savunmahavacılıkteknolojipolitikaanalizmevduatkriptosağlıkkoronavirüsenflasyonemeklilikötvdövizakpchpmhp
DOLAR
35,1981
EURO
36,7471
ALTIN
2.968,65
BIST
9.724,50
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Ankara
Hafif Yağmurlu
6°C
Ankara
6°C
Hafif Yağmurlu
Pazar Hafif Yağmurlu
8°C
Pazartesi Yağmurlu
9°C
Salı Hafif Yağmurlu
8°C
Çarşamba Yağmurlu
8°C

Kimi “Casus” Olur Kimi Büyükelçi!..

Kimi “Casus” Olur Kimi Büyükelçi!..

Kimi “Casus” Olur Kimi Büyükelçi!..

 

 

DEVA Partisi kurucusu, emekli asker Metin Gürcan’ın “siyasi ve askeri casusluk” iddiasıyla tutuklanmasının ardından hem yabancı ülke büyükelçilikleri hem de STK ve vakıflarla ilişkiler yeniden tartışılmaya başlandı.

Dün Habertürk’ten Yasemin Güneri, “Yabancı kuruluşların ‘fonladığı’ gazeteciler mercek altında” başlıklı yazısında, Metin Gürcan olayının yeni bir soruşturmanın önünü açtığını belirtip şunları anlattı:

Gürcan ile ilgili soruşturmayı yürüten Ankara Cumhuriyet Savcısı M.A.K.’ın önümüzdeki günlerde soruşturma kapsamını genişleteceği ve yabancı diplomat ve kuruluşlardan ‘analiz, rapor’ başlıklı yazılar yazarak para alan gazeteci ve siyasileri de mercek altına alacağı gelen bilgiler arasında… Yabancı diplomatlara veya yabancı sivil toplum örgütlerine Türkiye’ye dair ‘rapor-görüş-analiz’ yazanların, yazdıkları yazıların herhangi bir yerde yayınlanmadan para aldıkları tespit edilirse ‘siyasi casus’ soruşturması açılacak.”

Yine dün iktidarı destekleyen bir gazetede, “Amerikan mamasıyla buraya kadar” manşetiyle şöyle bir haber yayımlandı:

Siyasi nüfuz casuslarına yönelik soruşturmaya fondaş STK’lar da takıldı. İçişleri Bakanlığı Sivil Toplumla İlişkiler Genel Müdürlüğü… 11 STK’nın vergi kanunlarında belirtilen esas ve usullere uymadığını tepit etti, haklarında adli ve idari işlem talebinde bulundu. Fondaş STK’lar ve Metin Gürcan’ın ardından sıranın Chrest Vakfından yüz binlerce dolar alan medya kuruluşlarına da gelip gelmeyeceği merak konusu oldu.”

Bugün de Yeni Şafak gazetesinin, “Türkiye düşmanları Kılıçdaroğlu’nun dostlarına para yağdırdı” başlıklı haberinde özetle şu iddialara yer verildi:

Fon yağdıranların sadece Chrest Vakfı ile sınırlı kalmadığı ortaya çıktı. Merkezi ABD, İngiltere, Belçika ve Almanya gibi ülkelerde bulunan ve küresel çapta faaliyet gösteren birçok sözde sivil toplum kuruluşu da benzer şekilde para yağdırdı. Bu kuruluşlardan bazıları ülkelerin istihbarat servisleri ile yakın çalışan vakıflar, bazıları da para kaynağını doğrudan devletlerden alan merkezler… Türkiye’deki bu kuruluşları fonlayanlar sadece vakıflar değil. Yabancı ülke bakanlıkları ve elçilikleri de listede. Norveç Büyükelçiliği 291 bin Euro, Kanada Büyükelçiliği 23 bin 700 dolar, Lüksemburg Büyükelçiliği 13 bin 963 Euro, ABD Dışişleri Bakanlığı 15 bin 992 dolar, İngiltere Dışişleri Bakanlığı 24 bin 68 Sterlin, Almanya Büyükelçiliği ise 65 bin 165 Euro fon sağladı.”

PKK’nın İngiltere Temsilciliğini” Hatırlıyor Musunuz?

Tüm bu haberlerden yabancı ülke büyükelçilikleriyle, STK’larıyla ve vakıflarıyla işbirliği yapılmasının “siyasi casusluk” sayıldığı/sayılacağı sonucu çıktığına göre, sadece birkaç yıl önce epey tartışılan İngiltere merkezli bir kuruluşu hatırlatalım.

Türkiye, Demokratik Gelişim Enstitüsü’nün (Democratic Progressive Institute -DPI) adını CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun Aralık 2017’de burasını ziyaretiyle duydu.

İktidarın gazetesi Sabah, “Kılıçdaroğlu’ndan Londra’da skandal görüşme” başlıklı haberinde, DPI hakkında şu ifadeleri kullandı:

CHP’nin, kamuoyuna düşünce kuruluşu olarak göstermeye çalıştığı Democratic Progressive Institute (DPI), PKK’nın İngiltere Temsilciliği olarak bilinmesinin ötesinde başkanlığını PKK terör örgütü lideri, terör suçlusu, bebek katili A. Öcalan’ın yasal/avukat takım üyesi (Öcalan’s legal team member) olarak bilinen PKK’lı Kerim Yıldız başkanlığında faaliyet göstermektedir.”

