Bu eylem sadece Kaz Dağlarını kurtarma eylemi değil, ülkemizi talancılardan kurtarma eylemidir.
Emekli Subay İsmail Ören, Sun Savunma Net, 15 Ağustos 2019
Değerli arkadaşlarım,
Ülkemizin gündemini meşgul eden Kaz Dağlarında altın arama olayı ile ilgili sizlere bilgi vermek istiyorum. 2014 yılından beri bu olayı takip ediyorum.
Bir derneğimiz var. Bu dernek, bölgedeki bütün çevre olaylarına müdahil oluyor. Hukuki girişimlerde bulunuyor. Ben de bu dernek hafızasındaki bilgilerden bir özet sunacağım.
Öncelikle takip süreci yeni değil, 2004 yılından beri devam ediyor. Yapılabilecek bütün idari ve hukuki girişimlerde bulunuldu. Zaten onun için 15 senelik bir mücadele süreci var. Çanakkale ve Balıkesir hudutları içinde Kaz Dağları ekolojik sistem alanında 43 adet arama ruhsatı var. Gündeme gelen 312 nolu alan Balaban Tepe bölgesindeki sahadır.
Meclise bir önerge verilerek bir komisyon kurularak Kaz Dağlarındaki ağaç katliamının araştırılması istendi. Eğer takip edebildiyseniz, 17 veya 18 Temmuz 2019 günü AKP ve MHP oyları ile bu önerge ret edildi. Aslında, idari mahkemeden yürütmenin durdurulması kararı alınmıştı. Bu karara karşı firma, üst mahkemeye itiraz etti. Ne hikmet ise Meclisteki araştırma önergesi ret edilince üst mahkeme de hemen yürütmeyi durdurma kararının, yürütmesini durdurdu.
Artık idari ve hukuki olarak yapabilecek bir şey kalmayınca eylem yapılmasına karar verildi. Bu eylem kararı çok da destek gördü. Halen çalışma yapılan alana karayolu ile 10 kilometre kadar mesafede Atikhisar barajı var. Çanakkale, bu barajdan içme ve kullanma suyunu temin ediyor.
DSİ ile Çanakkale Belediyesinin yaptığı protokole göre içme ve kullanma suyunun temizliğinden, kullanılabilirliğinden Çanakkale Belediyesi sorumlu. Belediye bu sorumluluk hakkını kullanarak bu eylemin destekçisi, takipçisi ve tarafı oldu. Bölgedeki katliam ise mahkeme sürecine rağmen başlamıştı. Dört sene önce bölgede kendi çapımızda bir eylem yapıldı.
Bunun yanında civar köy ve ilçelerde bilinçlendirme çalışmaları yapıldı. Aslında hiç boş durulmadı. Zaten mahkeme süreci devam ediyordu. Ama 18 Temmuz 2019 gününden sonra böyle bir eylem çağrısından başka çaremiz kalmadı. 26 Temmuz 2019 günü bölgeye çadırlar kuruldu.
“Vicdan ve Su Nöbeti” başladı. Bir komitemiz var. Her eylem ve hareket bu komitenin süzgecinden geçiyor. Kimse başına buyruk hareket etmiyor. Gerçekten çok başarılı bir eylem devam ediyor.
Eylemin on birinci gününde 15 bin civarında vatandaşımızı bölgeye getirebildik. Kırktan fazla milletvekili vardı. Sanatçılar geldi. Sırf eylem için Fransa’dan gelenler dahi vardı. Şu anda 220 civarında çadır var. Gece gündüz bölgedeyiz. Gelen ziyaretçi ve misafirlerimize bilgiler veriliyor. Katliam alanı gezdiriliyor. Yeryüzü soframız var. İmkânlarımız nispetinde kimseyi aç susuz bırakmadan ağırlayabiliyoruz.
Buradaki hareket tarzımız ve hedefimiz Vatandaşlarımızın çevre bilinçlerini geliştirebilmek. Onları sağ, sol o parti bu parti demeden bir sofra etrafında toplayabilmek.
Kimseyi ötekileştirmeden herkesin muhtaç olduğu çevre sağlığı etrafında birleştirebilmek. Onun için bölgeyi terk etmiyoruz. Yerinde, göstererek, anlatarak misafirlerimizi ağırlıyoruz.
Ümit ediyoruz ki, bu eylem son haddine kadar desteklensin. Burada bir ruhsat bölgesini belki kaybederiz. Ama bölgede 17 tane daha sadece altın ve gümüş arama ruhsatlı alan var. Bari onları kurtaralım. Salda Gölünü kurtaralım. Munzurları kurtaralım. Bir sürü ruhsat verilmiş alanları kurtaralım. Bu eylem sadece Kaz Dağlarını kurtarma eylemi değil, ülkemizi talancılardan kurtarma eylemidir.
Yeraltı zenginliklerinin çıkarılmasına elbette karşı değiliz. Ama bu 18 bölge, altın ve gümüş ruhsatlı. Yani siyanür kullanılacak. Hem de Kaz Dağları gibi ekolojik ve mitolojik bir bölgede. Biliyoruz ki, ruhsat alan firmalar her türlü girişimde bulunacaklar. Onlar süreci profesyonelce yürütüyorlar. Sabırlılar. Siyasetçiyi yanlarına almayı biliyorlar
Onlar varoluş karakterlerinin gereğini yapıyorlar. Onları yola getiremeyiz. Ama oyumuza muhtaç olan siyasetçileri yola getirebiliriz. Onun için herkesin desteğine ama sürekli desteklerine ihtiyacımız var.
Ağaç az mı kesildi çok mu? Orası Kaz dağı mı değil mi? Bu polemikler bizi hiç ilgilendirmiyor. Şunu biliyoruz ki, bu bölge Kaz Dağı değil, Kaz Dağlarlarıdır. Tıpkı Toroslar gibi, Istranca Dağları gibi. Kesilen ağaç ise 200 binin çok üzerindedir.
Bizler, sizler gibi sağlıklı bir çevrede yaşamak istiyoruz.
Çanakkale’den sevgilerimizle desteklerinizi bekliyoruz.