savunmahavacılıkteknolojipolitikaanalizmevduatkriptosağlıkkoronavirüsenflasyonemeklilikötvdövizakpchpmhp
DOLAR
34,5424
EURO
36,0063
ALTIN
3.006,41
BIST
9.549,89
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Ankara
Hafif Yağmurlu
16°C
Ankara
16°C
Hafif Yağmurlu
Cumartesi Karla Karışık Yağmurlu
2°C
Pazar Karla Karışık Yağmurlu
1°C
Pazartesi Az Bulutlu
1°C
Salı Az Bulutlu
4°C

Locust-19 Salgını

Çok Daha Yıkıcı Olacak

Locust-19 Salgını

Birleşmiş Milletler, Doğu Afrika’yı etkisi altına alacak olan ikinci dalga çekirge istilasının ilkinden 20 kat daha kötü ve yıkıcı olacağı ve bölgeyi büyük bir açlık tehlikesinin beklediği uyarısında bulundu.

Locust-19 Salgını

 

Çok Daha Yıkıcı Olacak

Locust-19 Salgını

 

Birleşmiş Milletler, Doğu Afrika’yı etkisi altına alacak olan ikinci dalga çekirge istilasının ilkinden 20 kat daha kötü ve yıkıcı olacağı ve bölgeyi büyük bir açlık tehlikesinin beklediği uyarısında bulundu.

  

Yazar: Samuel Okiror, THE GUARDIAN, 13 Nisan 2020

Çeviren: Ercan Caner, Sun Savunma Net, 03 Mayıs 2020

 

 

Kenya’nın İsiolo bölgesindeki Kipsing kentinde uçan çekirge sürüsü. Foto: Sven Torfinn/FAO

 

İkinci çekirge sürüsü dalgası doğu Afrika’yı tehdit ederken verecekleri zararın, iki ay önceki ilk dalgadan 20 kat daha fazla olacağı beklenmektedir.

 

Birleşmiş Milletlere göre çekirgeler çok kaygı verici ve bugüne kadar görülmemiş büyüklükte bir tehdit oluşturmaktadır. Yaklaşık 750 m² büyüklükteki bir alanı kaplayan çekirgeler bir günde 35,000 insanın yiyebileceği besini tüketebilmektedir.

 

Somali’deki üreme alanlarından yayılacak olan ikinci dalga doymak bilmeyen çok daha fazla genç yetişkin çekirgeler içermektedir. Giderek artan sayıda çekirge sürüleri Kenya, Etiyopya ve Somali’de oluşmaya başlarken Birleşmiş Milletler durumun çok endişe verici olduğunu açıklamıştır.

 

Uganda yaptığı açıklamada; komşusu Kenya’dan gelen iki çekirge sürüsünün yiyecek durumunu daha da kötüleştirdiğini ve ülkenin doğu ve kuzey bölgelerinde yaşayan insanların geçim kaynaklarını tehdit ettiğini ifade etmiştir.  Bahar yağmurları sonrası ortaya çıkan çekirge sürüleri yeni filizlenen ürün ve diğer bitki örtüsüne saldırmaktadır.

 

Kenya’nın İsiolo bölgesindeki Kipsing kentinde bir çekirge sürüsü. Foto: Sven Torfinn/FAO

 

Uganda tarım bakanlığından Hellen Adoa çekirge istilasının çok büyük boyutlarda ve tahripkâr olduğunu ve korona virüs salgını nedeniyle uygulanan sokağa çıkma yasağı ile çakışması nedeniyle ne yapacaklarını şaşırmış durumda olduklarını ifade etmiştir.

 

Çekirgelerin bir bölgeye ulaştıklarında yaptıkları ilk şeyin yeşil olan her şeyi yediklerini anlatan Bayan Adoa istila sonucu bazı ürünler ve bitki örtüsünün yok olduğunu dile getirmiştir.

Kenyalı yetkililer; sınır ötesi geçişlerin zorlaşması ve böcek ilacı sıkıntısı yanşadığından, korona virüs salgını nedeniyle alınan sıkı önlemlerin çekirge istilasıyla mücadeleyi yavaşlattığını ifade etmektedir. Havadan ilaçlama çekirge istilasına karşı en iyi mücadele yöntemidir, fakat kullanılan böcek öldürücü ilaçların çiftlik hayvanlarına da zarar verdiği yönünde şikâyetler bulunmaktadır.

