilirler. En ciddi problemler uyuşukluk, dokunsal ayrım eksikliği ve el becerilerinin kaybolmasıdır.
Rotor iz ayarı ve balansı helikopterlerde ana ve kuyruk rotor sistemlerinden kaynaklanan sarsıntı ve titreşimlerin giderilmesi maksadıyla yapılır. Rotor iz ayar ve balansının maksadı; dönen her bir komponenti birbiri ile uyumlu hale getirmektir. Rotor iz ve balans ayarlarını otomatik olarak yapmak maksadıyla hava aracı üzerine yerleştirilen veya taşınabilir bazı sistemler ve cihazlar kullanılmaktadır. Modern sarsıntı analaiz cihazları ile analizlerde aşağıdaki prosedürler uygulanmaktadır:
Helikopter üzerindeki dönen ve sarsıntı/titreşim analizi gerektiren sistemler.
Rotor iz ayar ve balans işlemi esnasında yapılan faaliyetlerden bir tanesi de pallerin ağırlıklarının mümkün olabildiğince birbirlerine eşitlenmesidir. Bu işlem genellikle pallerin dip veya uç kısımlarına balans ağırlıkları eklenmek/çıkarılmak suretiyle gerçekleştirilir. Bu işlem genellikle ana rotor sisteminden kaynaklanan yatay sarsıntıların giderilmesi maksadıyla kullanılmaktadır.
Rotor iz ayarı ve balans işlemine ilave olarak bazı modern ana rotor sistemlerinde, pallerin firar kenarlarına küçük ve yarı katı esnek tablar yerleştirilerek, pallerin dönüşleri esnasında aynı iz üzerinde dönebilmesi maksadıyla ayarlamalar da yapılabilmektedir. Özel aletler vasıtası ile aşağı veya yukarı doğru bükülen bu esnek tablar, belirli bir pal üzerinde çok küçük aerodinamik düzeltmeler yapmak için kullanılmaktadır. Aslında işlem yapılan pale uygulanan prosedür; onu mümkün olabildiğince rotor sistemindeki diğer pallere benzetme işlemidir. Bu tür işlemler genellikle dikey sarsıntı seviyelerini düşürmek maksadıyla kullanılmaktadır. Helikopter tasarımına bağlı olarak bazı hava araçlarında ayarlanabilir hatve değiştirme linkleri veya kontrol çubukları da mevcuttur. Hatve değiştirme linkleri ve kontrol çubukları kullanılarak, işlem yapılacak olan pal, yalpa çemberi ve rotor sistemindeki diğer pallerle uyumlu hale getirilir. Bu düzeltmeler, rotor sisteminden kaynaklanan yatay ve dikey sarsıntıların her ikisinin de giderilmesinde etkilidir. Belirli problemleri gidermek için pal içinde hareket edebilen ilave ağırlıkların kullanılması da mümkündür.
Rotor iz ayarı ve balans işleminde hedef genellikle 1/Dönü veya rotor sistemi veya dönen herhangi bir sistemin bir tam turunda meydana gelen sarsıntı ve titreşimleri ortadan kaldırmaktır. Sarsıntı ve titreşimin ana kaynaklarından bir tanesi de ‘‘N’’in pal sayısını gösterdiği tipik N/Dönüsü olarak adlandırılmaktadır. Bu sarsıntılar her bir palin yarattığı kaldırma kuvveti ile her palin aşağı doğru gövde üzerine uyguladığı kuvvet gibi faktörlere bağlıdır. Bazı hava araçlarında bu sarsıntıları azaltmak maksadıyla N/Dönü sarsıntı/titreşim soğurucuları kullanılmaktadır. Bu soğurucuların sağlıklı ve uygun çalıştıkları da periyodik olarak kontrol edilmek ve izlenmek zorundadır.
Günümüzde ana ve kuyruk rotor pal üreticileri, birbirlerine son derece benzeyen pal üretiminde oldukça ustalaşmıştır, fakat yine de üretim yöntemleri ve diğer faktörlerden kaynaklanan küçük değişikliklerin olması kaçınılmazdır. Bu değişiklikler, kordo ve span dengesi ile bükülme esnekliklerinde görülebilir. Üreticiler tamamen birbirleri ile uyuşumlu paller üretseler de pallerin normal kullanımları ve uygulanan onarımlar sonrasında farklılıklar görülebilir. Bu çok küçük farklılıklar, pallerin dönü düzlemindeki hareketi üzerinde aerodinamik etkilere ve dolayısıyla rotor sisteminin balansı ile pal izlerinde farklılaşmalara neden olmaktadır. Bazen aynı pal düzleminde dönmeyen bir pal, rotor sistemindeki diğer pallerle aynı kaldırma kuvvetini üretebilmektedir. Pal iz ayarı ve balansı pilotların helikopterlere olan güvenini artıran ve onlarda bir rahatlık duygusu uyandıran çok önemli bir bakım faaliyetidir.
