savunmahavacılıkteknolojipolitikaanalizmevduatkriptosağlıkkoronavirüsenflasyonemeklilikötvdövizakpchpmhp
DOLAR
34,4694
EURO
36,3449
ALTIN
2.934,92
BIST
9.031,82
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Ankara
Çok Bulutlu
15°C
Ankara
15°C
Çok Bulutlu
Perşembe Hafif Yağmurlu
15°C
Cuma Çok Bulutlu
17°C
Cumartesi Karla Karışık Yağmurlu
2°C
Pazar Karla Karışık Yağmurlu
2°C

Kaşıkçı’nın Öldürülmesini Veliaht Prens Onayladı

Kaşıkçı’nın Öldürülmesini Veliaht Prens Onayladı

Petrol ve Kan Lekesi

 

Kaşıkçı’nın Öldürülmesini Veliaht Prens Onayladı

 

ABD, Suudi Veliaht Prens Mohammed bin Salman’ın Kaşıkçı cinayetini onayladığını ortaya çıkardı, fakat Biden yönetimi veliaht prense herhangi bir yaptırım uygulamayacak. Yapılan açıklamada bölge dışında Suudi eylemcilere, muhaliflere ve gazetecilere yönelik tehdit ve saldırıların sona ermesi gerektiği ve hoş görülmeyeceğinin altı çizilmiştir.

 

Yazar: Stephanie Kirchgaessner, The Guardian, 26 Şubat 2021

Çeviren: Ercan Caner, Sun Savunma Net, 28 Şubat 2021

 

İllüstrasyon: Al Khaleej Today

 

Uzun zamandır Washington Post gazetecisi Kaşıkçı’nın öldürülmesinde parmağı olmakla suçlanan Suudi Arabistan Veliaht Prensi Mohammed bin Salman. Fotoğraf: Bandar Aljaloud/AP.

ABD istihbarat birimleri, gizliliği yeni kaldırılan bir istihbarat raporunda Suudi veliaht prensin Washington Post gazetecisi Kaşıkçı’nın 2018 yılında katledilmesini onayladığı sonucuna varmıştır, fakat Washington yönetimi geleceğin Suudi kralına finansal veya başka yaptırımlar uygulamak niyetinde değildir.

 

Dört sayfalık rapor; ABD’de sürgünde yaşayan ve köşesinde prensin muhaliflerine yaptığı baskıları kınayan yazılar kaleme alan Kaşıkçı’nın vahşi cinayetinde, 35 yaşındaki geleceğin Suudi kralının parmağı olduğu yönündeki şüpheler doğrulanmıştır.

 

ABD Maliye Bakanlığı ayrıca, Kaşıkçı’yı öldürme görevi verilen ve cinayet timine liderlik eden eski Suudi Arabistan Genel İstihbarat Başkanı Ahmad Hassan Mohammed al Asiri ve birkaç ekip üyesine de yeni yaptırımlar uygulama kararı almıştır.

 

Beyaz Ev sözcüsü Jen Psaki, Başkan Joe Biden’in veliaht prensin Suudi Arabistan’ın gelecek kralı olmasında herhangi bir endişesinin olup olmadığı yönündeki soruyu, gelecekteki liderlerini belirlemenin Suudi Arabistan’ın işi olduğu yönünde yanıtlamıştır. Psaki, başkan ve yeni yönetimin Suudi Arabistan ile ilişkilerde  yeni  bir ayarlama yapacağını ifade etmiştir.

 

Eski Suudi Arabistan Genel İstihbarat Başkanı Ahmad Hassan Mohammed al Asiri Kaynak: Shafaqna

Ulusal istihbarat direktörü Avril Haines’e göre rapor gelecekte Birleşik Devletler ile Suudi Arabistan arasındaki ilişkileri karmaşık bir hale getirebilir. Ancak, her ne kadar Biden yönetimi kısmen düzeltilmiş raporu yayınlamış olsa da Washington’da veliaht prensin korkunç cinayetten kişisel olarak sorunlu tutulmayacağına yönelik hayal kırıklığına yönelik ipuçları bulunmaktadır.

Gizliliği kaldırılan ve açıklanan rapor Suudi Arabistan’da bir rahatlama yaratmış görünmektedir. Suudi Arabistan dışişleri bakanlığı tarafından yapılan bir açıklamada, krallık yönetiminin ABD Kongresine sunulan raporda ifade edilenleri kesin bir dille reddettiği ifade edilmiştir.

