En önemli husus, iki ülkeyi de mümkün olan en kısa sürede ittifaka almaktır. Ve bir şey daha eklemek gerekirse; iki ülkenin Vilnius Zirvesi’ne kadar üyelik sürecini tamamlamaları için elimden gelen her şeyi yapmaya devam ediyorum. İki protokol olduğundan aslında bu bir Türk kararıdır. Ve bu vesileyle Türkiye’yi, iki ülkenin NATO’ya katılımlarını bir an önce onaylamaya davet ediyorum. Jens Stoltenberg
Ercan Caner, Sun Savunma Net, 07 Temmuz 2023
Başkan Joe Biden, Beyaz Ev’de ağırladığı İsveç Başbakanı Ulf Kristersson’a, Türkiye’nin önümüzdeki hafta yapılacak büyük zirve öncesinde muhalefetini geri çekeceğine dair şüpheler olsa da, İsveç’in geciken NATO üyelik sürecinin çözülmesini dört gözle beklediğini ifade etmiştir.
Oval Ofis’te yaptığı açıklamada Başkan Biden, İsveç’in NATO üyeliğini tam olarak desteklediğini ve onaylanmasını endişeyle beklediğini söylemiştir.
İsveç başbakanı da konuşmasında, Rusya’nın Ukrayna işgalinin yarattığı kargaşa ortamında transatlantik birliği koruması nedeniyle ABD başkanına teşekkür etmiş ve Türkiye ve Macaristan tarafından engellenen İsveç’in NATO üyeliğine verdiği destek için onu övmüştür.
ABD başkanıyla görüşmesinin ardından yaptığı açıklamada İsveç başbakanı, Biden ile önümüzdeki hafta icra edilecek Vilnius zirvesinin İsveç’in NATO’ya girmesi için uygun bir zaman olduğu yönünde mutabık kaldıklarını ifade etmiş, ancak Türkiye’nin kararlarını sadece Türkiye’nin alabileceğinin altını çizmiştir.
07 Kasım 2019 ‘da Budapeşte’de yaptıkları görüşme sonrasında kameralara poz verirken görülen Recep Tayyip Erdoğan ve Viktor Orban. Fotoğraf: Attilla Kisbenedek via GETTY IMAGES.
Beyaz Ev basın sekreteri Karine Jean-Pierre, Başkan Biden’in zirve öncesinde Türk ve Macar mevkidaşları ile doğrudan görüşmeyi planlayıp planlamadığı konusunda bir açıklama yapmamıştır.
İsveç’in NATO değerlerini paylaşan güçlü ve yetenekli bir savunma ortağı olduğunu söyleyen Jean-Pierre, üyelik başvurusunun onaylanması konusunda başkanın çok kararlı olduğunu ifade etmiştir.
Ancak Türkiye Cumhurbaşkanı ve AKP lideri Recep Tayyip Erdoğan, İsveç’in NATO üyeliğine onayı, Stockholm’ün Türkiye’nin terörist bir grup olduğunu söylediği Kürdistan İşçi Partisi (PKK) gibi muhalif Kürt hareketlerinin üyelerine baskı uygulaması şartlarına bağlayarak batılı liderleri hayal kırıklığına uğratmıştır.
İsveç, Erdoğan’ın bu taleplerini yerine getirdiğini iddia etmektedir, ancak geçtiğimiz günlerde Stockholm’deki bir cami önünde Iraklı bir adamın Kuran sayfalarını ateşe verdiği protestonun ardından yeni bir sorun ortaya çıkmıştır.
Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanı Hakan Fidan konuyla ilgili yaptığı açıklamada; ‘‘Öte yandan Kurban Bayram’ımızın ilk gününde milyarlarca Müslümanın kutsal kitabı Kur’an-ı Kerim’e alçakça saldırılmasına izin verilmesi, göz ardı edebileceğimiz bir durum değildir. Üstelik bu ilk kez de olmuyor. Terör örgütlerinin ekmeğine yağ süren eylemlere izin veren bir ülkenin terörle mücadeleye nasıl katkı getireceği tartışmaya açık hale geliyor’’ ifadelerini kullanmış ve zaman baskısının bir yöntem olarak kullanılmasını asla tasvip etmediklerinin altını çizerek NATO zirvesinin son tarih verilmesine karşı çıkmıştır.