Helikopter sarsıntılarını tam ve başarılı bir şekilde analiz etmek ve asgariye indirmek için helikopter bir bütün olarak incelenmelidir. Sarsıntı analiz işlemlerinde, dönen sistemler tarafından yaratılan sarsıntı ve titreşimlerin şiddet ve fazları ölçülür. Şiddet, herhangi bir sistem tarafından yaratılan sarsıntı ve titreşimin büyüklüğüdür. Faz ise en yüksek sinyal ile rotor referansı arasındaki ilişkidir. Faz değişim oranı, kritik bir hızın (Rotor doğal frekans hızı) aşıldığını veya dönü esnasında zamanlama darbelerinde bir dengesizlik olduğunu gösterir. Kritik değerler, dönen sistemler hızlanarak kritik rezonans hızına erişirken fazdaki değişim olarak işaretlenirler. Bütün bu parametreler tespit edilerek analiz edildikten sonra sarsıntıya neden olan faktörler ve/veya belirli bir modda damperleme gereksinimleri belirlenir.
Üreticiler (İşletmeciler değil) kritik çalışma modlarını genellikle, kokpitteki gösterge sistemlerinde sarı sahalar vasıtası ile belirtirler. Kritik çalışma sahalarının belirlenmesi, sertifikasyon öncesi ve esnasında icra edilen test uçuşlarında yapılır. Hiçbir kullanıcı helikopteri kritik değerlerde kullanmamalıdır, kritik değerlerin aşılması veya bu değerlere yakın kullanım, sistem ve komponentlerin ömrünü kısaltacaktır. Helikopterlerde aşılmaması gereken ana rotor RPM değerleri bu kritik değerler için güzel bir örnektir.
Dinamik sinyal analiz sistemleri, helikopter üzerindeki dönen komponentlerin sarsıntı/titreşim şiddet ve fazlarını ölçen cihazlardır. Bu tür sistemler helikopterlerin yanı sıra diğer sabit kanatlı hava araçlarında da yaygın olarak kullanılmaktadır. Dinamik sinyal analiz sistemleri, bütün helikopter ve spesifik komponentler üzerindeki sarsıntı seviyelerinin belirlenmesinde, zamanlama ve frekans boyutlarında akustik sinyal, sarsıntı/titreşim, senkronize ayarlama, çalışma/işletme sapmaları, sıra ve demodülasyon analizleri vasıtasıyla etkin ve verimli olarak kullanılmaktadır.
Sarsıntı ve titreşim frekansının ölçülmesinde en yaygın olarak akselometreler kullanılmaktadır. Tipik bir akselometre, bir sinyal düzenleyici üzerine takılmakta ve akselometre enerji aktarım sisteminin anlık hızlanmalarına direkt olarak orantılı bir voltaj üretmektedir. Bu değişken sinyal, piezoelektrik etkisi vasıtasıyla üretilmektedir. Piezoelektrik kristali üzerinde hareket eden küçük bir kütle, uygulanan kuvvete direkt orantılı bir akım yaratmaktadır. Kütle ve kristal parça sürtünmeye maruz kalmadığından ve çok az hareket ettiğinden, akselometrenin ömrü uzundur ve yüksek bir frekans aralığına sahiptir.
Hız ölçücü, bir titreşimdeki ani hızlanmayı ölçen ve elektrik enerjisine dönüştüren bir sistemdir. Bu olay bir hız çıkış akselometresi vasıtası ile gerçekleştirilmektedir. Hız ölçücü aslında, içine yerleştirilen bir devre vasıtasıyla, ivmelenme sinyalini hızlanma sinyaline veya bobin esaslı hız ölçücüsüne entegre eden bir akselometredir. İvmelenme sinyalinin hız sinyaline entegre edilmesinde, orantılı bir voltaj çıkışı sağlamak maksadıyla bir sinyal düzenleyicisi kullanılmaktadır.
Bobin esaslı hız ölçücüsünde ise manyetik bir alan içinde hareket eden ve bobin hızına orantılı bir voltaj üreten metal bir bobin kullanmaktadır. Burada Hall Etkisi kullanılmaktadır. Bu tip sensörler, sinyal düzenleyici gerektirmeyecek kadar büyük olabilir ve düşük frekanslarda dahi tipik akselometrelere nazaran yeterli hassasiyeti sağlayabilir. Bu tip hız ölçücülerin temel dezavantajı; içinde dönen parçalar olması nedeniyle ömürlerinin az olmasıdır.