Raporun yayınlanmasına neden olan yasa tasarısını kaleme alan Senatör Ron Wyden, kafasında gizliliğin daha fazla kaldırılmasına yönelik hiçbir soru işaretinin olmadığını ancak Suudi kraliyet ailesinin cinayeti örtbas etmekle suçladığı Donald Trump ile ilişkisinin derinliklerine inilmesi gerektiğini ifade etmiştir.

 

Eski ABD Başkanı Donald Trump, Suudi Kral Salman bin Abdulaziz al-Saud ile Murabba Sarayında dans ederken. Fotoğraf: AFP

 

Senatör Wyden’in veliaht prense kişisel yaptırımlar uygulanması yönündeki talebi, cinayeti soruşturan yargısız infazlar özel raportörü Agnès Callamard tarafından da dile getirilmiştir. Callamard açıklamasında, diğer katillere uygulanan kişisel yaptırımların veliaht prense de uygulanması gerektiğini ifade etmiştir.

 

Ulusal İstihbarat Direktörlüğü tarafından kısmen düzeltilerek yayınlanan rapor büyük oranda CIA tarafından toplanan bilgilere dayanmaktadır. Raporda Suudi Arabistan Veliaht Prensi Mohammed bin Salman’ın İstanbul’da Suudi gazeteci Cemal Kaşıkçı’nın yakalanması veya öldürülmesi için düzenlenen operasyonu onayladığının değerlendirildiği ifade edilmektedir.

 

Bu değerlendirmenin altında yatan nedenler ise veliaht prensin Suudi karar alma sistemi üzerindeki kontrolü, başdanışmanlarından bir tanesinin ve koruma ekibinden bazılarının direkt olarak operasyona katılması ve prensin Kaşıkçı da dâhil olmak üzere yurtdışındaki muhaliflerini susturmak için şiddet içeren eylemlere verdiği destektir.

 

ABD istihbarat ajanslarının değerlendirmesinde; prensin Suudi krallığının güvenlik ve istihbarat organizasyonu üzerindeki mutlak hâkimiyeti dikkate alındığında, Suudi yetkililerin onun onayı olmadan Kaşıkçı’nın öldürülmesi gibi bir operasyonun icra edilmesini gerçekleştirmesinin neredeyse imkânsız olduğu ifade edilmektedir.

 

Raporda ayrıca Prens Mohammed’in görevliler arasında verilen görevleri yerine getirmemeleri durumunda kovulacakları veya tutuklanmaktan korktukları bir ortam yarattığı,  prensin emirlerinin sorgulanması ihtimalinin çok düşük olduğu ve onun onayı olmadan hassas ve kritik görevlere getirilmeyecekleri de vurgulanmaktadır.

 

Türk basınında paylaşılan kapalı devre televizyon kamera (CCTV-Closed Circuit Television) görüntülerine göre Suudi ölüm timinde yer alan şüpheliler. Fotoğraf: EPA.

Rapor, İstanbul’a giden 15 kişilik ölüm timinin, korkunç cinayet işlendiğinde prensin yakın bir danışmanı olan ve 2018 yılında yaptığı bir açıklamada onun onayı olmadan karar vermediğini kamuoyuna açıklayan Saud al-Qahtani tarafından yönetilen Suudi Kraliyet Medya Çalışmaları ve İlişkileri Merkezinde çalıştıkları veya bağlantıları olduğu gerçeğine de işaret etmektedir.

Raporda; Suudi yetkililerin Kaşıkçı’ya karşı belirsiz bir operasyonu önceden planlamış olsalar da ona zarar vermeye ne kadar önce karar verdiklerinin bilinmediği sonucuna ulaşılmıştır.

Veliaht Prens Mohammed her ne kadar Kaşıkçı’nın öldürülmesi için emir verdiğini veya konudan haberi olduğuna yönelik iddiaları reddetmiş olsa da yeni raporda tasvir edilen aksi yöndeki resim, geleceğin Suudi kralının Biden yönetimi ve diğer yabancı ve ticari liderlerle ilişkilerini nasıl etkileyeceğine yönelik ciddi yeni sorular ortaya çıkarmaktadır.

Sürgünde yaşayan bir Suudi muhalif, ABD yönetiminin eylemlerini, bir adamı cinayetten mahkûm etmeye ve ardından da mahkeme salonundan elini kolunu sallayarak çıkmasına izin vermeye benzetmiştir. Büyük bir hayal kırıklığına uğradığını ifade eden Suudi muhalif, yine de henüz erken olduğunu ve ABD Kongre’sinin küresel Magnitsky Yasası kapsamında Prens Mohammed’e yaptırım uygulamasından ümitli olduğunu ifade etmiştir.

