savunmahavacılıkteknolojipolitikaanalizmevduatkriptosağlıkkoronavirüsenflasyonemeklilikötvdövizakpchpmhp
DOLAR
34,2414
EURO
36,9664
ALTIN
2.933,70
BIST
8.855,03
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Ankara
Açık
16°C
Ankara
16°C
Açık
Cuma Açık
14°C
Cumartesi Çok Bulutlu
13°C
Pazar Az Bulutlu
14°C
Pazartesi Az Bulutlu
12°C

IŞİD TERÖR ÖRGÜTÜ VE ARKASINDAKİ GÜÇLER

IŞİD TERÖR ÖRGÜTÜ VE ARKASINDAKİ GÜÇLER

IŞİD TERÖR ÖRGÜTÜ VE ARKASINDAKİ GÜÇLER

Yazan: Ercan Caner, 29 Ekim 2016

Türkiye’nin insanlığa karşı suç işlediğini öne süren, NATO ve uluslararası toplum ile ilişkilerini bozmak isteyen güçler Türkiye’yi, masum insanları hunharca öldüren, kafalarını kesen, bu görüntüleri acımasızca paylaşan ve dünya miraslarını yok eden IŞİD[1] terör örgütüne silah ve para yardımı yapmakla suçlamaktadırlar.

Hakkında ABD, İngiltere ve İsrail istihbarat örgütleri tarafından kurulduğuna dair ciddi iddialar olan IŞİD terör örgütü, Rusya’ya sığınan eski ABD Merkezi İstihbarat Teşkilatı (CIA) ve ABD Ulusal Güvenlik Dairesi (NSA) çalışanı Edward Snowden’in iddialarına göre; CIA,  MOSAD ve MI6 istihbarat teşkilatları tarafından kurulmuştur ve kurulma maksadı İsrail’i korumaktır.

Böylesine suçlamalar karşısında, Türk ulusunun üzerine düşen görev ve sorumluluk, her zamankinden çok daha uyanık ve birlik beraberlik içinde olmaktır. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye’nin birlik ve bütünlüğünün sembolüdür, gün siyasi kavgaları bir kenara bırakıp kenetlenme günüdür.

RAND Corporation tarafından hazırlanan ‘‘Suriye için Barış Planı’’ konulu yazıda Suriye’de ateşkesin sağlanması ve korunması için alınması gereken tedbirler ve önlemler anlatılırken: ‘‘Dış garantör eşleştirmelerine uymayan tek istisna, halen IŞİD tarafından kontrol edilen bölgedir. Bu bölgede ateşkesi kabul eden tarafların yeniden çatışmalarını önlemek maksadı ile IŞİD tarafından kontrol edilen bölge, geniş katılımlı bir Suriye hükümeti kurulana kadar uluslararası bir idareye bırakılabilir. IŞİD’ten kurtarılan bölgelerdeki güvenliğin de uluslararası bir kuvvet tarafından, belki de Uluslararası Uygulama Konseyi’ne katılım sağlayan ülkelerin askeri kuvvetlerinden, belki de çok daha geniş bir katılım ile sağlanması gerekebilir. Tarafsız gözlemcilerden oluşan, Birleşmiş Milletler himayesindeki küçük bir kuvvetin bölgede görevlendirilmesi de gerekebilir. Bu kuvvetin görevi ateşkesi zorlamak ve uygulatmaktan ziyade sadece gözetim olabilir. Ateşkesin uygulatılması bölgede yer alan esas güç unsurlarının işbirliği içinde oldukları taraflara baskı uygulaması ile yapılabilir’’ ifadelerine yer verilmektedir. (RAND Raporundan Alıntıdır).

Türkiye IŞİD terör örgütüne yardım etmekle suçlanırken, aşağıdaki tabloda 2015 yılında IŞİD terör örgütünü destekleyenler tarafından atılan Twitter mesajlarının atıldığı ülkeler, bu terör örgütünü kimlerin desteklediğini açıkça göstermektedir.

isis-supporters

IŞİD Terör Örgütü Destekçilerinin En Fazla TWİT Attığı Ülkeler

Aşağıdaki tabloda ise IŞİD terör örgütünün mali kaynakları görülmektedir. IŞİD terör örgütü gelirlerinin çoğunu petrol satışları, fidye, kaçakçılık, haraç, vergi ve banka soygunlarından sağlamaktadır. Kurulduğu ilk yıllarda bu acımasız terör örgütüne, Ortadoğu ülkeleri olan Suudi Arabistan, Katar ve Kuveyt tarafından sağlanan büyük miktarda bağışlar yapılmıştır.