Sensör teknolojilerindeki gelişmeler sayesinde helikopter komponentlerinin spektral analizlerinin yapılması günümüzde mümkün hale gelmiştir. Tıptaki ultrasonik monitörler gibi bu yeni sayısal mekanik mikro sensörler, bir frekans spektrumundaki titreşimleri, kablosuz göndermeçler kullanılarak uzaktan izlenebilen sinyallere dönüştürmektedir.
Helikopter ana dişli kutusu içinde dönmekte olan her bir dişli ve yatak bir sarsıntı/titreşim frekansı üretmektedir. Her bir dişli kutusu kendisine özel bir sarsıntı profili yaratır (Dişli Sayısı X RPM). Arıza yapan bir helikopter dişli kutusu ise tıpkı kalbinizdeki teklemeler gibi normal olmayan bir spektral profili gösterecektir. Örneğin; kuyruk rotor dişli kutusunun uygun yağlanmamasından kaynaklanan bir helikopter kaza kırımı, spektral analiz yöntemleri kullanılarak kolaylıkla ve maliyet-etkin bir şekilde engellenebilir. Dişli kutusu üzerine yerleştirilen ve dişli kutusu üzerindeki sıcaklık ve titreşim seviyesini gösteren sensörler, mürettebatı meydana gelebilecek bir problem/arıza konusunda yeterli süre öncesinde ikaz edebilir ve problem uçuş esnasında meydana gelmiş ise mümkün olan en kısa zamanda inmelerini sağlayabilir.
Spektral analiz, normal çalışma saykıllarında meydana gelebilecek en küçük değişiklikleri dahi tespit etmek maksadıyla, helikopter komponentlerinin çalışmasını yakından takip eder ve izler. Spektral analiz maksadıyla kullanılan sistemler, meydana gelebilecek bir arızanın erkenden tespit edilmesini sağlarlar. Bu arıza ve problemler; kırılmalar, gevşek bağlantılar veya yatak arızaları olabilir. Gerçek operasyon esnasında, spektral analiz normal çalışma limitleri üzerindeki sıcaklık ve titreşim seviyelerini belirleyerek, kokpit içine yerleştirilmiş kokpit bilgisayar sistemleri vasıtasıyla mürettebatı yeteri kadar bir süre öncesinde ikaz ederler. Kablosuz sistem, mürettebatın uçuşu sürdürme veya mümkün olan en kısa zamanda iniş yapma yönündeki kritik kararları vermesine yardımcı olur. Helikopterler üzerine yerleştirilecek bütün spektral analiz sistemleri FAA tarafından onaylı sistemler olmak zorundadır.
Sarsıntı soğurma sistemleri, helikopter kullanımında mürettebat ve yolculara büyük bir kolaylık ve rahatlık sağlamaktadır. Bir yay üzerinde sinüzoidal bir kuvvet yaratıldığında ve bu kuvvet yay sisteminin doğal frekansına eşit olduğunda tepki sonsuzdur. Bu tepkiye rezonans adı verilir ve rezonanslar, helikopterler üzerinde sarsıntının yanı sıra diğer ciddi problemlere de neden olurlar.
Ana sistem üzerine soğurucu bir yay sistemi eklendiğinde ve soğurucunun rezonansı ana sistem ile eşleştirildiğinde, ana kütlenin hareketi ve rezonans frekansı önemli ölçüde azalmakta ve ana kütlenin enerjisi ayarlanmış dinamik soğurucu tarafından soğurulmaktadır.
Dinamik ve aktif sarsıntı soğurucuları mevcuttur. Dinamik soğurucular tıpkı şok emiciler, damperler ve esneme özellikli yataklar gibi görev yapmaktadırlar. Aktif sarsıntı soğurucular ise bilgisayarlar tarafından da kontrol edilebilen, elektrik esaslı sarsıntı giderici veya soğurucu panellerdir. Eurocopter firması, rotor palleri firar kenarlarında, farklı uçuş konfigürasyonlarında gürültü seviyesini azaltmak maksadıyla elektrikle çalışan flap önleyici kullanım testlerini başarıyla gerçekleştirmiştir.
Temel olarak iki farklı aktif soğurma sistemi bulunmaktadır. Bunlardan ilkinde sarsıntı, sistem tarafından yaratılan titreşime denk bir karşı kuvvet oluşturularak giderilmektedir. İkinci tür soğurma sistemlerinde ise enerji toplanmakta ve sonrasında çalışma frekansında geri döndürülmektedir.
Soğurma tekniklerine benzer şekilde, izolasyon da sarsıntı enerjisinin yayılma yolunu ortadan kaldırmaktadır. Yani, ana rotor ve transmisyon gövdeden izole edildiğinde, helikopterin ana gövdesi bu komponentler tarafından yaratılan sarsıntı ve titreşimlere maruz kalmamaktadır. Sabit olmayan veya yumuşak monteler vasıtası ile yapılan izolasyon, helikopter üzerinde dönen büyük komponentlerin yarattıkları büyük sarsıntıların kabin içine aktarılmasını engeller. Yine de bütün bu yapılanlar, helikopterlerde sarsıntının tamamen ortadan kaldırılmasını sağlamamaktadır ve belirli komponentler üzerinde oluşan lokal sarsıntılar o komponentin arızalanarak devre dışı kalmasına neden olabilirler.