Yönetim tarafından yapılan açıklamalar, Kaşıkçı cinayetinin ötesinde Suudi Arabistan tarafından yapılan ve Norveç ve Kanada’da olmak üzere CIA’nin müdahil olduğu muhaliflerin ve eylemcilerin olası tehdit altında olduğu ikazında bulunan en az iki rapora da göndermede bulunmaktadır.

ABD Dışişleri Bakanı Tony Blinken; Birleşik Devletlerin Suudi Arabistan ile ilişkilerine bağlı kalmayı sürdüreceğini, ancak Başkan Biden’in iki ülke arasındaki ortaklığın ABD değerlerini yansıtması gerektiğini açıkça belirttiğini ifade etmiştir. Blinken bu maksatla, Suudi Arabistan’ın eylemcilere, muhaliflere ve gazetecilere yönelik bölge dışı tehdit ve saldırılarının sona ermesi gerektiğinin ABD tarafından net bir şekilde ifade edildiğini ve hoş görülmeyeceğinin altının çizildiğini ifade etmiştir.

Raporun yayınlanması, cinayete kurban giden Cemal Kaşıkçı’nın, Türk nişanlısı Hatice Cengiz ile evlenmesini sağlayacak belgeleri almak maksadıyla gittiği İstanbul’daki konsolosluk binasına girmesinden iki yıl sonra gerçekleşmiştir. Hatice Cengiz, nişanlısının ölümünden bu yana geçen sürede adaletin yerini bulması için büyük bir mücadele örneği sergilemektedir.

Rapor hakkında herhangi bir açıklama yapmayan Cengiz, merhum nişanlısının fotoğrafını bir Twitter mesajında paylaşmıştır. Her ne kadar Suudi yetkililer tarafından Cemal Kaşıkçı’ya konsolosluk binasının duvarları içinde güvende olacağı teminatı verilmiş olsa da kayıtlar ve Türk yetkililer tarafından olayın ardından elde edilen diğer kanıtlar; devlete ait uçaklarla İstanbul’a gelen Suudi ölüm timinin zavallı adamı nasıl ele geçirdiğini, öldürdüğünü ve kemik testeresi ile parçalara ayırdığını gösteren ayrıntıları ortaya çıkarmıştır.

Cemal Kaşıkçı’nın nişanlısı Hatice Cengiz (ortada) ve Washington Post gazetesinin sahibi Jeff Bezos (soldan ikinci), İstanbul’da Cemal Kaşıkçı için yapılan mezar taşı önünde dua ederken görülmektedir. Fotoğraf: EPA.

Birleşmiş Milletler tarafından yayınlanan bir raporda; veliaht prensin çok yakın müttefiklerinden Suudi istihbarat görevlisi Maher Mutreb’in merhum Cemal Kaşıkçı’dan bahsederken ‘‘KURBANLIK KUZU’’ ifadesini kullandığı ortaya çıkmıştır.

Bu raporun yayınlanması ve daha fazla eylemler için beklenen hamle, başkanlık seçim kampanyası esnasında Suudi krallığını dışlama sözü vermesinden aylar sonra Biden’in başkanlığı dönemindeki ilk büyük dış politika kararı olmuştur. Beyaz Ev’in Suudi Arabistan ile olan ilişkileri yeniden düzenlemesi, MBS (Mohammed Bin Salman) olarak bilinen veliaht prensle Donald Trump ile damadı ve danışmanı Jared Kushner’in arasındaki yakın ilişki politikasından büyük ayrılışın ilk adımıdır.

Donald Trump, CIA’nın cinayet emrinin MBS tarafından verildiği sonucuna vardığına yönelik medyada yer alan yaygın haberler sonrasında dahi kendi istihbarat teşkilatlarının bulgularını reddetmiş ve dikkate almamıştır.

‘‘KURBANLIK KUZU GELDİ Mİ?’’ Cinayeti işleyenler arasında geçen konuşmalarda Kaşıkçı’nın adından hiç bahsedilmemektedir, fakat zavallı adam konsolosluğa girdikten iki dakika sonra, onu kurbanlık kuzuya benzeten istihbarat görevlisi Maher Mutreb; ‘‘Kurbanlık kuzu geldi mi’’ sorusunu soracaktır. Veliaht Prens Mohammed bin Salman’a yakın yetkililer arasında geçen cinayet konuşmalarından: Gövdeyi bir çuvala koymak mümkün olacak mı? Hayır, çok ağır. Eklemler parçalara ayrılacak. Problem değil. Vücut ağır. İlk önce yerde keseceğim. Parçalara ayırıp torbalara yerleştirdiğimizde iş bitecek. Her birini paketleyeceğiz.