Bu ülkeleri yöneten krallar, gizlemeye gerek duymadan açıkça Suriye Başkanı Esad’a karşı savaşan bu acımasız terör örgütünü desteklemişlerdir. IŞİD terör örgütü tarafından kullanılan mühimmat çoğunlukla ABD, Çin ve Rus üretimidir. IŞİD terör örgütü, Irak’ta hükümet güçleri tarafından kontrol edilen bölgeyi 2014 yılında eline geçirdiğinde birçok tank, roket lançeri ve topa sahip olmuştur. Ayrıca Suudi Arabistan, Irak, Suriye ve Doğu Avrupa’daki silah kaçakçılarından silah ve mühimmat da tedarik etmektedir.

isidin-para-kaynaklari

IŞİD Terör Örgütünün Gelir Kaynakları

IŞİD terör örgütüne en fazla savaşçının katıldığı ülke Suudi Arabistan’dır. Sayının 2000-2500 civarında olduğu tahmin edilmektedir. IŞİD terör örgütüne katılanların sayısının toplam nüfusa göre en fazla olduğu ülke ise Ürdün’dür (Bir milyon kişi başına 315 IŞİD militanı). Ve Ürdün kralı Türkiye’yi politikası gereği Avrupa’ya terörist göndermekle suçlamaktadır.

petrol-suriye-basris

Petrol Üretim Kotaları ve Suriye’de Barış İçin Anlaşan Liderler

Reuters’in haberine göre Putin, telefonla aradığı Kral Salman’a ateşkesin ayrıntılarını anlatmış. Kral da Rusya ve ABD’nin anlaşmaya varmasından ötürü duyduğu memnuniyeti aktarmış. Salman, “Ateşkesin işlemesi için Rusya’yla beraber çalışmaya hazırız” ifadesini de kullanmış. İki ülkenin, Suriye konusunda bağlantıda olmayı sürdürecekleri konusunda da anlaştıkları belirtilmiş.

Middle East Eye (MEE) haber sitesine göre Ürdün Kralı Abdullah geçtiğimiz Ocak ayında ABD üst seviyeli politikacıları ile yapılan bir toplantıda Türkiye’yi Avrupa’ya terörist göndermekle suçlamıştır. Krala göre Avrupa’nın en büyük mülteci krizi ve aralarındaki teröristlerin varlığı kesinlikle bir tesadüf değildir: ‘‘Teröristlerin Avrupa’ya gidişi gerçeği Türkiye’nin politikasının bir parçasıdır ve Türkiye, yükü üzerinden attığı için, cezasını çekmemeye ve ucuz kurtulmaya devam etmektedir’’.

Kongre üyelerinden bir tanesinin, İslami Devlet (IŞİD) örgütünün Türkiye’ye petrol ihraç edip etmediği yönündeki sorusuna Abdullah’ın cevabı ‘Kesinlikle’ olmuştur. Abdullah bu tespitlerini 11 Ocak 2016 günü, ABD Başkanı Barack Obama ile olan görüşmesinin iptal edilmesi sonrasında Kongrede yapılan geniş kapsamlı toplantı esnasında dile getirmiştir. Nüfus oranına göre IŞİD terör örgütüne en fazla militan sağlayan Ürdün kralı açıkça suçunu örtmeye ve hedef saptırmaya çalışmaktadır.

urdun-krali-abdullah

Türkiye’yi Avrupa’ya Terörist Göndermekle Suçlayan Ürdün Kralı Abdullah

Avrupa ülkelerine bakıldığında ise toplam nüfusa göre IŞİD terör örgütüne katılımın en fazla olduğu ülke Belçika’dır ve Belçika’da masum insanlar yöneticilerinin hataları nedeniyle; Türkiye uyarmasına rağmen, IŞİD terör örgütünün saldırıları sonucunda hayatlarını kaybetmişlerdir.

