Erdoğan hafta başı neredeyse tüm kabinesiyle Katar’a gitti, iki ülke arasında 15 anlaşma imzalandığı açıklandı.
Ziyarete damgasını vuran ise; Reuters muhabirinin, Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’na “Acaba, Türkiye’nin yaşadığı ekonomik kabusu aşması için Katar’a mali destek talep etmek için mi geldiniz?” sorusunu yöneltmesi, Katar Dışişleri Bakanı Al-Thani’nin “Türkiye’deki ekonomik durumu yakından izliyoruz. Türkiye’deki ekonomik sorunlardan ortaya çıkacak fırsatları dört gözle bekliyoruz.” demesi, bir de Erdoğan’ın “Katar’ın güvenlik ve istikrarını kendi ülkemizinkinden ayrı tutmuyoruz.” şeklindeki sözleri oldu.
15 Temmuz Çelişkisi
Erdoğan’ın Katar’a övgüleri dönüş yolunda da sürdü. Beraberindeki gazetecilere, 15 Temmuz ihaneti sonrasında Katar’ın ülkemizle sergilediği dayanışmayı unutamayacaklarını söyleyip, Baba Emir Şeyh Halife bin Hamed El Sani ve Şeyha Moza ile ailece yemek yediklerini anlattı.
Oysa kısa bir süre önce de Birleşik Arap Emirlikleri’nin 15 Temmuz’un “finansörü” olduğunu unutup bu ülke ile kucaklaşmış ve “adeta bir aile hassasiyeti” sergilediklerini ifade etmişti.
Bu ne yaman çelişki anne?!..
Erdoğan’ın Unutup Akar’ın Hatırlattığı Şey
Erdoğan’ın ziyareti öncesi Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu ve Savunma Bakanı Akar, Katar’a gidip hazırlık yaptı.
Bakan Çavuşoğlu, Reuters muhabirinin o sorusu üzerine niye geldiklerini tek tek anlatırken Akar, oradaki askerlerimizi ziyaret etti, brifing alıp talimatlar verdi ve Katar’la “kardeş iki millet” olduğumuzu söyledi. Akar, Katarlı mevkidaşıyla da “ikili ve bölgesel savunma, güvenlik ile savunma sanayisinde iş birliği konularında görüş alışverişinde” bulundu.
Erdoğan’ın temaslarına geçelim. 15 anlaşma imzaladığını belirtmiştik. Bunun dışında o da Katar’daki birliğimizi ziyaretinde, “Körfez halklarının tamamının özbeöz kardeşimiz” olduğunu anlatıp, “Katar’ın güvenlik ve istikrarını kendi ülkemizinkinden ayrı tutmadığımızı” vurguladı.
Son sözlerine şaşıranlar oldu. Oysa 2019’da gittiğinde de hemen hemen aynı konuşmayı yapıp aynı ifadeyi kullanmıştı. Bakan Akar da 2020’de, “Türkiye olarak kendi güvenliğimizi nasıl görüyorsak, dost ve kardeş ülke Katar’ın güvenliğini de aynı şekilde görüyor ve önemsiyoruz.” demişti.
Ancak bu defaki törende ilginç bir sahne yaşandı; Erdoğan, askerlerimize hitabını tamamladığında Akar hemen yanına gidip unuttuğu bir şeyi şöyle hatırlattı:
“Bir Allahaısmarladık derseniz, sağ olun derler.”
Oysa hatırlatması, ayrıca hepsinin tüm temaslarında gündeme getirmesi gereken çok önemli bir konu daha vardı!..
Katar Da Türkiye’nin Güvenliğini Düşünüyor Mu?
O konu; ziyaretten sadece birkaç gün önce Rum kesiminin Exxon Mobil-Katar Petrolleri Ortaklığından oluşan konsorsiyuma, sözde 5. parselde doğalgaz arama izni vermiş olmasıydı.
Ankara’dan tek tepki, Dışişleri Sözcüsü Tanju Bilgiç’ten geldi. Rum kesimini eleştiren Bilgiç, “Türkiye, hiçbir yabancı ülkenin, şirketin veya geminin deniz yetki alanlarımızda izinsiz olarak hidrokarbon arama faaliyetlerinde bulunmasına, bundan önce olduğu gibi bundan sonra da asla fırsat vermeyecek, ülkemizin ve KKTC’nin haklarını kararlılıkla savunmaya devam edecektir.” açıklamasını yaptı.
Bu, ilk değildi. Aynı konsorsiyum, Rum kesimi ile 2017’de de 10 numaralı parselde arama anlaşması imzalamıştı.
Rum kesiminin, Dışişleri Sözcüsü’nün açıklamasına cevabı, “Orası bizim egemenlik alanımız. Hidrokarbon çalışmaları kararlılıkla sürdürülecek.” oldu.
Aynı günlerde Rum kesiminde bir olay daha yaşandı: Larnaka Büyük Camisi kundaklandı. Dışişleri başta olmak üzere Ankara’dan tepkiler yükseldi.