F-16V Savaş Uçakları & Menendez
ABD’li 27 senatör Başkan Joe Biden’e gönderdikleri bir mektupta, Ankara, İsveç ve Finlandiya’nın NATO’ya katılmasını engellemeyi sürdürdüğü sürece, Türkiye’ye Lockheed Martin imali 40 adet Blok-70 F-16 savaş uçağı satılması ve envanterindeki jetleri modernize etmesi de dâhil toplam 20 milyar dolarlık silah satışını engelleyecekleri tehdidinde bulunmuştur.
Senatörler, Türkiye’nin geçen yıl İsveç ve Finlandiya ile imzaladığı üçlü anlaşmayı ihlal ettiğini iddia ettikleri mektupta, İsveç ve Finlandiya’nın üzerine düşenleri yerine getirdiğini de ileri sürmüştür.
Öte yandan en az iki senatörün de Türkiye’ye yönelik çok daha sert bir tutum izlenmesi gerektiğini savunarak mektubu imzalamadığı gelen bilgiler arasındadır.
Senato Dış İlişkiler Komitesi Başkanı Bob Menendez, meselenin sadece İsveç ve Finlandiya’nın NATO’ya girişlerinin onaylanması meselesi olmadığının altını çizerek, Türkiye’nin gazetecileri ve yönetim muhaliflerini hapsetmesi ve Doğu Akdeniz’de, komşusu Yunanistan ile gerginlikler nedeniyle 20 milyar dolarlık silah satış anlaşmasını veto edeceğini ilan etmiştir.
Aşağıda bazı Kongre üyeleri tarafından ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken’e yazılan ve F-16 savaş uçakları ve modernizasyon kitlerinin satışları konusunda Kongre’nin taleplerini içeren mektubun çevirisini okuyabilirsiniz:
Sevgili Bakan Blinken,
Size; Türkiye Cumhuriyeti’nin 40 adet F-16 savaş jeti ve mevcut savaş uçakları için istediği düzinelerce modernizasyon kiti satın alma girişimiyle ilgili Birleşik Devletlere ilettiği Talep Mektubu (LOR-Letter of Request) ile ilgili olarak yazıyoruz.
Bildiğiniz gibi, Kongre 2017 yılında CAATSA’yı (Countering American Adversaries Through Sanctions Act – Amerika’nın Düşmanları ile Yaptırımlar Yoluyla Mücadele Yasası) geçirmiş, Başkan da imzalayarak yasalaştırmıştır. CAATSA yaptırımları hâlâ yürürlükteyken ve Kongre’nin kararı fazlasıyla açıkken, Türkiye Rusya’dan S-400 satıh-hava füze savunma sistemlerini satın alacağını ilan etmiştir. Türkiye’yi CAATSA ihlalinden vaz geçirmeye yönelik yaklaşık üç yıl süren çözüm bulma girişimlerine rağmen Ankara, S-400’lerin tedarik ve aktif hale getirilmesi planında ısrar etmiş ve Türkiye’ye CAATSA yaptırımları uygulanmıştır.
Bu ayın başlarında Türkiye’nin 40 adet Lockheed Martin yapımı F-16 savaş jeti ve envanterinde mevcut savaş uçakları için yaklaşık 80 adet modernizasyon kiti satın almak istediği bildirilmiştir. Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan 17 Ekim 2021’de gazetecilere yaptığı bir açıklamada Birleşik Devletler’in F-16 savaş jetleri satışını önerdiğini, ancak satışın onaylanmak zorunda olduğunu söylemiştir.
Bakanlığınızın, Talep Mektubu hakkında Kongre’ye bilgi verilmeden yorum yapmama politikasını gerekçe göstererek Türkiye’nin Talep Mektubuyla ilgili soruları yanıtlamayı reddettiğini gördük. Türkiye’nin talebine ilişkin yaygın haberlerin yanı sıra Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın kendi açıklamalarının, bu olası satışa karşı olduğumuzu beyan etmemiz için yeterli temeli sağladığına inanıyoruz.