İzolasyon sistemleri bütün sarsıntı yüklerini üzerlerine aldıklarından, bunların da periyodik olarak kontrol edilmeleri veya değiştirilmeleri gerekmektedir. İzolasyon mekanizmasının rolü basit olarak ifade edilirse; sarsıntının toplanma noktasıdır, bu nedenle de olası problem ve arızlara karşı yakın bir şekilde kontrol ve takip edilmelidirler.
Helikopterlerin önleyici bakım prosedürlerinde sarsıntı analizi çok önemli bir yer tutmaktadır. Önleyici bakım kırılma, programlanmamış bakım, operasyonel düzensizlikler ve çok maliyetli onarımların engellenmesinde çok önemlidir.
Önleyici bakım programları; sarsıntıları ve diğer sistem çalışma parametrelerini sürekli olarak izler, sisteme özel çalışma karakteristiklerini ve normal çalışma limitlerinden sapmaları takip eder. Bu tür sistemler ticari olarak satışa sunulmuştur ve veri karşılaştırmayı oldukça basitleştiren özelliklere ve karakteristiklere sahiptirler. Önleyici bakım programlarında nihai hedef; komponentlerin arıza seviyelerini tespit etmek ve belli bir eşik öncesinde arıza ve problem meydana gelmeden helikopterden sökülmelerini sağlamaktır.
Önleyici bakım programını işletmeler kendileri uygulayabilir veya harici yardım ve destek alabilirler. Önleyici bakım programlarının işletme bünyesinde oluşturulup kullanılması, harici destek ve yardımdan çok daha maliyet-etkin ve etkili bir yaklaşım olacaktır. Bunun temel nedeni de sistemlerin kullanımı, pilot ve teknisyenler ile yapılacak düzenli görüş alışverişleri sayesinde önleyici bakım sisteminin çok daha etkili olarak uygulanacak olmasıdır.
Önleyici bakım programının işletme bünyesi ve harici destek takviyesi ile birlikte uygulanmasının sağladığı faydalar da mevcuttur. Bazen helikopter işletmecileri, uygun ve yeterli donanım ve özel aletlere sahip olmalarına rağmen, teknik açıdan özellikle sarsıntı alanında yeterli bilgiye sahip uzman personele sahip olmayabilirler. İşletme dışı uzmanların temel hedefi, helikopter üzerinde çeşitli nedenlerden kaynaklanabilecek sarsıntı ve titreşimleri araştırmak ve ortaya çıkarmaktır. Sarsıntı analiz ve giderme işlemlerinde deneyim ve birikim oldukça önemlidir. Bu açıdan bakıldığında, işletme bünyesinde uygulanan önleyici bakım programlarının sarsıntı kısmında, alanlarında uzman personelin kullanılması çok daha iyi sonuçlar verecektir. Kullanılacak sarsıntı/titreşim tespit ve analiz sistemleri de problemleri önceden belirleme özelliğinde olmalıdırlar. Problemler ve arızalar meydana geldikten sonra yapılacak tespitler ve giderme işlemlerinin önleyici bakım sisteminde yeri yoktur ve bu ölümcül kazalara da neden olabilir.
Sarsıntı belirlendikten ve analiz edildikten sonra yapılması gereken, sarsıntının giderilmesi için sıkıştırma, balans ayarı, ayarlama, yağlama, ağırlık ekleme, trim, sökme, değiştirme, onarım ve düzeltme gibi işlemlerdir. Bakım faaliyetlerinde, hiçbir zaman tek başına sarsıntı analiz işlemi uygulanmamaktadır. Daima bir bakım işlemini tetikleyen, helikopterde ters giden bir şeyler vardır. Helikopterler için genel aerodinamik kuralları geçerli olsa da her helikopter kendine özeldir. Bu nedenle helikopterlerin tarihi kayıtları, geçmişte meydana gelen arıza ve problemler, genel sarsıntı/titreşim seviyeleri, filo ortalamaları vb. gibi hususlar çok önemlidirler. Helikopterler insanların yaşamlarını kazanmaları için yapılmıştır, nasıl öleceklerini test etmeleri için değil. Herhangi bir test uçuşundan sağ salim dönebilmek dahi test pilotu ve bakım personelinin işlerini oldukça iyi yaptıklarının en büyük kanıtıdır.
Bütün uçuculara emniyetli uçuşlar dilerim.