Eski başkan Donald Trump’ın Washington Post muhabiri Bob Woodward’a veliaht prensi kongre araştırmasından kaçırdığını ve onun kıçını kurtardığını söylediğine dair haberler basında yer almıştır.

Gizliliği kaldırılan ABD istihbarat değerlendirmesi Kongre tarafından yayınlanması yönünde verilen karar sonrası açıklanmıştır. Trump yönetimi Kongre tarafından alınan bu kararı göz ardı etmiş, ancak Biden yönetimi belgeyi yayınlayacağının sinyallerini önceden vermiştir.

Raporun yayınlanmasına neden olan yasa tasarısını kaleme alan Demokratik Parti Senatörü Ron Wyden; Biden-Harris yönetiminin, Mohammed bin Salman’ı bu iğrenç suçtan sorumlu ahlaksız katil olarak adlandırmasının, Amerika’nın nihayet Suudi Arabistan ile ilişkilerini yeniden değerlendirmeye başladığının ve petrolün kanı temizlemeyeceğinin bir göstergesi olduğunu ifade etmiştir.

 Çevirenin Notları: Amerika Birleşik Devletlerinden yine beklenen bir karar. Kendi istihbarat teşkilatlarının ulaştığı sonuçlara, bütün dünyanın MBS’nin ölüm emrini verdiğine inanmasına ve bu yönde güçlü kanıtlar olmasına rağmen ve başkanlık seçim kampanyası esnasında verdiği Suudileri dışlama sözüne rağmen, yeni Başkan Joe Biden’in petrol zengini Suudi Arabistan ve özellikle de geleceğin kralı MBS politikasında hiçbir değişikliğin olmayacağı açıkça görülmektedir. Ölüm emrini bizzat veren MBS hakkında hiçbir yaptırım uygulanmazken diğer piyonlara uygulanan yaptırımlar ‘‘dostlar alışverişte görsün’’ yaklaşımıdır. Nitekim MBS ve Suudi Arabistan yönetimi, her ne kadar raporun içeriğinde yer alan iddiaları kesin bir dille yalanlıyor olsalar da MBS’ye yaptırım uygulanmamasından büyük bir memnunluk duymaktadır.

Acemi çaylak dışişleri bakanı Blinken de yaptığı açıklamalarda bilmeden veya kasten büyük hatalar yapmayı sürdürmektedir. Blinken’in iki ülke arasındaki ilişkiler ve Başkan Joe Biden’in tutumuyla ilgili yaptığı açıklamada; Suudi Arabistan’ın sadece bölge dışındaki (EXTRATERRITORIAL) eylemciler, muhalifler ve gazetecilere yönelik tehdit ve saldırılarının sonlandırması gerektiğini ve bu tür hareketlerin ABD tarafından hoş görülmeyeceğinin altını çizmiştir.

Bunun anlamı ise 2018 yılında 149 insanı kafalarını keserek öldüren ve son olarak Nisan 2019’da aynı gün 37 kişiyi İslami yasalara uygun olarak infaz ettiğini ileri sürerek, yine kafalarını keserek öldüren ve hatta öldürülenlerden Khaled bin Abdel Karim al-Tuwaijri’nin bedeni ve kesik kafasını birkaç saat süreyle sergileyen Suudi yönetimi ve MBS’nin ülke sınırları içindeki insanlık dışı faaliyetlerine ve diğer insan hakları ihlallerine ses çıkarılmayacağıdır.

Yazı aslına sadık kalınarak ve kısaltılarak çevrilmiştir, orijinal metne aşağıdaki link üzerinden erişebilirsiniz.

https://www.theguardian.com/world/2021/feb/26/jamal-khashoggi-mohammed-bin-salman-us-report

Yorumlar
  1. Ercan Caner dedi ki:

    The United States strongly condemns the Houthis’ attacks on population centers in Saudi Arabia on Saturday, February 27. These attacks threaten not only innocent civilians but also prospects for peace and stability in Yemen. We call on the Houthis to end these egregious attacks and engage constructively with UN Special Envoy Martin Griffiths and U.S. Special Envoy Tim Lenderking with the goal of bringing peace, prosperity, and security to the Yemeni people.  The United States remains committed to its longstanding partnership with the Kingdom of Saudi Arabia and to helping Saudi Arabia defend its territory as it faces attacks from Iranian-aligned groups.