IŞİD terör örgütüne Avrupa’dan en fazla savaşçı katılımı olan ülke ise; 1200-1600 civarında terörist ile Fransa’dır. Orada da masum insanlar Türkiye uyarmasına rağmen terör örgütünün saldırıları sonucunda hayatlarını kaybetmişlerdir.

2014 yılında Başkan Obama ‘‘IŞİD, Rusya Federasyonu ve Ebola Virüsünü’’ en büyük üç tehlike olarak açıklamıştır. Putin ise Türkiye’de yapılan G-20 zirvesinin hemen sonrasında IŞİD terör örgütünü destekleyen ülkelerin sayısını 40 olarak açıklamıştır.

rusya-ebola-isid

Başkan Obama’ya Göre En Büyük 3 Tehdit (Rusya-Ebola-IŞİD) – 2014

Türkiye’nin IŞİD petrolünü satın aldığı yönündeki asılsız iddiaları Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ‘Türkiye’nin petrol ve doğal gazı nereden aldığı bellidir, IŞİD terör örgütünü destekleyenler Esad rejimi ve onun destekçileridir’ diye cevaplandırmıştır.

petrol-isid-konvoyu-turkiye

Rus Savaş Uçakları Tarafından İmha Edilen IŞİD Konvoyu

El Kaide terör örgütü gibi IŞİD terör örgütü de petrol zengini Ortadoğu ülkelerini bölmek ve ele geçirmek maksadıyla, bir terör enstrümanı olarak ABD tarafından yaratılmıştır. İran’ın bölgedeki artan etkisine karşı koymak bu terör örgütünün oluşturulmasının bir diğer nedenidir.

musluman-kardesler-orgutu

Müslüman Kardeşler Örgütü – Türkçe

1970’li yıllarda CIA, Müslüman Kardeşler örgütünü Sovyet yayılmasına engel olmak ve Marksist ideolojinin Arap yığınları arasında yayılmasını önlemek için kullanmıştır. ABD Endonezya ve Pakistan’da da İslami terör örgütlerini de yönetimlere karşı desteklemiştir.

1980’li yıllarda CIA, Osama Bin Laden’i desteklemiştir. İngiliz Dışişleri Bakanı Robin Cook El Kaide örgütünün tartışmasız bir şekilde Batı istihbarat örgütlerinin bir ürünü olduğunu açıklamıştır. El Kaide örgütü Afganistan’da Rusları alt etmek için CIA tarafından eğitilen ve Suudi Arabistan tarafından desteklenen İslami aşırılık yanlısı bir terör örgütüdür.

el-kaide-teror-orgutu

El Kaide Terör Örgütü

IŞİD, El Kaide benzeri bir terör örgütüdür. Kısa sürede bu kadar gelişmesi ve büyümesinin nedenlerini anlamak için Amerika’nın sağladığı desteklere bakmak gerekir. ABD’nin 2003 yılındaki Irak işgali IŞİD gibi radikal Sünni grupların oluşması için uygun ortamı yaratmıştır. ABD, akılsızca Saddam’ın laik devlet mekanizmasını çökertmiş ve yerine Şii hâkimiyetinde bir devlet oluşturmuştur. ABD işgali, serbest pazar ekonomisinin yeni iş sahaları yaratacağı yanılgısıyla, sosyalizmi ret ederek ve fabrikaları kapatarak, Sünni çoğunluğun yaşadığı bölgelerde işsizliğe neden olmuştur. ABD destekli yeni Şii yönetimi altında yüzbinlerce Sünni işlerini kaybetmişlerdir. Dini bütünlüğü ve entegrasyonu desteklemek yerine ABD Irak’ta mezhepsel ayrılıkları körükleyerek Sünnilerin radikalleşmesi için çok uygun bir ortam hazırlamıştır. IŞİD terör örgütünün 2010 yılı öncesinde adı Irak El Kaide’dir. 2010 yılı sonrasında örgüt adını değiştirmiş ve faaliyetlerini Suriye’de yoğunlaştırmıştır.

Halen Suriye’de süregelen üç savaş mevcuttur:

  • Hükümet ve isyancılar arasındaki savaş,
  • İran ve Suudi Arabistan arasındaki savaş ve
  • Amerika ve Rusya arasındaki savaş.