Geçtiğimiz Şubat ayında sekiz Afrika ülkesi, iklim değişikliği ve Yemen savaşından kaynaklanan nedenlerle 70 yıldır görülen en büyük çekirge istilasına uğramıştır.

Çekirgeler günde yaklaşık 150 kilometre mesafe kat etmekte ve kendi ağırlıkları kadar yeşil bitkiyi tüketebilmektedir.

Birleşmiş Milletler Uganda yiyecek ve tarım ajansından Antonio Querido; Afrika Boynuzu’na Mart ayında düşen ağır yağmurların yeni bir çekirge jenerasyonunun üremesi için uygun şartlar oluşturduğunu ve bu genç ve aç yeni çekirge jenerasyonun ortaya çıkmasının, birçok çiftçinin hasat yapmaya başladığı Haziran ayı ortalarına denk geleceğini ifade etmektedir.

 

Geçtiğimiz Şubat ayındaki çekirge istilasında karadan ilaçlama nedeniyle yorgun düşen Ugandalı askerler dinlenirken. Foto: Sumy Sadurni/AFP/Getty Images

 

Sezonun ilk ürünlerinin ekildiğini ifade eden uzmanlar çekirge istilasının sürmesi ve kontrol altına alma operasyonlarının etkin bir şekilde yürütülmemesi durumunda ürünlerin kaybedileceği ve bölgede yaşayan halkın bu gelişmelerden çok olumsuz etkileneceği uyarısında bulunmaktadır.

Henüz tam erişkinliğe ulaşmamış çekirgelerin en saldırgan yetişme safhasında olduğuna dikkat çeken uzmanlar ürünlerin büyük tehdit altında olduğunu ve bölgede yaşayan insanların açlık tehlikesiyle karşı karşıya olduğunun altını çizmektedir.

Geçtiğimiz hafta içinde çekirgeler tarafından istila edilen Uganda’nın Kumi bölgesi sorumlusu Christine Apolot bölgede yaşayan halkın büyük bir ümitsizlik içine düştüğünü ve ikinci bir çekirge istilasının bölgede çok büyük bir yiyecek sıkıntısına neden olacağını ifade etmektedir.

Bölgedeki durumu düzeltmek maksadıyla yiyecek yardımı alma konusunda ümitli olduklarını ifade eden Bayan Apolot COVID-19 salgınıyla birleşen çekirge istilasının bölgenin ekonomisini felce uğratabileceği uyarısını yapmaktadır.

Bayan Apolot; dışarıdan yiyecek yardımı yapılmaması, hükümetin duruma süratle müdahale etmemesi ve Dünya Gıda Programı örgütünün devreye girmemesi durumunda bölgedeki insanların açlıktan öleceklerinin altını çizmektedir.

Çevirenin Notları: Yazı aslına sadık kalınarak çevrilmiştir, orijinal metne aşağıdaki link üzerinden erişebilirsiniz.

M-18 Dromader Zirai İlaçlama Uçakları başlıklı makalemizi de okumak isteyebilirsiniz.

 

Türkiye ve Havadan İlaçlama

Aşağıdaki metin, TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası tarafından 21 Haziran 2006 tarihinde yayımlanmıştır:

Tarım ve Köyişleri Bakanlığı, zeytin sineğine karşı yapılacak ilaçlamalar dışında havadan yapılan kimyasal ilaç ve gübre uygulamalarının tümünü, 25 Mayıs 2006 tarihli Bakan Olur’u ile yasaklamıştır.

Türkiye’de havadan ilaçlama uygulamaları geniş alanlarda tek tip ürün deseninin yer aldığı üretim bölgelerinde, epidemi yaratma olasılığı bulunan pamukta yeşil kurt, yaprak kurdu, beyaz sinek ve kırmızı örümcek, mısırda koçan kurdu ve mısır sap kurdu, hububatta süne ve zeytinde zeytin sineğine yönelik olarak, 35 yılı aşkın süredir kullanılan bir ilaçlama tekniğidir.

 

Sözü edilen Bakan Olur’unda, her ne kadar, süne, zeytin sineği, mısır kurdu, mısır koçan kurdu, pamukta yeşil kurt ve pamuk yaprak kurduna karşı önerilen havadan ilaçlamaların Bakanlık Tarımsal Araştırmalar Genel Müdürlüğü’nün 2001 yılında aldığı grup ile kaldırıldığı belirtilmekte ise de, bir devlet mücadelesi olarak yürütülen süne ilaçlamalarının 2004 yılına kadar havadan yapıldığı, üretici ilaçlamasına konu olan diğer tüm alanlarda ise 2005 dâhil olmak üzere havadan ilaçlamanın sürdürüldüğü bilinmektedir.