Birleşik Devletler, Amerika’nın Düşmanlarıyla Yaptırımlar Yoluyla Mücadele Yasası (CAATSA – Countering America’s Adversaries Through Sanctions Act) Kısım 231 gereği; Rusya’nın ana silah ihracatçı kurumu Rosoboronexport (ROE) kurumuyla, bilerek ve kasten S-400 satıh-hava füze sistemi tedarik ederek, önemli bir ticari işlem gerçekleştiren Türkiye Cumhuriyeti Savunma Sanayii Başkanlığı’na (SSB) yaptırım uygulama kararı almıştır.
Muhalefetimizin birçok nedenleri bulunmaktadır:
CAATSA yaptırımlarının uygulanmasından bu yana geçen bir yıldan az sürede Erdoğan hükümeti; ABD yasalarına uyma veya Türkiye’nin F-35 programından çıkarılması ve Kongre’nin Türkiye’nin Amerikan silahlarını satın almasını engelleyen bağlayıcı kararlarına neden olan temel koşulları ele alma niyetinde olmadığını açıkça belirtmiştir. Nitekim Cumhurbaşkanı Erdoğan, geçtiğimiz ay ilave S-400’ler satın alma niyetini açıklamıştır.
Başkan Biden’in Türkiye büyükelçiliğine aday gösterdiği eski Senatör Jeff Flake Kongre onay görüşmesinde, Türkiye’nin ilave Rus yapımı silah sistemleri tedarik etmesi durumunda ilave CAATSA yaptırımlarına maruz kalması gerektiğini ifade etmiştir, bu konuda kendisiyle aynı düşünceyi paylaşıyoruz. Hem Yönetim, hem de Kongre’nin tutumu aynı gibi göründüğünden, mevcut şartlarda Türkiye’nin Talep mektubunu değerlendirmeye almanın dahi Türkiye’ye yanlış bir sinyal göndermek anlamına geldiğini ve Rusya ile askeri ilişkilerini geliştirmeye devam ederken kararlılığımız konusunda şüphe duymasına neden olacaktır.
Kongre’nin Türkiye’nin F-35 programından çıkarılmasında ısrar etmesinin nedenlerinden bir tanesi, S-400 hava savunma sistemiyle F-35 savaş uçaklarının bir arada kullanılmasıyla ilişkili önemli risklerdir. Uzmanlar, Ankara’nın S-400 füzelerine sahi olmaya devam etmesi durumunda, Türkiye’ye F-16 savaş jeti Blok 70 modernizasyon kitlerini sağlamanın da tıpkı S-400 ve F-35 savaş jetlerinde olduğu gibi benzer riskler yaratacağını belirtmektedir. Modernize edilen F-16 savaş uçakları bizim ve güvenilir müttefiklerimiz açısından hâlâ çok önemli bir rol oynadığından, bu kabul edilebilir bir risk değildir.
Son olarak, hâlihazırda uygulanmakta olan CAATSA yaptırımları göz önüne alındığında, böyle bir satışın ancak teknik detaylara, örneğin savaş jetlerinin Türkiye’nin yaptırım uygulanan Savunma Sanayii Başkanlığı (SSB) dışında başka bir kuruluşa satılarak aşılabileceğini düşünüyoruz. Böyle bir yaklaşım, Kongre’nin amacının uygun olmayan hileli bir şekilde atlatılması olarak görülecektir ve bizi olası bir satın alma işlemini engellemek için ilave yasa düşünmeye zorlayacaktır.
Kökleri Batı’ya dayanan bir Türkiye hedefinizi paylaşıyoruz, ancak Erdoğan hükümeti ABD yasalarını ve NATO ittifakının standartlarını ihlal etmesi nedeniyle hesap vermekten kaçarsa bu hedefe ulaşamayacağız.
Herhangi bir Türk Talep Mektubu, içeriği ve yönetimin bu talep mektubuna yönelik tutumu ve yaptığımız belirli itirazlarımıza yanıtlarınızı kapsayan resmi bir bildirim talep ediyoruz. Bu önemli konuya gösterdiğiniz ilgi için teşekkür ediyor ve yanıtlarınızı dört gözle bekliyoruz. Saygılarımızla.