Amerika-Rusya savaşı, ABD dış politikasını belirleyenleri Suriye’deki İslamcı aşırıları silahlandırma riskini almaya zorlamıştır, bunun nedeni Suriye lideri Esad’ın Rusya’nın müttefiki olmasıdır. Amerika’nın Ortadoğu politikası petrol ve İsrail merkezlidir. Irak’ın işgal edilmesi Washington’un petrole olan susuzluğunu bir nebze olsun gidermiştir, fakat Suriye’de devam eden hava saldırıları ve İran’a uygulanan ekonomik ambargonun nedenlerinin altında İsrail vardır. Hedef, İsrail’in düşmanları olan Lübnan Hizbullah ve Filistin Hamas örgütlerini kritik Suriye ve İran desteğinden mahrum bırakmaktır. IŞİD terör örgütü ABD tarafından kullanılan bir terör örgütü olmanın yanı sıra İran üzerindeki baskıyı sürdürmek maksadıyla da kullanılmaktadır.

İran’ın bir ülkeyi işgal ettiği son tarih 1738 yılıdır. 1776 yılında bağımsızlığını kazandığı tarihten bugüne kadar ABD’nin işgal ettiği ülke sayısı ise 53’tür. Batı medyasının velvelerine rağmen İran bölgesel barış için asla bir tehdit değildir. ABD’den 16 istihbarat ajansının katılımı ile hazırlanan ve 2012 yılında yayınlanan bir rapora göre İran nükleer silah programını 2003 yılında sona erdirmiştir.

israil-isid-irak-petrolu

İsrail ve IŞİD Terör Örgütü Eline Geçen Irak’ın En Büyük Petrol Rafinerisi

Amerika IŞİD terör örgütünü üç maksat için kullanmaktadır:

  • Ortadoğu’daki düşmanlarına saldırmak,
  • Askeri işgalleri için bahane olarak kullanmak ve
  • İçte sözde bir tehdit yaratarak işgalci iç gözlem ve kontrol mekanizmasını genişletmek için zemin hazırlamak.

Hükümetin gizliliğini ve gözlem haklarını artıran Obama yönetimi Amerikan vatandaşlarını gözetleme yetkisini artırırken, vatandaşların hükümeti gözlem ve denetim yetkilerini ise kısıtlamaktadır.

israil-lobisi-amerikan-silah-endustrisi

İsrail Lobisi ve Amerikan Silah Endüstrisi

ABD’de dış politikayı belirleyen en büyük iki güç; ABD’nin Ortadoğu politikasını da belirleyen İsrail lobisi ve askeri endüstridir. George W. Bush’un Ekim 2001 tarihinde ilan ettiği teröre karşı savaş sonrasında Amerikalıların vergi ödemesindeki artış 6,6 trilyon dolardır ve binlerce Amerikalı hayatlarını kaybetmiştir fakat savaşlar Washington’un askeri elitlerine milyarlarca dolar kazandırmıştır.

Aşağıda görsel medyada paylaşılan bir harita görülmektedir. Robin Wright imzalı analizde ‘‘Suriye’deki etnik ve dini farklılıklar aynı zamanda bu ülkenin yumuşak karnı olarak gösterilmektedir. Mart ayında dördüncü yılına giren ve en az 160 bin kişinin ölümüne, 9 milyon kişinin de evlerini terk etmesine neden olan iç savaşın yarattığı durum Wright’ın analizini destekler niteliktedir. Suriye’yi 1971’den beri yöneten Esad ailesinin de bir parçası olduğu Nusayri azınlığın dar bir kıyı şeridinde bağımsız devlet kurması, kuzeyde Kürtlerin yaşadığı otonom bir bölgenin ortaya çıkması ve orta bölümleri de içine alan geniş bir Sünni devletin yer alması ön görülmektedir’.

yeni-ortadogu-haritasi

Yeni Ortadoğu Haritası

Analize: ‘‘Birinci Dünya Savaşı sonrası Fransız ve İngilizler tarafından Sykes-Picot antlaşmasıyla tasarlanan Ortadoğu sınırlarının daha fazla dayanamayacağını öngörmektedir. Senaryoya göre Irak’ın doğusunda bir Kürt bölgesi, orta kısımlarında Suriye’ye kadar da uzanan bir Sünni devleti ve başkent Bağdat’ın güneyinde de bir Şii devleti kurulması planlanmaktadır. Rapora göre Libya’da ise tarihi sınırlara tekrar dönülmenin emareleri hissedilmektedir. Ülkenin Trablus, Sirenayka ve Fizan olarak üçe bölünebileceği vurgulanmıştır’.

