Irak’ta 10 Ekim’de yapılan seçimlerden bu yana kadim Türkmen kenti Kerkük, “IŞİD’le mücadele” adı altında yeniden Barzanilerin hedefi haline geldi.
Geçen süreçte yaşananları defalarca yazdık, bu konuda Ankara’da kimlerin neler söylediğini aktardık. Erdoğan ve iktidarın derin sessizliğine dikkat çektik.
Yakın zamanda yeni gelişmeler yaşandı. Kerkük’e bağlı bir köye IŞİD’li teröristler ile “ithal Araplar” denilen bir grubun saldırdığı, bunun üzerine Barzani Peşmergelerinin köye girdiği bildirildi.
Ardından yine Kerkük’e bağlı Alıtınköprü’de IŞİD’in Peşmerge mevzilerine saldırdığı, dört Peşmergenin öldüğü, çatışmaların ardından bölgenin kontrol altına alındığı açıklandı.
Öcalan’ın “Manevi Oğlu”nun Çağrısı
Malum, IŞİD’in Peşmergeye saldırıları üzerine ABD ve İngiltere’nin yanı sıra Ankara da kınama mesajı yayımlayıp, “Terörle mücadelede Irak Hükümeti ve IKBY ile Irak halkının yanında durmaya devam edeceğini” açıklamıştı.
Saldırılarla ilgili Barzanilere bir destek de PKK’nın Suriye’deki başı, ABD’nin sözde “generali”, İmralı’daki teröristbaşının “manevi oğlu” Mazlum Abdi’den geldi. Abdi, “Terör örgütü IŞİD’in Peşmerge güçleri ve Kürdistan Bölgesine yönelik saldırılarını büyük bir endişeyle takip ediyoruz. IŞİD’e karşı mücadelede güvenlik ve askeri koordinasyon ve işbirliğinin güçlendirilmesi gerektiğini vurguluyor, tehlikeleri püskürtmek için ulusal birliğin stratejik bir gereklilik haline geldiğini belirtiyoruz.” dedi.
Teröristbaşı bu çağrıyı yaparken; ABD-Barzani’nin Kerkük planlarını görmezden gelen iktidar medyası, “ABD’nin desteklediği, HDP’nin sırtını dayadığı terör örgütü YPG, para karşılığı serbest bıraktığı DEAŞ’lı militanları Irak’ın kuzeyindeki Kürtler’in üzerine saldı.” şeklinde haberlerle, Barzaniler ile PKK arasında ayrılık-gayrılık varmış algısı oluşturmakla meşgûldü!..
7 Bin Peşmerge Göreve
Nihayetinde son çatışmaların ardından Irak Başbakanı Mustafa Kazımi, Erbil ve Mahmur’u ziyaret ederken, “güvenlik boşluğu olan bölgelere” 7 bin Peşmerge ile askerin yerleşmesi kararlaştırıldı.
Söz konusu 7 bin gücün bir bölümünün Hanekin’den Kerkük’e, diğer bölümünün ise Kerkük Şirvan’dan Musul Barajı’na kadar olan bölümde görevlendirileceği de kaydedildi.
Rusya’dan Gelen Ses
Tüm bunlara rağmen Ankara’nın sessizliği ilginç bir şekilde devam ederken Rus basınında dikkat çekici bir haber yayımlandı.
Haberde; Rusya’dan MİG-29 savaş uçağı almayı planlayan Irak’ın, ABD’nin sert tepkisi üzerine bundan vazgeçip, Türkiye’den 100 milyon dolarlık İHA almaya karar verdiği öne sürülüyordu.
TRT Haber’de Doğrulandı
“Rus basının iddiası” deyip geçebilirdik; ancak önceki gün TRT Haber’e çıkarılan bir analist de Irak’ın, Türkiye’den 100 milyon dolarlık SİHA alımı yapacağını belirtip, bunun anlam ve önemini şu sözlerle açıkladı:
“Bunu sıradan bir ülkeye, alıştığımız şekilde sıradan savunma ürünü ihracatı gibi göremeyiz. Bildiğiniz üzere, Bayraktar TB-2 daha önce komşumuz Azerbaycan’a satıldı. Ancak dost ve kardeş ülke Azerbaycan’ı komşu olarak görmek doğru değil. Azerbaycan uzak da olsa alırdı, satabilirdik. Dostluğumuzun komşulukla ilgisi yok kan bağı var. Dolayısıyla aslında Türkiye eğer gerçekleşirse ilk kez gerçek bir komşu ülkeye SİHA satmış olacak. Komşu ülkelere silah satışı zor. Bunun sebebi komşularımızın SİHA teknolojisinde ileri olması ve örneğin TB-2’yi kopyalama riskleri değil… Komşu ne demek? Size en yakın ülke demek. Dolayısı ile size karşı kullanma riski var. Bu bir SİHA. Uzun menzilli bombardıman uçağı değil… Demek ki, Irak’ın bize karşı kullanma ihtimalini de düşünmüyor, güveniyoruz; ki bu çok önemli. Bu bizi ayrı bir konuya daha götürüyor. Ankara ile Bağdat’ın Irak kuzeyindeki harekatlar sebebiyle kimi zaman sancılı dönemler geçirdiğini biliyoruz. Satış ihtimali bu dönemin de geride kaldığı izlenimi doğuruyor. Irak’ın ABD, Rusya ve Çin ile yakın ilişkileri malum. Ancak bu üç ülke yerine Türkiye’den SİHA alınması sadece platformun çok iyi olması, maliyet-etki avantajı ile açıklanamaz. Aynı zamanda politik bir yakınlık da kendini hissettiriyor.”
TRT Haber’de yayımlanan bu iyimser değerlendirmeleri işin uzmanlarına bırakıp toparlayalım.
Şehitleriyle, gazileriyle, sistemiyle ülkemizi alt üst eden 15 Temmuz’un finansörü Birleşik Arap Emirlikleri ile 10 milyar dolarlık yatırım için mutabakat zabıtları…
Doğu Akdeniz’de Türkiye’nin egemenlik alanlarına tecavüz eden Rum kesimiyle doğalgaz anlaşmaları imzalan “özbeöz kardeş Katar” ile getirisi belirsiz 15 anlaşma…
Doğruysa; şimdi de ülkemizin Irak’ın kuzeyinde PKK’ya yönelik operasyonlarına karşı çıkan, son olarak Kerkük’ümüzü Peşmerge’ye teslim etmeye hazırlanan Irak’la 100 milyon dolarlık İHA/SİHA alışverişi…
Her şeye rağmen Kerkük sessizliğinin sebebinin bu olduğunu düşünmek dahi istemiyorum!..
Müyesser YILDIZ, 13 Aralık 2021
Kaynak: https://muyesseryildiz.com/2021/12/13/kerkuk-sessizliginin-nedeni-100-milyon-dolar-mi/