Avrupa Birliği’ne üye 25 ülkeden 22’sinde havadan ilaçlama, sınırlı alanlarda kontrollü olarak yapılmaktadır. Buna karşılık Belçika ve Avusturya’da tümüyle, İskoçya’da ise duyarlı alanlarda yasaklama söz konusudur. Sözü edilen ülkelerin bitkisel üretim deseni ise, havadan ilaçlamayı gerektirir bir yapı sergilememektedir. 

Havadan ilaçlama, ilaçlama tekniğine uygun ilacın doğru yöntem ve doz ile uygulanmaması halinde, çevre-insan ve hayvan sağlığı ile doğal denge üzerinde olumsuz etkiler yapmaktadır. Bu bağlamda, sözü edilen uygulamanın düzenlenmesi ve denetlenmesi büyük önem taşımaktadır.

Buna karşın, herhangi bir geçiş süreci tanınmadan alınan yasaklama kararı, Türkiye’de sıklıkla görülen kolaycı kamu yönetimi anlayışına bir örnek oluşturmuş ve üretici açısından ciddi sıkıntılar doğurmuştur.

Halen boyu 4 metreyi aşmış olan mısır, tarlasına girilemeyen pamuk ve karpuz alanlarında, yerden mücadele olanağı bulunmamaktadır. Havadan ilaçlamanın yapılamaması durumunda, sözü edilen ürünlerde hastalık, zararlı ve yabancı ot gelişiminden dolayı, % 40’a yakın verim ve üretim kayıpları ortaya çıkacaktır.  

2004 yılı da dâhil olmak üzere bizzat devlet tarafından yapılan süne mücadelesinde kullanılan, 2005 yılı dâhil olmak üzere 35 yıldır üretici tarafından kullanılan havadan ilaçlamanın, herhangi bir geçiş süreci tanınmadan yasaklanması doğru değildir. Çünkü mücadele şeklinin değişimi, üretimden başlayarak bir dizi alanda yapılacak yapısal değişiklikler ile mümkün olabilecektir.

Sözü edilen ürünlerin, zirai mücadele aletleri ile yerden ilaçlamaya uygun olacak şekilde sıra aralığı bırakılarak ekiminin yapılması, ince tekerlekli – yükseltilmiş traktör ve zirai mücadele aletlerinin üretilerek tarım bölgelerine gönderilmesi, sözü edilen ve çoğu pahalı olan aletlerin satın alınabilmesi için bir devlet desteğinin organize edilmesi kapsamında sayılabilecek iş ve işlemler, Tarım ve Köyişleri Bakanlığı, Sanayi ve Ticaret Bakanlığı, traktör-tarım alet ve makinaları üreten, zirai mücadele ilaçlarını üreten ve dağıtan özel sektör, meslek odaları, üretici örgütleri ve ilgili tüm kesimlerin katılımıyla görüşülüp organize edilmesi gereken geniş bir çalışma alanını oluşturmaktadır.

Çevre – doğa duyarlılığı, Ziraat Mühendisleri Odası’nın önerdiği Bağımsız Tarım Modeli’nin ön koşulu olarak belirtilmiştir. Bu bağlamda koruma – kullanma dengesi gözetilirken, subjektif değer yargıları yerine bilimsel temelli yaklaşımların öne çıkarılmasında yarar bulunmaktadır.

Bu yaklaşım, havadan ilaçlama tekniğine uygun tarım ilaçlarının üretilmesi konusunda kurallar konularak ilaç üreten ve havadan uygulama yapan sektörün buna uygun davranmasının sağlanması, uygulamanın korunması gereken duyarlı alanlardan uzak bölgelerde gerçekleştirilmesi, uygulamanın ve sonuçlarının izlenip denetlenmesi konularında etkin çalışma üretilmesi gerektiğini ortaya koymaktadır. AB’ne üye ülkelerden 22’sinde yapılan uygulama da bu doğrultuda gelişmektedir. 

Bu kapsamda, Tarım ve Köyişleri Bakanlığı’nı, havadan ilaçlama yasağını kaldırarak konu ile ilgili gerekli hazırlıkları yapmak üzere bir geçiş süresi tanımaya; havadan ilaçlamaya yönelik etkin düzenlemeleri gerçekleştirmeye ve tüm bunları katılımcı bir yaklaşımla yaşama geçirmek üzere taraflarla ortak çalışmaya davet ediyoruz.