Güncel sınırlarından farklı çizilmiş diğer iki devlet ise Arap Yarımadası’nda bulunan Yemen ve Suudi Arabistan’dır. Kabileler arası gerginliklerin ve şiddet olaylarının bir türlü önüne geçilemeyen Yemen’in kuzey ve güneyinde Sana ve Aden merkezli iki devlet kurulabilir ifadelerine de yer verilmektedir.

‘‘Suudi Arabistan’ın da kuzey, doğu, batı ve ortada bir Vahhabi devleti olarak dört parçaya bölünmesi öngörülmüş. Sosyal sorunların yaşandığı, gençlerin yüzde 30’unun işsiz olduğu, azınlık ve kabilelerin baskı unsuru oluşturduğu ülkenin bütünlüğünü koruması zor görünüyor. Irak’ta Bağdat, Libya’da Misurata, Suriye’de ise Cebeli Düruz gibi kentlerin yapıları itibariyle birer şehir devleti oluşturma ihtimali ortaya çıkıyor’’ şeklinde analiz devam etmektedir.

IŞİD terör örgütünü destekleyen bu kadar ülke varken suçu Türkiye’nin üzerine atmaya çalışmak, hedef saptırmaktan başka bir şey değildir. Türkiye bu oyunlardan kurtulmak istiyorsa; Atatürk ilke ve inkılaplarının ışığında, çağdaş medeniyetler seviyesine ulaşmayı hedefleyerek, ‘‘Yurtta sulh, cihanda sulh’’ yaklaşımını ve komşularıyla iyi geçinmeyi esas alan bir dış politika uygulamalıdır.

Güzel yurdumuzda iç barış ve huzuru tesis etmek maksadıyla; temel hak ve hürriyetler alanında, geçmişte sağlanan kazanımlar kararlılıkla korunmalı, topluma kimlik ve yaşam tarzı dayatılmamalı, bütün vatandaşların birinci sınıf muamele gördüğü, özgür fertler olarak yaşadığı bir ortam tesis edilmeli, herkesi kapsayıcı ve evrensel değerlere dayalı bir vatandaşlık anlayışı içerisinde, birlik ve bütünlüğümüz pekiştirilmelidir.

Bütün etnik, mezhebi ve dini kesimlere, başörtülü veya başı açık, köylü veya şehirli, kadın veya erkek, yoksul veya zengin, şu veya bu siyasi görüşten tüm vatandaşlara eşit mesafede durulan, her bir bireyin temel hak ve özgürlüklerden en ileri derecede yararlandığı bir Türkiye hedeflenmelidir.

Etnik, dini ve mezhepsel aidiyetlerden önce, milletimizin temel değerlerinin yoğrulduğu tarihi yolculuktaki birliktelik ve eşit vatandaşlık anlayışı benimsenmelidir. Bu anlayışla, devletin, bütün toplumsal kesimlerle hakkaniyet ölçüsünde, eşitlik temelinde ve demokratik bir ilişki geliştirmesi sağlanmalı; toplumsal zenginliğimizin tüm unsurları çoğulcu bir yaklaşımla kucaklanmaya devam edilmelidir. Toplumdaki her bireyin yaşam tarzına gösterilen saygı, bundan sonra da özenle devam ettirilmelidir.

Bu dava Türkiye davasıdır.

[1] Organizasyonun ismi Arapça al-Dawlah al-Islamiyah fi al- ‘Iraq wa al-Sham (Kısaltması Da’ish veya DAESH) ‘den gelmektedir. Batıda yaygın olarak İslami Irak ve Levant (Toros Dağlarının güneyindeki Orta Doğuda geniş alan, sınırları kesin olarak belli değildir) Devleti, İslami Irak ve Suriye Devleti ve Şam (her ikisi de IŞİD olarak kısaltılır), veya basitçe İslami Devlet (IS-Islamic State) olarak kullanılmaktadır.

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.