Yazan: Naci BEŞTEPE, Sun Savunma Net, 28 Eylül 2017
Kerkük’ü de içine alarak yapılan referandum Kürdistan devletinin yoluna döşenen kilit taşlardan biridir.
“Sınır çizilmiyor, hemen bağımsızlık ilan edilmiyor ya!” lafları oyalamadan, kandırmacadan öte gitmez.
Referandum neticesi “%93 bağımsızlık talebi” olarak cebe konmuştur. Koşullar oluştuğunda çıkarılıp harcanacaktır.
ABD’nin niyeti de oyunu da açıktır.
Oldum olası Kürt devleti kurulmasını istemekte ve desteklemektedir.
Saddam’ı kışkırtmış sonra üstüne çullanmış, BM şemsiyesini kullanarak bölge ülkelerini Irak’ın karşısına dikmiştir.
Düşman kardeşler Barzani ile Talabani’yi bir araya getirmiş, şimdilerde PKK/PYD’yi de onlarla yan yana getirerek Kürt birliğini sağlamaya çalışmaktadır.
Barzani Peşmergelerini, PYD’yi doğrudan, PKK’yı dolaylı yollarla silahlandırmakta ve eğitmektedir. Kürt ordusunu adım adım kurmaktadır.
Irak ve Suriye içerisindeki bu gruplara kalkan olmaktadır.
“Zamanlaması iyi değil” diyerek referanduma karşı olmadığını ilan ederken bölge ülkelerinin de gazını alma uyanıklığını göstermiştir.
Oysa zamanlama
Barzani’nin referandum cesaretinde ABD-İsrail kadar Türkiye ve Rusya’nın da payı vardır.
Rusya “toprak bütünlüğü”nden söz ederken özerklik ya da federasyon seçeneğini sakıncalı görmemektedir.
Oylamanın hemen öncesinde IKBY ile doğal gaz anlaşması imzalaması çok da umurunda olmadığının göstergesidir.
Doğal gaz boru hatları Türkiye üzerinden Avrupa’ya taşınacağına göre söz konusu anlaşmayı Türkiye’nin oluru olmadan yapmış olabilir mi?
Öyleyse Türkiye olayda nerededir?
Türkiye’nin üniter yapısı ve ulusal devletten yana olanlar; bu referandumun dört ülkenin de bölünmesine giden yola döşenen taş olduğunu bağırmaktan yorulmuş ama sesini sağır sultana duyurmuş, ülkeyi yönetenlere duyuramamıştır.
RTE/AKP iktidarı Barzani ile kurduğu resmi-gayrı-resmi ilişkiler sarmalından kopup salt ülke çıkarları açısından karar alamaz durumdadır.
Barzani’nin yaklaşık bir milyon varil (Barzani’ye göre 600 bin, aradaki fark kime gider?) petrolü kaçak olarak satılmaktadır.
Habur kapısı Barzani’nin can damarıdır. Kim, ne kadar yararlanır bilinmez.
Sıcak paraya sıkışmış RTE/AKP iktidarı bu kaynaklardan nasıl vaz geçecektir?
Referandum öncesi alçak perdeden atışlarını kimse tınlamamıştır.
Neticenin geçersiz sayılması da ayrı bir problemdir. Var olan şey nasıl yok sayılacaktır?
Çözüm; IKBY’ye, ABD’ye, İsrail’e, Rusya’ya ve tüm dünyaya Türkiye-İran-Irak –Suriye istemeden bölgede bir Kürt devletinin kurulamayacağını ve yaşatılmayacağını kanıtlamaktan geçmektedir.
Askeri önlem ön koşul değildir. Yedekte bekletilmelidir.
Dört devlet anlaşmadıkça çözüme ulaşılamaz.
Ortak karar ve uygulamalar ile Barzani anasından doğduğuna pişman edilebilir.
Neler yapılabileceği çok söylendi-yazıldı tekrarlamayayım.
Sorun RTE/AKP iktidarının kararlı olup-olamayacağındadır.
Ekonomik önlemlerle boğazı sıkılan ve askeri karşısında hazır gören Barzani de destekçileri de geri adım atacaklardır.
Yeter ki milli politikaları uygulayacak yöneticilerimiz olsun.