 Gökhan GÜNAYDIN
Başkan

Türk Hava Kurumu’nun içi boşaltılıyor öz varlıkları satışa çıkarılıyor 

başlıklı makalemizi de okumak isteyebilirsiniz.

Türkiye ve Çekirge İstila Tehlikesi

Anadolu’da çok eski devirlerden beri pek çok çekirge istilası yaşanmıştır. Görenlerin kara bulutlar gibi gökyüzünü kararttığını söylediği çekirge sürüleri, ortaya çıktıkları yerlerde bütün ekinleri kısa sürede tüketmiştir. Söz konusu istilaların etkisi Anadolu halkı üzerinde çok ağır olmuştur. Geçimini topraktan sağlayan köylünün ekinleri, istila senelerinde mahvolmuş, üretimdeki azalmayla birlikte ülke genelinde yaşanan iaşe sıkıntısı, özellikle I. Dünya Savaşı yıllarında daha da vahim bir hal alarak iaşe buhranına dönüşmüştür.

Köylü halk, çekirge felaketini kıtlıkla eşdeğer tutmuştur. Yaşam koşulları zorlaşmış, fiyatlarda fahiş artışlar meydana gelmiş, bu durum karaborsa ortamının oluşmasına zemin hazırlamıştır. Bu aşamada devreye giren fırsatçılar, vurguncular zaten kıtlıkla baş etmeye çalışan halkın yaşam mücadelesini daha da zorlaştırmıştır.

Öyle ki Anadolu insanı kıtlık ve açlıkla mücadeleden bıkıp, zaman zaman başka yerlere göç etmeyi bile yeğlemiştir. Halk istilalar karşısındaki çaresizliğini, bazen türkü yakarak, bazen de halı ve kilimlere motifler işleyerek anlatmaya çalışmıştır. Ancak en etkili ve kalıcı olanı gönüllere işleneni olsa gerek, yüzyıllar boyunca bu istilalar unutulmamış, toplum hafızasında silinmeyecek derin izler bırakmıştır. (Anadolu’da Görülen Çekirge İstilaları ve Halk Üzerindeki Etkisi)

 

Türkiye toprakları da Afrika çekirgelerinin istila tehdidi altındadır. Geçmişte defalarca çekirge istilasına uğrayan ülkemizde Osmanlı döneminde yaşanan bir çekirge istilasında halkın şikâyeti üzerine kadı efendi önce dua etmeleri ve kurban kesmeleri tavsiyesinde bulunur. Fakat çekirgeler yine de gitmeyince yukarıdaki ibretlik emirnameyi yayımlar.

Türk Hava Kurumunda Emeklilik Hatırası: Pilotların değil, M-18 Dromader Uçaklarının Kaynak: Memurlar Net

 

M-18 Zirai İlaçlama ve Yangın Söndürme Uçakları

PZL M-18 Dromader, modern bir zirai ilaçlama ve yangın söndürme uçağıdır. Uçağın klasik gövde boya renkleri ‘‘Sarı-Beyaz-Siyah’’ renklerinden ibarettir. Renklerin bu şekilde kolay görülebilir ve birbirine zıt renklerden seçilmesi, görünürlüğü artırarak, mürettebat ve yer personeli ile çevrede çalışmakta olan diğer insanların emniyetini sağlamaktır. Pilot kabini gövde üst kısmına yerleştirilmiştir ve tek hörgüçlü bir deveye benzediğinden de uçağa ‘‘Dromader’’ ismi verilmiştir.

 

Türk Hava Kurumu envanterinde bu uçaklardan 11 adet bulunmaktadır, fakat 2014 yılında uçuşları kesilerek yıllarca açık havada çürümeye terk edilmişlerdir. Uzun yıllar orman yangınları ile mücadelede ve havadan ilaçlamada başarıyla kullanılan bu uçaklar, uzun yıllar sonra, 13 Nisan 2020 tarihinde ihale usulüyle satışa çıkarılmıştır. İhale sonucu açıklanmadığından bilinmemektedir.

İnşallah çekirge sürüleri bize uğramaz, olur da istila edilirsek, yeni bir emirname çıkarmaktan başka çaremiz yok gibi görünüyor…

 

https://www.theguardian.com/global-development/2020/apr/13/second-wave-of-locusts-in-east-africa-said-to-be-20-times-worse

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.