Erdoğan ise Katar yolculuğu öncesi doğalgaz anlaşmasına değil, sadece cami saldırısına değinip “Tabii Güney Kıbrıs’taki bu operasyon karşılıksız kalmayacak… Bu tür sabotajlara gitmenizin bedelini çok ağır olarak ödersiniz.” uyarısında bulundu.
Evet, “Katar’da her şey konuşuldu, ama en önemli şey konuşulmadı.” dediğimiz konu, Rum kesimi ile Exxon Mobil-Katar Petrolleri arasındaki anlaşmaydı.
Mademki “kardeş iki millet”iz, “özbeöz kardeşiz”; Katar’ın, KKTC’yi tanıması beklenirken yaptığına bakar mısınız?!
Hemen burada, 2003’te dönemin Rum Lideri Klerides’in, Katar’ın KKTC’yi tanımasını nasıl engellediklerine ilişkin sözlerini hatırlatalım: “ABD devreye girdi ve tanınmadan kaçınıldı.” demişti.
O Çağrılar Lafta Kalmadı Mı?
Niye KKTC’nin tanınmasından söz ettik? Çünkü Erdoğan daha geçen ay Türk Konseyi Zirvesi’nde, “Aile resmimizin daha da zenginleşmesi için önümüzdeki dönemde KKTC’yi de aramızda görmeyi can-ı gönülden arzu ediyoruz. Türk dünyasının ayrılmaz bir parçası olan Kıbrıs Türklerinin maruz bırakıldığı tecrit ve ambargonun hafifletilmesinde kıymetli desteklerinize güveniyorum.” demiş, Türkmenistan’daki Ekonomik İşbirliği Teşkilatı 15. Liderler Zirvesi’nde ise şu çağrıyı yapmıştı:
“Kıbrıs meselesinde, Kıbrıs Türk halkının egemen eşitliğinin ve eşit uluslararası statüsünün tescil edilmesi, çözümün anahtarıdır. Tüm dost ve kardeş ülkelerin, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin çözüm vizyonunu ön yargısız bir şekilde değerlendirmesini istiyorum.”
Aynı talepler Katar’da niye dillendirilemedi? Böylece o sözler lafta bırakılmış olmadı mı?!
Hilal Kaplan Bile Bekledi
Oysa bırakın bizleri, iktidarın yıldız ismi Hilal Kaplan bile Erdoğan’la birlikte yola çıkarken şunları yazdı:
“Ziyarette görüşülecek konulardan birisini muhtemelen bu sefer Kıbrıs oluşturacak. Zira Güney Kıbrıs Rum Cumhuriyeti Bakanlar Kurulu, Türkiye’nin kıta sahanlığına giren sözde 5. parselde Exxon Mobil-Katar Petrolleri Ortaklığı’ndan oluşan konsorsiyuma arama izni tanıdı… Dolayısıyla Katar’ın nasıl bir yol izleyeceği bu gezinin önemli satırbaşlarından birini oluşturacak.”
Sonuç?
Dönüş yolunda, nedense Hilal Kaplan değil de bir başka isim, görüşmelerde bu konunun gündeme gelip gelmediğini sordu. Erdoğan kelimesi kelimesine şu karşılığı verdi:
“Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’nin bu tek taraflı adımının ülkemizin ve Kıbrıs Türklerinin haklarını görmezden geldiğini belirttik. Çünkü söz konusu ruhsat sahasının bir kısmı Türkiye’nin Doğu Akdeniz’deki kıta sahanlığını ihlal ediyor ve Ada’nın ortak sahibi Kıbrıs Türklerinin haklarını yok sayıyor. Bu konuyla ilgili tabi hatırlatma yaptık. Üzüntümüzü de belirttik. Temenni ederim ki, bunu aşarlar. Tabi Dışişleri Bakanlığı’mız da bunun takipçisi olacaktır.”
İşte, “özbeöz kardeşimiz”, “güvenlik ve istikrarını kendi ülkemizinkinden ayrı tutmuyoruz” denilen Katar’la halimiz… Bunlar Türk Milleti’nin kardeşi olabilir mi?
Dahasını ekleyelim.
Katar Emiri, Erdoğan’dan sonra İstanbul’un ortasında Cemal Kaşıkçı’yı kıtır kıtır kestiren, Türk mallarına ambargo uygulayan Suudi Prensi ile buluştu… Hemen ardından Türkiye’nin toprak bütünlüğünü tanımayan, soykırım iftirasından ve Ağrı Dağı hayalinden vazgeçmeyen Ermenistan Cumhurbaşkanı Sarkisyan’la bir araya gelip “iki ülke arasındaki işbirliğinin geliştirilmesini” görüştü.
Görülen o ki ABD, Türkiye’yi tamamen Katar’a havale etmiş durumda ve de BOP tam gaz sürüyor.
Heyhat; yediğimiz bu yumruklar, Bay Kemal’in el hareketi veya Alpay’ın yumruğu kadar konuşulmuyor!..
Müyesser YILDIZ, 10 Aralık 2021
Kaynak: https://muyesseryildiz.com/2021/12/10/katar-sizin-ozbeoz-kardesiniz-olabilir-turk-milletinin-degil/