Kılıçdaroğlu’ndan 4 ay sonra AKP’li üç isim; Efkan Ala, Mehdi Eker ve Taner Yıldız da DPI’yi ziyaret etti, ama asıl tartışma bu kuruluşun 22-23 Kasım 2018’de Oslo’da, “Çatışma Çözümlerine Toplumsal Katılım/Akiller Heyeti Deneyimini Düşünmek” konulu toplantı yapması üzerine yaşandı.

DPI’ın bu projesinin AB, İrlanda, Hollanda ve Norveç hükümetlerince desteklenmesi, toplantılara da bir zamanların “Akil adamlarının” katılması, akıllara hemen “Yeni bir çözüm süreci mi geliyor?” sorusunu düşürdü.

İlk ve en sert tepkiyi ise Cumhur İttifakı’nın ortağı MHP Lideri Devlet Bahçeli gösterdi. Bahçeli şunları söyledi:

Yeni bir çözüm süreci için kendini akil sanan akılsızlar Oslo’da toplanmışlardır… Şu kış kıyamette niye Oslo’ya kadar giderler… Kandil’e gidip mağara deliğinde çözüm gevişi getirseler… Bu olmuyorsa, Kerkük’te Osmanlı eserlerini kundaklayan Barzani zihniyetine sığınsalar, keyif çatsalar daha evladır… Tencere yuvarlanacak kapağını bulacaktır… Akil geçinen akılsızlar, aramızda dolaşan PKK hayranlarıdır… Sözde yazar, aydın, siyasetçi artığı ve artist bozuğundan oluşan koro… Kulak verin; Çözüm süreci gömüleli çok olmuştur. Şansınızı fazla zorlamayın. İsterseniz PKK’ya katılın, ama Türk Milleti’nin sabrını zorlamayın. Milletin şamarını yerseniz Hanyayı da Konyayı da öğrenir, Osloyu da İmralı’yı da görür, kendinizi mekap giyerek dağda taşta bulursunuz. MHP’nin gözü üzerinizdedir.”

Devlet Memuruyken DPI’nın Uzmanı Oldu

Oysa “Akiller” dışında DPI’ın toplantılarına katılan, hatta burada Konsey üyesi olan birisi daha vardı.

Bu isim Prof. Dr. Aşkın Asan’dı.

Asan AKP milletvekili olmuş, Aile ve Sosyal Güvenlik Bakan Yardımcılığı yapmış, bu görevinin ardından Trabzon Avrasya Üniversitesi Rektörlüğü’ne atanmıştı. 2017’de İstanbul Ticaret Üniversitesi’nde Öğretim Üyesiyken de Erdoğan’ın, “Bazı profesörlerimiz çıksın, ‘Ben İmam-Hatip okullarında yöneticilik yapmaya varım.’ desin. İşte reform budur” çağrısından sonra Erdoğan’ın annesinin adını taşıyan Üsküdar’daki Kız Anadolu İmam Hatip Lisesi Müdürü olmuştu.

Yani bir yandan devlet memuruydu, öte yandan “PKK’nın İngiltere Temsilciliği” denilen ve “AB, İrlanda, Hollanda, Norveç hükümetlerince” fonlanan DPI’da görevliydi.

Dahası 1-5 Ağustos 2018 tarihleri arasında Dublin ve Belfast’ta yapılan “DPI Karşılaştırmalı Çalışma Ziyareti: Gençlerin Çatışma Çözümü Süreçlerine Katılımı” başlıklı toplantıya Tenzile Erdoğan İmam Hatip Lisesi öğrencilerini de götürmüştü.

Ancak bu ilişkiyi ne soran ne sorgulayan oldu.

O Artık Büyükelçi

Prof. Aşkın Asan’ın son görevi ne mi?

Kendisi, Erdoğan imzasıyla yayımlanan bir kararla Türkiye Cumhuriyeti’nin Endonezya Büyükelçisi yapıldı.

Hem de Metin Gürcan’ın gözaltına alınıp tutuklanmasından sadece 6 gün önce.

Atama kararının ardından Asan’ın özgeçmişine ilişkin bilgi verilirken DPI’yla ilişkisinden hiç söz edilmedi.

Ancak DPI tarafından yayımlanan kutlama mesajında, “Türkiye’nin Endonezya Cumhuriyeti’nin yeni Büyükelçisi olarak Prof. Dr. Aşkın Asan’ın atandığını duyurmaktan mutluluk duyuyoruz.” denilip, Asan’ın 2018’de DPI’ya konsey üyesi olarak katılıp, “kadın ve gençlerin çatışma çözümüne katılımı da dahil olmak üzere DPI’nin çalışmalarının birçok alanında paha biçilmez katkılarda bulunduğu” vurgulandı.

Ez cümle; Ankara’nın yabancı ülke büyükelçilikleri, STK’ları ve vakıflarıyla “mücadelesi” şimdilik böyle yürüyor; kimi peşinen “casus” ilân edilirken kimi büyükelçi oluyor!..

Müyesser YILDIZ, 5 Aralık 2021

 

Kaynak: https://muyesseryildiz.com/2021/12/05/kimi-casus-olur-kimi-buyukelci/

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.